İTHAL ET İLE KIRMIZI ETTE FİYAT ARTIŞI DURDURULAMAZ - YENİ ASYA

İSTANBUL
10.08.2015

Kırmızı et fiyatlarının artışının takibini öngören karar ile ilgili bir açıklama da TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık’tan geldi.

 

 

Ekonomi yönetiminin kırmızı et fiyatlarının yakından takibine ve tedbirlerin alınmasına karar verdiğini belirten Atalık, "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, senelerdir çok sıkı bir fiyat takibi yapıyor. Bakanlığın il müdürlüklerinde görevli mühendisler fiyatların takibindeler. Hâlbuki üreticinin girdi ve üretim maliyetleri ile durumlarının ne halde olduğunun takibi yapılmıyor. Çare, fiyat takibinde değil de tedbirlerde yoğunlaşıyor." ifadelerini kullandı.

Et ve Süt Kurumu‘nun karkas et ithalatının da fiyat artışlarını önleme adına tartışıldığına işaret eden Atalık, "Ancak yerli üretici her türlü ithalata karşı çıkıyor." dedi.

TTMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Atalık, fiyat takiplerinin tarihi serüvenine değindi ve şunları dile getirdi:

"Hayvancılık sektörünü yakından takip eden isimlerin itirazlarına rağmen kırmızı et fiyatında artışı durdurmak amacıyla 2010‘dan itibaren ilk olarak kasaplık canlı hayvan, ardından karkas et ithalatı başlatıldı. Bunları saman ve kurbanlık hayvan ithalatları takip etti. 2010-2014 döneminde 1 milyon 326 bin baş sığır, 2 milyon 200 bin baş küçükbaş hayvan ve 194 bin ton sığır eti ithalatı yapıldı. Bu ithalata tahmini 3,5 milyar dolar (5,8 milyar TL) ödendi. Bu senenin 6 aylık dönemi için 44 bin baş sığır, bin 568 baş küçükbaş hayvan ve 2 bin 547 ton sığır eti ithalatına da 95 milyon dolar (231 milyon TL) ödeme yapıldı.

Fiyatları baskı altına almak için yapılan bu ithalatın ardından 2010-2014 döneminde dana etinin kasap fiyatında artış yüzde 10 olurken; kuşbaşıda yüzde 64, kıymada yüzde 73, bonfilede yüzde 98 oldu. 2015 başından bu yana da bonfile fiyatında artış yüzde15 olurken; kuşbaşıda yüzde 24, kıymada yüzde 25, dana etinde yüzde 30 oldu.

Görüldüğü gibi fiyat takibi ve ithalat ile kırmızı ette fiyat artışı durdurulamadı. O zaman çareye yoğunlaşmak gerekir. Avrupa Birliği (AB) bütçesinin yüzde 40`ını tarımsal teşviğe ayırırken ülkemizde bu oranın yüzde 2`yi geçmediğini, ülkemizde faiz ödemelerine tarımsal teşviğe ayrılan payın 5 katını aşkın bütçe ayrıldığını, AB ülkelerinde hayvancılık sektöründe çiftçinin kooperatifleşme oranı yüzde 90-98 aralığındayken, bizde neden yüzde 13`ü geçmediğini oturup ele almak gerekir. Hayvancılıkta en önemli maliyeti yem iken 2008‘de 500 milyon TL‘yi geçe yem bitkileri teşviğinin 2010‘da neden 265 milyon TL seviyesine gerilediğini ve şu an neden hala 350 milyon TL‘yi geçemediğini sorgulamak gerekiyor. Bir cümle ile ifade etmek gerekir ise tarımımızı teşvik edemediğimiz, üretmediğimiz, müdahale kurumlarımızı yapılandırıp aktif hale getiremediğimiz ve çiftçinin birlikteliğini temin edemediğimiz müddetçe daha çok fiyat takibi ile uğraşır dururuz."

Okunma Sayısı: 173