İTHALAT ÇÖZÜM OLMADI ET FİYATI ARTIYOR
- Basın Açıklaması -
İTHALAT ÇÖZÜM OLMADI ET FİYATI ARTIYOR
13 Ağustos 2014
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 12 Ağustos 2014 tarihinde yayımladığı tahmine göre 2014 yılının ikinci çeyreğinde kırmızı et üretimi 218.432 ton oldu. Böylelikle ilk 6 aylık dönemde üretim 403.407 tona ulaşmış oldu. Kırmızı et üretiminin 2009 yılında 412.621 tona kadar düştüğü dikkate alındığında üretimimizin son derece memnuniyet verici bir noktada olduğu görülmektedir.
Üretimdeki artışa karşın et fiyatındaki artış da düşündürücü boyuttadır. TÜİKe göre Temmuz ayı itibarıyla yıllık enflasyon TÜFEde (Tüketici Fiyat Endeksi) %9,32 ve ÜFEde (Üretici Fiyat Endeksi) %9,46 olmasına karşın, Ulusal Kırmızı Et Konseyi verilerine göre 2014 yılı başında 16,40 TL olan dana kesim fiyatı %18,7lik artışla günümüzde 19,46 TLye ulaşmış durumdadır.
Et ve Süt Kurumu Haftalık Piyasa Bülteni verilerine göre ise 2014 yılı içerisinde dana kıymanın fiyatı İstanbulda yaklaşık %24, Ankarada ise %12 arttı. Dana kuşbaşı fiyatı ise yine aynı iller için sırasıyla yaklaşık %10 ve %13lük artışla enflasyonun oldukça üzerinde bir artış gösterdi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Ekerin yeterli kasaplık hayvan olduğunu beyan ettiği 2010 yılında fiyat artışını durdurabilmek amacıyla dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanın talimatıyla önce canlı hayvan ardından da kırmızı et ithalatına başlanmıştı.
O tarihten günümüze canlı hayvan ithalatı için yaklaşık 2,5 milyar dolar, kırmızı et ithalatı için de yaklaşık 882 milyon dolar olmak üzere toplam 3,4 milyar dolar ödendi.
Hayvancılığa verilen destekler ise 2010 yılında yaklaşık 1,3 milyar TL, 2011 yılında 1,3 milyar TL, 2012 yılında 1,9 milyar TL, 2013 yılında 2,5 milyar TL oldu. Bütçede, 2014 yılı için hayvancılığa ayrılan destek miktarı ise 2,7 milyar TLdir.
2007 ve 2008 yıllarında yaşanan kuraklığın hatalı tarım politikalarıyla birleşmesi sonucunda hayvancılık sektörünün içine girdiği kriz, üreticimizi destekleyerek aşılmak yerine yine yanlış bir kararla, ithalatla aşılmaya çalışıldı. İthalata ödenen döviz miktarı ile desteklemeye ayrılan bütçe hemen hemen aynı seviyede oldu. Döviz rezervimiz halkımızın refahına sunulmak yerine ithalat yaptığımız ülkelerin halklarının refahına sunulmuş oldu.
Hayvancılığa rahat bir nefes aldırmak amacıyla 2008 ve 2009 yıllarında 500 milyon TLnin üzerine çıkarılan yem bitkileri desteği 2010 yılında anlaşılamaz bir nedenle 265 milyon TLye geriledi. Bir yandan ithalatla besi hayvanı sayısı artırılmaya çalışılırken diğer yanda yem bitkileri desteği yerinde saydı ve 2014 yılında yapılan ödeme ancak 320 milyon TLye ulaşabildi.
Diğer yandan besi yemi fiyatı 2014 yılı başından günümüze yaklaşık %11 dolayında artış gösterdi. Aynı dönem için fiyat artışı samanda ve yemlik buğdayda yaklaşık %11, korungada %19, mısırda %32 oranında oldu. Görüldüğü üzere yem fiyatlarındaki artış da enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti.
Kaba yemini üretme zorunluluğu bulunan sektörün en önemli girdilerinden gübre (DAP) fiyatında da 2014 yılının 7 aylık sürecinde yaklaşık %24lük artış oldu.
Gerek kırmızı et gerekse canlı hayvan ihracatımızın geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında son derece düşük olduğu günümüzde et fiyatlarındaki yükselme ihracat ile açıklanamaz. O zaman yem ve girdi fiyatlarındaki enflasyonun çok üzerinde seyreden artış ile buna çare olamayan tarım desteklerine bakmak gerekir.
Halkımızın eti ucuza tüketebilmesi ve çiftçimizin de yaptığı işten kazanç sağlayabilmesi için;
- en ufak bir sıkıntıda ithalat çözümü masanın üzerine koyulmamalı,
- sektörün altyapı eksiklikleri giderilmeli,
- ülkemizin konuyla ilgili fakülteleri ve meslek odaları ile ortak akıl oluşturularak hareket edilmeli ve
- tarımımız tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi gerçek anlamda desteklenmelidir.
Ahmet ATALIK
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Başkanı