İZMİR EKSPRES: DR. HAKAN ÇAKICI: TEKELLEŞEN TARIM ÇİFTÇİYİ ÖLDÜRÜYOR - 10 KASIM 2024
Tarımda tekelleşmenin küçük çiftçileri öldürdüğünün altını çizen İzmir Ziraat Odası Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “Tarım sektörü, kâr elde edilen bir sektör değil. Girdi maliyetleri çok yüksek. Tekelleşen tarım, çiftçiyi öldürüyor” dedi
Çiftçiler, tarım arazilerini satarak sektöründen çekiliyor. Bu sebeple de tarımda tekelleşmenin önü açıldı. Konuyu TBMM’de gündeme getiren CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, bütçe komisyonu konuşmasında tarım sektörünün tekelleştiğine işaret ederken İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Hakan Çakıcı ise, bu sektörün tekelleşmesinin artmasıyla çiftçinin öldüğüne vurgu yaptı.
Tarım tekellerin hâkimiyeti güçleniyor
CHP’li Türeli, TBMM’deki konuşmasında “Dünya ölçeğinde uygulanan neoliberal tarım politikaları, küçük ve orta ölçekli işletmeleri tasfiye etmekte ve onların yerine çok uluslu tarım ve gıda şirketleri tarafından dayatılan endüstriyel tarım modelini öne çıkarmakta. Böylelikle hem çok uluslu şirketler tarafından üretilen, pazarlanan tohum, ilaç ve gübre gibi tarım girdilerine pazar yaratılmakta hem de tarımda tekellerin hâkimiyeti güçlendirilmekte” dedi.
Neoliberal reçete tarımda uygulandı
CHP’li Türeli, konuşmasının devamında hükümetin neoliberal politikaları uygulayarak tarım sektörüne verdiği zararı vurguladı. Türeli, “Tarım sektörüne yönelik neoliberal politikalar, Türkiye'de 1980 kararları sonrasında girmiştir ve tarımda çok ciddi bir dönüşüm yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir. Küçük ölçekli çiftçiler gittikçe üretimden çekilirken yerini yerli ve yabancı şirketlere dayalı bir yapıya bırakmıştır. Öncesinde, IMF ve Dünya Bankasınca hazırlanan projeler; tarımda fiyat, girdi ve kredi desteklerinin kaldırılarak Doğrudan Gelir Desteği Sistemi'ne geçilmesini, tarım birliklerinin işlevsizleştirilmesini, bazı ürünlerde kota uygulanmasını, bazılarında ise üretim alanlarının daraltılmasını içeriyordu. Bu projeler uygulamada tarımda hızlı çözülme, kırdan kente göç; tarımda dağıtım, pazarlama ve AR-GE etkinliklerinin yerli ve yabancı tekellere bırakılmasına, devredilmesine yol açtı. AKP iktidarları bu politikaları devam ettirdi ve neoliberal reçeteyi acımasız bir şekilde tarım ve hayvancılık alanında uyguladı” şeklinde konuştu.
Tarımda ‘ithalatçı’ zirvesi
İzmir Vekili Türeli, “Gıda üretiminin dünyada giderek stratejik bir önem kazandığı süreçte, Türkiye gittikçe artan ölçüde dışa bağımlı hâle geldi. Tarım sektöründe yetersiz büyüme süreci, bitkisel ve hayvansal üretimdeki artış ortalamasının, nüfus artış oranının gerisinde bıraktı. Üretim düşerken ithalat patladı ve tarımda birçok üründe net ithalatçı konumuna geldik” açıklamasını yaptı.
Sermaye gerektiren bir sektör oldu
İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, gazetemize yaptığı açıklamada tarımda çiftçilerin giderek tarlalarını kaybettiğini ve tarımda tekelleşmenin çiftçiyi öldürdüğünü şu sözlerle açıkladı:
“Temel amacımız tarımsal üretimin dünya genelinin yüzde 80’inini küçük çiftçiler oluşturuyor. Haber Ekspres Gazetesi'nden Turgay Kılıç'ın özel haberine göre, Türkiye’de tarım alanları çok küçük. Sermaye girişimi çok az. Bunun 90’lı yıllarında ticari geçişleri oldu, ama küçük çiftçilerin daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Bu konuda el değiştirmeler de çok yapılınca sermaye de işin içine girdi. Ama tarım sektörü, kâr elde edilen bir sektör değil. Burada çiftçilik mesleğinin devam edebilmesi lazım. Çiftçilik artık sermaye gerektiren bir iş oldu. Girdiler arttı, fiyatlar çiftçinin belini büktü. Bizim çiftçimiz hasatta girdilerin karşılanması ve ödemesini yapmasıyla da zarar uğruyor. Meslekten ziyade sermaye gerektiren, yatırım yapılabilen bir sektör haline geldi. İleride ne kadar sağlıklı olur, karlılığı görmediğinde de oradan çıkması da risk doğurur. O sermayeyi kooperatifleşme ve çiftçi birlikleriyle destekleyip tolere etmek lazım.”
Tarım deseni gerekiyor
Dr. Çakıcı, “Çiftçilikle uğraşmak istemeyenler, tarım arazilerini kiraya veriyor. Üretimdeki risklerden kaçıp emlak gibi işlerden kazanç elde ediyorlar. Türkiye’de kiralık tarlada tarım yapmak çok yaygın. Ülkenin yarısının bir tarım arazisinde hissesi var. Parsel 10 hisseli tapular var. Böylesi bir dönüşümle çiftçinin tanımı değişiyor. Tarla alıp çiftçilik yaparak doğaya dönenler var, gayrimenkul gibi bakıp tarla alan ve büyük parselleri de kapatıp büyük tarım yapmaya çalışan sermayeliler de var. Yılda 3 ürün alınabilecek sulak bir araziye hepsine zeytin dikip geçebilirsiniz. Ülke için doğru bir yatırım değil. Devletin bunları planlaması lazım. Ürün deseninin ayarlanması lazım. Mısıra, buğdaya, soya fasulyesine de ihtiyacımız var. Gıda güvenliğini de düşünmeliyiz” dedi.
Haberin kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.