İZMİT KÖRFEZİ (KOCAELİ-YALOVA) BÜTÜNSEL (KIYI VE GERİ SAHASI) PLANININ YÜRÜTÜLMESİ DURDURULDU

MERKEZ
15.09.2010
 

T.C.
DANIŞTAY
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2009/4955

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen : 1-TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 2-Subaşı Belediye Başkanlığı 3-Filiz Fidan 4-Mahmut Fidan 5-Ünal Tunalı 6-Ali Soydan 7-Ali Kenar 8-Musa Kuş 9-İbrahim Çelik 10-Yusuf Çırak 11- Kanber Türedi 12-Mehmet Düzen 13-Ahmet Yılmaz

Vekilleri : Av. Zühal Dönmez - Bestekar Sok. No:49/5 K.Dere/ANKARA

Davalı : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı - ANKARA

İstemin Özeti : Dava, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nca hazırlanarak, 26.2.2009 tarihinde onaylanan 1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) planının yürütülmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nın Savunmasının Özeti: Dava konusu işlemin hukuka ve kamu yararına uygun olarak tesis edildiği belirtilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu‘nun Düşüncesi : Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, 1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı M. İclal Kutucu‘nun Düşüncesi : Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca dosya incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nca hazırlanarak 26.2.2009 tarihinde onaylanan 1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) planının yürütülmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

Anılan ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilir. Yapılan plan değişikliklerinin amaç yönünden yargısal denetimi bu değişikliği zorunlu kılan nedenlerin irdelenmesi yoluyla yapılır. Bu irdelemeden sonra, planlanan alanın özel niteliklerinin yanı sıra plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak planlanan yörenin tümünün çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkileri kapsamlı bir biçimde ele alınarak, plan değişikliğinde kamu yararına uyarlık bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.

Bu kapsamda, dava konusu imar planı değişikliğinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun bulunup bulunmadığının incelenmesi amacıyla 27.10.2009 günlü Dairemiz kararı üzerine 01.02.2010 gününde Naip üye Nazlı Koçer niyabetinde Prof. Dr. Melih Ersoy, Doç. Dr. Baykan Günay ve Doç. Dr. H. Çağatay Keskinok‘un katılımıyla oluşan bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.

Bilirkişi raporunda özetle: "1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) Planına genel yaklaşımı ve kapsamına ilişkin olarak;

2008 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü için hazırlanan İzmit Körfezi (Kocaeli - Yalova) Kıyı Alanları Bütünsel Planlama ve Yönetim Projesinin, ülkede geçerli plan türleri irdelenmeden, gerekli düzenlemeler yapılmadan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) Planı adlı bir belgeye dönüştürülmüştür.

Bir stratejik planda olması gereken kademeler, ya da planın ne ile ilgilendiği konusunun dava konusu planda açıklık kazanmadığı anlaşılmaktadır. Alt ölçeklerdeki bütün planların geçerli olduğu söylenmekte ise de, dava konusu plana ait Planlama Raporunda alt ölçeklerdeki planların 1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) Planına uygun olarak yeniden ele alınması gerektiği vurgulanarak belirsizlik yaratılmıştır. Bu bağlamda planın "strateji" kavramını yeterince geliştirmediği, bu nedenle yerel planlara karşı tutumunun belirsizlikler taşıdığı saptanmaktadır.

Dava konusu plan, Bütünsel Plan olarak adlandırılmış olmasına karşın, bütünselliği yakalamaktan uzaktır. Kentsel gelişme, odak, ya da kümelerinin kapsamının irdelenmediği, bir yönetim planı yerine gene strateji kavramı altında fiziksel düzenlemeye dayalı bir plan anlayışının yeğlendiği gözlenmektedir.

Hareket noktası kıyı ve kıyı geri kullanım alanlarının, koruma kullanma dengesi içinde, Körfezdeki deniz trafiği ile ilişkili kısıtlamaların ışığı altında, farklı düzeylerde ve ölçeklerde gerçekleştirilmiş olan planlamalar arasında sürdürülebilirlik, koruma-kullanma dengeleri niyetiyle bir düzenleme getirmek olarak konmakla birlikte, dava konusu planın, bu planlamalar arasında eşgüdümü sağlamaktan uzak olduğu saptanmaktadır.

Dava konusu plan, doğrudan fiziksel kullanım kararı üretmeye yönelmekte ve eşgüdüm sağlamaya çalıştığı planlamaların -kıyının kara yönünde 1500 m derinliğindeki bir bölgesinde benzerini tekrarlamaktadır. Bunu yaptığı için de diğer planlama kararları ile çelişmektedir.

3194 sayılı Yasanın 9. maddesinde Bakanlığa bırakılan yetki, yeni bir planlama türünün ortaya atılması açısından değil, stratejik önemi olan yerlerde plan veya plan değişikliğinin yapılması olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu yetki, planlama kademeleri arasındaki ilişkiyi bozan değil, stratejik noktalarda, yine planlama kademeleri arasındaki ilişkiyi göz ardı etmeyen ve mevzuatın öngördüğü düzen içinde planlama kararlarının üretilmesi olarak yorumlanmalıdır.

İmar Mevzuatımız içinde üst ölçekli planlamanın kapsam ve biçimini, ne tür kararlar içermesi gerektiği konuları bir yana, İzmit Körfezi gibi afet riskleri son derece yüksek bir bölgede, 1500 metre derinliğindeki bir planlama alanını ayırt ederek parçacıl biçimde planlama kararları geliştirilmesi yerine, kıyı yönetimi ve afet yönetimi gibi iki önemli konunun, bütünleşik olduğu ileri sürülen planlama içinde birlikte ele alınması gerekirken, dava konusu planın dile getirilen bütün/eşik bir çerçevede stratejiler geliştirmediği gözlenmektedir.

Dava konusu Kıyı ve Geri Sahası Bütünsel Planı, kıyı ve geri sahası bölgesinde ayrı bir planlama bölgesi tanımlayarak, kıyı ve geri sahasının art bölgesi ile bütünleşmesi ve birlikte planlanmasına yönelik bir süreci imkansızlaştırdığı, dengeli gelişme, çevre duyarlığı, gelişen sanayi ve kentsel servislerin kontrollü gelişimi, koruma-kullanma dengesinin sağlanması vb. hedef ve öngörülerine karşın, dile getirilen konularda farklı planlama ölçekleri ve planlama kademeleri arasında eşgüdümü sağlamaktan uzak olduğu saptanmaktadır.

Planlamanın amacının, bölgenin sosyo-ekonomik refahını sekteye uğratmaksızın afet risklerinin ve Körfez seyir güvenlik sorununun giderilmesi gibi bir problem çerçevesinde de konulmadığı anlaşılmaktadır.

Bütünleşik Plan‘ın kıyı yönetimi ve afet yönetimi konularını birlikte ele alan bir yaklaşımla geliştirilmediği, koruma ve kullanma ilişkisi ve düzeni oluşturulmaya çalışılırken, afet yönetimi, afet sakınımı vb. konularının planlama çerçevesi içine katıldığını gösteren bir karar ya da ifadenin planda veya planlama raporunda yer almamış olmasının önemli bir eksiklik saptanmaktadır.

Dava konusu plan, mevcut kullanımları göz ardı etmektedir. Planın mevcut kullanımlara ilişkin stratejisinin ne olduğunun anlaşılamamaktadır. Planın şematik olduğu savına karşın, plan birbirleriyle ilişkilendiriimiş tutarlı bir alan kullanım stratejileri geliştirememekte ve bir düzen öngörmemektedir.

Bütünsel olduğu savlanan plan, çok temel kullanımları ve alanları (Sanayi Alanları, Tarım Alanları ve Orman Alanları) yok saymaktadır. Olmayacak büyüklükte Turizm Alanları, uygulanamayacak yerlerde Rekreasyon alanları öngörmesine karşın, bölgedeki sanayi üretimi yok sayılmıştır.

Dava konusu planda, farklı düzeylerdeki ve ölçeklerdeki planlama kararları ile öngörülmüş olan kullanımlar ile mevcut kullanımlar arasında, amaçsız bir gerilim yaratılmıştır.

Arazi kullanımı konusunda şematik gösterimine karşın dava konusu plan belirsizlik üretmektedir. Planın öngördüğü şemanın, bir kullanımlar düzeni ve biçimi veya sistemine ait bir şema olmadığı, farklı kullanımların şematik -geometrik biçimlerde- yan yana gelişlerine karşın kullanımlar arasındaki ilişkinin düzeni konusunda herhangi bir şema öngörmediği anlaşılmaktadır.

Dava konusu plan, alt ölçekli planlamalar arasındaki tutarsızlıkları, yeni nüfus yığılmalarını, tarımsal alanların nüfus kestirimi yaklaşımı ile imara açılmasını önleyecek ve gelişmeyi disiplin altına alacak strateji ve araçlar geliştirmemektedir.

1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) Planının, dava konusu yere ilişkin olarak ise,

Dava konusu planın, korunacak tarım alanları ve bölgedeki depremsellik ve afet riskleri kapsamında kıyıdaki kullanımların bir değerlendirmesine dayanmadığı gözlenmektedir.

Dava konusu plan ile söz konusu bölge için verilen kullanım kararlarının gerek koruma kararları ile gerekse afet sakınımı yaklaşımı ile ters düşmekte olduğu, bu nedenle de, birbirlerini destekleyen iki yönlü biçimde kamusal yararlara aykırılık sunduğu anlaşılmaktadır.

Bu bölgedeki tarım dışı kullanım kararı, ova - sulak alanlar - dere ve su yatakları ilişkisini kopararak sulak alan eko-sistemini olumsuz etkileyecektir. Kıyı bölgesinde yer alan ve özel bir planlama kararı ile gerçekleştirilmiş olan Tersaneler Bölgesinin varlığının, dava konusu yerde tarım dışı kullanım kararının rasyonelleştirilmesi için kullanılmış olmasının, planlama ilkelerine aykırı olduğu belirtilmelidir.

Söz konusu bölgenin afet riskleri açısından son derece dikkatle ele alınması gereken bir bölge olduğu dikkate alınmaksızın yapılaşma öngörüsünde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu planda, bu bölgedeki Mutlak Koruma kararının, bölgenin afet riskleri açısından yapılaşmasının sınırlanması gerekleri ile uyuşmakta olduğu göz ardı edilmiştir.

Dava konusu plan, kıyı kaynaklarının kullanımına, koruma ve afet riskleri çerçevesinde bir rasyonellik getirememektedir.

İzmit Körfezi çeperinde, sürekli olarak yerleşmeleri özendiren yaklaşımları denetlemesi gereken 1/50000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) Planının bir şemsiye oluşturamadığı, deprem etkilerini gözetmeyen bir planlama anlayışını sürdürmesi, değerli tarım alanlarını koruyucu önlemleri almaması nedenleriyle planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu saptanmaktadır.

Dava konusu plan, bu bölgedeki değerli tarım topraklarını büyük bir oranda sanayi kullanımına açan 1/25000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planında kalan sınırlı korunacak tarım alanlarını da kentsel gelişmeye açmaktadır. Tarım topraklarının korunması zorunluluklarının, afet riskleri oldukça yüksek olan bir bölgede çok daha stratejik öneme sahip olduğu gerçeğinin göz ardı edildiği, bu şekilde afet risklerinin sakınımı ve tarım topraklarının korunması gibi, birbirlerini destekleyen iki temel amacın dikkate alınmadığı gözlenmektedir.

Yapılardan hareket eden bir anlayışın, afet riskleri yüksek ve korunacak doğal kaynakları zengin olan bir bölgenin planlamasını belirler hale getirilmiş olması, planlama esas ve ilkelerine ve kamu yararına uygun bulunmadığı" belirtilmektedir.

Yukarıda içeriği açıklanan bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi üzerine, davalı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de, bu itiraz Dairemizce yerinde görülmemiş ve anılan bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmuştur.

Bu durumda, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu imar planının, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olarak yapılmadığı ve dava konusu planda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun‘un 27. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği sonucuna varıldığından, dava konusu imar planının yürütülmesinin durdurulmasına 23.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Bekir AKSOYLU

Üye Nazlı KOÇER

Üye Levent ARTUK

Üye Habibe ÜNAL

Üye Tülin ÖZGENÇ

Okunma Sayısı: 1254