TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
BASIN AÇIKLAMASI
6 Şubat 2025
KAHRAMANMARAŞ VE HATAY DEPREMLERİNİN 2. YILINDA
TARIMDA, GIDADA, KIRSAL ALANDA YAŞANAN SORUNLAR,
ÇÖZÜM BİR YANA, ARTARAK DEVAM EDİYOR.
6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş ve 20 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Hatay olan birbiri ardına yaşadığımız depremlerden Türkiye nüfusunun %16,4’üne karşılık gelen 14 milyon vatandaşımızın yaşadığı Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerimiz etkilenmiştir. Depremler sonucunda 53.537 kişi hayatını kaybetmiş, 107.204 kişi yaralanmıştır. 120 bin km2 alanın etkilendiği büyük yıkım ve kayıplar yaşadığımız 11 il afet bölgesi ilan edilmiştir.
Öncelikle, yaşanan acıyı ilk günkü gibi yüreğimizde hissederek, bir kez daha yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza ve meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar, zor koşullarda bölgede yaşamaya direnenlere ve göç etmek zorunda kalanlara yaşam mücadelelerinde kolaylıklar diliyoruz.
Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinde o anki iklim koşulları, ulaşımdaki ve iletişimdeki aksamalar ve bütüncül kamusal organizasyon yetersizliği nedeniyle arama kurtarma ve ilk yardım ekiplerinin deprem bölgesine ulaşmasında geç kalınan bir ortamda, öncelik kentlere verilirken, ilk haftalarda kırsal alana uzun süre erişilememiştir. Depremler, can kaybı dışında, yalnızca doğrudan fiziksel hasarlara yol açmakla kalmamış, aynı zamanda tarım alanlarının yok olması, çiftçilerin yaşam koşullarının zorlaşması ve üretim süreçlerinin kesintiye uğraması gibi doğrudan ve dolaylı etkilerle tarım ve gıda sektörünü olumsuz yönde etkilemiştir. Bitkisel üretimde tarım alanlarındaki bozulmalar, makine-ekipman zararları, sulama depolama ve nakil hattındaki zararlar, girdi tedariğinde zorlanmalar, hayvansal üretimde barınakların yıkılması, hayvan ölümleri ve yaralanmaları, yem ve diğer girdi tedariğinde zorlanmalar, tarımsal işgücünde ölümler, yaralanmalar, barınma sorunları, gıda işletmeleri ve tarımsal üretime tedarik sağlayan firmalarda ölümler, yaralanmalar, bölgeden yoğun göç şeklinde özetlenebilecek yokluklara ve zorluklara yol açan bu felaket, bölge yanında ülke düzeyinde de genel ekonomiyi ve tarım ekonomisini, gıda güvencesi ve güvenliğini de derinden sarsmıştır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, üst örgütümüz TMMOB ile birlikte depremin ilk saatlerinden beri ülke düzeyinde gerekli çalışmaları yürüttük, “Dayanışma Yaşatır.” dedik. Basın açıklamalarımız, yazılı ve görsel medyadaki görüşlerimiz ve tarihe not düşen TMMOB Deprem Raporları ile kamuoyunu doğru bilgilendirmeye çalıştık, somut çözüm önerilerimizi kısa, orta ve uzun vadeli olarak sıraladık. Depremin 1. yılında olduğu gibi 2. yılında da süreci değerlendiren TMMOB Raporu’nda görüşlerimizin yer aldığı ekteki Oda Raporumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Depremlerin yaraları, alınan bazı geç ve yetersiz kamusal önlemlere karşın gerek kentsel gerekse kırsal alanlarda maalesef depremlerin 2. yılında da sarılamamıştır. 2023 yılında ne kadar hasar vardı ve ne kadarı 2025 yılında nasıl giderildi resmi raporunun paylaşılmadığı günümüzde, ulaşabildiğimiz resmi verilere göre, tarım sektörüne deprem kapsamında 2023 ve 2024 yılında ayrılan ekonomik pay, tarımda tespit edilen hasar toplamına göre son derece yetersizdir. 2025 yılı ve sonrası hedefleri de tarımdaki yıkımın giderilmesine yönelik çözümlerin gecikeceğini göstermektedir.
Deprem illerinde ilk günden bugüne üreticilere yönelik özel tarımsal üretim destek paketi hazırlanmamıştır. Ülke genelinde olduğu gibi genel düşük destekleme ve maliyet altı alım fiyatı politika tercihleri nedeniyle, deprem bölgesi illerindeki narenciye, kayısı, antep fıstığı başta olmak üzere bitkisel ve hayvansal ürün üreten tüm üreticiler üretirken zarar etmiştir. İşgücü sorunu nedeniyle hasat ve gıda sanayi sorunları yaşanırken, sulama tesislerindeki yıkımın giderilme oranı son derece düşük kalmıştır. Gelir düzeyi düşen tüketiciler, artan gıda enflasyonu nedeniyle yeterli ve sağlıklı beslenememiştir. En vahimi, tarımsal üretim ve doğal koruma alanlarımız anayasal ve yasal korumaya karşın, toprağı koruması gereken kamu yönetimince, Odamızın da açtığı davalara karşın, yine rant uğruna yeniden betona ve ranta açılmıştır, açılmaktadır.
2025 yılı ve sonrasında yaşanan ve yaşanacak depremlerin tarım ve gıdaya etkileri bütüncül bir yaklaşımla ivedilikle ele alınmalı ve sorunlar gecikmeden çözüme kavuşturulmalıdır. Sürecin uzun soluklu bir yol olacağını düşünerek merkezi yönetim ve yerel yönetim eşgüdümünde gerekli çalışmaların gecikmeden yapılması gerekmektedir. İnsan dahil canlı kayıpları yanında, maddi fiziki hasarlar ve zararlar üzerine, zamanında ve yerinde yasal, ekonomik, tarımsal, kırsal, sosyal, kültürel ve ruhsal açıdan da bölgeye destek verilmesi gerekmekteydi, gerekmektedir. Deprem bölgesinin ve ülkenin ve gelecek nesillerin beslenme ihtiyaçlarının üretildiği tarım arazileri ve doğa alanları korunmalı, deprem güvenliğinin sağlanması için tarımsal üretim alanlarını koruyan dirençli bilimsel kamu denetiminde uygun yapılaşmaya uygun yerleşim alanları seçilmelidir. Kentsel ve kırsal göçün önlenmesi için kentsel ve kırsal konutlar hızla yapılıp, hak sahiplerine yerinde teslim edilmelidir. Çiftçilerin tarımsal üretime yeniden kazandırılması için Deprem Bölgesine Özel Tarım Destekleme Projesi hazırlanmalı, özel ek bütçesi hazırlanarak gecikmeden yaşama geçirilmelidir.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak diyoruz ki; Deprem öldürmez, yanlı ve yanlış politikalar öldürür. Deprem öldürmez, ihmal öldürür. Deprem öldürmez insan öldürür. Depremin somut sorumlularının günümüzde yargı önünde hesap vermesi, sorumluların tarihsel süreçte de insanlık vicdanında yargılanması gerekir.
6 Şubat 2023. 6 Şubat 2025 günü de unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, dayanışma ile bilim ve tekniğin izinde üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz. İmar affını, arazi rantını ve beton ekonomisini değil; bilimi, aklı, planlamayı, kamu yararını, toplum çıkarını ve kamusal denetimi dışlamayan ciddi ve liyakatlı bir yönetim anlayışını savunmaya, tarımsal üretim alanlarımızı ve doğamızı korumaya yönelik hukuki ve toplumsal mücadelemize devam edeceğiz.
Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları, derinleşen ekonomik kriz, girdi ve ürünlerde dışa bağımlılık, yaşanan iklim olaylarının tarımsal üretime olumsuz etkileri nedenleriyle yaşanan gıda krizi ve yüksek gıda enflasyonuna depremin etkilerinin daha fazla eklenmemesi için, somut kamucu tarım, gıda ve kırsal kalkınma politikaları gündeme getirilmeli demeye devam edeceğiz. Bu süreçte bölgede, İstanbul ve çevresinde, deprem riski yüksek diğer illerimizde beklenen depremlere de gecikmeden hazırlıklı olmalıyız diyoruz. Merkezi ve yerel yönetimleri, gecikmeden ve mazeret bildirmeden hemen göreve davet ediyoruz. Bir daha deprem acısı yaşamamak umut ve dileğiyle. Çaresiz değiliz. Çare biziz. Gün, dayanışma günüdür. Hep birlikte dayanışma ile yaşadığımız ağır acıları aşmak umuduyla.
Baki Remzi SUİÇMEZ
Yönetim Kurulu Başkanı
(Yönetim Kurulu adına)
TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI RESMİ VERİLERLE TARIMDA VE KIRSAL ALANDA 2023 YILI DEPREM HASARI VE 2025 YILI YAPILANLARIN DEĞERLENDİRMESİ RAPORU
6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş ve 20 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Hatay olan birbiri ardına yaşadığımız depremlerden Türkiye nüfusunun %16,4’üne karşılık gelen 14 milyon vatandaşımızın yaşadığı Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerimiz etkilenmiştir. Depremler sonucunda 53.537 kişi hayatını kaybetmiş, 107.204 kişi yaralanmıştır. 120 bin km2 alanın etkilendiği büyük yıkım ve kayıplar yaşadığımız 11 il afet bölgesi ilan edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın “2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu”na göre; Bölgede ağırlıklı üretim faaliyetleri sırasıyla, hizmet, sanayi ve tarım sektörlerindedir. Depremden etkilenen illerin 2021 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıladan (GSYH) aldığı pay yüzde 9,8’tir. Tarımın GSYH içerisindeki payı Türkiye genelinde %6,5 olurken, deprem bölgesindeki illerin payı %11,6 ile çok daha yüksektir. Türkiye’de istihdam edilenlerin %17,2’si tarım sektöründe yer alırken TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgesinde bu oran %31,8’dir. Bölgenin 40,3 milyon dekar büyüklükteki tarım arazisi varlığı ülkemizdeki tarım arazilerinin %16,9’una tekabül etmektedir. 2022 yılı itibarıyla Türkiye’de meyvecilik yapılan alanların %26’sı, tarla tarımı alanının %16,2’si bu illerde bulunmaktadır. Ülkemizde büyükbaş hayvan varlığının %13’ü, küçükbaş hayvan varlığının %17,8’i deprem illerinde bulunmaktadır. 2022 yılında bölgede 2.375 kutu ipek böceği yetiştirilmiş olup bu değer Türkiye üretiminin %42,6’sına tekabül etmektedir. Ülkemiz orman varlığının yaklaşık yüzde 11’i, ağaç servetinin %6’sı ve yıllık artımın %7’si depremden etkilenen bölgede yer almaktadır. Deprem bölgesindeki iller ülkemizin su kaynakları bakımından en zengin havzalarından olan Seyhan, Ceyhan, Asi ve Fırat havzalarında yer almaktadır. Türkiye’nin havza yağış alanının %30’u, yıllık akış miktarının ise %39’u bu havzalarda yer almaktadır. Deprem bölgesinde faaliyette olan 140 depolama tesisi ve 234 sulama tesisi bulunmaktadır. Bu tesislerden sulanan alan 943.778 hektardır. Sulanan alanın %35’i Şanlıurfa’da, %30’u Adana’da, %9’u Malatya’da, %6’sı Kahramanmaraş’tadır. Ülkemizde su ürünleri yetiştiriciliğinin yaklaşık %12’si deprem bölgesinde yapılmaktadır. 2021 yılı verilerine göre ülke genelinde iç sularda üretilen alabalığın %38’i bölgeden sağlanmaktadır. Denizlerde yetiştiricilikle gerçekleştirilen üretimin %1,6’sı Hatay’dan karşılanmaktadır.
“2023 Kahramanmaraş Ve Hatay Depremleri Raporu”na göre, yıkımın Türkiye ekonomisine maliyetinin 103,6 milyar dolar düzeyinde olabileceği tahmin edilmiştir. Bu tutarın 85 milyar dolarlık kısmının doğrudan hasar maliyetinden, 18,6 milyar dolarlık kısmının ise ekonomik aktivite kaybı ile dolaylı maliyetlerden oluştuğu ortaya konulmuştur. Toplam maliyetin en büyük kısmını 56,9 milyar dolarla konut hasarları oluşturmuştur. Bunu 12,9 milyar dolarlık tutarla kamu kesimi hasarı ve 11,8 milyar dolarlık tutarla özel kesim hasarı takip etmiştir. Depremlerin tarım sektörüne olan maliyeti yaklaşık 24,2 milyar TL (1.3 milyar dolar)’dir. Bu maliyetler başlıklar halinde şöyledir; Sulama tesisleri 11,1 milyar TL (%45,8), Barajlar ve göletler 4,1 milyar TL (%16,9), Orman Genel Müdürlüğü bina ve ekipman hasarı 3 milyar TL (%12,3), DSİ tesisleri 2 milyar TL (%8,2), Taşkın kontrol tesisleri 0,9 milyar TL (%3,7), Arazi toplulaştırma ve Tarla İçi Geliştirme Hizmetleri 0,8 milyar TL (%3,3), Su sondaj kuyuları 0,6 milyar TL (%2,4), Hayvan kayıpları (küçükbaş, büyükbaş, kanatlı) 602,5 milyon TL (%2,4), Diğer 1,1 milyar TL (%4,5). Yine bu rapora göre; mevcut durumda 8.241 büyükbaş, 64.260 küçükbaş, 42.000 baş kanatlı hayvanın öldüğü belirlenmiştir. Ayrıca Adıyaman’da 533.000, Malatya’da ise 168.000 civciv telef olmuştur. Bu kapsamda, hayvan ölümleri nedeniyle yetiştiricilerin 602,5 milyon TL (31,9 milyon dolar) kayba uğradığı tahmin edilmektedir. Deprem bölgesinde bulunan 233.230 ağıl ve ahırın 13.284 adedi yıkılmıştır. Bölgede bulunan yaklaşık 1,6 milyon arı kovanından 5.756’sının zarar gördüğü belirlenmiştir. Bunların yeniden temin edilmesinin maliyetinin 8,6 milyon TL olduğu tahmin edilmektedir. Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay’da bulunan özel sektöre ait 558.250 ton kapasiteli 12 ürün deposunun kapasite olarak %26,1’i ağır hasarlı, %33,4’ü orta hasarlı ve %40,6’sı ise az hasarlıdır. Bu hasarların toplam maliyetinin 221 milyon TL olduğu tahmin edilmektedir. Bölgede yer alan Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) ait toplam 315.100 ton kapasiteli 18 deponun kapasite olarak %9,5’i yıkık, %22,1’i orta hasarlı, %68,4’ü az hasarlıdır. Toplam hasarın 81,6 milyon TL olduğu tahmin edilmektedir. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’nün Malatya Sultansuyu Tarım İşletmesinde at tavlaları ve kaba yemin muhafaza edildiği sundurmalarda hasarlar meydana gelmiştir. Ceylanpınar Tarım İşletmesinde ise sulama ünitelerinde hasar tespit edilmiştir. Söz konusu işletmelerde tespit edilen hasarın toplam maliyeti 134,1 milyon TL olarak hesaplanmıştır. Deprem bölgesinde yer alan özel sektöre ait bazı iç su yetiştiriciliği tesisinde meydana gelen hasar nedeniyle 101 ton balık ve 37,4 milyon yavru balık ölmüş olup toplam balık maliyeti 63,2 milyon TL olarak hesaplanmıştır. Gıda sektöründe ise Hatay Gıda Kontrol Laboratuvarında yer alan makine-teçhizatta depremde çıkan yangına bağlı olarak yaklaşık 50 milyon TL tutarında, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye bağlı Malatya ve Elazığ Şeker Fabrikalarında ise yaklaşık 1,3 milyon TL tutarında hasar tespiti yapılmıştır. Depremden etkilenen 11 ilde Orman Genel Müdürlüğüne (OGM) ait toplam 224.000 m2 kapalı alanlı 819 bina ve tesisin 12’si yıkılmış, 65’i ağır hasar görmüş, 32’si orta hasarlı ve 89’u hafif hasarlı olarak kaydedilmiştir. Bu binaların yeniden yapım, güçlendirme veya onarımı planlanmaktadır. Diğer taraftan OGM’ye ait iş makinası, muhtelif donanım ve fidanlık tesislerinde de hasar meydana gelmiş olup tüm OGM bina ve ekipmanlarındaki hasarın toplamı yaklaşık 3 milyar TL olarak hesaplanmaktadır. DSİ tarafından ilk etapta hesaplanan tahmini hasar tutarı 19,5 milyar TL’dir. Baraj ve göletler kategorisi altında yer alan en büyük 14 baraj ve gölete ilişkin hasar tutarı 2,7 milyar TL olarak tahmin edilmektedir.
Depremin birinci yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 2024 tarihli “Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Yeniden İmar ve Gelişme Raporu”nda tarımsal hasar tespiti verileri güncellenmiştir. Rapora göre; Deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmalarında, deprem bölgesinde yer alan 11 ilde 8.095 büyükbaş, 69.982 küçükbaş, 42.099 kanatlı hayvan ve 827.248 civcivin telef olduğu belirlenmiştir. Yıkılan/ağır hasarlı olan ağıl ve ahır sayısının 17.102, hasarlı arı kovanı sayısının ise 19.187 olduğu tespit edilmiştir. Özel sektöre ait bazı iç su yetiştiriciliği tesislerinde meydana gelen hasar nedeniyle yaklaşık 181 ton balık ve 37,4 milyon yavru balık ölümü gerçekleşmiştir. Hatay’da bulunan İskenderun, Dörtyol, Işıklı-Konacık ve Samandağ balıkçı barınakları ağır hasar görmüştür. Bu yapıların bakım onarım maliyetinin toplam 2,3 milyar TL olduğu hesaplanmıştır. Kahramanmaraş’ta Kartalkaya Barajı’nda, Hatay’da Yarseli, Reyhanlı, Büyük Karaçay barajlarında ve Hassa Demrek, Kurtlusoğuksu, Tanışma, Samandağ-Karamanlı, Samandağ Çökek göletlerinde, Malatya’da Sultansuyu, Sürgü, Çat barajları ile Yeşil Vadi (Beyler Deresi) ve Erkenek göletlerinde, Osmaniye’de Kalecik Barajı ile Bahçe Arıklıkaş Göletinde, Adıyaman’da Çetintepe Barajı ile Merkez Hasancık, İncesu, Çamgazi, Kahta Menzil göletlerinde, Gaziantep’te Islahiye Bayraktepe, Nurdağı-Hamidiye, Nurdağı-Kuzoluk göletlerinde onarım ihtiyacı bulunduğu tespit edilmiştir. Hasar gören 24 baraj ve göletin sulama sahası 80.019 hektardır. Hasar sebebiyle sulanamayan saha 28.404 hektardır. Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatına ait toplam 65 hizmet binası yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Bu kapsamda oluşan hasarın toplam maliyeti 2,2 milyar TL olarak tespit edilmiştir. Deprem nedeniyle çıkan yangında Hatay Gıda Kontrol Laboratuvarı hasar görmüş, çoğu laboratuvar alet ve cihazı kullanılamaz hale gelmiştir. Bu nedenle Hatay Gıda Kontrol Laboratuvarında gerçekleştirilmesi gereken analiz ve izleme çalışmaları çevre illerde bulunan laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır. Depremde fay hattı boyunca meydana gelen kırılmalar, zeminde kaymalara, arazi deformasyonlarına, yürütülen arazi toplulaştırma çalışmalarının durmasına ve kadastro altlıklarında sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Arazideki bozulmaların giderilmesi için yapılacak kazı-dolgu, parselizasyon ve tarla içi geliştirme faaliyetlerinin tamamlanabilmesi için Yatırım Programı kapsamında çalışmalara başlanmış olup söz konusu işlerin yaklaşık 900 milyon TL maliyetle tamamlanması öngörülmektedir. Depremin ormancılık sektörüne kısmi etkisi olmuştur. Orman Genel Müdürlüğüne ait özellikle Hatay’da bulunan fidanlık tamamen yıkılmış ve fidan üretiminde kısmi de olsa aksamaya neden olmuştur.
2024 yılında yapılanların henüz resmi olarak açıklanmadığı günümüzde, son Rapora göre; 2023 yılında Deprem illerindeki 113,7 bin yetiştiriciye 473,7 milyon TL hayvancılık desteği öne çekilerek ödenmiştir. Ayrıca 198,8 bin işletmeye büyükbaş hayvanlar için 500 TL, küçükbaş hayvanlar için ise 50 TL olmak üzere toplam 1,4 milyar TL yem desteği verilmiştir. Hayvanları telef olan çiftçilerin zararlarının devlet tarafından karşılanması amacıyla 5.804 büyükbaş, 43.317 küçükbaş, 548.810 kanatlı hayvan ve 26.318 arılı kovan dağıtımı yapılmıştır. Ayrıca, 12 bin arıcıya 1,4 milyon arı kovanı ve kovan başına dört kilogram besleme amaçlı şeker dağıtılmıştır. Tamamı hibe olan hayvan, arı kovanı ve şeker dağıtımının destekleme bütçesine maliyeti 582,5 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle 2023 yılında depremlerden etkilenen illerde hayvanların tazmin edilmesine yönelik destekler yanında verilen diğer desteklerle birlikte toplam 2,8 milyar TL ödeme yapılmıştır. Afet bölgesi dışındaki tarım ve orman il müdürlükleri tarafından afet bölgesine 15.998 ton hayvan yemi gönderilmiştir. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak 2023 üretim yılı için ürün değişikliği başvuru süresi uzatılmış ve deprem bölgesinde bulunan yaklaşık 300 bin çiftçinin bu düzenlemeden yararlanması sağlanmıştır. Organik Tarım Desteği, İyi Tarım Uygulamaları Desteği, Toprak Analizi Desteği ve Yağlı Tohumlu Bitkiler Fark Ödemesi Desteği son başvuru süreleri uzatılmıştır. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) kapsamında, tarıma dayalı ekonomik yatırımlar hibe desteğiyle bireysel sulama sistemlerinin desteklenmesi başvuru süreleri üç ay uzatılmıştır. 2023 yılında afet bölgesindeki illerde KKYDP kapsamında 2.509 proje programa alınmış ve 304,5 milyon TL hibe ödemesi yapılmıştır. Ayrıca deprem illerinden IPARD Programının uygulandığı Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya’da desteklenecek yatırımlara ilişkin olarak proje sahiplerinin uymak zorunda olduğu tüm sürelerde esneklik sağlanmıştır. Bu illerde yatırım süreci devam eden projelere fiyat farkı ödenmesine karar verilmiş ve bu kapsamda 207 projenin toplam sözleşme tutarı 490 milyon TL’den 710 milyon TL’ye yükseltilmiştir. Kırsalda Uzman Eller Projesi kapsamında yapılan başvuruların tamamı programa alınmış ve 168 projeye 41,6 milyon TL hibe desteği ödemesi yapılmıştır. Lisanslı Depoculuk Desteği kapsamında 5.549 üreticiye 9,6 milyon TL kira, nakliye ve analiz desteği ödenmiştir. Bireysel Sulama Sistemleri desteklemesi çerçevesinde 32,3 milyon TL, Tarımsal Sulama Amaçlı Su Kullanım Hizmet Bedeli Desteklemesi kapsamında ise 114,3 milyon TL olmak üzere toplam 146,6 milyon TL hibe ödemesi yapılmıştır. Deprem illerinde ayni olarak yapılması gereken 2022 yılı ekilişlerine ait mazot gübre desteği ödemeleri nakdi olarak gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 301,5 bin çiftçiye 2,9 milyar TL destekleme ödemesi yapılmıştır. 2023 üretim yılında ise deprem bölgesi illerinde sonbahar ekilişlerinin başladığı dönemde en fazla ihtiyaç duyulan mazot ve gübre alımında kullanılmak üzere ÇKS’ye kayıtlı 174,5 bin hububat üreticisine 1,6 milyar TL mazot gübre desteği ayni olarak ödenmiştir. Afet bölgesindeki çiftçilere 2023 üretim yılında sertifikalı tohum kullanım desteği yüzde 100 artırılarak ödenmiştir. Bu kapsamda yaklaşık 65 bin çiftçiye 721 milyon TL destekleme ödemesi yapılmıştır. Ayrıca söz konusu illerde 57,7 bin çiftçiye toplam 3,2 milyar TL destekleme ödemesi yapılmıştır. Çayır Mera Islah ve Amenajman Projesi kapsamında Malatya’da 975 bin dekar mera alanı ıslah ve amenajmanı için yaklaşık 19,9 milyon TL, Kahramanmaraş’ta 615 bin dekar mera alanı ıslah ve amenajmanı yaklaşık 20,9 milyon TL, Adıyaman’da 149 bin dekar mera alanı ıslah ve amenajmanı için yaklaşık 9,9 milyon TL olmak üzere toplam 50,8 milyon TL kaynak tahsis edilmiştir. Bitkisel üretimin temeli olan sertifikalı tohumluk üretiminin sağlıklı bir şekilde devamının sağlanması için afet bölgesinde geçerli olmak üzere ilgili tohumluk sertifikasyon yönetmeliklerinde yer alan tohumluk beyannamelerinin son başvuru süreleriyle tohumculuk sektörü içerisinde faaliyet gösteren tüm gerçek ve tüzel kişilerin yetki süreleri uzatılmıştır. Tarım Arazilerinin Kullanımın Etkinleştirilmesi Projesi kapsamında ilkbahar ekilişlerinde kullanılmak üzere 92 milyon TL ödenek tahsis edilmiştir. DSİ teknik ekipleri tarafından deprem bölgesi içerisinde kalan 140 depolama tesisi gözlemsel ve insansız hava araçları yardımıyla incelenmiş onarıma ihtiyaç duyan tesisler belirlenmiştir. Deprem sonrası Suriye’de bulunan Al-Rastan Barajının tedbir amaçlı boşaltılması sebebiyle Asi Nehri’nde aşırı su yükselmesi sonucu Amik Ovası, kırsal yerleşimler ve havalimanının su altına kalma tehlikesine karşı, DSİ tarafından çalışma yapılarak gerekli tedbirler alınmış, Amik Ovası, yerleşim yerleri su baskınlarına karşı korunmuştur. OGM tarafından deprem sonrası yürütülen faaliyetlerin bir kısmını orman köylülerine yönelik destekler oluşturmaktadır. Afet bölgesinde yer alan orman köyleri, mevcut ORKÖY destekleri bütçesine ilave ödenek tahsis edilerek ORKÖY desteklerinden faydalandırılmıştır. Ayrıca afet bölgesi ilan edilen illerde üç bin orman köylüsünün ve Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin, 6 Şubat-31 Temmuz 2023 tarihlerini kapsayan 11,3 milyon TL ORKÖY kredi borçları faizsiz olarak 31 Aralık 2023 tarihine kadar ertelenmiştir. Afet bölgesinde bulunan orman köylerinde 3.641 orman köylüsü aileye, proje türüne göre 3-7 yıl vadeli, yılda bir taksit ödemeli yüzde 20’si hibe yüzde 80’i faizsiz kredi olmak üzere toplam 382,9 milyon TL ORKÖY desteği sağlanmıştır. Depremlerden etkilenen illere 2.935 m3 ve 111.447 ster odun dağıtılmıştır. Dağıtılan yakacak odun için yapılan harcama nakliye dahil toplam 85,3 milyon TL’dir. 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla deprem bölgesine yakacak odun nakilleri sonlandırılmıştır. İhtiyaç olması durumunda münferit sevkiyatlar yapılmaktadır. Deprem nedeniyle afet bölgesi ilan edilen illerde üretim tesisleri zarar gören su ürünleri yetiştiricilik işletmelerinde üretim faaliyetlerinin devam etmesini sağlamak amacıyla toplam 44,7 milyon TL destekleme ödemesi yapılmıştır. Gıda yardımlarına ilave olarak, Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından deprem bölgesinde sahipsiz kalmış hayvanlar ve bakım imkânı olmayan üreticilerin hayvanları, mahallinden teslim alınarak kesime gönderilmektedir. Bugüne kadar 905 büyükbaş, 3.378 küçükbaş hayvan mahallinden alınarak kesime gönderilmiştir. Ayrıca kesim talebi gelip besisini tamamlamayan genç danalar, düveler, ileri derecede gebe inekler ile koyun ve keçilerin öncelikle başka besici veya yetiştiricilere satışının gerçekleştirilmesi için birlikler veya besicilerle işbirliği içinde çalışılmaktadır. Deprem bölgesine gönderilmek üzere vatandaşlar tarafından ESK’ya verilen küçükbaş ve büyükbaş hayvanlardan elde edilen et ve et ürünleri ise Türk Kızılayının talebi doğrultusunda bölgeye ulaştırılmaktadır. Halk Ekmek fabrikaları başta olmak üzere afet bölgesindeki illerin ve bu bölgelere ekmek gönderen yakın illerin ekmek üreticilerine un tedarik koordinasyonu sağlanmış olup un, makarna, bulgur, bakliyat firma, federasyon ve bağlı derneklerinin deprem bölgesine yapacakları yardımlar ihtiyaç noktalarına yönlendirilmiştir. Bu kapsamda 12.582 ton un, 520 bin ekmek ile 1.228 ton bulgur, makarna vb. gıda maddeleri bölgeye intikal ettirilmiştir. Ayrıca, TMO’nun kendi stoklarından 10.000 ton un, 2.000 ton pirinç, 2.000 ton kırmızı mercimek, 2.001 ton ayçiçek yağı, 2.185 ton kuru üzüm ile toplam 3.000 ton civarında fındık ve üzümün işlenmesinden elde edilen gıda ürünleri dağıtılmıştır.
2024 tarihli “Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Yeniden İmar ve Gelişme Raporu”nda göre “Gerçekleştirilen Yatırımlar” şöyledir: Deprem sonrası depolama, sulama ve taşkın koruma tesislerinde meydana gelen yaklaşık 25,5 milyar TL tutarındaki hasarın 1,9 milyar TL’lik kısmı 2023 yılında giderilmiştir. Diğer taraftan, depremde hasar gören OGM’ye ait bölge ve işletme müdürlükleri ile işletme şeflikleri hizmet binaları ve lojmanların yapım projeleri toplam 4,4 milyar TL proje tutarı ile 2023 Yılı Yatırım Programına alınmış, 2023 yılında 980 milyon TL harcanmıştır. İhale süreçleri hızlandırılarak özellikle lojmanların büyük çoğunluğunun 2024 yılı sonuna kadar bitirilerek teslim edilmesi, kalan idari bina ve lojmanların ise 2025 yılsonu itibarıyla tamamlanması öngörülmektedir. Ahşap kullanımının yaygınlaştırılması ve yapıların hızlı tamamlanması amacıyla da idari bina ve lojmanların bir kısmı ahşap malzeme kullanılarak yapılmaktadır. TMO’ya ait 4.300 m² hizmet binası ve 4.000 m² depolama tesisi deprem nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Toplam yatırım tutarı olan 165.8 milyon TL’nin 2023 yılında 10 milyon TL’si harcanmıştır. Deprem nedeniyle TİGEM’in Malatya Sultansuyu Tarım İşletmesinde bulunan bazı yapılarda ağır hasar meydana gelmiş olup hasarın yaklaşık maliyetinin 320,4 milyon TL olduğu tespit edilmiş, 2023 yılında 50.4 milyon TL’si harcanmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı taşra birimlerine ait yıkılan ve ağır hasar gören binaların yeniden inşası kapsamında toplam 36.500 m2 hizmet binasının yapımı tamamlanmıştır. 52.600 m2 hizmet binasının yapımı ise 2024 Yılı Yatırım Programına dahil edilmiştir. 1.4 milyar TL olan yatırım tutarının 2023 yılında 460 milyon TL’si harcanmıştır. Deprem nedeniyle zarar gören İskenderun, Dörtyol, Işıklı-Konacık ve Samandağ balıkçı barınaklarında meydana gelen hasarın 717,8 milyon TL’lik kısmı 2023 yılında giderilmiş olup toplam hasar yaklaşık 2,3 milyar TL olarak hesaplanmıştır.
Depremin etkilerinin giderilebilmesi için finansman kaynaklarının yaratılması bağlamında; Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen bölgelerde tarım sektörünün iyileştirilmesini desteklemek amacıyla “Depremden Etkilenen Bölgelerinde Tarım Sektörünün İyileştirilmesi Projesi” adı altında 250 milyon dolarlık finansmanı onaylamıştır. Depremden etkilenen bölgelerdeki çiftliklerin ve tarım işletmelerinin depremlerin yol açtığı büyük hasarlar sonrası toparlanmasına yardımcı olacağı ifade edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan bilgilere göre bir başka destek de “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi” kapsamında yapılmıştır. 200 milyon lirası depreme ait olmak üzere toplam 480 milyon TL bütçe aktarıldığı ifade edilmiştir. Yine; “Afetten Etkilenen Gençlerin Desteklenmesi Programı” kapsamında; deprem bölgesindeki gençler için 70 milyon TL’lik kaynak kullanıldığı belirtilmiştir. Bir başka destek programı da KOSGEB tarafından açıklanmıştır. “Deprem Sonrası Mikro, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Canlanması Destek Programı” kapsamında başvuruların alındığı ve uygun görülen başvuruların desteklendiği belirtilmiştir. Bir başka destek çalışması Türk Kızılay’ı tarafından yapılmıştır. Türk Kızılayı, deprem bölgesinde tarımın hayvancılığın canlanmasına destek olmak için başlattığı Çiftçi Destek Programı’nın ilk fazı kapsamında depremden en çok etkilenen 6 ilde üretim araçları zarar gören çiftçilerin tarımsal faaliyetlerine devam etmelerini ve bölgedeki üretimi desteklemeyi amaçlayan program kapsamında toplamda 2.797 çiftçiye iki aşamada verilecek destek tutarının ilk etabı olan 70 milyon 870 bin lira ödeme yapmıştır.
“2025 Yılı Yatırım Programı”na göre projelerin belirlenmesinde azami oranda seçici olunarak 12. Kalkınma Planında öngörülen projeler, deprem riski nedeniyle başlanması zaruret arz eden projeler ile toplumsal ve ekonomik etkisi güçlü olup ivedilikle ekonomiye kazandırılması gereken projeler önceliklendirildiği belirtilmiştir. 2025 Yılı Yatırım Programında deprem tedbirlerine yönelik olarak toplam 511 milyar TL tutarında projeye yer verilmiştir. Bu projeler kapsamındaki 2025 yılı ödeneklerinin yaklaşık yüzde 42’si sağlık sektörüne, yüzde 16,7’si konut sektörüne, yüzde 13,2’si ulaştırma-haberleşme sektörüne ayrılmıştır. Ayrıca deprem projelerine ayrılan söz konusu ödeneklerin yanı sıra bütçede cari transferler altında yürütülen yatırım nitelikli harcamalar ile cari nitelikli diğer harcamalar dikkate alındığında deprem tedbirlerine yönelik olarak merkezi yönetim bütçesinden tahsis edilen toplam ödenek tutarı 584 milyar TL’ye erişmektedir. Bütçe hedeflerinde maalesef tarım sektörüne gereken önem verilmemiştir. “2025 Yılı Yatırım Programı” verilerine göre depremlerden etkilenen illere yapılan yatırımların bu yıl da tarım, imalat, eğitim, ulaştırma, turizm ve konut gibi birçok alanda devam edeceği ifade edilmiştir. Buna göre Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’ne, depremden etkilenen 11 ilde sulama yatırımlarının onarımı için 4,3 milyar TL, taşkın koruma hizmetleri için de 2,4 milyar TL ayrılmıştır. DSİ’nin 11 ildeki içme suyu onarım projeleri için 1,5 milyar TL yatırım öngörülmektedir.
Sonuç olarak, siyasi iktidarın resmi deprem tarımsal destek açıklamaları sonrası, özetle;
Depremlerin yaraları, alınan bazı geç ve yetersiz kamusal önlemlere karşın gerek kentsel gerekse kırsal alanlarda maalesef depremlerin 2. yılında da sarılamamıştır.
Tarım sektörüne deprem kapsamında 2023 ve 2024 yılında ayrılan ve 2025 yılı ve sonrasında ayrılacak ekonomik pay, tarımda tespit edilen hasar toplamına göre son derece yetersizdir. 2025 yılı ve sonrası hedefleri de tarımdaki yıkımın giderilmesine yönelik çözümlerin gecikeceğini göstermektedir.
Deprem illerinde üreticilere yönelik özel tarımsal üretim destek paketi hazırlanmamıştır. Genel düşük destekleme ve maliyet altı alım fiyatı politika tercihleri nedeniyle, ülke genelinde olduğu gibi deprem bölgesi illerindeki narenciye, kayısı, antep fıstığı başta olmak üzere bitkisel ve hayvansal ürün üreten tüm üreticiler üretirken zarar etmiştir. İşgücü sorunu nedeniyle hasat ve gıda sanayi sorunları yaşanırken, sulama tesislerindeki yıkımın giderilme oranı son derece düşük kalmıştır. Gelir düzeyi düşen tüketiciler, artan gıda enflasyonu nedeniyle yeterli ve sağlıklı beslenememiştir. En vahimi, tarımsal üretim ve doğal koruma alanlarımız anayasal ve yasal korumaya karşın, toprağı koruması gereken kamu yönetimince, Odamızın da açtığı davalara karşın, yine rant uğruna yeniden betona ve ranta açılmıştır.
2025 yılı ve sonrasında yaşanan ve yaşanacak depremlerin tarım ve gıdaya etkileri bütüncül bir yaklaşımla ivedilikle ele alınmalı ve sorunlar gecikmeden çözüme kavuşturulmalıdır.
Sürecin uzun soluklu bir yol olacağını düşünerek merkezi yönetim ve yerel yönetim eşgüdümünde gerekli çalışmaların gecikmeden yapılması gerekmektedir. İnsan ve canlı kayıpları yanında, maddi fiziki hasarların ve zararların yanında, aynı zamanda yasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve ruhsal açıdan da bölgeye destek verilmesi gerekmektedir.
2025 yılı ve sonrasında yaşanan depremlerin tarım ve gıdaya etkileri, aşağıdaki ana başlıklarda bütüncül bir yaklaşımla ivedilikle ele alınmalı ve sorunlar gecikmeden çözüme kavuşturulmalıdır.
Bölgede Yeniden İnşa Çalışmaları ve Tarımsal Üretim ve Doğa Alanlarının Korunması:
Deprem sonrası çadır/konteyner kent ve kalıcı konut/mekan yeni yerleşim yerleri yer seçimleri boyutundaki yeniden inşa sürecinde tarım alanları, meralar, dikili araziler depremden ders alınmayarak yeniden imara açılmaktadır. Deprem sonrası çevre kirliliği açısından asbest, civa vs. gibi tehlikeli maddelerin çevresel etkileri ve inşaat/enkaz atığı ve moloz kirliliği, yerüstü ve yeraltı sularına, tarım arazilerine, bitki örtüsüne, ormana, çevre ve insan sağlığına zarar vermektedir. Mutlak tarım arazilerine devlet tarafından kira karşılığı konteyner ve çadır kentler yapılırken tabanlarına dökülen moloz ve betonlar bu alanların tarım dışına çıkmasına neden olmuştur. Çözüm olarak; tarımsal üretim alanlarının, orman alanlarının ve yeşil alanların imara açılması mutlak olarak engellenmeli, açtığımız davaları da dikkate alarak tarımsal üretim alanlarında yaşanan talan süreci derhal sonlandırılmalıdır.
Tarım Alanlarındaki Fiziksel Zararların Giderilmesi ve Su Kaynaklarının Altyapı Yönetimi:
Depremler özellikle Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Hatay ve Osmaniye gibi illerde geniş tarım alanlarını tahrip etmiştir. Bu illerde, üretim yapılan tarım arazileri, sera alanları, depolar, sulama altyapıları ciddi şekilde zarar görmüştür. Bölgede üretilen bazı ürünlerin üretim kapasitesinde büyük azalmalar yaşanmıştır. Depremler özellikle sulama altyapısına büyük zarar vermiştir. Sulama sistemlerinin tahrip olması, yerel su kaynaklarının azalması veya kirlenmesi gibi sorunlar tarımda su kullanımını daha da kritik hale getirmiştir. Bu nedenle, afet sonrası su kaynakları yönetimi üzerine çalışmalar yapılmıştır. Su verimliliği sağlayan modern sulama sistemlerinin ve yağmur suyu toplama projelerinin önemi artmıştır. Çözüm olarak; fiziki zararların giderilmesi ve altyapı yatırımlarının tamamlanması sorunu şekilsel bütçe/ödemeler dışında gerekli bütçe ve güçlendirilmiş kurumsal altyapı ile gecikmeden çözülmelidir.
Çiftçilere Destek ve Yeniden Yapılanma Çabaları:
Siyasi iktidar, depremzede çiftçilere çeşitli destek programları başlatarak tarım faaliyetlerinin yeniden başlamasına yardımcı olmayı hedeflemiştir. Bu kapsamda, kredi ve hibe destekleri, zarar gören üreticilerin tazmin edilmesi gibi bazı adımlar atılmıştır. Çözüm olarak; ülke düzeyinde yetersiz olan ve geç ödenen desteklerin mevcut sorunları çözemediği günümüzde, deprem illerindeki çiftçilere verilen destekler artırılmalı ve önceden ödenmeli, kredi faizleri çiftçi lehine yeniden yapılandırılmalıdır.
Depremin Hayvancılık Üzerindeki Olumsuz Etkilerinin Giderilmesi:
Depremler, özellikle küçükbaş ve büyükbaş hayvanların yaşam alanlarını ve barınaklarını tahrip etmiştir. Hayvanların kaybı, et ve süt üretiminde azalmaya yol açmıştır. Deprem bölgesindeki hayvancılık faaliyetlerinin yeniden başlaması için özel teşvikler ve destekler sunulmaya çalışılmış, hayvan sağlığına yönelik acil tedbirler alınmıştır. Çözüm olarak; küçükbaş, büyükbaş, kanatlı, arıcılık ve su ürünlerine yönelik hayvancılık destekleri artırılarak devam etmelidir.
İklim Değişikliği ve Tarım Üzerindeki Etkiler Üzerine Çalışmalar:
2023 yılı ve sonrası Türkiye’de iklim değişikliğinin etkileriyle yüzleşmeyi gerektirmiştir. Depremlerle birlikte bu etkiler daha da belirginleşmiş, bu yüzden hem afet yönetimi hem de sürdürülebilir tarım uygulamalarına olan ihtiyaç daha da artmıştır. Çözüm olarak; merkezi ve yerel girişimler bütününde arazi toplulaştırma çalışmaları yanında GAP boyutunda yeniden başlatılan resmi modern sulama projeleri kamu desteğiyle hızlandırılarak projenin tarım boyutu tamamlanmalıdır. Daha az suya ihtiyaç duyan veya zorlu iklim koşullarına dayanıklı ürünlerin yetiştirilmesi somut teşviklerle özendirilmelidir.
Kırsal Kalkınma ve Altyapı ve Yerleşim Yatırımları:
Kırsal kesimde ve nüfusu 20 binin altındaki yerleşim yerlerinde kırsal yerleşim, kırsal kalkınma projeleri ve altyapı yatırımları gibi tarım sektörü için gerekli altyapı, sulama, nakliye ve depolama sistemleri gibi daha büyük ölçekte oluşan hasar dikkate alındığında söz konusu yerleşim yerlerinde ve alanlarında mühendislik hizmeti alınması, bina yapımında fen ve sanat kurallarına uyulması hususunda denetimlerin sıkılaştırılması ve ruhsatsız yapılara izin verilmemesi gerekmektedir. Çözüm olarak; bu hedefler söylemde kalmamalı, bir an önce yaşama geçirilmelidir. Yeterli bütçe ayrılarak altyapı çalışmaları hızla tamamlanmalıdır.
Üretim Maliyetleri Sorunu ve Gıda Enflasyonu:
Depremler özellikle tarım ürünlerinin üretiminde yaşanan aksaklıklar nedeniyle gıda fiyatlarının artmasına yol açmıştır. Bu durum, özellikle temel gıda maddelerinin fiyatlarını etkilemiştir. Üretim bölgelerindeki tahribat, arz-talep dengesini bozarak fiyatların yükselmesine sebep olmuştur. Çözüm olarak; ülke genelinde ve deprem illerinde üretim-gıda işleme-tedarik-tüketim bütününde özel önlemler alınmalıdır.
Kırsal Alandaki Göç ve İş Gücü Kaybı:
Depremler sonrasında kırsal alanlardan şehir merkezlerine doğru ciddi bir göç hareketi gözlemlenmiştir. Bu, tarım alanlarında iş gücü kaybına yol açmıştır. Çiftçilerin ve tarım işçilerinin geri dönmesi için psikolojik destek programları ve ekonomik teşvikler devreye girmiştir. Bunun yanı sıra, tarımda istihdamı artırmaya yönelik köyde yaşamayı cazip hale getirecek projeler geliştirilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Çözüm olarak; bölgeden göçün tarımsal üretim üzerine olabilecek olumsuz etkisinin azaltılması için yerli tarım işçisi istihdamının teşvik edilmesi ve çiftçilerin üretimden vazgeçmelerinin önlenmesini sağlamak üzere gerekli önlemler gecikmeden alınmalıdır.
Gıda Güvenliği ve İhracat:
Depremler yerel üretim zincirlerini olumsuz etkileyerek gıda güvenliğini tehdit etmiştir. Ülkemizde özellikle bu bölgelerdeki üretiminin azalması, iç pazarın yanı sıra ihracat üzerinde de baskı oluşturmuştur. Depremler tarım ilaçları, gübreler gibi gerekli girdilerin temini ile kullanımındaki denetimlerden kaynaklanan sorunlara yol açmıştır. Çözüm olarak; AB ve yakın coğrafya dahil ihracat pazarlarında Türkiye’nin rekabet gücü artırılmalı, sağlıklı gıda tedarikiyle alternatif ihracat bölgeleri oluşturulmalıdır.
Bölgede Yeni Tarım Teknolojileri ve Yerel Tarımın Yükselişi:
Deprem sonrası, tarım alanlarında yeniden yapılanma sürecinde modern tarım teknolojilerine olan ilgi artıra, tarımda dijitalleşme, su verimliliği sağlayan yenilikçi sulama sistemleri gibi teknolojiler kullanılarak verimliliğin artırılması resmi olarak hedeflenmektedir. Yerel üreticiler, organik tarım ve doğa dostu üretim yöntemleriyle daha güvenli ve çevreye duyarlı ürünler yetiştirme konusunda teşvik edilmeye başlanmıştır. Çözüm olarak; bu konudaki yetersiz teşvik ve destekler artırılmalıdır.
Afet Eğitimi ve Tarımda Afet Yönetimi:
Depremler, tarım sektöründe afet hazırlığı konusunda ciddi boşluklar olduğunu ortaya koymuştur. Çözüm olarak; çiftçilere yönelik deprem, sel ve diğer doğal afetlere karşı afet eğitimleri, tarım sigortası sisteminin yaygınlaştırılması ve afete dayanıklı tarım sistemlerinin oluşturulması gibi önlemler somut olarak yaşama geçirilmelidir.
Sonuç:
Kahramanmaraş ve Hatay depremleri, kırsalın deprem güvenliğinin önemini acı bir faturayla öğretmiştir. 11 ilde yaşanan depremler tarım arazilerini, tarımsal yapıları, barajlar ve sulama yapılarını, depo ve siloları, tarım ve gıda işletmelerini, hayvan varlığını ve çiftçileri/köylüleri çok büyük ölçekte etkilemiştir.
Üretim ve işgücü maliyetleri üreticileri üretimden uzaklaştırmaktadır. Bölgeye özel üretimi destekleme modeli yürürlüğe konmamıştır.
Kırsal nüfus önemli ölçüde köyü terk etmiştir. Yaklaşık 2 yıl geçmiş olmasına rağmen kırsalda yıkılan veya ağır ve orta hasarlı konutların çok büyük bölümü halen yapılmamıştır.
Deprem bölgeleri ve deprem riski taşıyan illerde yeni yerleşim planlamalarında yerleşim yerleri olarak tarım arazilerinin seçilmesi tarımsal varlıklara, tarımsal üretime ve gıda güvencesini tehdit etmektedir. Tarım arazilerinin zemin açısından güvenli olmadığı depremlerde yıkılan kentlerden acı tecrübelerle öğrenilmiş olmasına karşın tarım arazilerinden ucuz arsa üretimi temel politika olmuştur.
Kentlerdeki yıkıntılar tarım arazileri ve su kaynakları çevrelerine dökülerek tarımsal üretim ve çiftçi sağlığı dikkate alınmamıştır.
Çözüm;
Deprem bölgesinin ve ülkenin ve gelecek nesillerin beslenme ihtiyaçlarının üretildiği tarım arazileri korunmalı, deprem güvenliğinin sağlanması için tarımsal üretim alanlarını koruyan dirençli yapılaşmaya uygun yerleşim alanları seçilmelidir.
Kentsel ve kırsal göçün önlenmesi için kentsel ve kırsal konutlar hızla yapılıp, hak sahiplerine yerinde teslim edilmelidir.
Çiftçilerin tarımsal üretime yeniden kazandırılması için Deprem Bölgesine Özel Tarım Destekleme Projesi hazırlanmalı, özel ek bütçesi hazırlanarak gecikmeden yaşama geçirilmelidir.