KALİTE VE ÜRETİM MERKEZİ: KONYA - PUSULA GAZETESİ
Başkanımız Celil ÇALIŞ PUSULA TV'nin UĞUR'LU GÜNDEM programına katıldı.
PUSULA TVnin ilgiyle izlenen programlarından UĞURLU GÜNDEM in konukları Tekbaş Un Yönetim Kurulu Üyesi, genç işadamı Emre Tekbaş ile Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Celil Çalış oldu.
PUSULA TVde tarım ve tarımsal üretimi değerlendiren işadamı Emre Tekbaş ve ZMO Şube Başkanı Celil Çalış, tarım şehri Konyanın mevcut sorunlarını çözdüğü takdirde tek başına Türkiyeyi besleyecek potansiyele sahip olduğunu vurgularlarken, buğday üretimin desteklenmesi ve toprağın korunmasının önemine dikkat çekildi
PUSULA TVnin ilgiyle izlenen programlarından UĞURLU GÜNDEMin konukları Tekbaş Un Yönetim Kurulu Üyesi, genç işadamı Emre Tekbaş ile Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Celil Çalış, tarım sektörü ağırlıklı olarak Konya ve ülke gündemine ışık tuttular. Çalış, su sorununun çözülmesi halinde tüm Türkiyeyi beslemeye hazır olduklarını ifade ederken, Tekbaş ise bir sanayici olarak en önemli sorunlarının TMOnun fiyat açıklamama politikasından sonra fiyatlardaki yükseliş olduğunu söyledi.
KONYA İÇ PİYASAYA HİTAP EDİYOR
Deneyimli gazeteci Uğur Öztekenin sorularını yanıtlayan Tekbaş, sözlerine Konyadaki un sektörünü değerlendirerek başlayarak, "Konya tarım şehri, un fabrikaları ve un sanayisine bakıldığında en güçlü un sanayi Konyada. Gümrüğe yakın olmamamız ve nakliye navlun ücreti nedeniyle ihracatta önde değiliz ama üretimde Konya bir numara. Dış ticarette Irak önemli bir kapı ve Güneydoğu Anadoluda büyük bir un fabrikası kuruluyor. O oraya yeter. Biz Konya olarak iç piyasaya yönelik, baklavalık-böreklik un dediğimiz tipte üretim yapıyoruz. Yani üretimdeki ağırlığımız lüks mallar. İhracata giden malların kalitesi biraz daha düşük. Konya buğdayı kaliteli ve yüksek enerjili bunun için iç piyasada lüks tüketim olarak kullanılmakta. Bize iç piyasa yeter. İç piyasada bir pazarımız, karlılığımız var ve bu bize yeter. Dış piyasaya mecburiyetimiz yok" dedi.
NEDEN KALİTESİZ EKMEK ÜRETİLİYOR?
Konyada ekmeğin kalitesine ilişkin eleştirilerle ilgili de konuşan Tekbaş, "Ekmek işinde un maliyeti önemli bir girdi. Kara fırın dediğimiz odun ekmeği anlayışı da Konyada yeni yeni oluşuyor. Şehrimizde ağırlıklı olarak fabrikasyon üretim yani yüksek tonajlı üretim var ve kalite düşüyor. Yine sıcak ekmek algısı nedeniyle hızlı üretim endişesi ekmeğin üretim aşamalarında hızlanmayı da beraberinde getiriyor bu da kaliteyi düşürüyor. Ekmekte kalite için kara fırın satışının artması gerekiyor. Konya olarak lüks ekmeklik un satıyoruz ve ağırlıklı olarak İstanbula gönderiyoruz. Ama belli dönemler haricinde Konyaya un satamıyoruz. Dışarıya verdiğimizden daha ucuza da versek, Konyadan müşteri bulmakta zorlanıyoruz. Nevşehir bölgesinden Konyaya ekmeklik un gelmesi bizim gibi buğday şehrine yakışmıyor" diye konuştu.
KONYA GANİ GÖNÜLLÜ, SEÇİCİ DEĞİL
Un piyasasındaki Konya algısına ve Konyanın sektördeki marka değerine de vurgu yapan Tekbaş, "Baklavalık böreklikte Konya unu hatta markalarımızın adı geçer. Çok eskiden piyasaya hakim olmuş markalar var. Bizlerin de önüne açtı bu markalar. Bugün Konyada yeni bir fabrika açılsa diğer şehirlerdeki rakiplerine göre 1-0 önde başlar. Etikette Konya olsun yeter. Baklavalık böreklikte yüzde 50 civarında piyasaya hakimiyetimiz var. Bizdeki kalite algısıyla dışarıdaki çok farklı eğer kalite yoksa piyasada yaşama şansınız yok. Biz ise seçici değiliz. Gani gönüllüyüz, bu seferlik de böyle olmuş deyip kabulleniyoruz" dedi.
KARLILIKLAR İYİCE DÜŞTÜ
Tekbaş son olarak ise, TMOnun taban fiyatı açıklamama politikasının sanayiciyi sıkıntıya soktuğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: "Konyada fiyatlar diğer bölgelere göre yüzde 10 daha fazla. Bu da rekabeti olumsuz etkiliyor. Konyanın kalite anlayışının düşmemesi gerekiyor. Karlılıklar iyice düştü. Sanayici, TMOnun açıkladığı fiyatın bile üstüne çıkmak zorunda kalıyor. Kaliteye olan ihtiyaçtan dolayı hızlı başlıyoruz, bir an önce kaliteli ürünü almak için acelecilik var. Fiyatlar yükseliyor. Çiftçi memnun ama özellikle Trakya bölgesine göre alımlarımız yüksek oluyor. TMOnun fiyat açıklamaması sanayicinin aleyhine işliyor."
ÖNCE TARIM SORUNU HALLEDİLMELİ
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Celil Çalış, Konya ve ülke tarımına ilişkin önemli paylaşımlarda bulundu. Dünyada gelişmişlik düzeyine baktığımız zaman gelişmiş ülke olarak değerlendirilen G7 ve G20nin öncelikle halletiği temel sorunun tarım olduğuna dikkat çeken Çalış, "Gelişmiş ülkelerde ilk olarak tarım ve tarımsal altyapı sorunu halledilmiş. Şimdi kendilerine yetecek ürünleri farklı, satacakları ürünleri farklı değerlendirmekteler. GDO olayının temel çıkışı da biyodizel üretimi içindir ama birim alanında elde edilen yüksek verim nedeniyle bu doyumsuzluk tarımsal üretime kaymıştır. Halk tabiriyle muz cumhuriyetleri vardır. Bunlar istila halindeki ülkelerdir, kendi ürettikleri muzu sömürgeci ülkelere verirler ve onlar da dünyaya satar" dedi.
ÜRÜNLERİN GEN MERKEZİ ANADOLU
Türkiyenin tarımsal avantaj ve dezavantajlarını da sıralayan Çalış, "Dünyadaki tüm iklim koşullarına uyum sağlamış ürünlerin yetiştiği tek ülkeyiz. Birçok ürünün gen merkezi de Anadoludur. Dezavantajımız ise rekabet edemediğimiz yağış miktarıdır. Türkiyede 640, Konyada 320 mm civarında yağış ortalaması söz konusuyken Balkanlar ve Rusya başta olmak üzere dünya ortalaması 1200 mmdir. Bu sene çok önemli bir iklim geçirdik, uzun yıllara yönelik yeraltı suyu depolaması açısından çok önemli bir rezerv oluştu ama bununla birlikte son bahardaki olumsuzluğu ancak yenebileceğiz. Yine de yağış açısından çok bereketli bir yıl yaşadık. Kar yağışının Konya ortalaması 148 cmdir. Yağışlar Akdeniz temelli olunca da fırtına etkili olmadı ve tipi birikmesi yaşanmayınca da her yere eşit yağış düştü. Kısaca yağışlarda kayıp olmadı" diye konuştu.
KONYA TARIM MERKEZİDİR
Toprağın önemine de dikkat çeken Çalış, "Beslenme ihtiyacı ötelenemeyecek tek ihtiyaçtır. 80 milyon nüfus ve 5 milyon sığınmacı, 15 milyon da turist toplam 100 milyon nüfusa sahibiz. 30 sene önce 28.5 milyon metre kare toprak ile 50 milyon nüfusu doyuruyorduk. Amaç dışı kullanımla bu toprağın 4 milyon metre karesi gitti. Bunu savaşla kaybetmedik. Yanlış kullanım neticesinde topraklarımız yok oluyor. 100 milyon kendimizi doyuruyoruz, 100 milyon nüfus da Osmanlı mirası Evlad-ı Fatihandaki darda kalmışlar var. 50 milyon da diğer nüfusa ulaşım göz önüne alınırsa bugün üretimimiz 250 milyona ulaşıyor. Önümüzdeki yıllarda nüfus daha da artacak. Nüfustaki artışa bağlı olarak birim alandan alacağımız ürünü arttırmalıyız. Bu da AR GE çalışmaları ile olacak. Konya tarım merkezidir. 2 milyon 200 bin metrekare tarım arazisi var ve 5 organize sanayinin ağırlığı tarım sanayine dayalı. Yine halkın yüzde 65i doğrudan tarımla ilgilidir" diye konuştu.
HAVZA BAZLI ÜRÜN DESEĞİ ÖNEMLİ
Konyanın tarımsal üretimi ve desteklere de parantez açan Çalış, "Kurak olmasına rağmen dünyada hiç bir bölgede olmayan gece gündüz sıcaklık farkı dengesinden dolayı dünyanın en önemli tohum üretim merkeziyiz. Son yıllarda çok önemli bir mısır üretimi var. Bundan dolayı buğday ekim alanı daralsa da üretim miktarı değişmedi. Çünkü birim alanda artan verim var. Havza bazlı ürün destekleme modeli kapsamında Konya tekrar buğdaya yönelecekti ama bakanlık bana göre önemli bir hata yapıp tüm Türkiye genelinde buğdayı aynı ölçüde destekledi. Biz Çukurova (senede üç ürün), Güneydoğu ve Trakya (senede iki ürün) gibi değiliz. Biz bir yıl ürün bir yıl nadas ile iki yılda bir ürün alıyoruz. Maalesef bu işin ticaretini yapanlar bakanlığı yanlış yönlendiriyor örneğin bir ay önce kuru fasulyedeki gümrük vergisi sıfırlandı. Tam da kurufasulye ekim döneminde yapılan bu hamle son derece yanlıştır" dedi.
KÖYDEKİNE KIZ BİLE VERMİYORLAR
Tarımın sosyal boyutlarının önemini de vurgulayan Çalış, "Tarımı sadece ticari ve karın doyurmak olarak değil, sosyal boyut olarak ele almalıyız. İnsanları doğduğu yerde mutlu kılmak gerekir. Maalesef bugün köyde yaşam bitmekte. Köyde oturana kız bile vermiyorlar. İnsanlar ya şehre göç ediyor ya da akşam şehre gelip sabah köye dönüyor. Tarımın en önemli sorunu yetişmiş iş gücüdür. Bugün Afganlar olmasa hayvancılıkta, toprakta çalışacak adam yok. Otomasyon sistemi kurulmuş tarlalarda bekçilik yapacak 3 bin liraya adam bulunamıyor. Tarımın desteklenmesi önemli. Bu konuda çalışmalar yapılmalı. Örneğin biz obezite ile mücadele kapsamında, pirinç yerine kendi bulgurumuzu tüketelim kampanyası yaptık. Sofralarda bulgurun pirince tercih edilmesi için çalışma yürüttük. Ama bir süre devam etti. Yaptığımız anket çalışmalarında da görüldüğü gibi bulgur fakir, pirinç zengin yemeği" algısını yenemedik" şeklinde görüş belirtti.
TEK SORUNUMUZ; TARIMSAL SU
"Konyanın temel tek bir sorunu var; o da tarımsal sudur" diyen Çalış, sözlerini şöyle tamamladı: "Kendi bünyemizde halledemeyeceğimiz bir sorun. Konyanın su sorunu giderilirse devlet projesi olarak Konya yapılacak her türlü yatırım, Konyanın kendi bünyesinde kendi gücüyle yapılabilir. Konya olarak Türkiyeyi beslemeye hazırız. Son derece olumsuz geçen sonbahardan sonra 30 Kasımda yağmur, 15 Aralıktan sonra memnuniyet verici kar yağışı ve ılık geçen baharın ardından hasat sezonuna geldik. Geçen senenin çok çok önünde (yüzde 20-25) hatta uzun yıllar ortalamasından bile yüzde 10 rekolte fazlası var. Şu an için tek sorun gün döneminde yağmurların devam etmesi ve yer yer dolu yağışının etkili olması. Geçen yıl buğday ilk kez kuraklık kapsamına alındı. 100 bin lirayı garantiye almak için 600-700 TLye Tarsim sigortası yapılıyor ve üretim garanti altına alınıyor. Bu sen 20 milyon ton civarında rekolte bekliyoruz belki biraz daha fazla olabilir."