"KALKINMA MI YA DA KALKINDIRMAMA MI? AJANSLARI"

DENİZLİ
22.10.2009
 

                                                                                                              22.10.2009  

BASIN AÇIKLAMASI  

KALKINMA MI YADA KALKINDIRMAMA MI? AJANSLARI

1947-1948 yılları Truman Doktrini-Marshal Planı yıllarıydı.bunlar Türkiye‘ye "sanayileşmek sizi aşar,tarım ülkesi olmalısınız"demişlerdi.Şimdi AB‘nin kalkınma ajansları Türkiye‘ye "sanayi de tarım üretimi de sizi aşar;küresel şirketlerin gerek duydukları küçük işleri yapacak küçük işletmelerle yetinmelisiniz"diyorlar.Türkiye‘nin kalkınma davası birkaç bin avroluk sözde hibeleri kapmak için hazırlanması talep edilen "projeler"e bağlanmış bulunuyorlar.Ne yazık ki Türkiye bu stratejiye boyun eğmiştir.Türkiye,kalkınma davasına öncülük edecek,ruh verecek büyük düşler kurmaktan vazgeçirilmiş ve küresel tekellerin KOBİ‘cik ülkesi olmaya mahkum edilmiştir.Bu sonuç,bölge kalkınma ajansı adı verilen sistemle garanti altına alınmaktadır.

Şimdi de AB ve onu destekleyen IMF-Dünya Bankası çifti,kalkınma ajansı modeliyle Türkiye‘ye aynı şeyi söylüyor.

1990‘lı yıllarda başlamış olan AB destekli bölge projeleri bunlara devredildi.Ajanslar projeler topluyor;AB parasıyla projelere destek veriliyor;inanılmaz ama siyasal iktidar ve ajansçılar Türkiye‘nin bu yolla kalkınabileceğini savunabiliyorlar.

Şimdi sayıları 26 olan bölge kalkınma ajanslarının kuruluşunu adım adım izledik;hala izliyoruz.Bu yapının Türkiye‘nin yönetimini 26 parça halinde AB izleme ve denetimine sokma;tüm ülke topraklarını istihdam,teknoloji,üretim özürlüsü küresel sermayeye hesapsızca pazarlama;Türkiye‘nin çıkarlarına dönük merkezi sosyo-ekonomik planlamayı tümüyle ortadan kaldırma;Türkiye‘nin kalkınma davasını"ev zanaatkarlığı"ölçeğine sıkıştırarak bitirme sonuçlarından başka sonuç doğurmayacaktır.

Kalkınma ajanslarıyla üretilen projelerin,

1-Türkiye‘nin devasa kalkınma davasını halledebilecek mecali yoktur.

2-Eldeki kapasite yöresel çıkarlara hapsedilerek ulusal kalkınma davasının yolu tıkanmaktadır.

3-Projeler,AB şirketleri lehine değerlendirilmekte,üretim kapasitemiz ulusal kalkınma davasının değil AB tekelci-ek kar davasının parçası kılınmaktadır.

4-Kalkınma davamızı yönetme yetkisi,AB‘ne komik proje paraları karşılığında devredilmiş bulunmaktadır.

Ajansların Kalkınma Kurulunda işçi örgütlenmelerinin ,memur örgütlenmelerinin,köylü örgütlenmelerinin tüketicilerin kısacası toplumda sermaye kesimi dışında kalan ve nüfusun ezici ağırlıktaki kısmını oluşturan kesimlerinin adı yoktur.


AB‘nin hangi projelere yardım verileceği Brüksel‘de belirlenmektedir.Siz istediğiniz proje ile yardım alacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.Bu çok tehlikeli bir durum.Bu ajanslarla birlikte bizim kobilerimiz  AB ve ABD‘nin büyük işletmelerinin taşeronu olacaktır.Bu proje ABD ve AB‘yi kalkındırır.Bu model bölgeyi küresel olana bağlanmak modelidir.Bölgesel rekabet diye bize anlatılan masal ise aslında büyük şirketlerin rekabeti.Çünkü büyük şirketlerin taşeronu olarak,ihtiyaçlarını istedikleri fiyata ve istedikleri kadar üretmemizi isteyecekler.Bu ajanslar sayesinde bölgesel farklar azalmayacak artacaktır.Bölgesel gelişmişlik farklarını artması durumunda;bugün yaşdıklarımızı da göz önünde tuttuğumuzda,Türkiye‘de ne olacağını hiç düşündünüz mü?toplumsal dayanılmamızı ve ulusal birliğimizi kaybedeceğiz.Bölge kalkınma ajansları Avrupa‘da etnik milliyetçiliği azdırıyor.Bu sistemde halk yok,yüzde 30 kamu yüzde 70 sermaye var.Bu bölgesel işadamlarının aklını küresel sermayeye bağlayan bir modeldir.Küresel bir planlamanın parçası olarak kalkınmamız asla mümkün değildir.

Bu ajansların kurulmasının temelinde uluslar arası sermayenin krizini aşma beklentisi yatmaktadır.Kobilere dayalı bu sistem,fason üretimin süslü ve albenili bir şekilde sunulmasından başka bir şey değildir. Küresel kriz karşısında merkezi müdahalelere yönelmiş bir Avrupa varken,iflas etmiş modele dayalı bir bölgesel kalkınmanın ülkemize ayarlanmasından olumlu sonuç alınmayacağı açıktır.

Kalkınma ajansları;

Bir çok belirsizlikleri içeren ve keyfililiğe olanak tanıyan ve ulusal kalkınma planından kopuk,bölge plan ve programların uygulanmasını hedefleyen,kamu yararı yerine bölgeler arası rekabeti ön plana çıkaran, kamu kaynaklarının özel kesimin emrine verilmesini olanak tanıyan ,yereldeki bilgilerin küresel piyasalara aktarımı ve küresel sistemle bütünleşmesine alt yapı oluşturan ,hesap verilebilirlik ve sağlıklı denetim açısından üzerinde bir kamusal denetim öngörülmemiş ve dış denetime tabi olan, yerel yönetimlerin bir çok yetkisine eline alan veya ortadan kaldıran ,"Etkin kamu hizmeti","katılımcılık "(Yönetişim),"yerelleşme","şeffaflık",adı altında birçok aldatmacıları içeren yapıları barındırmaktadır.

Sanayi devrimini tamamlamış Avrupa ülkelerinin,ekonomik büyümede rekabet esas alan ve kendi krizini aşmak için kurduğu ve teşvik ettiği ajans modeli bugün her yerde iflas etmiştir.

Özellikle belirtmek istiyoruz ki:Bakanlar Kurulunun oluşturduğu ajans modeli,küresel krize neden olan tekelci sermaye ye kamu kaynaklarının tahsil edilmesinden başka bir anlama gelmemektedir.Özetle kurulmak istenen ajanslar, halkımıza tek çözüm reçetesi gibi sunulan ,aslında AB modeli görünümünde DB ve IMF projesidir.Siyasal iktidara çağrımız,yargı"dur" demişken durmanızdır.Aksi halde,sonuçları ağır olan bu projenin de altında kalacaksınız

Siyasal iktidarda geç olmadan bunu algılamalı ve yaptığı yanlıştan dönmelidir.

Sayın basınımıza ve Denizli kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

                                                                       İbrahim GÜR

                                                           TMMOB Ziraat Müh.Odası

                                                                   Denizli Şb.Bşk.

Okunma Sayısı: 1368