KAMUOYUNA ZORUNLU AÇIKLAMA

MERKEZ
09.10.2006
 

Kamuoyuna Zorunlu Açıklama

Tohumculuk Kanun Tasarısı hakkında yaptığımız Basın Açıklaması’nın, televizyon konuşmalarının, eylem ve etkinliklerin, kimilerini bir hayli kızdırdığı anlaşılıyor…

Bunun benim için sürpriz olmadığını öncelikle ve özellikle belirtmek isterim.  ZMO’nun halktan, ziraat mühendisinden, üreticiden, doğadan yana izlediği sağlam politikalar, doğal olarak, karşıtını da üretecektir.

Doğal olmayan, ZMO’nun izlediği bu tutumu beğenmeyenlerin, edep sınırlarını aşmalarıdır!..

Son günlerde, Türk – Ted’in iki eski Yönetim Kurulu Başkanı, Yavuz BATUR ve Alev KUTAY, ODA Başkanı niteliğimle şahsıma yönelik saldırılarda bulunmaya yelteniyorlar.  “Takımdan diğerleri de” bu sürece destek olmaya çalışıyor…

Onlara kalırsa, en hafif deyimi ile Gökhan GÜNAYDIN bilgisiz, yalancı, iftiracı…

Türk – Ted’in şimdiki Başkanı ile, 2 Ekim 2006 tarihinde ortaklaşa katıldığımız TV programı, ODA’mızın web sayfasında, (www.zmo.orgt.tr), videolu haberler bölümünde,  “TRT – 3, Bu Toprağın Sesi/ Tohumculuk” adı ile halen yayında. Bir tıklama ile herkes bu programı izleyebilir, böylece bilgisiz ve diğer sayılan niteliklerin kimlerin üzerine yapıştığını açıkça görebilirler.

Anlaşılan, eski ve yeni yöneticiler görev dağılımı yapmış. Yeniler TV programında karşımıza çıkarken, eskiler “küfretme” düzlemi üzerinde çalışıyorlar.

Bu düzey üzerinden bizlerin konuşamayacağı açık. Ancak eğer bu “bilgi küpleri”, engin bilgileri ile bizlerin ne kadar “eksik “olduğumuzu kanıtlamak isterlerse, onlarla beraber her türlü TV programına, panele, sempozyuma katılmaya hazır olduğumu duyurmayı görev bilirim.

Telaşınız, yapmaya çalıştığınızın deşifre edilmesindendir. Sizler, biyoteknoloji tanımı ile, “Ulusal Biyogüvenlik Yasası” çıkmadan GDO’lar bu ülkeye sokmaya çalışıyorsunuz. Size göre GDO zararsız, çünkü ortaklarınız bunu üretiyor. “Ülkeye gdo satıp para kazanma” açısından vaziyet edince, birçok şeyi görememeniz doğal. Daha yeni GDO’lu pirinç kural dışı girdi diye bütün Avrupa ayağa kalktı. Türkiye’de bu alanda 100 bin imza toplandı. Bunları biz yaptık. Yalnızca web sayfasını izlemeniz, bu alandaki birikimi ve çalışmayı görmenizi sağlayacaktır. Gerçi sizi rahatsız eden de bu.

Tüm tohumculuk süreçlerini, Türk Ted’in yeni formu olacak Tohumcular Birliği’ne aktarmaya çalışıyorsunuz. Piyasa denetimini sizler yapacaksınız. ISF yalnızca profesyoneller arasında hakemlik müessesesi öngördüğü halde, sizler tasarıya “üçüncü taraflarla olan anlaşmazlıklar” tanımını koyarak, çiftçi üzerinde bir de ilk yargı yetkisini kullanmaya çalışıyorsunuz. “Türk mahkemelerinin yargı yetkisi bakidir” deniliyor açıklamalarınızda. Azıcık hukuk bilen herkes, bunun aksinin mümkün olmadığını elbette bilir. Bizler, bu ilk yargı aşamasının doğuracağı sakıncalardan bahsediyoruz.

Yine Tohumcular Birliği olarak, kimi yöreleri “Tohumculuk Bölgesi” ilan edip, üreticinin tarımsal faaliyetlerini kısıtlayacaksınız. Peki, örneğin ayçiçeği ektirmediğiniz üreticinin alternatif ürünlerden doğan bir gelir kaybı varsa onu kim karşılayacak ?  İzole bölge arıyorsanız, TAGEM – TİGEM arazilerini kiralayıp amaç dışı kullanacağınıza bu işi yapın diyoruz, bizleri “kolhozları özlemekle” suçluyorsunuz. TAGEM – TİGEM çiftliklerini kolhoz gören anlayışın, epey bir ders çalışması gerekiyor, bence hemen başlayın..   

Türkiye’de “hat ıslahı” yapan herkese saygımız ve desteğimiz var. Ben de tam buna vurgu yapmaya çalışıyorum: Taşeronluk yapmaktan vazgeçin, ar – ge için her türlü kamusal desteği sizlere sağlamak için elimizden geleni yapalım. Ziraat mühendisleri, ülkeye yararlı bu işlerde görev alsınlar… ZMO, böyle çalışan tüm tohumcu arkadaşları desteklemektedir, onların yanındadır. 

Alev KUTAY, 68’li olmaktan bahsediyor, Uğur MUMCU’dan alıntılar yapıyor. Herhalde şu açıktır. 68’li olmak, üniversiteyi o yıllarda okumakla kazanılan bir nitelik değildir. 68’li olmak, o yıllardan bu yana, 35 – 40 yıl boyunca, bu ülkeden yana, yurtsever tutumu eksiksiz sürdüregelmek anlamına gelir. “Odağınıza para kazanmayı” koymuşsanız, 68’lilik yavaş yavaş yıpranır, ardından da sizde somutlaştığı üzere, yalnızca anılarda kalır.

Uğur MUMCU’nun sözüne gelince; “Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik” okulunda her yıl ücretsiz ders veren birisi olarak, o ismi ağzınıza almanın, büyük bir talihsizlik olduğunu belirtmekle yetineceğim.

Şunu herkes bilmelidir ki, adabi ile bir konuyu tartışmak isteyenler, 39 bin üyeye sahip ZMO ve O’nun seçilmiş Başkanı ile uygar ortamlarda buluşabilirler. Tersini arzu edenler ise, kişisel ve örgütsel kararlılık ile karşılaşacak ve yanıtlarını her ortamda, açıkça ve hak ettikleri gibi alacaklardır.

Takımın diğer iki kişisine galince… Hamit ESİN, ZMO açıklamasını tel’in ediyor ve beni istifaya davet ediyor. TBMM Dilekçe Komisyonu’nda, Türk Ted Tohum Komisyonu üyesi olarak bulunan ve konuşan bu kişi, tarafımızdan, “neden Monsanto’nun maaşlı elemanı olduğunuzu açıklamıyorsunuz” sorusu ile karşılaşınca, epey bir mahcubiyet yaşamıştı. Tutumunda bizim için hiçbir sürpriz yoktur, bu konuda herhangi bir ilave söz etmeyi, tümüyle gereksiz ve yararsız görüyorum.  

Son takım üyesi Nazimi AÇIKGÖZ. O’nun görevi ise, Türk Ted eski başkanlarının mesajlarını gruplara yaymak. Bir akademisyen olarak uygun bir görev alma biçimi değil bence, ancak bir sürpriz burada da yok. Kendisinin GDO konusundaki tutumu açık olmasına rağmen, bizzat şahsımca, 2005 yılında ODA’mızın düzenlediği Teknik Kongre’de GDO paneline davet edilmiştir. Her yerde “tohumculuk teknik bilgi gerektirir” diye lafa girerek gerçekleri toplumdan gizlemeye yönelik bir açılım sağlamaya çalışan AÇIKGÖZ’ün, panel sırasındaki konuşmalarda karşı karşıya kaldığı “entellektüel mahcubiyet”, ZMO kayıtlarında mevcuttur. Hoca isterse, bu paneli hemen web sayfamızda yayınlayabiliriz. Bir ricası yeter. Panel izleyenlere şunu gösterecektir: demek ki, uzaktan uzağa “bilgisiz olmaz” söylemi, sıcak ortamlar ile karşılaşıldığında birdenbire kişinin karşısına bir “sorun alanı” olarak çıkabiliyor…

Geçen hafta Perşembe ve Cuma Denizli’de idim, Pazar günü Trabzon’da fındık Çalıştay’ı yaptık, birazdan da Samsun’a hareket edeceğim. Gittiğimiz yerlerde toprağa basıyoruz, meslek ve meslektaş sorunlarını çözmeye gayret ediyoruz, Bunun için yazmakta geç kaldım, acele yazdım, özellikle “takım arkadaşları” mazur görsünler. Dönünce, daha rahat bir şekilde devam ederiz.

Son sözüm şudur: Tarih, halkı ve ülkesi için çalışanları, daha güzel bir dünya peşinde olanları kaydeder. Ziraat Mühendisleri ODASI ve Gökhan GÜNAYDIN, böyle bir kaydın peşindedir. Herkes kendisini biraz da bu gözle görürse, yanlış bir şey yapmaz.

Selam ve saygılarımla,

9 Ekim 2006

Gökhan GÜNAYDIN

Okunma Sayısı: 1591