KAYA GAZI ÜRETİMİ, BAZI RİSKLERİ BERABERİNDE GETİRİYOR - HABERLER.COM

İSTANBUL
10.08.2015

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye`nin kaya gazı potansiyelini detaylarıyla araştırması gerektiğini söyledi.

 

 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye‘nin kaya gazı potansiyelini detaylarıyla araştırması gerektiğini ve kaya gazı üretiminde çevre, tarım ve insan sağlığına olan zararların azaltıldığı bir teknoloji geliştirildiğinde bu kaynaklara ulaşmaya çalışılması gerektiğini savundu.

Atalık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yerküreyi oluşturan tortul kayaçların içerisinde yer alan şeyl tabakalarının içeriğinde bulunan organik maddelerin kaya gazı olarak bilinen doğal gaza ve petrole dönüştüğünü söyledi.

Daha önceki teknolojilerin bu kayaçlar içerisinde oluşan doğal gazı ve petrolü almaya elverişli olmadığını belirten Atalık, ancak gelişen teknoloji ile birlikte dikey sondajın yanı sıra yatay sondaj tekniğinin başarılmış olmasıyla şeyl tabakalarının içerisindeki petrol ürünlerini alma imkanı doğduğunu ifade etti.

Kaya gazının dünyada en çok Amerika Birleşik Devletleri‘nde (ABD) çıkarıldığını ve bu gazın çıkarılmasıyla birlikte bazı risklerin görülmeye başlandığını anlatan Atalık, "ABD‘de kaya gazının çıkarıldığı bölgelerde yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kirlenmesi ve bunun tarıma ve insan sağlığına etkileri olarak ortaya çıktığını görüyoruz" dedi.

Atalık, kaya gazı çıkartılmasında kullanılan yöntemin, oluşacak risklerin ana etkeni olduğunu savunarak, şöyle konuştu:

"Kaya gazının çıkarılması için korkunç bir basınçla yer altına su enjekte ediliyor. Bu suyun içeriğinde petrol ürünlerini çözmede kullanılan 632 çeşit kimyasal kullanılıyor. Daha sonra sular tekrar geri çekiliyor ama büyük kısmı yer altında kalıyor. Çekilen kısımları yer üstünde altın madenciliğindeki liç havuzları gibi havuzlarda depolanıyor. Gerek yer altında, gerek yer üstünde bu atık suların arıtılmadan ya da sızma yoluyla çevreye bulaşması tarım ve insan sağlığı üzerine olumsuz etkilere yol açar. Yer altında  kalan sularda, kuyunun iyi bir şekilde inşa edilmemesi ya da bazı insan ihmal ve hatalarından kaynaklı olarak bu suların yine yer altı su rezervlerine, akiferlerine karıştığını görüyoruz. ve bu kimyasalların yüzde 27‘lik gibi büyük bir bölümü insanlarda kansere yol açan kimyasallar olduğu yapılan analizler sonucu ortaya çıkmış vaziyette."

Dünya Enerji Ajansı tarafından, Türkiye‘de, Trakya Bölgesi‘nde, Güneydoğu Anadolu  Bölgesi‘nde büyük olasılıkla kaya gazı rezervlerinin bulunduğunun belirtildiğini aktaran Atalık, şöyle devam etti:

"Bu enerji kaynaklarını çıkaran ülkelerdeki insana, tarıma ve çevreye olan etkilerde olumsuz yönde kendini gösterdiğinden dolayı, şu anki yöntemlerin biraz daha gelişmesi beklenmeli. Türkiye‘de, bu yöntemlerle bu enerji kaynaklarının çıkarılması noktasında, yine bizde de o ülkelerdeki gibi kuvvetle muhtemel çevre ve sağlık açısından olumsuzlukların yaşanacağı gözükmektedir."

"Trakya‘da kaya gazı çıkarma çalışması, İstanbul‘da su sorununa yol açabilir"

Atalık, kaya gazı üretimindeki riskleri azaltacak bir teknoloji geliştirildiğinde bu kaynaklara ulaşılması gerektiğini savunarak, "Türkiye, kaya gazı potansiyelini çok daha detaylarıyla araştırmalı ve kaya gazı üretiminde çevre, tarım ve insan sağlığına olan zararların azaltıldığı bir teknoloji geliştirildiğinde bu enerji kaynaklarına ulaşmayı denemelidir" şeklinde konuştu.

Trakya Bölgesi‘nde kaya gazı üretiminin İstanbul‘un ve bölgedeki illerin su kaynaklarının kirlenmesine yol açabileceğini öne süren Atalık, şunları kaydetti:

"İstanbul‘un belini bağladığı en büyük su kaynakları Trakya‘dadır. Buralardaki arama ruhsatları çerçevesinde kaya gazı çıkarılması yoluna gidilmesi halinde ve su kaynaklarının ister ya da istemez bir şekilde kirlenmesi Türkiye‘nin ve dünyada 120 ülkeden daha büyük olan İstanbul‘un su ihtiyacı krizinin doğması, o suları olduğu haliyle dikkat etmeksizin İstanbul‘a vermek demek devasa bir insan kitlesinin sağlığını riske atmak demek. Evet enerjiye ihtiyacımız var, ama doğaya ve insan sağlığına da ihtiyacımız var. İkisi arasında seçim yapmamız gerekiyor."

Okunma Sayısı: 844