KENEVİR VE ÜRETİMİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
21 Ocak 2019
Kenevir bitkisi insanoğlunun kullandığı en eski lif bitkilerinden biridir. Anadolu’da kenevir tarımının M.Ö. 1500 yıllarından beri yapıldığını gösteren bilimsel kanıtlar mevcuttur. Kenevir üretimi, esrar elde edilmesinde kullanılması ve zaman içerisinde sentetik liflerin yaygınlaşması nedeniyle küresel ölçekte ve ülkemizde giderek geriledi. Ancak son yıllarda kenevire (kendir) yönelik ilginin gittikçe arttığı ve kamuoyunda daha fazla yer bulduğu görülmektedir.
Kenevirin saplarından elde edilen lifleri pamuk ve ketenden elde edilenlerden daha sağlam özelliktedir. Ancak, daha kaba olduğundan daha ziyade ip, halat, sicim, kınnap, urgan, halat ve balık ağı yapımında kullanılmaktadır. Ayrıca çuval, yelken ve çadır bezi, araba, vapur, vagon ve askeri top örtüleri, kese gibi dayanıklı malzeme üretimi ile banknot ve sigara kâğıdı gibi özel kâğıtların yapımında da kullanılmaktadır. Daha ince kenevir liflerinden ise iç çamaşırı ve yazlık kumaşlar dokunmaktadır. Lifleri alındıktan sonra geriye kalan sap artıkları yakacak olarak kullanılabilmektedir. Kenevir liflerinden bu kullanımlar dışında inşaat ve yalıtım malzemesi yapımında da yararlanılmaktadır. Tohumlarından elde edilen kenevir yağı Arap sabunu, vernik, cila, boya, kozmetik ürünlerin üretimi yanında, aydınlatma yağı olarak da kullanılmaktadır. Yağı alınmış tohumlardan arta kalan küspeden, hayvan beslemede yararlanılmaktadır. Kenevir tohumlarından elde edilen ekstraktlar ilaç sanayinin hammaddesini oluşturmaktadır. Tohumları çerez olarak yenebildiği gibi kuşyemi olarak da kullanılmaktadır.
Türkiye’de Kenevir Üretimiyle İlgili Tarihsel Süreç
Kenevir ülkemizde Kastamonu başta olmak üzere, belirli illerde üretimi yapılan tek yıllık bir bitkidir. Kenevir üretiminin değerlendirilmesi amacıyla kamu tarafından yapılan ilk yatırımlar Kastamonu’da gerçekleştirilmiştir. Bu yatırımlardan ilki bölgede üretilen kendirlerin havuzlama ve soyma işleminin yapılarak değerlendirilmesi amacıyla Sümerbank tarafından 1946 yılında kurulan Taşköprü (Kastamonu) Kendir Fabrikasıdır. 4 bin ton çubuk kendir işleme kapasitesine sahip fabrika, bölgede 16 bin-24 bin ton üretim olmasına karşın, çeşitli nedenlerle kapasitesinin yarısı kadar kendir alabilmiştir. Fabrikanın tam kapasite ile çalışamaması ve zarar etmesi nedeniyle Sümerbank 1949 yılı sonunda kendir havuzlama ve soyma tesisinin kapatılması kararını alarak 1951 yılı ortalarında faaliyetine son vermiştir.
Kastamonu’da kurulan diğer bir tesis Kendir Sanayii Müessesesidir. Kendir elyafından sicim ve kanaviçe üretimi amacıyla 1945 yılında ivedili sanayi plânına dâhil edilerek 1949 yılında inşasına başlanmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisinin çuval ihtiyacını karşılayan fabrika, hammadde olarak kullanılan kendirin randıman ve kârlılığın düşük kalması nedeniyle 1953 yılından sonra, Hindistan’dan çok daha ucuz olan, kendirin muadili olarak kullanılan jüt ithal etmeye başlamıştır. Kendir üretimini olumsuz yönde etkileyen bu durum İzmit de kurulu SEKA’ya ait fabrikaya kâğıt üretiminde kullanmak amacıyla kendir alınmaya başlanması ile telafi edilebilmiştir. 1976 yılında Taşköprü’de SEKA tarafından kâğıt fabrikası kurulma kararı alınmış, fabrika 1984 yılında faaliyete girmiştir. 1998 yılında özelleştirme kapsamına alınan fabrika, 2004 yılında özelleştirilerek satılmıştır. Özelleştirme sonrası fabrikanın kendir ihtiyacının, daha ucuz olduğu için yurt dışından temin edilmesi yoluna gidilmesi, kendir üretimini bitirme noktasına getirmiş, sonrasında fabrika birçok özelleştirme örneğinde olduğu gibi faaliyetine son vermiştir.
Yasal Düzenlemeler
Kamuoyunda kenevir üretiminin yasak olduğu gibi bir intiba olmakla birlikte, Türkiye’de her dönem kenevir üretimi yapıldığı görülmektedir. Kenevir üretimi ile ilgili hususlar 1933 yılında çıkan 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Söz konusu kanunun 3 üncü maddesiyle “Münhasıran esrar yapmağa yarayan nebatın (Hint keneviri) ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı memnudur” hükmü getirilmiştir. Aynı madde 1979 yılında “Münhasıran esrar yapmak için kenevir ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı yasaktır” olarak değiştirilmiştir. 2313 sayılı Kanunun getirdiği “Münhasıran esrar yapmağa” yönelik yasaklamanın, kenevir üretiminin bu amaçla değil, lif üretimi amacıyla yapılmış olması nedeniyle gerçekleştirilebildiği değerlendirilmektedir.
Kenevirin izinli olarak ekilmesiyle ilgili düzenleme 1990 yılında 2313 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde yapılan değişiklikte yapılmıştır. Yapılan değişiklikle “Lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir ekimi”, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı`nın iznine bağlanmış, Bakanlığa “kenevir ekimi yapılacak yerleri tespit, ilan ve üretimini kontrol” etme yetkisi verilmiştir. Yapılan bu değişiklik sonrası Bakanlık tarafından hazırlanan “Kenevir Ekimi ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik” 21/10/1990 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yönetmelik 29.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmeliğin yayımlanması ile yürürlükten kaldırılmıştır. Kenevir yetiştiriciliğine bir önceki Yönetmelikte 18 ilde izin verilmişken, yeni yönetmelikte Şanlıurfa listeden çıkarılmıştır. Zonguldak ilinin bölünmesi ile il olan Karabük ve Bartın listeye eklenerek, izin alınması koşulu ile kenevir üretimi yapılacak il sayısı 19 olmuştur.
Kenevir Üretimimiz
İlaç, kâğıt, biyoyakıt, kumaş, kozmetik alanlarından sabun üretimine ve otomotiv sektörüne kadar oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olan kenevir, petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda alternatif bir bitkidir. Her geçen gün bir yenisi eklenen üstün özelliklere sahiptir.
1961 yılında yaklaşık 20 bin hektar alanda lif ve tohum olarak 15 bin tonu aşkın kenevir üretimi yapılırken, 2017 yılında 12 hektar alanda 9 ton kenevir lif ve tohumu üretimi gerçekleşmiştir.
Çizelge- 1 Kenevir Üretimimiz
Kenevir üretimimiz son yıllarda yok denecek kadar azalmıştır. Geleneksel olarak üretim yapılan ilimiz olan Kastamonu’da son 10 yıldır bir üretim yapılmamıştır. Samsun’da kenevir üretiminin geliştirilmesiyle ilgili yapılan çalışmalar kapsamında bir miktar üretim gerçekleştirilmiştir.
Çizelge- 2 İllere Göre Kenevir Üretimimiz
Kaynak; TUİK
Kendir üretimi amacıyla kullanılan alan da üretime paralel olarak oldukça küçük düzeyde kalmıştır.
Çizelge-3 İllere Göre Kenevir Üretim Alanlarımız
Kaynak; TUİK
Kenevir üretimimiz yok denecek düzeyde olmasına karşın, bir miktar ihracat yapılmaktadır. Ancak ihracat rakamlarına bakıldığında, bu miktarın bir kısmını ithal edilen kenevir tohumları olabileceği tahmin edilmektedir.
Çizelge-4 Kenevir Tohumu İhracatımız
* Ocak-Ekim
Kaynak; TUİK
Kenevir tohumu ithalatımız yıllık olarak değişkenlikler göstermektedir. İthalatın yapıldığı başlıca ülkeler Afganistan, Çin ve Kanada’dır.
Çizelge-5 Kenevir Tohumu İthalatımız
* Ocak-Ekim
Kaynak; TUİK
Dünya kenevir tohumu üretimin %80’ini Fransa gerçekleştirmektedir.
Çizelge-6 Dünya Kenevir Tohumu Üretimi (ton)
Kaynak; FAOStat
2017 yılında Dünya kenevir lifi üretiminin %28’ini Çin, %25’ini Kuzey Kore, %16’sını Hollanda gerçekleştirmiştir.
Çizelge-7 Dünya Kenevir Lifi Üretimi (ton)
Kaynak; FAOStat
Çiftçimizin üretim yapmasını sağlayıcı her türlü girişim önemlidir. Birçok üstün özellikleri olan kenevir üretiminin gelişmesi, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayabilecektir. Ancak bu katkının “bir mucize” gibi gösterilmesi yanılgısına düşülmemelidir. Kenevirin dünya ticaret içindeki payı sınırlıdır. Bu durum göz önüne alınarak, kenevir üretiminin geliştirilmesine öncelikle üretimin çeşitlendirilmesi, alternatif ürünlere yönelinmesi ve ülke ihtiyacının yerli üretimle karşılanması olarak bakılmalıdır.
Kenevir üretiminin geliştirilmesine ilişkin söylemlerin, bu konuda geliştirilecek bir politika ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu politikanın bir ayağı kenevir üretiminin karlı bir üretim haline getirilmesi olmalıdır. Bugün bu üretimin gerekli izinlerin alınması şartıyla yapılması önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak kenevir üretimi karlı olmadığı için çiftçi tarafından tercih edilmemektedir. Politikanın bir diğer ayağı ise kenevirin farklı kullanımına ilişkin tesislerinin kurulması olmalıdır. Bu tesisler keneviri hammadde olarak kullanmak suretiyle değerlendirilmesini ve kenevire olan talebin artmasını mümkün kılacaktır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası