KORKUTELİ SÜLEKLER KÖYLÜLERİNİN HUKUK ZAFERİ
Sularımıza Sahip Çıkıyoruz.
BASIN AÇIKLAMASI 27.12.2010
Korkuteli Sülekler Köylülerinin Hukuk Zaferi
Türkiye enerji üretiminin %50‘sini doğalgazdan %31‘ni termik santrallerden %18,5‘ni ise hidroelektrik santrallerinden karşılamaktadır. Hidroelektrik santrallerinin %16‘sı barajlı HES olup %2,75‘i akarsu HES‘lerinden oluşmaktadır. Bu tablo Türkiye‘nin enerji üretiminde akarsu HES‘lerinden iddia edildiği gibi büyük miktarda bir enerji üretimi sağlayamamaktadır. Antalya ve Isparta‘da ise üretim lisansı almış ve üretimdeki HES sayısı 34‘tür. Bu HES‘lerin en büyüğünün üretim kapasitesi yıllık 54 megabayt olup 23 tanesinin kurulu gücü 10 megabaytın altındadır.
Bu tablo Türkiye‘nin hemen hemen her yerinde görülmektedir. Türkiye genelinde ruhsat almış 1738 HES bulunmaktadır. İşletmedeki HES sayısı 172 olup, üretim miktarı HES‘lerin toplam ürettiği enerjinin %35‘ni oluşturmaktadır. İnşa halindeki 148 HES‘in ise HES‘lerin üretim miktarının %14‘nü karşılayacağı inşaatına başlanmayan 1418 santralin ise planlanan üretimin %51‘ni karşılayacağı bilinmektedir. Bu tablo son yıllarda verilen HES lisanslarının enerji üretiminden çok suyun özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesine yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Piyasada çantacı adı altında dolaşan lisans simsarları bunun en açık kanıtıdır.
Bu çerçevede Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Değirmen Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş arasında Korkuteli Sülekler Köyü Azatlar mevkiinde Korkuteli regülatörü ve hidroelektrik enerji üretim tesisi kurulması için 21.12.2006 tarihinde bir anlaşma imzalanmıştır. 2,06 mb kapasiteli santral inşaatına izin verilirken çevresel etki değerlendirme raporları dikkate alınmamıştır. Sülekler köyüne 6 km, Korkuteli barajına uzaklığı 17 km olan bu santralin tamamlanması ile Sülekler Köyündeki 3500 dekar, Dere Köyde 3000 dekar ve Korkuteli barajının sulama sahasındaki Küçükköy, Büyükköy, Yazır, Bayat, Datköy, Köseler, Esenyurt ve Kargın köylerindeki 40.000 dekar meyve ve sebze bahçesi sudan mahrum kalacaktır. 1700 nüfuslu Sülekler Köyü varlığını ve ekonomik gücünü köyün ve vadinin ortasından geçen Sülekler çayından almaktadır. Çayın yatağından koparılması Sülekler‘in ve barajın sulama alanındaki diğer köylerin yok oluşu anlamına gelmektedir.
Bu bilinçle hareket eden Sülekler köylüleri santralin kurulmasına karşı direnmiş yetkililer ile yaptıkları görüşmelerden sonuç alamayınca da Korkuteli Sülekler Köyü tüzel kişiliği ve Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi hukuka aykırı bu santralin lisans hakkının iptali için yargıya başvurmuşlardır. Çevre ve Orman Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘na karşı açılan bu davada Antalya 3. İdare Mahkemesinin yetkisizlik kararı vermesi üzerine dosya Ankara İdari Mahkemesine gönderilmiş ve dosya uyuşmazlık nedeni ile Danıştay‘da sürmektedir.
Bu arada Sülekler Köyü tüzel kişiliği ve Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi bu davadan ayrı olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu‘nun Değirmen Elektrik Üretim San. ve Tic A.Ş‘ye Antalya ili Korkuteli ilçesi Sülekler Köy‘ünde kurulacak olan Korkuteli regülâtörü ve hidroelektrik enerji üretim tesisinde 49 yıl süre ile üretim faaliyeti göstermek üzere verilen üretim lisansının iptali için Danıştay 13. Dairesinde dava açmıştır. Danıştay 13 Dairesi 09.11.2010 tarihinde 2577 sayılı idari yargılama usul kanunun 27. maddesine göre verilen üretim lisansı ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Bu karar Türkiye‘nin birçok bölgesinde HES‘lere karşı açılan davalarda yargının verdiği yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının sadece biridir. Bu kararlar Türkiye‘de kurulmak istenen mikro HES‘lerin enerji üretiminden çok suların ticarileştirilerek özelleştirilmesinin amaçlandığını, üretilecek üç kuruşluk enerji için doğada akıl almaz tahribatlara göz yumulduğunun açık kanıtıdır. Çevre ve Orman Bakanımızın HES karşıtlarına yönelik olarak ifade ettiği "herkes aklını başına alsın uyduruk raporlarla santralleri engellemesinler" sözünün gerçeklerle örtüşmediği ortaya çıkmıştır. Enerji bakanımız Hilmi Güler in 2008 de söylediği "50 milyar dolarlık bir su pastası var özel sektör devreye girsin" sözleri HES lisanslarının arkasında neyin yattığının açıkça ortaya koymaktadır.
Sular öncelikli olarak o yörede yaşayan bölge insanının ve kamunun ortak malıdır. O ekosistemde bulunan diğer canlı türleri de en az insanlar kadar o hakka sahiptir. Bu kapsamda hidroelektrik santrallerinin kamunun kontrolünde ve denetiminde ve çevresel etkileri dikkate alınarak programlanması ve yatırımların buna göre şekillenmesi en doğru olanıdır. İktidarı ve bakanlık yetkililerini Anayasa‘nın doğal servet ve kaynakların mülkiyetlerinin devredilemeyeceğine ilişkin açık hükmüne ve Danıştay 1. Dairesinin enerji alanındaki özelleştirmelere ilişkin doğal kaynakların mülkiyetinin devredilemeyeceği yolundaki kararlarına uymaya ve akarsular üzerinden birilerine rant kazandırma çalışmalarına son vermeye çağırıyoruz.
Av.Tuncay KOÇ Vahap TUNCER
Korkueli Sülekler Köyü TMMOB Zir.Müh.Odası
Tüzel Kişiliği Adına Antalya Şube Başkanı