KORONAVİRÜS SALGINI, TARIM SEKTÖRÜNÜN DÜNYADAKİ STRATEJİK ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR. ÜLKEMİZ TARIM SEKTÖRÜ DERHAL DESTEKLENMELİ, TARIMSAL ÜRETİMİMİZ PLANLI BİR ŞEKİLDE ARTIRILMALIDIR.
TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
BASIN AÇIKLAMASI
19 Mart 2020
KORONAVİRÜS SALGINI, TARIM SEKTÖRÜNÜN DÜNYADAKİ STRATEJİK ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR.
ÜLKEMİZ TARIM SEKTÖRÜ DERHAL DESTEKLENMELİ,
TARIMSAL ÜRETİMİMİZ PLANLI BİR ŞEKİLDE ARTIRILMALIDIR.
Dünya Sağlık Örgütü’nün “pandemi” ilan ettiği Koronavirüs (Covid-19) salgınının yarattığı risklere karşı ülkemizde resmi makamlarca aşamalı olarak alınan önlemler sürecinde, 18 Mart 2020 tarihli Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı’nın ardından, Cumhurbaşkanı tarafından, “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adı ile devreye girecek 100 milyar TL tutarındaki 19 maddelik tedbirler paketi açıklandı.
En üst düzeyde alınan ve açıklanan önlemler arasında tarım sektörüne yer verilmemesi çok önemli bir eksikliktir. Her zamanki gibi tarım sektörünün yine üvey evlat muamelesi görmesi kabul edilemez.
Tarım sektörü stratejik bir sektördür. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar tarımsal üretime dönmeleri oldukça zordur ve hatta olanaksızdır. Gıda ve su, insanlar için en önemli ihtiyaç maddeleridir. Nedeni ne olursa olsun kriz dönemlerindeki toplumsal panik anlarında insanların marketlerde öncelikle gıda maddelerine yoğun ilgi göstermesi, sorunun çok boyutlu önlemlerle giderilmesini zorunlu kılmaktadır.
Tarım ve Orman Bakanı, 18 Mart 2020 tarihinde, üreticilerin tarımsal desteklere ilişkin başvurularını e-Çiftçi portalı üzerinden online yapabileceklerini bildirdi. Ayrıca, “Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) stoklarında besici, yetiştirici, sanayici ve tüketicinin ihtiyacını karşılayacak yeterli miktarda ürün bulunduğu”na dair açıklamalar yaptı. 19 Mart 2020 tarihinde ise, bitkisel üretim desteklemeleri kapsamında yer alan fark ödemeleri, iyi tarım uygulamaları ve organik tarım desteklemelerinin son başvuru tarihlerinin uzatılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamaya göre; “Kamu sağlığının korunması için alınan tedbirler nedeniyle, üreticilerimizin fark ödemesi desteğine başvuramaması ve neticesinde mağdur olmamaları amacıyla 2019 yılı ürünü olan; Yağlı Tohumlu Bitkiler ile Dane Zeytine yönelik fark ödemesi destekleri son başvuru tarihi 30 Nisan 2020`ye; Hububat, Baklagil ve Dane Mısır fark ödemesi destekleri son başvuru tarihi 29 Mayıs 2020`ye; İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım desteklemeleri son başvuru tarihi 30 Nisan 2020`ye uzatılmıştır. Ayrıca Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) yapılan başvurular, 30 Haziran 2020`ye kadar devam etmekle birlikte, çiftçilerimiz il/ilçe müdürlüklerine gelmeden ÇKS başvurularını (Çiftçi Kayıt Sistemi) e-devlet üzerinden de yapabileceklerdir."
ODA’mız Tarım ve Orman Bakanı’nın açıklamalarını olumlu bulmakla birlikte yeterli görmemektedir.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak; Covid-19 salgınının ülkemizde kamu sağlığı, insan yaşamı ve tarım sektörüne en az etkisi için önerilerimiz şunlardır:
- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan üretici destekleme başvuru tarihleri, salgının etkilerinin şu an belirsizliği nedeniyle üreticilerin önünü görebilmesi açısından destekleme kapsamındaki diğer ürünler için de uygulanmalıdır. Bitkisel ve hayvansal ürünler destekleme kapsamı da genişletilmelidir.
- “Ekonomik İstikrar Kalkanı” ile esnaf ve sanatkârlara sağlanan kredi borcu ödeme kolaylığı, çiftçilerimizin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçlarını da kapsayacak şekilde genişletilmelidir. İcralık çiftçiye, serbest çalışan icralık ziraat mühendisine borç yapılandırması getirilmeli; üretimde bulunan çiftçiye ve serbest çalışan ziraat mühendisine düşük faizli kredi tahsis edilmelidir.
- Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek için girdilerde KDV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek destekler açıklanmalıdır. Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye ulaştırılması konusunda ülkemiz için farklı seçenekler aranmalı, öncelikle tarımsal ilaç ve gübre olmak üzere yerli girdi üretimine yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir.
- Gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı, olumlu resmi açıklamalara karşın, merdiven altı üretim, stokçuluk ve fahiş fiyatlar boyutu dahil uygulamaların doğru, etkin ve hızlı olmasına daha çok özen gösterilmelidir. Üreticiden tüketiciye kadar güven ortamına dayalı sağlıklı besin zinciri kurulmalıdır.
- Olabildiğince doğrudan temastan kaçınmak için tüm yurttaşlarımız ile birlikte, kamuda ve özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın mesai saatleri, idari izin, uzaktan çalışma ve benzeri önlemlerle en temel hakları olan sağlıklı yaşama hakkına özel önem gösterilmelidir.
- Covid-19 salgınından ders çıkararak ülkemizde bir an önce tarım politikası değişikliğine gidilmelidir. Söylemler dışında somut olarak, tarım arazilerimizi koruyacak şekilde ülke düzeyinde arazi kullanım planlaması yapılmalı; korunan tarım arazilerimizde üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği ve üretim sürekliliğini sağlayan tarımsal üretim planlamasına geçilmeli; tarımsal ürün dışalımı kısıtlanmalı; girdi maliyetleri düşürülerek ürün desteklerinin artırılmasına yönelik çalışmalara derhal başlanmalıdır.
- Tarımsal ürünlerin dışalımında uygulanan koruyucu önlemler, özellikle salgının yaygın olarak görüldüğü ülkelerden (Çin, Amerika Birleşik Devletleri, İran, Avrupa Birliği, ve diğer…) gelen ürünler için yeniden gözden geçirilmeli, salgını sınırlarımızda engelleyecek şekilde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
- Tarımsal üretimde önemli ve gerekli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici ve mevsimlik tarım işçilerin karşılaşacağı sorunlara yönelik kalıcı çözüm önerileri geliştirilmeli, salgın döneminde üretim sezonu öncesi gerekli önlemler ivedilikle yürürlüğe konulmalıdır.
- Ülkemizin her yerinde gerekli duyuruların ve uyarıların yapılmasının yanında, dezavantajlı kesim olan kırsal alanlarda yaşayan insanlarımıza yönelik olarak ek uyarıların yapılması ve yaygınlaştırılması, yaşanabilecek salgının önlenmesi açısından son derece önemlidir.
Unutulmamalı ki, ülkemizin en büyük gücü, her türlü olumsuzluğa karşın, halâ, tarımsal üretim potansiyelimizdir.
Ülkemizde uzun yıllardır ihmal edilen tarım sektörü ve kırsal kesim için, yaşanan salgın nedeniyle özellikle üretim miktarı ve çeşidi, üreticinin gelir düzeyi, dışalımın kısıtlanması, dışsatımın istikrarı konularındaki sorunları daha da artmamalıdır.
Virüs insanı öldürür, açlık insanlığı öldürür.
Her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek temel amacımız olmalıdır.
Tarımsal desteklemelere kaynak yok dayatmasına ve aldatmacasına karşı, biliyoruz ki, Kanal İstanbul, Akkuyu Nükleer Santrali, Salda Gölü Millet Bahçesi gibi halkımızın öncelikli ihtiyaçları yerine sermaye kesimlerine rant aktarmayı amaçlayan projeler salgın döneminde de yargı kararlarına karşın uygulanmak istenmektedir. Talebimiz, çılgın projelerin derhal durdurulması, kamu kaynaklarının üretimi artırmaya ve toplum yararına kullanılmasıdır.
Yaşadığımız ekonomik, siyasal, yönetim ve de sağlık krizi ortamında tarım sektörümüzün tüm bileşenlerinin ortak mücadele etmesi bir zorunluluktur.
Tarım sektöründeki sorunların köklü çözümü için; kısa, orta ve uzun vadede, ülkemizdeki ithalat kolaycılığına dayalı ekonomi politikaları yerine üretim ekonomisini, sermaye öncelikleri yerine kamusal çıkarları, lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen anlayışın bir an önce yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Kalıcı çözümler için konunun takipçisi olacağız.
Dünyada bugün yaşanan koronavirüs gündemli bu belirsiz kriz koşullarında ülkemiz bu durumdan kendisine ders niteliğinde çıkarımlar yapmak zorundadır.
Ülkemizin tarım sektöründe sahip olduğu potansiyeli en iyi biçimde değerlendirmesi, kendine yeterlilik konusunda daha etkin politikalar üretmesi ve yaşama geçirmesi, özellikle böyle kriz dönemlerinde gerekli bir çıkış noktası olmalıdır. Tarım ve gıda sektörlerinin önemini daha iyi anlamamız ve buna uygun şekilde üretim politikaları geliştirmemiz, üreticiden tüketiciye kadar hepimizin sorumluluğudur.
Ülkeyi yönetenlerin, özellikle bu dönemde dışlayıcı değil, tarım ve gıda sektörünün tüm bileşenlerini sürece katarak, bilimsel önlemlerle bu krizi yönetmeleri gerekmektedir.
Yaşanan salgın ortamında ulusumuzun tüm bireylerinin ve de meslektaşlarımızın gerekli bireysel önlemleri almalarını, salgın tehlikesi geçene kadar resmi makamlarca açıklanan tüm sağlık önlemlere titizlikle uymalarını diliyoruz.
ZMO olarak, biz de örgüt içi gerekli önlemlerimizi aldık.
Ülkemizin bu zor koşullardan en az can kaybıyla çıkacağına, krizi ortak akılla yöneteceğimize inancımız tamdır.
Hep birlikte, sağlıklı ve daha güzel günlere…
Baki Remzi SUİÇMEZ
ZMO Yönetim Kurulu Başkanı