KÖŞE YAZISI
Tarıma Destekmi Köstekmi
Tarıma Destek mi Köstek mi?
Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı
ksindir@gmail.com
Anayasa'mızın "Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması" başlıklı 45'inci maddesi der ki; "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır". Peki bu madde günümüzde geçerliliğini koruyor mu ? Bilindiği gibi tarıma verilen desteklerin en temel nedenleri, anayasamızda da devletin görevi olarak tanımlanmış bulunan; tarımda istikrarı sağlamak ve korumak, tarımsal üretim planlaması yapabilmek, toplumun gıda ihtiyacını güvence altına almak, tarımsal üretimi kolaylaştırmak, üretimde verimlilik artışı sağlamak, çiftçinin sosyal refah düzeyini yükseltmek ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını sağlamak, başta sanayi olmak üzere tarıma dayalı diğer sektörlerin de sürdürülebilirliğini sağlayacak tarımsal üretim arzını garantilemek, uluslararası piyasalarda tarım ürünlerimizin rekabet üstünlüğünü sağlamak, toplumun sağlıklı ve kaliteli ürünler ile gıda güvenliğini sağlamak ve bunların yanısıra çevre sağlığı ve doğal dengeyi korumak. Tüm bunlar ise ancak doğru ve sürdürülebilir bir tarım politikası ile hayata geçirilebilir.
"Tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılması" amacıyla 18 Nisan 2006 tarihinde 5488 sayılı "Tarım Kanunu" kabul edildi. Kanun ile; destekleme programlarının esaslarını ve araçlarını tespit ederek, bunların bütçe ödenek ihtiyaçlarını belirlemek, ilgili kuruluşlara teklif etmek; değişen ulusal ve uluslararası koşullara göre destekleme programlarında yapılacak düzenlemeleri belirlemek; desteklerle ilgili gerekli mevzuat düzenlemelerini izlemek ve değerlendirmek ve; kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan destekleme programlarında kuruluşlar arası koordinasyonu sağlamak üzere "Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu" oluşturuldu. Ancak, salt çoğunluk ile karar verebilecek olan bu Kurul'un 9 üyesinden sadece 3'ü tarımsal nitelikli kurumlardan.
Yasal mevzuatın olması tek başına yeterli değildir hatta pek önemi de yoktur. Önemli olan bu mevzuatın yaşama geçirilebilmesidir. IMF'ye verilen niyet mektupları ve Dünya Bankası'ndan alınan krediler karşılığında uygulamaya konulan programlar sonucunda tarımsal desteklemelerimiz gerek miktar gerekse çeşitlilik anlamında önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Halihazırda, GSMH'ya, yani ülke ekonomisine, %14.5 katkıda bulunan tarım sektörümüze destekleme olarak aktarılan kaynak miktarı GSMH'nın ancak %0.7'si kadardır. Diğer bir ifadeyle tarımsal gelirimizin ancak % 5'i destek olarak geri dönmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporuna göre bu oran Avrupa Birliği ortalamasında %32'dir. Yani ülkemizdeki uygulamanın yaklaşık 6-7 katı. Tablo gayet net ve açık, hem de OECD kaynaklarından. Peki ya biz ne yapıyoruz? Tarım Kanunu ile tarıma ayrılan destekleme miktarını GSMH'nın en az %1'i olacak şekilde garanti altına alıyoruz. Oysa bu oran en az 3-4 kat artırılmalı ve Kanunla da öngörülen destekleme çeşitliliği, ki girdi destekleri de buna dahil, en kısa zamanda uygulanmalı. Evet, işimiz oldukça zor, zira aşılması gereken bir engel var; IMF. Bir yanda devletimizin anayasal sorumluluklarının gereğini yerine getirme görevi, diğer yanda Demokles'in kılıcı gibi tepemizde duran IMF ve AB'nin dayattığı politikalar... Yani bir yanda destek, diğer yanda köstek...