KURAKLIK İSTİHDAMDA DENGELERİ DEĞİŞTİRİYOR - MİLLİYET
Sıcak havalara, kuruyan barajlara, tarlalara bakarak bile kolayca söyleyebiliriz. Küresel ısınma ve kuraklıktan kaçış yok, durum ciddi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü‘nün ‘2007 Kuraklık Değerlendirmesi‘ raporuna göre sonbahar yağışlarının kuraklığı giderme olasılığı düşük. Birleşmiş Milletler her defasında uyarıyor: Küresel ısınma ve kuraklık gelecekte gezegenin en büyük sorunlarından olacak. Etkisini yaşamaya başlamamızla artık tahminden öteye geçen bu gerçekler, günlük yaşamımızı olduğu kadar, üretimden istihdama geniş bir alana da etki yapıyor.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Akın Öngör, kuraklığın ülkemizde kronik bir soruna dönüştüğünü söylerken, kuraklığın orta ve uzun vadede birçok sektörde gelir kayıpları yaratan ve kentsel göçü de tetikleyen büyük bir sorun olacağını vurguluyor.
Tarım Bakanlığı‘nın verdiği bilgilere göre bu yıl yaşanan tarımsal kuraklık İç Anadolu, Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde ürünlerin verimlerinde düşüş meydana getirdi, üretim ve kalite kaybı yaşandı. Bakanlık‘tan yapılan açıklamada, kuraklığın uzun yıllar sürmesi ve etkisini artırarak devam etmesi durumunda çok su isteyen bitki türlerinin yerlerini daha az su isteyenlere bırakacağı, ayrıca bitkisel üretim yapılan alanların azalacağı tahmin ediliyor. Görüşlerine başvurduğumuz uzmanlar, tarımdaki zararın kuraklığın sürmesi halinde devam edeceğini, bunun da istihdama olumsuz yansıyacağını ifade ediyor.
SANAYİDE ÜRETİM OLUMSUZ ETKİLENECEK
Peki tarımın dışında kuraklık hangi sektörleri etkileyecek? İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C. Tanıl Küçük "Su kesintileri özellikle, suyu yoğun kullanan sektörlerimiz başta olmak üzere sanayi üretimini olumsuz etkileyecek. Organize sanayi bölgelerimizin bazılarında da yeni su kaynakları bulma arayışlarının başlamış olması susuzluğun etkilerinin hissedilmeye başladığının işareti. Su sıkıntısı, özellikle boya, deri, tekstil ve gıda gibi yoğun su ihtiyacı olan sektörlerimizi daha olumsuz etkileyecek" diyor.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Teknik Hizmetlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Orhan Beşkök, tarımla bağlantılı olarak hayvancılık sektöründe gerilemeler yaşanacağını söylüyor. Yem üretiminin azalması, maliyetlerin artmasıyla süt ürünleri üretiminin ve besicilik sektörünün etkileneceğini belirtiyor. Beşkök nehir ve göllerde suların çekilmesinin iç su balıkçılığını da olumsuz yönde etkileyeceği görüşünde. Beşkök‘ün verdiği bilgilere göre kimya sektörü, rafinaj işlemleri, kağıt işleme prosesleri ve dericilikle enerji ihtiyacını karşılamada kısmen buhara dayalı olarak planlanmış tüm fabrikalar risk alanı içinde. Ancak Beşkök, kuraklığın kısa vadede Türkiye‘de yapılan yatırımlarda belirleyici bir risk oluşturacağını düşünmediklerini vurguluyor.
İŞ ARARKEN ÇEVRECİ ŞİRKETLERİ SEÇİN
REC Türkiye İklim Değişikliği Yöneticisi Yunus Arıkan, kısa vadede tarım, gıda, balıkçılık, tekstil, elektrik gibi sektörlerin olumsuz olarak etkileneceğini öngörüyor. Arıkan, orta vadede sera gazı ve atık kısıtlaması gibi yaptırımlardan etkilenecek sektörlerde, gerekli yatırımları yapmayan işletmelerin kapanacağını ve dolayısıyla işten çıkarmaların yaşanabileceğini belirtiyor. Buna karşın yeşil/temiz enerjiyle üretim yapan ve buna yönelik ürünler geliştiren şirketlerin rekabette öne çıkacağını, istihdamı da artıracaklarını ekliyor.
Arıkan "İklim değişikliğinin değişik sektörlerdeki etkilerine karşılık ne tür önlemlerin alınabileceği ve bu önlemlerin maliyetinin kimin tarafından karşılanabileceği, başta Kyoto Protokolü olmak üzere, pek çok platformda tartışılıyor" derken, Türkiye‘nin AB müzakeresi sürecinde su yönetimi konusunun da gündeme geleceğini belirtiyor.
‘TARIMDA İSTİHDAMIN DÜŞMESİ KAÇINILMAZ‘
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, kuraklık nedeniyle üretimdeki büyük zararların tarım sektöründeki istihdamın düşüşünü hızlandıracağını savunuyor: "1986-2004 yılları arasında, tarımda toplam 1 milyon kişilik azalma olurken, yalnızca 2005 yılında 1 milyonu aşkın insan sektörü terk etti. 2006 yılında da 405 bin kişi tarımdan koptu. Ancak diğer sektörlerde istihdam yaratılamadığı için göç edenler işsizlikle karşılaşıyor" diyor.
Tarım Bakanlığına göre de üretimdeki düşüşe paralel olarak hem tarım sektöründe hem de tarımsal hammaddeleri işleyen sektörlerde istihdam düşüşü kaçınılmaz. Açıklamada "Bazı ürünlerde ekim alanlarının azalması, o ürünün yetiştirilme sürecindeki istihdamı da düşürecek. Ancak bu üretim sezonunda pamuk, fındık toplanması ve şeker pancarı çapasında çalışacak mevsimlik işçilerin istihdamında bir değişik olmayacak" deniyor.
SANAYİDE İSTİHDAM DÜŞEBİLİR
İSO‘dan Tanıl Küçük susuzluluğun sanayi tesislerinde üretimi durduracak boyutlara ulaşması halinde, istihdamın olumsuz etkileneceğini belirtiyor. TSKB‘den Orhan Beşkök "Mevcut verimsiz su tüketim modelleri altında oluşacak bir kuraklık senaryosunda gerek büyümede, gerekse buna bağlı istihdamda bir daralma olacağı neredeyse kesin" diyor. Beşkök, tarımda işsizliğin artacağı ve göçün kaçınılmaz olduğunu vurgularken, diğer taraftan tarım sektöründe teknik/eğitimli personel istihdamının artacağını öngörüyor.
TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız ise hammadde ve üretim için suyun vazgeçilmez olduğu sektörlerdeki gerilemenin istihdam düşüşü yaratabileceğini ancak çevreci ürünler üreten şirketlerin artmasıyla yeni iş sahaları açılacağını savunuyor.
ÇEVRECİ ÜRÜNLER
TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız, başkanlığını yaptığı Türkiye İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği‘nin iki yılda bir düzenlediği kongrenin 2008‘deki konusunun ‘Su ve Kuraklık‘ olarak belirlendiğini söylüyor. Derneğin dünya çapında, su ve ekosistem üzerine çalışma yapan bir konseyi de bulunuyor. Yıldız, üye 192 şirkette çalışan 12 milyon kişi ve bu şirketlerin ürün ve servisleriyle ulaştığı 3 milyar kişi düşünüldüğünde, çevreyle ilgili yapılan çalışmaların önemli fayda sağlayacağı kanısında.
P&G Dış İlişkiler Direktörü Hayrünnisa Aligil, P&G‘nin tesislerindeki atık su arıtma sistemleriyle arıtılan suyun soğutma biriminde tekrar kullanıldığını söylüyor. P&G ayrıca düşük derecede yıkayan, daha az enerji harcayan temizlik ürünleri de geliştiriliyor. Aligil "Şirketler su kaynaklarının azalacağından yola çıkarak, çalışanlarının farkındalığını ve duyarlılığını arttırmalı" diyor.
Arçelik Genel Müdür Yardımcısı Şirzat Subaşı ise daha az enerji-su-deterjan tüketen çevre dostu ürünlerin geliştirilmesine ve üretimine odaklandıklarını belirterek, tüketicileri de bu ürünleri kullanmaya teşvik ettiklerini söylüyor: "Ekolojik çevre, kurumsal kültürümüzün ayrılmaz bir parçası. Tüm işletmelerimizdeki yıllara göre azalan doğal kaynak tüketimi, kullanılan malzemelerin geri dönüşüm oranları ve yine işletmelerdeki kojenerasyon ve sıvı atık arıtma tesisleri, Arçelik‘in bu konudaki çalışmalarının göstergesi."
METEOROLOJİ VE ÇEVRE UZMANLARINA TALEP ARTACAK
İTÜ Meteoroloji Müh. Bölümü ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliklerinin yeni mesleklere olan talebi artıracağı görüşünde: "Şu anda ülkemizde Meteoroloji Mühendisliği‘ne olan talepte patlama var. Kamu kurumlarının yanı sıra belediyeler ve özel sektörden de sürekli meteoroloji mühendisi talebi geliyor. Bu nedenle İTÜ‘de kontenjan 35‘ten 50‘ye çıkartıldı. Benzer şekilde Dış Çevre Politikaları Uzmanlığı, Karbondioksit Vergisi ve Borsası üzerinde uzmanlaşmış iktisatçılar, Tarımsal Sulama, Yenilenebilir Enerji, Tarımsal Meteoroloji, Sanayide Temiz Üretim, Afet Yönetimi, Su Yönetimi, Isı Yalıtımı, Tropikal Hastalıklar vb. konularda uzmanlara olan ihtiyaç ve talep artacak."
ŞİRKETLER NE YAPABİLİR?
İSO‘dan Tanıl Küçük, kuraklığa karşı önlem almak için işletmelerin en başta suyu verimli ve tasarruflu kullanmaları gerektiğini söylüyor. Küçük‘ün sanayicilerin tesis içi atık su kontrolüyle suyun tekrar kullanımını sağlayacak teknolojilere başvurması gerektiğini, bu teknolojileri kullananlar için teşviklerin gündeme gelebileceğini söylüyor. Küçük, Japonya‘da sanayinin yüzde 79 geri dönüşüm oranıyla ‘en az su tüketen‘ sektör olduğunu ve bu modeli örnek alabileceğimizi belirtiyor.
TSKB‘den Beşkök‘ ün önerileri ise su depolama alanları oluşturulması, su tüketiminin akıllı şebeke ve prosesler ışığında bütünüyle yenilenmesi ve bir master plan çerçevesinde hareket edilmesi. Beşkök, "Ayrıca firmalar sattıkları ürünlerin birim su tüketim değerlerini müşterileriyle paylarak sosyal sorumluluk projeleri oluşturabilirler" diyor.
TÜRKİYE NE YAPMALI?
Kyoto Protokolüne imza atmayarak küresel ısınma konusunda içimizi rahatlatmayan Türkiye‘nin kuraklık konusunda alabileceği diğer önlemler konusunda WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Akın Öngör‘ün önerileri şöyle: "Acilen ‘Ulusal Su Politikası‘ bağlamında ‘Ulusal Su Yasası‘nın hazırlanması ve suyun tek elden yönetimini sağlayan bir kurumsal yapı kurulması gerekiyor. Kuraklığı afet kapsamına almak ve su konusunda ulusal ölçekte bütünlüğü olan ‘ortak akıl‘ üretmek zorundayız. Ülke olarak, farkındalık içinde, ortaklaşa çözümler üreterek hareket etme zamanı."
Özge Gözke