KÜRESEL ISINMA “SU SAVAŞI” BAŞLATTI - DÜNYA
Özgül ÖZTÜRK - İSTANBUL
Küresel ısınmanın etkisi ile baş gösteren kuraklık ülkeleri yeni kaynak arayışına iterken, stratejik önem kazanan "su" için de kıran kırana bir rekabet yaşanıyor. 21. yüzyılın su savaşlarına sahne olacağı yönündeki senaryolar artık ağırlık kazanırken, İsrailli ve İngiliz yatırımcılar Türk su kaynaklarına satın alma teklifleriyle geliyor. Saneta Su‘yu satın almak için teklif getiren İsrailli bir firma, Türkiye‘de işlediği suyu İsrail‘e götürmeyi planlıyor.
Ambalajlı su pazarı 1 milyar dolara ulaşan Türkiye‘de kayıtlı 200 su işleten firma var. 2005 yılında 35 ülkeye yaklaşık 27 milyon dolarlık pet ambalajlı su ihracatı gerçekleştirilirken, 2006 yılında 33 ülkeye yaklaşık 19 milyon dolar tutarında ihracat yapıldı. Uluslararası piyasalarda yatırımcının yeni adresi de başta Çin ve Singapur olmak üzere Asya‘daki su şirketleri.
Saneta Su Genel Müdürü Bülent Sürmen, piyasada su kaynaklarını almak için dolaşan İngiliz ve İsrailli yatırımcılar olduğunu söyledi. Sürmen, yabancı yatırımcıların su kaynaklarına yönelmesinde Türkiye‘de su kaynaklarının ucuz oluşunun ve dünya genelinde doğal kaynak suyuna sahip ender ülkelerden biri olmasının etkili olduğunu ifade etti. İsrailli bir firmanın kendilerine teklif getirdiğini de belirten Sürmen, "İstediğimiz fiyat verilirse satarız. Biz de başka bir kaynak satın alıp üretim yaparız" dedi. Sürmen, İsrailli firmanın satın alacağı kaynak suyunu işleyip ülkesine götüreceğini ve oradan da AB‘ye satacağını, İngilizlerin ise Türkiye pazarına su satmayı amaçladıklarını ifade etti.
Dünya genelinde hiçbir ülkenin su kaynaklarını tamamen yabancı sermayeli firmalara teslim etmediğine dikkat çeken Sürmen, şunları kaydetti: "Çünkü su kritik önemdedir. Savaş durumunda bile ilk su kaynaklarını bombalarlar. O nedenle şu anda Irak habire su ithal ediyor. Yabancılar geliyor çünkü su çok ucuz. Ayrıca İspanya ve Türkiye‘de sadece doğal su var.
SUDER: Su savaşları yakında
Doğal Kaynak ve Maden Suyu Üreticileri Derneği (SUDER) Başkanı Olcay Sunucu, suyun stratejik önemi gereği bir politikasının oluşturulması gerektiğini söyledi. Sunucu, "Herkes diyor ki, gelecekte su savaşları olur. Ancak gelecek falan değil. Yakın zamanda da olabilir. Çünkü su büyük bir stratejik öneme sahip. Bu nedenle korunmalıdır. Küresel ısınmayı da dikkate alırsak su savaşlarının olabileceği bir süreç söz konusu olabilir. Ayrıca zaten biz kaynaklarımızı kullanmazsak zaten savaş oluşturacak bir kaynağımız da kalmayacak. Örneğin Doğal Hayatı Koruma Vakfı‘nın raporuna göre kişi başına su oranımız 4 bin metreküpten bin 400‘lere düştü" dedi.
Su Vakfı: Kuraklık tetikleyici oldu
"Bu yıl kuraklık olması birçok kişi için tetikleyici oldu da, suyun önemi anlaşılmaya başladı" diyen Su Vakfı Başkanı Zeki Şen, "Türkiye‘nin ortalama yıllık 500 milyar metreküp suyu var. Bunun yaklaşık 275 milyar metreküpü buharlaşıyor. 41 milyar metreküpü yer altı sularına gidiyor. 186 milyar metreküpü kullanılabilir su. 3‘te 1‘inden yararlanılabiliyor. Biz Su Vakfı olarak hangi yıllarda su miktarı ne kadar olacak, ne kadarı hangi çalışmalarla kullanılabilir hale getirilecek bunları belirlemeyi amaçlıyoruz" dedi.
Ziraatçılar: Su sıkıntısı var yabancılar uzak dursun
Türkiye‘nin sanılanın aksine su zengini bir ülke olmadığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın da, "Aksine su sıkıntımız var. Kişi başına düşen su miktarımız çok düşük. Küresel ısınmayla birlikte sıcaklıkların 5-6 derece artacağı, yağışların da yüzde 30 azalacağı biliniyor" dedi. Sulama yatırımları tamamlandığında su ihtiyacının daha da artacağına dikkat çeken Günaydın, şunları söyledi:
"Ayrıca İller Bankası‘nın özelleştirilme çalışmalarının arkasında da su işiyle ilgilenen yabancı sermaye var. Bana göre bu alanda yabancı sermayeyi uzak tutmakta fayda var. Çünkü yabancılar gelip teknoloji sağlamayacak veya istihdamı artırmayacaklar. Gelip kaynağa el koyacaklar."
Yönetmelik, sektörü hareketlendirdi
Bu arada geçtiğimiz Şubat ayında geçiş süreci tamamlanan ancak daha sonra 2007 sonuna kadar uzatılan AB uyumlu yeni su yönetmeliği de ambalajlı su pazarında hareketlenmeyi beraberinde getirdi. İşlenmiş su ve doğal kaynak suyunu birbirinden kesin çizgilerle ayıran yeni yönetmeliğe uyum sağlamak isteyen birçok firma değişikliğe giderken, bazı firmalar ise satışa gidiyor. Coca Cola daha önce iddi eleştirilere neden olan işlenmiş su markası Turquaz‘ın yanı sıra daha önce Doğazen markasıyla piyasaya sürdüğü doğal kaynak su markasını Damla ismiyle piyasaya sürdü. Yönetmeliğe uygun su üretebilmek için Mahmudiye tesislerine 50 milyon dolarlık yatırım yapan şirket, Türkiye su pazarında yer almak istiyor.
Saneta, pet şişe hazırlığında
Yeni yönetmeliğe uyum için tesislerini yenileyen Saneta da 5 milyon dolarlık yatırım yaptı. Yeni yatırımlarıyla 19 litrelik damacana sularının yanı sıra 0.33, 05 ve 1.5 litrelik pet şişelerde mayıs ayı ortalarına kadar piyasaya çıkacak. Yönetmelik gereği ismini de "Saneta Kıyıköy" olarak değiştiren firma ayrıca mineralli su üretimi için de tesis kiralamayı planlıyor. Saneta Su Genel Müdürü Bülent Sürmen, yeni yönetmelikle birçok değişiklik yapılacağını ancak bunun pazarda kurumsal firmaların yer almasını sağlaması yönünden olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.
Javsu, 5 milyon YTL yatırım yapacak
Ankara merkezli Jandarma Asayiş Vakfı (JAV) 5 milyon YTL‘lik yatırımla Javsu markasıyla AB uyumlu damacana ve pet su üretimi yapacak. Yurt dışında 7 makine sipariş eden firma nisan ayına kadar Türkiye pazarına çıkacak. Şu anda Suriye‘ye ihracat yapan firma, Nisan ayından itibaren 3. dünya ülkelerine 2008 yılında ise AB‘ye ihracat yapmaya hazırlanıyor.
Yeni oyuncular giriyor
Ülker Grup Sözcüsü Metin Yurdagül de 1995 yılında satın aldıkları Gölcük‘teki kaynağı şu anda işletmeyi planlamadıklarını ancak Hayat Su ile olan 2 yıllık dağıtım anlaşmalarının ardından üretimi düşünebileceklerini söyledi.
Bu şirketlerin yanı sıra Ergaz, Koç Grubu, Kızılay ve yabancıların da sektöre girmek için Nisan ayını beklediği belirtiliyor. Yeni oyuncuların pazara girmesi ise rekabeti iyice kızıştıracak gibi görünüyor.