KUZEY GÜNEY ÇEVRE YOLU HAKKINDA RÖPORTAJ - YENİ MALATYA GAZETESİ

MALATYA
19.06.2014
 

 

Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek de, Kuzey Çevre Yolu konusunda İnşaat Mühendisleri Odası ile benzer görüşleri paylaşıyor ve bir hayli önemli uyarılarda bulunuyor. Çiçek`e göre, Kuzey Çevre Yolu projesinde işlerin, İmar Yasası`nın ünlü 18. Madde uygulaması ve toplulaştırma yasası çerçevesinde yürütülmeye çalışılması hukuki açıdan ciddi sorunlar doğuracak. Projenin anılan bu yasalar kapsamında yapılmasının yol değil sosyal ve tarımsal sorunlar üreteceğine vurgu yapan Fevzi Çiçek, uygulanması gereken yöntemin kamulaştırma olduğunu kaydetti. Çiçek, Kuzey Çevre Yolu`nun Malatya`nın en verimli tarımsal arazilerinin önemli bir bölümünü yok edeceğini de savunarak, Malatya`nın tarımsal kimliğinin korunması için, illa bir çevre yolu yapılacak ise, bunun Malatya`nın Güney`inden geçen Güney Çevre Yolu olması gerektiğinin altını çizdi.
Kuzey Çevre Yolu`na sadece bir ulaştırma aracı olarak bakmanın yanlış olduğunu ifade eden Çiçek, projenin sosyal, teknik ve mevzuat boyutu olduğunu, bu nedenle projeyi değerlendirirken bütüncül bir yaklaşım sergilenmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.

-Fevzi Bey Kuzey Çevre Yolu`nda ihale süreci başladı. 12 Haziran`da Karayolları Genel Müdürlüğü ön yeterlilik değerlendirmesi yapmak üzere şirketlerden teklif aldı. Siz gelinen aşamada Kuzey Çevre Yolu projesinin uygulanabilirliği konusunda ne düşünüyorsunuz?

-Öncelikle Kuzey Çevre Yolu dediğimizde bir kere olayın çok farklı boyutları olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Birincisi sosyal boyutu, ikincisi teknik boyutu, üçüncüsü mevzuat boyutu var Kuzey çevre Yolu projesinin. Bütün bunları üst üste koyup bütüncül açıdan büyük fotoğrafa bakmak lazım. Yoksa sadece çevreyolu ihtiyaç mı değil mi diye bir kısır tartışmayla sınırladığınızda çok farklı sonuçlara gidebiliriz. Şimdi burada bir defa, mevzuat açısından birbirinden ayrı olan iki konu var. Birincisi tarımsal alan konusu.  Şu anda büyükşehir veya bütünşehir olmakla beraber bütünüyle mücavir alanına girmesiyle belediye sınırları gibi gözükse de ister 1/100 binlik planlarda gerekse diğer planlarda olsun, tarımsal açıdan korunması gereken arazilerdir. Bu arazileri bir mevzuat kılıfı uydurarak toplulaştırma ile çözme gayreti içindeler. İkinci olarak da belediye sınırları içinde kalan yani imar sınırları içinde kalan yerler ise 3194 Sayılı İmar Kanun‘daki 18 uygulamasına dayanarak orada bir yol açma. Bütün dava bu. Kamulaştırma bedeli ödenmeksizin bu Kuzey Çevre Yolu‘nun yerini açıp Ulaştırma Bakanlığı‘na teslim etme niyetindeler. Aslında bu bir nevi kılıf uydurmadır, mevzuatı yanlış yorumlamadır.

-Kuzey Kuşak Yolu`nun açılması Kuzey Çevre Yolu`nu nasıl etkiler, ya da bunların birbiri karşısındaki pozisyonu nedir?

-Baştan beri söylüyoruz. Alternatifimiz varken bütün bunlara gerek yok. Aslında kuşak yolları açıldığında, sahil yolu açıldığında, saklı bahçeler ortaya çıkartıldığında işte yıllardır imar uygulaması dediğimiz kuşak yollarının açılmasıyla, çevreyolunun altı dediğimiz potansiyel yerleşim yerleri açıldığında ‘Kuzey Çevre Yolu`nun o bölgeden geçmesi olmazsa olmaz mıdır?` sorusu gündeme gelir, tartışılır. Bu memlekette trafik sorunu çevre yolu sorunu gibi algılanır, lanse edilir. Bir yanlış algılama da şöyle: Birçok kişi kuşak yollarını çevre yolu ile karıştırıyor. Ya birileri böyle anlattı, ya o bölgedeki insanlar böyle anladı. Şimdi bilindiği şekliyle orası düz bir satıh, greyderi kepçeyi vururum, düz bir şekilde yol açarım deniliyorsa bu bir yanlıştır.  Yaptığımız proje incelemelerinde 28 tane köprülü kavşak var. Viyadükler var. Baktığımızda yine 4 tane farklı köprüler var. Burası da öyle maliyeti düşük bir yol değil.  Bizim dediğimiz Güney Çevre yolu ise geçtiği güzergah itibariyle mülkiyeti ağırlıklı olarak devlete ait olan yerler. Malatyalı tarafından kullanılıyor gibi gözükse de aktif olarak kullanılmayan yerler. Yol geçerse Malatyalıların kullanımına da açılmış olacak.

- Kuzey Çevre Yolu güzergahının büyük bölümü özel mülkiyet olan tarımsal arazilerden geçiyor. Bu sorunların çözümü için izlenen yol, hukuki yöntem sizce doğru mu? Yani kamulaştırmasız bu iş çözülebilir mi?

-Şu an yapılan mücadele, işi kılıfına uydurma mücadelesidir. Toplulaştırma yani 5403 sayılı kanunu veya hangi yönetmeliği koyarsanız koyun bunun esas amacı tarım alanlarını ekonomik işletme büyüklüğüne ve ulaşımı kolay, her parsele üretim kaynaklarının rahat ulaşabileceği ve üretim kaynaklarının rahat kullanabileceği yeni parseller oluşturmaktır. Mantık budur. Ama şimdi siz İmar 18 uygulamasının bir benzeri olan yüzde 5 ortaklık payı kesilir bu da sulama kanalları açılacaksa, sulama kanalları, yoksa araziye ulaşmak için parsel yolları açılmak için kullanılır. Burada aklımıza şu formül geliyor: Ya oradaki yollar galiba hazine arazileri belli bir bölgeye toplanıp kamulaştırma bedeli verilmeyecek. Şu ayrıntı gözden kaçıyor. Bu, sıkıntılara sebebiyet verecek. Bulunan bu ara formül bu yolun açılmasına, kamulaştırma bedeli ödenmeksizin bu arazilerin yol için terk edilmesine kısıtlayıcı birçok faktörler var. Çünkü bu bölgede sabit tesisli tarım arazileri. Yanidikili kayısı bahçeleri. Siz toplulaştırma yaparken 20 yaşındaki kayısı ağaçlarının bulunduğu tarım arazilerini bir başkasıyla takas etme şansınız yok, kanunun uygulanmasına ters. Toplulaştırma kanunun ruhuna aykırı. Şimdi alelacele formül bulmuşken yapalım deniliyor, ama uzun vadede insanlarımız arasında mülkiyetten ve kullanım durumundan kaynaklı sosyal problemlere neden olacaktır. Bu da yolun açılmasına engel teşkil edecek ve hukuki süreçler başlayacak. Toplulaştırmayla özel mülkiyete müdahale ediyorsunuz.  Siz bunu kalkıp keyfi bir tutumla yapamazsınız. Kalkıp oradaki insanlarla mülakat yapmak zorundasınız.

- Eleştirdiğiniz bu yöntem uygulanmaya devam edilirse gelecekte ne tür sorunlarla karşılaşacağımızı düşünüyorsunuz?

-Dolayısıyla kuzey çevre yolunun kamulaştırmasız bir şekilde, gerek toplulaştırma ve 18 imar uygulamasıyla bu şartlarda anlatıldığı gibi teknik ve mevzuat açısından uygun gözükmüyor.  "Sadece bir an önce başlatalım, bir süre sonra da artık sosyal bir yara haline gelir, mecbur bu kapatılması zorunlu hale gelir ve devam ederiz gibi bir mantık işletiliyor." galiba. Bu da gerek tarımsal arazilerin bütünlüğünün bozulmasına gerekse belediyelerin imar uygulamasında çeşitli sıkıntılara sebebiyet vereceğini düşünüyoruz.

"YA GECEKONDULAŞMA YA İMAR"

-Kuzey Çevre Yolu yerine Güney Çevre Yolu`nu önermenizin nedenleri nelerdir? 

-Kuzey Çevre Yolu güzergâhının tarımsal niteliğini, Malatya tarımına olan katkılarını, tarımsal üretim ve tarım arazilerinin kullanım kabiliyet sınıflandırmasına göre çok değerli alüvyon toprakların olduğunu defalarca söyledik. Ama alternatif olarak sunduğumuz Güney Çevre Yolu güzergâhı ise tarımsal niteliği olmayan, mülkiyet problemi olmayan, parsel üretme imkanı olan, Malatya‘nın yerleşim, çevre düzeni, imarı açısından o bölgelere yapılıp atıl durumdaki bölgelere de bir katma değer katma açısından da önemsediğimizi ifade ettik. Güney Çevre yolu oradan geçerse sadece bir çevre yolu olmuş olmayacak, yeni bir Malatya da ortaya çıkmış olacak. Bakir alanda yeni bir Malatya‘yı planlama imkânı olmuş olacaktı. Şimdi biz Kuzey‘de yaptığımızda, o bölgede yaşayan insanların yaşama alanlarını terk ettirmiş olacağız. Bölgedeki faaliyet ve tarımsal üretim konularını terk ettirmiş olacağız,  tarımsal niteliğini bozmuş olacağız, verdiğiniz imar yoğunluğu düşük nitelikte olsa dahi geçmiş örneklerinde gördüğümüz gibi gecekondu yapılaşmayı önleme şansınız da yok. Düşük yoğunlukta bir imar izni verilmesi buranın tarımsal niteliğinin bozulmayacağı anlamına gelmez.  Çünkü biz şu an için baktığımızda bile henüz imar girmemiş birçok köyümüzde bahçelerin ortasında 5 katlı -6 katlı binaların olduğunu görüyoruz. Yarın bu bölgede yol geçtiğinde herkes bahçesine müştemilat yapacak. Bir süre sonra bunu önleyemeyeceğiniz için imarı oraya götürmek zorunda kalacaksınız. Yani ya gecekondulaşma olacak, ya imar götüreceksiniz. Her iki durumda da bizim bu anlamda tedirginliğimizi çekingenliğimizi açıklıyor.

Okunma Sayısı: 956