MANİSA'DA YAŞANAN GIDA ZEHİRLENMELERİ
21 Haziran 2017
Geçtiğimiz Mayıs ayında Manisa`da iki ayrı askeri birlikte yaşanan gıda zehirlenmesi sonucu bir askerimizin ölmesi, yüzlercesinin hastanelik olmasının şokunu atlatamadan, yine Manisa`da yaşanan askerleri birlikteki zehirlenme, bir kez daha kamuoyunun dikkatinin güvenilir olmayan gıdalara çevrilmesine sebep olmuştur.
Yaşanan gıda zehirlenmesine ilişkin yetkililerin ilk açıklamalarında ciddi bir enfeksiyon ya da zehirlenme unsuruna rastlanmadığı, olayın psikolojik temelli olabileceği açıklamaları, yaşanan benzer olaylara kamu otoritesinin sorunları saptayıp çözme yerine, geçiştirme yaklaşımını göstermesi açısından üzüntü vericidir.
Bilindiği gibi insan yaşamını sürdürmesi için gerekli olan gıda maddeleri ilk üretim aşamasından son tüketiciye oluşan aşamaya kadar gerekli olan güvenlik unsurları göz önünde bulundurulmadığında birçok olumsuzluğa yol açabilmekte, hatta can kaybı yaşanabilmektedir.
Başta hijyen esaslarına uygun olmadan yapılan üretim olmak üzere, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik bir çok etmen gıdanın güvenirliliğini ortadan kaldırabilmektedir.
Bu olumsuzlukların bir kısmı basından öğrendiğimiz kadarıyla Manisa İlimizde yaşandığı üzere mikrobiyolojik olumsuzluklara bağlı olabileceği ve de olumsuzluk etkisi kısa vadede görülebildiği gibi, önemli bir kısmının olumsuzluğu ise uzun vadede kendini göstermektedir.
Ülkemizde son dönemlerde başta kanser olmak üzere kalp-damar hastalıklarının artışlarında hiç şüphesiz ki yetersiz ve güvenilir olmayan gıdaların etkisi vardır. Yine ülkemizde sağlık harcamalarının bu denli yüksek olmasında, bu hususun önemi gözlerden kaçmamalıdır.
Güvenilir gıdaya ulaşım hiç şüphesiz ki üretici, tüketici ve gıda denetiminden sorumlu birimin müşterek hareket etmesi gereken, güvenilir gıda temini kurallarının belli olduğu, şeffaf ve tarafsız bir anlayışla, bilimsel esaslara uygun olarak yapılması gereken multidisipliner bir husustur. Ancak ülkemizde gerçekleşen gıda temini aşamalarının birçok yerinde bu unsurların göz önünde bulundurulmadığı görülmektedir.
Bir taraftan gıda tedarikçisinin daha fazla kar elde etme hırsı ve güvenilir gıda üretim esaslarını bilmemesinden kaynaklanan sorunlar yaşanırken, öbür taraftan tüketicilerin de dikkat etmesi gerektiği hususları bilmediği görülmektedir.
Gıda denetim hizmetlerine ilişkin en önemli sorun düzenleyici ve denetleyici resmi kurumlarda yaşanmaktadır. Görünen odur ki, Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde gıda denetim hizmetlerine ilişkin yayımlanan kanun, yönetmelik ve tebliğler, uygulamaya geçirilmedikçe tek başına yeterli olmamaktadır. Bu hususta atılacak en önemli adım, topluma gıda denetim hizmetlerinin tarafsız, şeffaf, bilimsel esaslara uygun yapıldığının kabul ettirilmesidir.
Sonuç olarak, bütün çağdaş ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yeterli ve güvenilir gıdaya ulaşımın temel bir insan hakkı olarak kabul edildiği, bilimsel esaslara uygun, Ziraat Mühendisleri ve konuyla ilgili diğer meslek disiplinlerinin, üretimden son tüketiciye ulaşıncaya kadar güvenilir gıda temininin her aşamasında, mühendislik formasyonuna uygun görev aldığı ve bu tür olumsuzlukların yaşanmadığı bir gıda güvenirlik sistemi oluşturulmalıdır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası