MAYINDAN TEMİZLENECEK TOPRAKLAR VARDI! - VATAN
NECATİ DOĞRU
Büyük arazi 1956 yılında mayınlanmıştı, 49 yıldır mayınlı olarak duruyordu.
Tek bir kilo kimyasal koruyucu ilaç girmemişti, tek bir damla kirli su bulaşmamıştı, tek bir gram yapay gübre, tek bir tane hibrit tohum görmemişti.
Yağmur suyuyla sulanmış.
Kendi otuyla gübrelenmiş.
Kendi doğasıyla yaşamıştı.
Âdem‘in cennetten kalkıp dünyaya geldiği ilk günkü gibi ekilmemiş, biçilmemiş, kirlenmemiş, tuzlanmamış, yozlaşmamış, çoraklaşmamış olarak kalmıştı; işte bu yüzden altın değerindeydi.
Hatırladınız değil mi!
Mayınlı topraklar vardı.
4 Kıbrıs büyüklüğünde.
Mayından temizlenecekti.
Ne oldu?
Neredeyse yıl doldu.
Unutuldu, gitti.
Dünya doğala dönüyor.
Organik üretime!
Hormonsuz, gübresiz, ilaçsız doğal ürünler Avrupa‘da, ABD‘de ve diğer zengin ülkelerde 2.5 ile 10 kat fiyat yüksekliğiyle alıcı bulabiliyor. Antalya‘da, Adana‘da, Harran‘da ürettiğin domatesi 1 dolara satıyorsan, bu arazide yapacağın organik tarımla ürettiğin domatesi 10 dolara satabileceksin. Çünkü organik domates ancak 49 yıldır mayınlı olduğu için temiz kalmış bu toprakta yetişebilir.
Bunun için çaba gerekiyor.
Proje... Plan... Samimiyet...
Önce mayınlar temizlenecek.
Hatırladınız değil mi; mayın temizleme maliyeti 500 milyon dolara kadar çıkabilir demişlerdi. Sonra bu geniş arazinin küçük parçalara ayrılıp "ekonomik ölçekten" çıkmaması için en azından "Avrupa Birliği ortalama işletme ölçeğinde" kullanıma açılması gerekiyor diye ilave etmişlerdi.
Türk tarımının en büyük sorunu, artan nüfus ve miras hakkı yoluyla toprakların parçalanarak ortalama işletme büyüklüğünün 59 dekara inmiş olması. 59 dekarcık toprak parçasında yüksek verim alınamıyor, bu toprağa sahip köylü aile yanında ziraat mühendisi çalıştırabilecek, ileri teknolojik aletleri kullanabilecek, çağdaş bilgiyi alıp uygulayabilecek dolayısıyla "köylülükten çıkıp çiftçileşebilecek" gelir elde edemiyor.
Bu yüzden fakir.
Bu yüzden çaresiz.
Kırlık bölgelerde yani köylerde; okumamış, eğitilmemiş, bilgisi yok, beceriksiz, verimsiz çalışanlara ekonomi artık iş vermiyor. Ekonomik büyümenin lokomotifi özel sektör, tarımda düşük verimle çalışanlara iş üretemiyor. İş gücü artış hızı nüfus artış hızını geçti. Birike birike büyüdüğü için her yıl iş isteyenlerin sayısı, nüfus artışını geride bıraktı.
İşsizilik hızlandı.
İşsizlik patladı.
Yoksuluk alev alev.
İşte bu mayınlı araziler yabancı şirkete, "temizle mayını, 44 yıl sen ek biç modeliyle" peşkeş çekilecekti. Gazetelerin yazması, iktidara, ABD‘ye, İsrail şirketlerine esir düşmemiş gazete köşe yazarlarının haykırması, halkın ve Meclis‘teki muhalefet partilerinin çabasıyla bu "peşkeş çekme iştahı" halka da anlatılmış oldu.
Bakanlık ihale açacaktı.
Mayınlar temizlenecekti.
Toprakların bölgedeki yoksul, topraksız eski sahiplerine, "büyük tarım çiftlikleri kuracak" şekilde örgütlenip organik tarım yapmak üzere verilmesi gerekiyordu.
Ne oldu?
Başbakan TV‘ye çıkıyor.
Köşe yazarına küfrediyor.
"Hiç iyi yaptığımız yok mu?
Niçin yazmıyorsunuz?"
Mayınları temizleyip, yoksul ve topraksız insanlara dağıtabilseydiniz yazacaktım:
Mayını barışa dönüştürdüler.
Mayından zenginlik ürettiler.
Bravo Hükümet‘e diyecektik!
Yazara küfür etmeyin!
Mayınları temizleyin.
Toprağı yoksula verin.
Yazmazsak namerdim!