MAYINLI ARAZİLER

DİYARBAKIR
09.09.2006
 

Son günlerde kamuoyuna, Suriye sınırında bulunan mayınlı alanların“yap-işlet-devret” modeli ile temizletileceği ve temizleme işlemini gerçekleştiren şirketlerin kullanımına açılacağı yolunda bilgiler söz konusudur. İl baz alınarak ihaleler yoluyla peşkeş çekilmeye başlandı.

Bu mayınlı arazinin temizlenmesi için yabancı şirketlerin 300milyon dolar gibi bir kaynaktan söz ettiğini, bunun karşılığında temizlenen arazilerin bu firmalara 49 yıllığına işletme hakkının kendilerine verilmesi ihaleye açıldı ama ihale iptal edildi.İptal edilmesinde sonra projenin akıbeti netlik kazanmadı bölge çiftçileri gibi biz ziraat mühendisleri odası  olarak ta ihalenin akıbetini merak etmekteyiz.Bu firmaların orada tarımsal faaliyet yapıp yapmayacakları meşrudur.

Halbuki 35 milyon dolar gibi bir kaynakla bu mayınlı arazilerin Türk Silahlar Kuvvetleri tarafından  temizlenmesi söz konusudur. mayınlı yerleri Türk silahlı kuvvetleri tarafında yerleri bilinmektedir.

1956 yılında mayınlanmaya başlanılan, 300 ila 750 metre genişliğinde ve yaklaşık 700 km uzunluğunda bulunan, Suriye sınırında yaklaşık iki Kıbrıs adası büyüklüğündeki 35 bin hektar mayınlı alan, düz ve büyük ölçüde birinci sınıf tarım arazilerinden oluşmaktadır ve bununda Mardin ili sınırları dahilinde olan mayınlı arazilerin tarıma elverişli ve birinci sınıf arazi yaklaşık 60. bin dekardır. 1956 yılında mayınlanan bu birinci sınıf arazileri kaçakçılığı önlemek ve ülke güvenliği için yapılmıştır. Suriye ülkesine bağlı araziler mayınlanmamıştır. Sadece Türkiye sınırında mayınlı araziler mevcuttur.

Sözü edilen alan, uzun yıllardır tarımsal amaçlı kullanılmadığı için organik tarım yapılabilir. Organik tarım üretim de kimyasal girdi kullanmadan üretimden tüketime kadar her aşamada kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Ekolojik tarım amacı toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden cevre, bitki, hayvan sağlığı korumaktır.

Kimyasal ilaç ve gübre kalıntısı içermemekte ve bu niteliği ile de üretim biçimini konvansiyonel tarımdan organik tarıma dönüştürmek için beklenmesi gereken “geçiş süreleri”ni ortadan kaldırmaktadır. Bu bağlamda, bölge, yüksek katma değerli ve doğayla dost organik tarımsal üretim için son derecede uygun bir görünüm sergilemektedir.

Sözü edilen alan, üretimden pazarlamaya kadar olan tüm süreç için kurgulanmış kooperatif yapı içinde örgütlenmiş bölge üreticilerine özgülenmelidir. 35 bin hektarlık alanda; Türkiye’deki verili ortalama işletme büyüklüğü olan 59 dekarlık işletmelerin kurulması halinde 5186; Avrupa Birliği’nin verili ortalama işletme büyüklüğü olan 130 dekarlık işletmelerin kurulması halinde ise 2353 aile tarım alanında istihdam edilmiş olacaktır. Her aileyi de 5 kişi düşünürsek yaklaşık 12 bin kişi eder bunu yanında da her işletmeye bir ziraat mühendisi verilirse yaklaşık olarak 2500 ziraat mühendisi istihdam edilecektir.

Organik üretim gibi kontrol - sertifikasyon aşamalarının zorunlu olduğu bir üretim biçiminde, AB’nin konuyla ilgili kalite ölçütlerini karşılayan ve kayıt tutan, etiketten tarlaya izlenebilirliği sağlayan bir üretim biçimi, ancak ziraat mühendislerinin katkısı ile olanaklıdır. Başka türlü, kamusal tarımsal yayım faaliyetinin neredeyse ortadan kalktığı ortamda, Güneydoğu üreticisi organik tarım faaliyeti yürütemeyecektir.

Bu kapsam, 2353 işletmede 2500 ziraat mühendisinin ve an az 10 bin topraksız tarım üreticisinin istihdam edilmesi ve ülkenin organik üretim kapasitesine önemli bir katkının sağlanması anlamına gelecektir.

Tüm işletmelerin tek bir kooperatif yapı altında örgütlenmesinin sağlanmalıdır.

Mardin ve Şanlıurfa sınırlarındaki alanlar ihaleye çıkmış fakat Danıştay tarafından ihaleler iptal edilmiştir.

Ziraat mühendisleri Odası olarak bu arazilerin esas hak sahibi olan yani o bölgede yaşayan vatandaşlara verilmesini uygun görüyoruz.

AKİF KARAKOYUNLU

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

DİYARBAKIR ŞUBE BAŞKANI   

Okunma Sayısı: 1314