MAZOT TÜKENİYOR, BİYO-YAKITA NE DERSİNİZ? - EVRENSEL
Seçimler hafızalarda en çok “1 YTL’ye mazot” vaadi ile yer etti. Ancak vaat yarışına girişen siyasi partiler, dünyadaki petrol kaynaklarının giderek azaldığına değinmedi.
Onur Bakır
Seçimler hafızalarda en çok "1 YTL‘ye mazot" vaadi ile yer etti. Ancak vaat yarışına girişen siyasi partiler, dünyadaki petrol kaynaklarının giderek azaldığına değinmedi. Mazotun en büyük alternatifi olan biyo-yakıt gündeme gelmedi. Tarımsal yakıt sorununa dikkat çeken Ziraat Mühendisleri Odası ve TZOB, biyo-yakıtın yaygınlaştırılmasını önerdi.
Uzmanlar dünyadaki petrol rezervinin 40 yıl, doğalgaz rezervinin ise 60 yıl sonra tükeneceğini, petrol ve petrolden elde edilen ürünlerin arzının ilerleyen yıllarda azalacağını, fiyatlarının ise artacağına dikkat çekiyor. Ayrıca petrol ürünleri küresel ısınmayı da tetikliyor. Yakın gelecekte Türkiye gibi petrol ithalatçısı bir ülkede petrolden elde edilen mazotun fiyatının artması ve mazot kıtlığı sorunu yaşanması kaçınılmaz durumda. Mazot giderinin maliyetler içinde yüzde 20-35 arasında seyrettiği Türkiye‘de yılda 3 milyar litre mazot tüketen üreticileri zor günler bekliyor.
Mazotun en büyük alternatifi ise tarımsal ürünlerden elde edilen biyo-yakıt, bir diğer adıyla biyo-dizel. Türkiye Ziraat Odaları Birliği‘nden (TZOB) edindiğimiz bilgilere göre 28 ülkede biyo-dizel kullanılıyor. Yenilenebilir bir enerji kaynağı olan biyodizelin üretiminde kanola, aspir, soya, pamuk, ayçiçeği, palm ve yerfıstığı kullanılıyor. 2005 yılı verilerine göre biyodizel üretiminde yılda 1 milyon 600 bin tonla Almanya birinci sırada. Almanya‘yı 400 bin tonla Fransa ve Almanya, 250 bin tonla İngiltere izliyor. Türkiye ise 90 bin tonla 5‘inci sırada yer alıyor.
‘Yakıt fiyatlarını düşürür‘
TZOB, biyodizelin kırsal kesime faydalarını, "Tarımsal üretimde ürün çeşitliliği artmakta, yeni ürünlerin dönüşümlü ekilmesi ile verimlilik artışı sağlanmakta, ülkemizde bazı ürünlerde yaşanmakta olan üretim fazlası sorununun çözümlenmesine katkı sağlamakta, yakıt masraflarının düşürülmesinde etkili olmakta, yağlı tohumlardan arta kalan küspelerin yem sanayiinde kullanımı ile küspe ithalatı azalmakta, tarım-sanayi entegrasyonu sağlanabilmektedir" şeklinde sıralıyor. TZOB biyo-dizelin yaygınlaştırılabilmesi için şunları öneriyor:
"Kanola ve aspir tarımı konusunda eğitim ve yayım çalışmaları yapılmalıdır. İl ve İlçelerde ürünlerin adaptasyon çalışmaları yapılmalıdır. Çiftçilerin, kanola ve aspir tohumu temini konusunda ve pazarlamada yaşadığı sıkıntılar çözülmelidir. Özellikle hasat öncesinde ithalat kesinlikle önlenmelidir. Prim desteği devam etmelidir. Üretici örgütlerine doğrudan biyodizel satış imkanı tanınmalıdır".
2 milyon hektar değerlendirilmeli
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın ise, petrol gibi fosil yakıtlardan uzaklaşılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye sokulması gerektiğini belirtiyor. Tarımsal üretimde biyo-yakıtın son derece sınırlı kullanıldığını ve yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Günaydın, "Türkiye‘de tarım arazisi durumundaki 2 milyon hektar alan ekilmiyor. Bu alan biyo-yakıt için hammadde üretiminde kullanılabilir. Hammadde üretimi ile birlikte eşzamanlı olarak traktör ve iş makinelerinde biyo-yakıta elverişli motor üretimine geçilmesi gerekiyor. Biyo-yakıtın maliyeti 1 YTL‘nin biraz üzerinde. Maliyetin açısından avantajlı" diyor.
Biyo-yakıtla ilgili çeşitli tartışmalar da söz konusu. Özellikle biyo-yakıtın tek tip ekim nedeniyle ürün çeşitliliğini tehlikeye attığı ve ürün fiyatlarının yükselmesine yol açtığı kaydediliyor. Ancak ZMO Başkanı Günaydın da hammadde üretiminde ürün çeşitliliğinin korunması ve ekolojiye uygun alanlarda sağlıklı üretim yapılması gerektiğini vurguluyor. Günaydın, "Türkiye‘de biyo-çeşitliliği koruyarak üretim yapmak mümkün. Kanolayı, genetiği değiştirilmiş bir ürün olduğu için önermiyoruz. Özellikle aspir ekimini öneriyoruz. Hammadde buğday, patates ve şeker pancarından da üretilebilir" diyor. (Ankara/EVRENSEL)