MUĞLA’DA DOĞA KATLİAMINA, HUKUKSUZ ÇİMENTO FABRİKASINA HAYIR!
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 24 Aralık 2024 tarihinde "Muğla’da Doğa Katliamına, Hukuksuz Çimento Fabrikasına Hayır!" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.
MUĞLA’DA DOĞA KATLİAMINA, HUKUKSUZ ÇİMENTO FABRİKASINA HAYIR!
Muğla’nın Menteşe ilçesi Bayır-Deştin bölgesinde yapılması planlanan ve daha önce hazırlanan 2 (iki) ÇED raporu da mahkeme tarafından iptal edilen Çimento Fabrikasının yeni ÇED raporu hazırlanarak hukukun arkasından dolaşılmak istenmektedir. Kesinleşmiş yargı kararlarına rağmen, Entegre Çimento Fabrikası projesi için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bahse konu proje için İDK süreci yeniden başlatılmıştır.
1480 kilometre kıyı şeridi, zengin orman varlığı, sahip olduğu doğal güzellikleri, antik kentleri nedeniyle korunması ve turizme kazandırılması gereken alanlara sahip olan Muğla, tarımda ve turizmde söz sahibi illerimizin başında gelmektedir.
Çimento Fabrikası ÇED İptal Davası Bilirkişi raporu ile Muğla 2. İdare Mahkemesinin 2022/2222 esas, 2023/1222 sayılı kararı ve Danıştay 4. Dairesinin 2023/13287 esas, 2024/195 sayılı kararı ile onaylanan karar metninde;
- Entegre çimento fabrikası ve hammadde ocaklarının planlandığı ovalık bölgede verimli tarım arazileri ile yöre halkı tarafından kullanılan birçok kuyu bulunduğu,
- Muğla ilinin içme suyu ihtiyacının sağlandığı MUSKİ içme suyu kuyularının etkinlik alanında yer aldığı,
- Yüzey ve yeraltı sularının faaliyetten olumsuz etkileneceği, faaliyet sahasının yer altı ve yer üstü su kaynaklarına yakınlığı sebebiyle ekolojik bütünlük çerçevesinde tüm canlıları zincirleme olumsuz etkileyeceği,
- Maden ocaklarından kaynaklı oluşacak Partikül Madde (PM10) ve çöken toz emisyonlarının ÇED raporuna doğru yansıtılmadığı,
- Projenin hayata geçmesi ile çimento fabrikası ve maden alanlarının tarım alanları ile orman alanlarının ortasında kalacağı, bu durumda çevredeki tarım ve orman alanlarının fiziki ve toz etkisi açısından doğrudan etkileneceği,
- Doğal alanlarla bağlantısı devam eden orman alanının habitat bütünlüğünün korunması açısından son derece önem arz ettiği, yürütülecek faaliyet neticesinde orman ekosisteminin büyük oranda etkileneceği,
- Verimli devlet ormanı statüsünde 3 kapalı tam kapalılığa sahip alanda çok sayıda ağaç kesileceği, kesilecek ağaçların orman ekosistemine olası etkilerinin göz ardı edildiği,
- Orman yangını riski bulunan ve yangına 1. derecede hassas bir alanda yer almasına rağmen orman yangınlarıyla mücadele eylem planı olmadığı,
- Arı ve diğer böceklerin uğrayacağı zarar neticesinde arıcılık ve çam balı faaliyetlerinin sekteye uğrayacağı,
- Proje kapsamında çalışma yapılacak ocaklardan etrafa yayılan tozların çevredeki, doğal flora-fauna yapısı ile tarım arazileri ile kültür bitkileri ve zeytin ağaçlarına zarar vereceği,
- Faaliyet sahasına 3 kilometre mesafede zeytinlik alanlar ve tarım arazileri bulunduğu, zeytin ağaçlarının yapraklarındaki stomaları kapatarak ağaçların vejetatif ve generatif gelişimini olumsuz olarak etkileyeceği,
- Entegre Çimento Fabrikası projesinin 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu ile uyumsuz olduğu belirtilmiştir.
Halihazırda kurulu bulunan 3 adet Termik Santral ile yerel ve bölgesel hava kirliliğinden etkilenen bölge halkının, çimento fabrikasının faaliyete geçmesiyle daha fazla sağlık sorunlarıyla karşılaşması sürpriz olmayacaktır.
Sağlıklı ve yeterli su ile temiz hava canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için temel ve vazgeçilmez varlıklardır. Anayasanın 56. Maddesinde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” ibaresi ile hem sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına vurgu yapılmakta, hem de kamu kurumlarına ve vatandaşlara çevrenin korunması konusunda görev verilmektedir.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun Amaç başlıklı birinci maddesi “Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır” şeklindedir. Kanunun amacında “sürdürülebilir çevre” kavramına atıfta bulunularak, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin en alt seviyeye indirilerek, doğal kaynakların ve ekosistemlerin korunarak ve geliştirilerek hem bugünün hem de gelecek nesillerin faydalanabileceği şekilde yönetilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Enerji yoğun sanayilerden biri olan Çimento Sektörü, çevre ve hava kirliliğine olan katkısı nedeniyle Avrupa’da maliyetlerin artması sonucunu doğurmuş ve Çimento fabrikaları, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere kaydırılmaya başlamıştır. Deştin’de kurulmak istenen hammadde ocaklarıyla birlikte entegre çimento fabrikası da bu sürecin önemli örneklerinden biri olarak projelendirilmiştir.
Çimento üretimi, en fazla enerji tüketen endüstrilerden biri olmasının yanı sıra, genellikle bölgesel ve yerel hava kirliliğine yol açan nitrojen ve kükürt içeren ham maddelerin işlenmesini de içermektedir ve birincil enerji kaynağı olarak büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlıdır. Tüm bu unsurlar çimento üretiminin dünya çapında en büyük hava kirletici endüstrilerden biri olmasına yol açmaktadır.
Çimento fabrikalarının etkisi sadece yerel düzeyde kalmayarak ekosistem tahribatı, küresel ısınma, asit yağmurları gibi küresel ve bölgesel düzeyde de etkili olacaktır. Bölgede yaşayan bitki ve hayvan türlerinin zarar görmesi veya yok olmasına ve tarımsal verimin azalmasına yol açacaktır.
Sonuç olarak, bölgenin halihazırda var olan kirlilik yükü ve kuraklık riskine bağlı olan kırılganlığı göz önünde bulundurulduğunda, ilave hava ve su kirliliği yaratacak “Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocaklarının” yapılmasının geri dönüşü olmayan ve gelecek nesillerin yaşam hakkını tehdit edeceği çevresel hasarlar yaratacağı öngörülmektedir.
Planlı kalkınma anlayışından vazgeçerek rant ve talan politikalarına teslim olan kapitalist uygulamalar havamızı, suyumuzu, toprağımızı ve doğal yaşam alanlarımızı tehdit etmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını bir an önce yanlıştan dönerek, anayasa ve kanunlarla kendilerine verilmiş görevleri yerine getirmeye davet ediyoruz.
TMMOB olarak bilimin ve tekniğin ışığında, toplumun yaşam kalitesini artıran kamucu politikalarla ve çağdaş bir yönetim anlayışı ile halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz.
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı