İpek ARIOĞUL

ZİRAAT Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, Ankara‘da hayvancılığın potansiyelin çok altında sürdürüldüğünü, modern yatırımlara kamu desteğine ihtiyaç olduğunu belirterek, "Niteliğini yitirmiş çayır ve meralar hayvancılığın hizmetine sunulmalı" dedi.

Ankara‘da hayvancılığın ne durumda olduğunu, neler yapılması gerektiğini Ankara Hürriyet‘e anlatan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Günaydın, yayla özelliği ile hayvancılığa, özellikle de küçükbaş hayvancılığa elverişli olan Ankara‘nın modern yatırımlar ve kamu desteğiyle gerçek potansiyeline kavuşabileceğini söyledi. Ankara‘da küçükbaş hayvancılıktan hızla büyükbaş hayvancılığa ve kümes hayvancılığına bir geçiş olduğuna dikkat çeken Günaydın, şunları kaydetti:

"Hayvan besleme maliyetlerini düşürmek açısından, yem bitkileri üretim alanlarının süratle artırılması gerekiyor. Bunun yanı sıra, niteliğini yitirmiş çayır ve meraların ıslah edilerek hayvancılığın hizmetine sunulması, sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi konusu da önem taşıyor."

Günaydın, Ankara ve çevresinde hayvancılığı şöyle anlattı:

KÜÇÜKBAŞA ELVERİŞLİ BİR İL :

Ankara, yayla özelliği ile hayvancılığa, özellikle küçükbaş hayvancılığa elverişli bir ildir. Meraların zayıf ve kısa otlu olmaları ve arazi yapısı küçükbaş hayvancılığa daha elverişli bir durum yaratıyor. Koyun ve dünyaca ünlü Ankara Keçisi (Tiftik Keçisi) yetiştirilen hayvanların başında geliyor. Mekanizasyondaki gelişmeler ve destekleme fiyat politikasının daha çok bitkisel ürünlere yönelmesi nedeniyle, 1950‘li yıllardan itibaren, mera alanları hızla tarla şekline dönüştürüldü. Mera ve çayır-mera alanlarının tarıma açılması, kalanların da aşırı otlatma sonucu tahrip edilmesi nedeniyle, Ankara‘da hayvancılık, başarılı bir gelişim gerçekleştiremedi.

TİFTİK KEÇİSİ SEMBOLİK KALDI :

Hatta, Ankara‘nın sembolü olan Tiftik Keçisi ekonomik anlamda önemini kaybedip, sembolik olarak varlığını sürdüren bir tarımsal etkinlik şekline dönüştü. Cumhuriyet döneminden bu yana tiftik keçisi ve tektırnaklılar, sürekli bir azalış içerisine girdi. Çünkü, bu türler ekonomik önemini büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Ülkemizde Ankara Keçisi sayısı ve tiftik üretimi azalma sürecine girmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında diğer ülkelerde de tiftik üretiminin artması yanında, tiftik maliyetinin yüksekliği ve yapay elyaf üretiminin artması etkili olmuştur.

Büyükbaş ve kümes hayvancılığı gelişti

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, Ankara‘da hayvancılıkla ilgili olarak yaşanan diğer bir sürecin de hızla küçükbaş hayvancılıktan büyükbaş hayvancılığa, özellikle, daha verimli olan kültür ırklarına geçiş olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Büyükbaş hayvan varlığı Ankara‘da son yıllarda sayısal olarak azalmıştır. Ancak, bu sektörden elde edilen ürünlerde (süt, et gibi), üretim düzeyi, verimlilikte sağlanan artışlarla, yükselmiştir. Ankara‘nın yerli koyunu yağlı kuyruklu ırkların en belirgini olan Akkaraman‘dır. Akkaraman‘ın en iyileri Haymana‘da yetişir. Akkaraman‘ı Merinos ırkı izler.

Sığır ırkları içerisinde ise Yerlikara en yaygın olan ırktır. Ancak, Montafon, Holstein ve Hollanda Alacası, kültür ırkları sayısı giderek artarken Yerlikara sayısı azalıyor. Son yıllarda Ankara‘da çok hızlı bir gelişme gösteren hayvancılık faaliyeti ise kümes hayvancılığı. Özellikle Ankara çevresinde yer alan tesislerde büyük ölçeklerde üretim yapılıyor. Bu tesisler verimlilik ve teknoloji kullanımı bakımından son derece ileri düzeyde. Su ürünleri yetiştiriciliği de hızlı bir gelişim süreci içerisinde. İl sınırları içindeki baraj, göl, gölet ve ırmaklarda, veya tarla balıkçılığı olarak Alabalık, Sazan, Levrek, Kayabalığı, Yayın gibi balık çeşitleri yetiştiriliyor. Ankara‘da hayvancılık faaliyeti olarak arıcılık ve ipek böcekçiliği de önemli bir yere sahip.