"NÜKLEER ENERJİYE HAYIR" BASIN AÇIKLAMASI
TMMOB Birimlerince 23 Mart 2011 tarihinde, "Nükleer Enerjiye Hayır" basın açıklaması yapıldı.
Şubemizinde içinde yer aldığı TMMOB Birimlerince 23 Mart 2011 tarihinde, "Nükleer Enerjiye Hayır" basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklaması metni aşağıdadır :
NÜKLEERİ DURDURUN!!!
23.03.2011
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Öncelikle geçtiğimiz günlerde Japonya‘da meydana gelen deprem felaketi sonrasında Nükleer Santralde oluşan zincirleme arızalar sonucunda soğutulamadığı için defalarca patlama sebebiyle oluşan radyasyon sızıntısı insan sağlığına ve çevreye verdiği zararlardan dolayı duyduğumuz üzüntüyü sizlerle paylaşmak isteriz. Konunun hassasiyetle önemsenmesi gerekmektedir.
Nükleer santraller dünyanın gündemine geldiğinden beri riskleri tartışılmaktadır. Bazı nükleer yanlıları her sistemin kaza riski taşıdığını, nükleer santrallerin kaza riskinin ise yok denecek kadar az olduğunu iddia etmektedirler. Elbette her teknolojik mekanizma çalışması esnasında bazı aksaklıklarla karşılaşma riskine sahiptir. Ancak bu aksamanın yol açacağı sonuçlar düşünüldüğünde, hiç kuşku yoktur ki nükleer santrallerin etkileri çok daha ölümcül ve geri döndürülemez olmaktadır. Nükleer santralleri piknik tüpü ile karşılaştıran Başbakanın anlatımı ise devletimizin en üst düzeyde gerekli önlemlerin nasıl alabileceğinin göstergesidir. (!)
Şimdi santrallerin nesillerinden söz edilerek, sorun yokmuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Ancak şurası iyi bilinmelidir ki, nükleer santraller kaçıncı nesil olursa olsun, sorunlu olmuştur. Nesil farkı olmaksızın atık sorunu çözülememiş, insan neslini yok etme noktasına gelmiştir. Bir başka nokta ise, her nesilde yaşanan kazalar, radyoaktivite ile kirlenmiş coğrafya, can kayıpları ve toplumdan gizlenen radyasyon etkisi sonrası sistemlere ek yaparak nesil yükseltmek demek insanları kobay olarak kullanmak demektir. Bunun adı da cinayettir, başka Bir şey değildir.
Ülkemizde Akkuyu Nükleer Santrali tartışmalarının yapılmaya başlandığı 70‘lerden bu yana, nükleer santrallerin deprem kuşağında bulunmasının riskleri daha da arttırdığı söylenmiştir. Santral binasının şiddetli depremlere dayanıklı olmasının sorunları ortadan kaldırmadığı son örnekle bir kez daha görülmüştür. Bina, Reaktör ve diğer sistemler yıkılmasa bile deprem sırasında oluşabilecek kazalar kontrol edilemezse çok vahim sonuçların ortaya çıkacağı son örnekle görülmüştür.
Çernobil kazası sonrasında oluşan bazı rakamlara bakarsak olayın ne kadar vahim ve ciddi boyutta olduğunu görebiliriz:
•· 1986-2000 yılları arasında, kaza sırasında henüz çocuk olan 1400 gencin ameliyatla tiroit bezleri alınmak zorunda kaldı. (Tiroit kanserini önlemek için)
•· 3 milyondan fazla insan faciadan doğrudan etkilenen Çernobil kurbanları statüsünde kayıtlı bulunuyor.
•· Şu anda bir milyonu çocuk olmak üzere 3,5 milyon insan, Ukrayna‘nın radyasyonla kirlenmiş topraklarında yaşamaktadır.
•· Sakat doğumlar ve büyüme bozuklukları Ukrayna‘da %230, Beyaz Rusya‘da ise %180 artmıştır.
•· Ukrayna‘nın, Çernobil kazası nedeniyle kaybı yaklaşık 150 milyar dolardır.
•· 7,1 milyon insanın gelecekte ciddi sağlık sorunları yaşaması beklenmektedir.
•· 3 milyon tedavi görmesi gereken çocuk
•· 600.000 radyasyona maruz kalma açısından sürekli izlenmesi gereken insan
•· Yıllarca tarım yapılamayacak arazi.
Çernobil; Ukrayna‘da yüzlerce ölü, yıllarca tarım yapılamayacak arazi, binlerce kanserli insan ve onlarca yıl kanser tehdidi altında yaşayacak nesiller bırakmıştır. Ve kaza yapan reaktör şu an toprağın altındadır, daha da tehlikeli olan şu an toprak altında ne olduğunu kimse bilmemektedir. Meteorolojik hava akımlarıyla Batı Karadeniz‘e gelen radyasyon bulutları, bölgede yetişen ürünler ve çevresel koşullar nedeniyle insanlar üzerinde kuşkusuz olumsuz etkiler yapmıştır. Her ne kadar rakamlara kanser oranındaki artış yansıtılmasa da bölge halkı bu artışı çok net bir şekilde yaşamaktadır. Yapılan araştırmalar, Karadeniz‘de her ailede kanser vakalarının olduğunu göstermiştir.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Nükleer santral gibi yoğun ileri teknoloji bulunduran, dışa bağımlı, pahalı, atık sorunu halen çözülmemiş ve en önemlisi çok yüksek risk içeren yöntemlerle enerji elde edilmesi, en temel mühendislik kriteri olan "kaynakların insan ve toplum yararına optimum kullanımı" ilkesine aykırıdır. Nükleer enerji santralleri, dünyanın her yerinde derhal kapatılmalıdır. Nükleer silahlar ve nükleer santraller bütün dünyada yasaklanarak çocuklarımıza radyasyonla kirlenmiş bir dünya değil temiz bir dünya bırakmak temel ilke kabul edilmelidir.
. Hükümetin ilgili bakanı daha önce nükleer santrallere güvenini tam olduğunu söylemiştir. Merak ediyoruz, bugün Japonya‘da Fukuşima Nükleer Santral‘inde yaşanmakta olan felaketi televizyon kanallarından izlerken, Enerji Bakanı Yıldız, aynı cevabı tekrar verebilir mi? Sayın Erdoğan, Rusya‘ya gittiği gibi bugün Japonya‘ya gidebilir mi? Fukuşima nükleer santralinin 30 km yakınına giderek yine günlerdir dile getirdiği sözleri aynı rahatlıkla dile getirebilir mi? Türkiye‘de insanların hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Hükümet, Çin‘in, Almanya‘nın, İsviçre‘nin ve hatta Venezüella‘nın yaptığını yapmalı. Başbakan, nükleer santral planını durdurmalıdır.
Japonya‘da yaşanan kaygı verici gelişmelerin ciddiye alınarak, Hükümeti Akkuyu Nükleer Santral macerasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Yalnızca Akkuyu değil, Sinop‘ta kurulması öngörülen nükleer santral konusunda Japonya ile yürütülen görüşmelerden de vazgeçilmelidir
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bizler uyarıyoruz!
TC Anayasası, madde 56‘da derki; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir..." denmektedir.
Yetkililere sesleniyoruz; Türkiye‘de yaşayan teknik insanlarının ve halkın sesine olmasa bile, Japonya Halkının çığlıklarına kulak vermeye çağırıyoruz.
Bizler ülkemizde nükleer santral istemediğimizi, bu santrallerde bir kaza yaşandığında çok geniş bir bölgeyi etkilediğini ama kimsenin buna hakkı olmadığını bir kez daha belirtiyoruz. Bugüne kadar ısrarla sürdürülen radyasyonla kirlenmiş enerji politikaları derhal terk edilsin. Enerji üretmek için ne doğayı, ne geleceğimizi kirletmeyelim.
Enerji politikamız, lobilerin değil halkın sesine kulak vererek belirlensin.
Saygılarımızla,
TMMOB Denizli İKK KESK TTB Denizli Tabipler Odası