ODA BAŞKANIMIZIN ADANA'DA YAPTIĞI BASIN TOPLANTISI METNİ

MERKEZ
25.01.2006
 

-  B A S I N  T O P L A N T I S I  -

 

AMATÖR YAZARIN SAPTIRMALARI ÜZERİNE ZORUNLU AÇIKLAMA

28 Aralık 2005, Adana

Ziraat Mühendisleri ODASI Adana Şube Başkanlığı tarafından, 17 Aralık 2005 tarihinde düzenlenen “Küresel Tarım Politikaları ve Ziraat Mühendisleri ODASI’nın Duruşu” adlı panele davet edilen ve konuşma yapan Adana Sanayii ODASI Başkanı Ümit ÖZGÜMÜŞ, daha sonra SABAH Gazetesi Güney Baskısı’nda 20 Aralık 2005 tarihinde çıkan “Üslub-u beyan, ayniyle insan” ve 27 Aralık 2005 tarihinde çıkan “Solculuğa yeni başlayanlar için: küreselleşme” başlıklı yazılarında gerçekleri saptırmakla kalmamakta, Ziraat Mühendisleri ODASI’nın politikaları konusunda okuyucuyu yanıltıcı açıklamalarda bulunmaktadır.

Panel sırasında entelektüel ve insani anlamda içine düştüğü olumsuz durumun iç sancılarını yansıtan yazılar, bu niteliği ile Ziraat Mühendisleri ODASI’nı ilgilendirmemektedir. Ancak ODA’nın Genel Başkanı ve dolayısıyla tüzel kişiliğin taşıyıcısı sıfatıyla şahsıma yönelttiği ve aslında açıkça kendi düzeyini gösteren suçlamalar, ODA’mız hakkında kamuoyunda yanlış anlamalar yaratacak nitelikte bulunduğundan, bu  açıklamalara müdahale etme zorunluluğu doğmuştur.

Adana Sanayii ODASI’nın saygın kişiliğini ayrı tutarak, ÖZGÜMÜŞ’ün yazılarında ortaya konulan gerçek dışı iddialara ilişkin açıklamalarımızı kamuoyuna duyurmayı bir görev biliyoruz.

1 – Ziraat Mühendisleri ODASI’nın kendisinden farklı düşüncelere tahammül  etmediği ve böyle düşünenleri “adilik ve alçaklıkla” suçladığına yönelik gerçek dışı açıklama.  

Sayın basın mensupları, özellikle ve önemle belirtmek isterim ki, ODA’mız kendisinden farklı düşünenlere tahammül edemeyen bir anlayışla yönetilseydi, bizzat iddia sahibinin, ODA’mızın düzenlediği bir Panel’de yer alması mümkün olmazdı. Düşünceleri Adana kamuoyu tarafından yakından bilinen ÖZGÜMÜŞ, farklı anlayışların da temsil edilebilmesini sağlamak üzere, ODA Genel Başkanı ve Adana Şube Başkanı’nın karşılıklı danışmaları sonucunda, ziraat mühendisliği kamuoyunun itirazlarına karşın Panel’e davet edilmiştir.

Bunun yanında, bir izleyenin sorusuna verdiğimiz yanıtta da açıkladığımız üzere, Ziraat Mühendisleri ODASI, Anayasa’nın 135 inci maddesi anlamında kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olması bağlamında, hiçbir siyasal parti ile doğrudan ya da dolaylı bir ilişki içinde değildir, hiçbir siyasi ideolojinin takipçisi ya da yürütücüsü değildir. Bu çerçeve içinde, Türkiye’nin 81 ilinde yargıç gözetiminde gerçekleştirilen demokratik  seçimlerle işbaşına gelen ODA yöneticileri, Türkiye’nin farklı renklerini yansıtırlar, meslek, sektör ve Türkiye yararına işleri, uyum içinde yürütürler. Farklı düşüncelerin tartışılması ve kamu yararına sonuçlara ulaşılarak ODA politikalarının belirlenmesi, Ziraat Mühendisleri ODASI’nın demokratik yönetim anlayışının gereği olarak ortaya çıkmaktadır.

Buna karşılık ZMO, 52 yıllık tarihinin kendisine yüklediği sorumluluk anlayışının doğal bir sonucu olarak, emeği ile geçinen mühendisin – üreticinin ve tüketicinin, dürüst çalışan tüccarın sanayicinin yanında, çıkarı uğruna gözü hiçbirşeyi görmeyen işbirlikçilerin ve emek sömürücülerinin karşısındadır. Başka bir deyişle, nitelenen gruba yönelik, “farklı da düşünseler mazur görülebilirler” şeklindeki bir yaklaşım, Ziraat Mühendisleri örgütlülüğü içinde dün ve bugün yandaş bulamamıştır, yarın da bulamayacaktır.   

Sayın basın mensupları, 17 Aralık 2005 tarihinde paneli izleyen birçok arkadaşınızın da tanık olduğu üzere, karşı çıktığımız ve tahammül edemediğimiz şey bizden farklı düşünülmesi değil, Türkiye’de 350 milyon TL olan asgari ücretin, “rekabet üstünlüğü sağlama” düşüncesi çerçevesinde 20’ye yakın ilde daha da düşürülmesine yönelik olarak ortaya konulan gayretlerdir.

Ülkede gelir dağılımı uçurumunun giderek artmakta ve yoksulluğun tahammül edilemez boyutlara ulaştığı bir dönemde, “bir insan 350 milyon lira aylıkla evine nasıl ekmek götürür, nasıl çoluk çocuk büyütür” diye düşünmek yerine, 18 inci yüzyılda İngiltere’de yaşanan ve artık insanlık tarihinin çoktan aştığı vahşi kapitalist dönemi çağrıştıracak şekilde, bu ücretlerin daha da düşürülmesini savunmanın, insafla açıklanabilir bir tarafının olmadığı ortadadır.

İnsanlık tarihinin aldığı bunca yoldan sonra, “asgari ücretten vergi alınmamasının önerilmesi”  gibi insanlık onuruna yaraşır seçenekler ortada iken, emek sömürüsünü açıkça savunma, konuşmamız sırasında hak ettiği sertlikte eleştirilmiş, ancak herhangi bir kişi ya da kurum hakkında hakaretamiz bir cümle kullanılmamıştır. 

Bu bağlamda, konuşmamızın iddiaya konu edilen bölümüne ilişkin satır başları, tanıkların da beyanları uyarınca yeniden birleştirilmiş olup, şöyle özetlenebilir;

Manisa’da, Denizli’de ve Gaziantep’te 350 milyon lira asgari ücretle çalışan emeğin toplam üretimdeki payını eğer siz Van’da ona 250 milyon lira vererek azaltabilirseniz, o aradaki katma değeri siz bir kez daha merkeze transfer edebilirsiniz. Böylesine adi ve böylesine alçakça bir sömürü ilişkisi, yalnızca Türkiye’de değil, Çin’de, Endonezya’da, Güney Kore’de ve Arjantin’de yapılıyor. Nike ayakkabılarını Endonezya’da 8 – 15 yaşındaki çocuklar üretiyor. Çin’de, ormanın içinde bir imalathanede meydana gelen patlamada ölen 150 çocuk, bizim düğünlerimizde kullanılan havai fişekleri üretirken ölüyorlar. Yani, küreselleşme denilen şeyin, böylesine yoğun, insanın yaşantısı ve onuru üzerinden yürütülen ve insanı hiçlemeye yönelik bir sömürü süreci olduğunu bilmeliyiz”. 

Konuşma sürecinde, ÖZGÜMÜŞ’ün, “sizin gibi düşünmeyenleri adilik ve alçaklıkla suçlayamazsınız” şeklindeki ifadesine karşılık verdiğimiz yanıt ta, ana hatlarıyla şöyledir;

 “İnsanların dünyada belirli görüşleri ileri sürme hakları vardır. Ancak ileri sürdüğünüz görüş ya da hak, bir grubun yaşam alanını daraltacak bir açılım sağlıyor ise, ben durduğum yerden bunu bu şekilde tanımlıyorum. Bu hiçkimsenin şahsına yönelik bir suçlama değildir.... Eğer benim sözlerim içinde, bu ülkenin yoksulu, bu ülkenin işçisi, bu ülkenin çiftçisi ya da bu ülkenin hakkıyla çalışıp para kazanmaya çalışan sanayicisi aleyhine bir söz bulunursa, benim hakkımda da benzer ithamlarda bulunulsun. Ancak bir kez daha söylüyorum, zaten nefes alamayan işçilerin biraz daha sırtına binmeye yönelik yaklaşımlar, karşılarında bizi bulacaklar, bizim yanımızda da birileri olacaktır”

Sayın basın mensupları, görüldüğü gibi farklı düşünceye tahammül etmeme, belirli kişilere hakaret etme gibi bir durum panel sırasında tarafımızdan ortaya konulmamış, bu ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan ve emeğiyle geçinen kesimlerden yana haklı bir tavır sergilenmiştir.

2 – Ziraat Mühendisleri ODASI’nın 30 yıl evvelin solculuk anlayışı ile yönetildiği, buna karşılık Marksizmin de bilinmediğine yönelik, düzey erozyonuna sahip cümle. 

Yukarıda ifade edilen cümle, tümüyle ÖZGÜMÜŞ’ün hayal dünyasının bir ürünüdür. Panelin hiçbir bölümünde, tarafımdan, Marksizm hakkında herhangi bir söz söylenilmiş değildir.

Panelde, Türkiye’nin ulusal sanayisinin yabancı sermaye tarafından ele geçirildiği, içtiğimiz sudan yediğimiz yoğurda kadar yabancı markaların esiri olduğumuz, bu süreçte yalnız üretici değil tüketici ve ulusal sermayenin de kaybettiği, buna karşılık çokuluslu şirketlerin kazandığını belirttik.

ÖZGÜMÜŞ’ün tahammül edemeyerek onbeş gündür saldırdığı, “eski solculuk, Marksist anlayış” diye nitelediği görüşler bunlardır.

Özellikle altını çizerek belirtmek isterim ki, Ziraat Mühendisleri ODASI, Anayasa’mızda ifade edilen demokratik, laik sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı, Atatürk’ün açtığı aydınlık yolda tavizsiz ilerleyen bir meslek örgütüdür.

Bununla birlikte, bir konunun da altının çizilmesinde yarar görülmektedir. Marksizm, Türkiye’deki Hukuk, İktisat ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde “siyasal düşünce tarihi” derslerinde işlenmektedir. Şunu açıklamak zorunda kaldığım için lütfen beni mazur görünüz, ÖZGÜMÜŞ’ün yazılarında “cahil” nitelemesi ile tanımlanan Ziraat Mühendisleri ODASI Başkanı, Ziraat Fakültesi yanında İktisat ve Hukuk Fakültelerini de bitirmiş, Siyasal Bilgiler Fakültesinin “Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi” Ana Bilim Dalı’nda doktorasını tamamlamak üzeredİr. Dolayısıyla, amatör yazarın sözünü ettiği alanlarda akademik bilgi sahibidir; on yıldan fazla bir süredir demokratik kitle örgütleri ve sendikalarda yöneticilik yapan, onlarca kitabı ve makalesi olan bir kişi olarak, birikimini kamuoyunun sınamasından defalarca geçirmiş bir insandır.

Buna karşılık, üzüntü ile ifade etmek isterim ki, sayın amatör yazarın el yordamı ile köşesinde yazmaya gayret ettiği konular, cahil cesaretinin bir sonucudur.

**

Değerli basın mensupları,

İlk yazısını yazdığı 20 Aralık 2005 tarihinden beri, defalarca, kendi istediği bir TV kanalında, kamuoyu önünde teke tek tartışmaya çağırdığımız ÖZGÜMÜŞ, böyle bir tutum yerine, köşesinden saldırmaya devam ediyor.

Kendisine Adana’dan sesleniyoruz, olayları çarpıtmaktan vazgeç, kendi işini yap.  

Ziraat Mühendisleri ODASI, tarım ile ilgili her alanda kendi işini eksiksiz yapıyor, AB sürecini ve DTÖ sürecini kamuoyuna aktarıyor, tarımın ve tarımcının yanındaki 52 yıllık duruşunu pekiştiriyor...

Ziraat Mühendisleri ODASI, emperyalizmi bu ülkede yenen ve kapitülasyonları kaldıran bir ulusun evlatları olarak, tarımdan sanayiye kadar tüm üretim araçlarının birer birer yabancıların eline geçişine tanık olduğumuz süreçte, bu gidişe dur diyenlerin safında yer tutuyor.

Unutulmamalıdır ki kimileri kendi köşelerinde yazarken, insanlık tarihi, dün olduğu gibi bugün de, insan onurunu yüceltenlerin mücadelelerini yazmaktadır...

 

  Gökhan GÜNAYDIN

      Başkan

(Yönetim Kurulu adına)   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Okunma Sayısı: 451