ODA TV: "GIDA EMPERYALİZMİ SAĞLIĞIMIZLA OYNUYOR" DİYORDU... ABD`Yİ KARŞISINA ALMIŞTI- 2 HAZİRAN 2019

MERKEZ
03.06.2019
 

 

Doç. Dr. Osman Nuri Koçtürk, gıda emperyalizmine karşı 1950’lerden 1980’lere kadar büyük savaşım vermiş, bunun bedelini de acı olarak ödemiş bir yurtsever bilim adamı.

Onun hakkında ilk yazımı, Karşıyaka Belediyesi tarafından büstü dikildiğinde yazmıştım. Geçenlerde, Alaca Yayınları’nın yayın yönetmeni Doğu Polat beni aradı ve Osman Nuri Koçtürk’ün, ilk yayımı 1966’da Toplum Yayınevi tarafından yapılmış olan “Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi”kitabını yeniden yayıma hazırladığını söyledi. Benden istediği, kitabın arka kapağına konmak üzere Osman Nuri Koçtürk hakkında birkaç sözcük yazmamdı.

Ve kitap dün adresime geldi.

SÜT TOZU, ALGI OPERASYONU, ALDATMACA

Koçtürk’ün kitabının ön kapağında, Gıda Emperyalizmi sözcükleriyle birlikte 1950’lerde ABD’nin ülkemize gönderdiği bir süt tozu tenekesinin fotoğrafı var. Emperyalizm yalanlarındaki algı operasyonunu bu kutunun üzerinde görmek mümkün; Amerikan Bayrağı üzerinde büyük bir Türk-Amerikan dostluk(!) el sıkışması çizmişler. Bir de ‘hediye’ diye yazmışlar; yersen tabii!

Kitabın ‘Sunuş’ bölümünde, Soner Yalçın’ın 16.11.2014 tarihinde Sözcü Gazetesinde yayımlanmış olan; CIA’in Hedefindeki Gıda Uzmanı: “Tarhana Osman” başlıklı yazısı var.

Koçtürk’ün yazdığı kitabı okumaya Soner Yalçın’ın yazdıklarıyla başlamak, gerçekten de büyük bir şans veriyor okuyucuya…

Doğu Polat, Soner Yalçın’ın yazısını kitabın girişine koyarak okuyucusuna şu mesajı veriyor;

“Bu kitabın yazarı, emperyalizm felsefesi yaparak masa başında vatan kurtarmaya çalışanlardan biri değildir. Koçtürk, emperyalizmin kaynağında yaşadıktan sonra ülkesine dönen ve emperyalizme karşı diliyle, kalemiyle, tırnaklarıyla savaşırken yaşamın kendisine zindan olmasına aldırmayan bir yurtseverdir!”

Ve kitabın arka kapağında, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı, Özden Güngör’ün çok anlamlı bir Osman Nuri Öztürk tanımlaması ile benim şu satırlarım var;

“Gıda emperyalizmi sağlığımızla oynuyor,” diyordu 1960’larda. ‘Çocuklarımıza, süt yerine süt tozu, halkımıza zeytinyağı yerine margarin yedirmeye, özgün buğdayımızı Sonora ile yok etmeye çalışıyorlar!’ diye haykırıyordu.

ABD tarafından ‘nötralize edilecekler’ listesine alınınca da, başına gelmedik kalmadı, benim ‘tarhana’ hocam Osman Nuri Koçtürk’ün!”

BÖYLE HOCALARI ÜNİVERSİTEYE ALMAYACAKSIN!

Bu kitabın ilk yayımlandığı 1966 yılında ben Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ikinci sınıf öğrencisiydim. Ama o yıllarda, Koçtürk Hocamızın ABD’ye ve özellikle de gıda emperyalizmine karşı amansız bir savaş içinde olduğunu bilmiyordum.

Yalnız çok iyi anımsadığım bir şey var!

1967’nin başında iki kez ‘Gıda’ derslerimize girmiş, derslerin yarıdan fazlasında bize emperyalizmin gıdalarımızla nasıl oynadığını anlatmıştı.

İkinci dersten sonra hocamıza bir daha rastlamayınca, o zamanlar biyokimya kürsü başkanı olan Prof. Dr. Kazım Aras’a Koçtürk’ü sormuştuk.

Kazım Aras yüzünü ekşiterek bize şunları söylemişti; “Aslında böyle kişilerin üniversiteye sokulmaması gerekir!”

Ancak Kazım Aras’ın bu karalamasından sonra Koçtürk’ün değerini anlamıştık. Çünkü Kazım Aras, kendi kitabını satın almayan, -yani kendisine beş lira vermeyen- öğrencileri sınıfta bırakacak kadar zavallı bir adamdı. Kitabı bir başka arkadaşınızdan almış olamazdınız elbette.

Evet hocamız üniversiteden sürülmüştü!

Biz nereden bilirdik, Koçtürk hocamızın Amerikan emperyalizmine karşı verdiği mücadele nedeniyle ABD tarafından “nötralize edilecekler” listesine alınmış olduğunu…

Nereden bilirdik, o yıllarda Ankara Üniversitesi içinde Kazım Aras türü yöneticilerin Koçtürk’e gününü göstermek için fırsat kolladıklarını…

DOÇENTLİĞİ ONUR RÜTBESİ OLDU

Ve “Gıda Emperyalizmi” adlı kitabı yayımlanınca da, bunu fırsat sayanların harekete geçerek onun sadece kariyeri ile değil yaşamı ile de oynamaya başlayacaklarını nereden bilecektik!

Ama Koçtürk hocam için hiçbir şey, Amerikan emperyalizmi ile mücadele etmekten daha önemli değildi.

Nitekim, profesör yapılmamasını hiçbir zaman önemsemedi. Tam tersine “doçent” ünvanını, emperyalizme karşı verdiği mücadelenin bilimsel simgesi ve bir onur rütbesi olarak her zaman gururla taşıdı.

Bu kitabı, Soner Yalçın’ın sunuş yazısıyla zenginleştirerek yeniden yayımlayan Alaca Yayınları ile yayın yönetmeni Doğu Polat’a teşekkürler…

 

Yazan: Prof. Dr. Suat Çağlayan

Prof. Dr. Suat Çağlayan

Odatv.com

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Okunma Sayısı: 791