ÖNCE EKMEKLER BOZULDU - SABAH
ERDAL ŞAFAK
Sevgili ve değerli medyamız "Ciddi" konulara odaklandığı için ekranlarda ve sayfalarda pek yer bulamıyor ama Türkiye tahıl piyasasında şu sıralar ürkütücü şeyler oluyor.
Sektörde söz sahibi olanlar "Ürkütücü" sıfatını bile yetersiz bulup, "Panik"ten, "Psikolojik savaş"tan, "Kıtlık korkusu"ndan söz ediyorlar. Tablo özetle şöyle:
- Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) piyasanın ihtiyacını karşılamak için stoklarındaki "Son kurşun" olan 100 bin ton buğdayı talep toplama yöntemiyle satışa çıkarıyor. Ne kadar talep geliyor biliyor musunuz; 1 milyon ton!
- Özel sektör geçen yıl iç pazardan satın aldığı 260 bin ton buğdayı TMO depoları ve silolarında bekletiyor.
- Yine özel sektör, buğday ithalatının serbest bırakılması kararıyla dış pazardan satın aldığı 200 bin ton buğdayı da depolarda tutuyor.
- Arzın talebin altında kalması ve başta enerji olmak üzere girdilerdeki maliyet artışı sonucu Türkiye‘ nin her yerinde ekmek fiyatları zamlanıyor. (Zincire şimdilik son halka olarak bugün İzmir eklenecek. Hemşerilerimiz sabah fırına gittiklerinde yüzde 11.5‘lik zamla tanışacaklar.)
Çelişkili tahminler
- Ve sektörün tüm aktörleri gözleri bulutlarda, kulakları Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü‘nde, TMO‘da, en çok da isabetli tahminleriyle bu alanda bir numaralı otorite olan ABD Tarım Bakanlığı‘nda; iki ay sonra azçok ortaya çıkacak 2008 rekolte rakamlarını bekliyorlar. Rivayet muhtelif:
TMO ilkbahar yağışlarının çok değil, "Mevsim normallerinde" olması durumunda, Türkiye‘ nin bu yıl 20 milyon ton buğday üretebileceğini savunuyor. (Not: Geçen yıl rekolte 15.5 milyon tonda kaldı. Oysa daha önce en kötü hasatta bile 16.517 milyon tonun altına inmiyordu. Bir not daha: Türkiye‘nin yıllık buğday ihtiyacı en az 20 milyon ton.)
Üretimin yüzde 40‘ını sağlayan Konya, TMO‘nun iyimser tahminini paylaşmıyor. Örneğin Konya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Hüseyin Motuk‘a göre, "Yağışlar yetersiz ve böyle giderse Türkiye‘yi çok ama çok sıkıntılı günler bekliyor."
Aynı şekilde, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü rekoltenin taş çatlasa 16.6 milyon tonu geçmeyeceği görüşünde.
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) daha da karamsar: Türkiye kötü bir hasatla karşılaşacak. "Ne kadar?" Cevap: "Bir yıl öncesine göre yüzde 10 düşüş olacak." Neden? Çünkü buğday ekilen alanlar daraldı (En az 100 bin hektar), küresel ısınma yüzünden yağışların azalmasıyla verim düştü.
"İstikrarsızlık" uyarısı
Dünyada ateşin iyice yükseldiği bir dönemde böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Düşünün; borsalarda buğdayın fiyatı geçen yıl yüzde 100‘den fazla arttı. Ekmeklik buğdayda artış yüzde 270 gibi baş döndürücü zirvelere tırmandı. Onun üstüne bu yılın sadece ilk iki ayında yüzde 17 daha eklendi. Bu, buğdayın 2008‘de de en az yüzde 50 zamlanacağı anlamına geliyor.
TMO işte bu koşullarda bugün tahıl piyasasındaki "Savaş"ın bazı komutanlarıyla toplanıp "Nereye gidiyoruz" diye soracak.
Yanıtı biliyoruz. Çünkü AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Javier Solana‘nın 13-14 Mart‘taki devlet ve hükümet başkanları zirvesi için hazırladığı rapora göz attık: "İklim değişikliği ciddi güvenlik riskleri biriktirmeye başladı. Aralarında Türkiye‘nin de bulunduğu bazı ülkelerde tarım üretiminde düşüş olacak. Bu da istikrarsızlıkları tetikleyebilecek."
"İstikrarsızlık"la kastedilen ne mi? Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy‘nin ekonomik danışmanı sosyalist Jacques Attali şöyle diyor:
"Antik çağlardan beri ihtilallerin ve devrimlerin çoğu ekmek fiyatlarındaki artışın yol açtığı halk isyanlarıyla başladı."
Haklı. Örneğin Fransız İhtilali üst üste 5 yıl hüküm süren kuraklık ve onun sonucu olan kıtlık ve zamların yarattığı öfkeyle tetiklendi. (Kraliçe Marie-Antoinette ne diyordu; "Ekmek bulamayan pasta yesin!") Rusya‘da Bolşevik Devrimi‘nin çıkış noktası da "Ekmek kavgası" oldu.
Bu çağda elbette ihtilal, devrim pek akla getirilemez. Ama Solana‘nın "İstikrarsızlıklar" diye geçiştirdiği risklerin boyutlarını da kimse kestiremez.