'PAHALI MEYVE-SEBZENÎN NEDENİ HAL SİSTEMİ' – BİRGÜN
AHMET ÇAKMAK
» Avrupa Birliği'nde (AB) tarımdaki mülkiyet yapısı bize benzeyen ülkeler var mı?
G.Günaydın: AB içinde İspanya, Portekiz, Polonya ve Yunanistan bize benzeyen ülkeler. Bunlarda toprak büyüklüğü 4-7 hektar. Türkiye'de ise 6 hektar.
A.Aysu: AB, 1968'den itibaren ortalama toprak büyüklüğünü artırma politikası uyguladı. Küçük köylülüğü tasfiye etmeye, şirketleşmeye yönelik bir politika uyguladı. Küçük çiftçi orada artık tarımsal bir aktör değil. Doğaya bekçilik etsin diye fonlanıyor.
G.Günaydın: Türkiye'de küçük köylülük vahşi bir şekilde tasfiye ediliyor. 1988 ile 2006 arasındaki yaklaşık 20 yılda köyden kopan insan sayısı 1 milyon iken sadece 2004-2005 yılları arasında bin 300 kişi köyünden koptu. Küçük köylülüğün tasfiyesi iyi bir şey mi, değil mi, buna karar vermek için tasfiye sürecine bakmak lazım. Türkiye'deki uygulama tarımdan kopan insanların kentlerde siyasal islam ve çetelere malzeme olması sonucunu doğuruyor.
» Tarımda şirketleşmenin zararları nelerdir?
Şirket tarımında verimlilik bir süre artar ama sonra kimyasalların kullanımı nedeniyle verimlilik düşmeye başlar. Bizim önerdiğimiz ise toprağı ve suyu yok etmeden, temiz gıda üreten, önce yoksulu gözeten bir model. Türkiyenin tüm tarımsal girdilerini çokuluslu şirkeder sağlıyor. Oysa Türkiye 13 bin bitki çeşidinin bulunduğu bir gen bankasıdır. Kendi tohumumuzu ıslah edebilir, damızlık hayvanımızı üretebiliriz.
» Fındıkta çözüm var mı?
A.Aysu: Fındık üreticileri bu ülkeye 2 milyar dolar gelir sağlıyor. Gerçek bir üretici organizasyonu fındığı çok daha yüksek fiyata üreticiden alıp dünyaya satabilir. Tüccar alivre işlemle fındığı hasattan önce düşük bedelle bağlıyor, sonra alıp dünyaya satıyor. Fis-kobirlik ise arz fazlasını alıp depoluyor. Fiskobirlik arz fazlasına odaklanacak yerde yurtdışı pazarlara egemen olabilecek ahm-satım politikası izleseydi herşey farklı olurdu. Fiskobirlik 180 depoya sahip. 1982'ye kadar fındığın yüzde 80'ini ihraç edebiliyordu. Şimdi bir şey yapamıyor, çünkü bilançosundaki zarar silinmiyor ve kredi alamıyor.
» Üretici birliklerinin etki alanının genişlemesini neler önlüyor?
G.Günaydın: Sebze meyve de, mesela domateste üreticiden 250 bin liraya çıkıp tüketiciye 1.5 milyona ulaşmasının nedeni hal sistemidir. Hallerin kapatılması lazım. Hallerin iki meşruiyet nedeni var: biri sistemi kayıt içine almak, ötekisi de sağlıklı ürünün tüketiciye ulaşmasını sağlamak. İddia ediyorum, hallere giren çıkan malların sadece dörtte biri kayıt altındadır. Büyük bir kayıtdışılık haller üzerinden yürümektedir. Av-rupada özellikle de İskandinav ülkelerinde pazarlamanın yüzde 95'i kooperatifler eliyle yapılıyor.
» Devletin tarıma desteği artıracak gücü var mı ?
G.Günaydın: Tarım desteksiz yaşayamaz. AB'nin uyguladığı tarım politikasının aynısı Türkiye'de uygulansa yılda 11.3 milyar avronun tarıma aktarılması gerekir. 2000 ile 2006 arasındaki ortalama destek 1 ile 3.7 trilyon lira arasında. Bunu n.3 milyar avroya çıkarırsanız milli gelirin yüzde 3-4'ü eder. Bu mümkün. Nüfusun yüzde 30'u bu sektörde. Devletin haftada ödediği borç faizi 1 milyon dolar. Bu desteğin dağıtımının da değişmesi lazım. Mevcut sistemde küçük çiftçiler bu destekten yararlanamıyor. Çünkü ne kadar çok ürünü pazara çıkartabilirseniz o kadar çok destek alıyorsunuz.