"REKOLTE DÜŞÜYOR", "SAMAN SIKINTISI YAŞANABİLİR"- KONYA POSTASI
Konya Şube Başkanımız Celil ÇALIŞ, bahar aylarında yaşanan kuraklık nedeniyle yaşanan rekolte kaybının özellikle Konya'da çok daha fazla hissedileceğini söyledi.
Bu yıl yağışlar yetersiz. Kuraklıktan dolayı çiftçinin yüzü gülmüyor. Bu yılki yağışları, yaşanan rekolte kayıplarını, hükümetin olası tedbirlerini, kuraklık sonrası yaşanabilecek krizleri ve bu yıl Konyada saman konusunda sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağını TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Celil ÇALIŞ ile konuştuk.
Sayın Başkan bu yıl yağışların çok yeterli olmadığı görülüyor. Şu an kuraklıktan dolayı çiftçi ne durumda? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yağışları miktar olarak ele alacak olursak, aslında uzun yıllar ortalaması kadar yağmıştır. Sorun yağışların yetersizliğinden ziyade bitkinin yetişme dönemindeki ihtiyacı olan yağışı alamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Sonbaharda çıkış için yeterli yağış düşmemiş, bu yüzden hububat yeterli çıkışı yapamadığından kış mevsimine hazırlıksız girmiştir. Kar örtüsünün olmaması da bitkinin yavaş, ancak yaşama faaliyetini devam ettirmesine engel olmuştur. Özellikle 15 Aralık tarihinden 30 Ocak tarihleri arasındaki yüksek dereceli don olayı, bitkiye zarar vermekle birlikte, bitkide gelişme geriliği oluşturdu. Hububatta özellikle bölgemizde Mart, Nisan ve Mayıs ayı yağışları çok önemlidir. Mart ve Nisan aylarında neredeyse yok denecek kadar az yağış düşmesi, kardeşlenmeyi olumsuz etkileyerek, metrekareye düşen başak sayısının az olmasına neden olmuştur. Mayıs ayında düşen yağışlar ise, yazlık ekim bitkileri olan şeker pancarı, mısır, ayçiçeği, patates ve sebze ekilişlerini çıkış ve ilk gelişmeleri açısından olumlu etkilemiştir.
Yaşanan kuraklığın şiddeti nedir?
Mayıs ayındaki yağışlar hububat ekili alanlarda olumlu olsa da, ekim boyunca yaşanan gelişmeler bize göstermiştir ki, bölgede toplam üretimin yaklaşık %75ini oluşturan kuru tarım alanlarının tarımsal kuraklıktan tam olarak etkilendiği söylenebilir. Bu sene metrekareye düşen bitki sayısının azlığı verim kaybı yaşatacak olsa da kaliteye olumlu yansıyacaktır. Ancak çiftçi gelir anlamında geçen seneki gelirinin altında bir gelir elde edecektir.
Bu durum rekolteye nasıl yansıyacaktır?
Yaşanan bu gelişmeler ülkemiz buğday üretimini de elbette olumsuz etkilemiştir. Geçen seneki rekor rekoltenin çok altında, uzun yıllar ortalaması olarak kabul edilen 20 milyon tonun da %10 kadar altında bir üretim beklemekteyiz. Özellikle Konyada bu düşüş biraz daha fazla hissedilecektir. Özellikle kuru alanlarda % 25-30, sulu alanlarda ise % 10-15 arası bir rekolte düşüşü beklenmektedir. TÜİK Türkiyede rekoltenin 19 milyon 750 bin ton olacağını, Ulusal Hububat Konseyi ise rekoltenin 17,5 milyon ton civarında olacağını söylemektedir. Bu tahminlere göre TMOnun elindeki yaklaşık 2 milyon ton buğdayı da eklersek Türkiye ihtiyacını karşılayabilecektir. Un, yumurta ve yem ihracatçımız zaten Dâhilde İşleme Rejimi kapsamında ihtiyacı olan hububatı yurt dışından sağlamaktadır. Bu açıdan TMOnun Bakanlar Kurulundan almış olduğu 2,5 milyon ton buğday ithal etme yetkisini, spekülasyonların önüne geçerek çiftçinin olumsuz etkilenmeyeceği en etkili şekilde kullanmasını beklemekteyiz.
Üreticilerin ve piyasanın bu yıl kuraklıktan olumsuz etkilenmemesi için neler yapılmalıdır?
Bakanlar Kurulundan kuraklıktan etkilenen bölgeler için borçların ertelenmesiyle ilgili çıkan karar olumlu olmakla birlikte, bu çiftçinin gelir kaybını tam karşılamayacaktır. Çiftçinin kredi borçlarının ertelenmesinden ziyade, çiftçi borçlarının ödenmesini sağlayacak destekleme politikaları üretilerek çiftçinin ilgili kurumlardan tekrar kredi kullanabilecek seviyeye getirilmesi sağlanmalıdır. Buradan hareketle Türkiyenin tarımsal anlamda tarımın merkezi olan Konyada %75lik bir alanda kuru tarım yapılmakta, bu arazilerin de yaklaşık 800 bin hektarı nadasa bırakılmak zorundadır. Yani 800 bin hektar alan her sene üretim dışında kalmaktadır. Bu çok büyük bir gelir kaybıdır. Yani Konya hububat üreticisi mevcut yağış rejimi ve destekleme politikalarıyla, bir Trakya bir Çukurova çiftçisiyle rekabet edebilecek durumda değildir. Bu açıdan 2009 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi EKERin açıkladığı ve tarımsal gelişmenin önünü açabilecek olan Tarım Havzaları Modelinde hububatın her havzada eşit desteklenmesinin bir an önce değiştirilerek, kıraç arazilerin özel olarak desteklenmesiyle havzalar arası adalet sağlanmalıdır.
Ayrıca nadasın etkinliğinin artırılması, nadas alanlarından yararlanmanın yollarının açılması için; doğrudan ekim, dikey toprak işleme, dip kazan çekimi gibi işlemlerin devreye sokularak bu alanlarda su ihtiyacı düşük; aspir, macar fiği, kışlık yem bezelyesi, mercimek, nohut gibi bitkilerin yetiştirilmesini sağlayacak projeli çalışmaların başlatılması hayati önem taşımaktadır. Buğday ekim alanlarında verim ve daha çok kalitenin yükseltilmesi için izli tarımın özendirilmesi gerekir.
Başkanım bu yıl Konyada saman konusunda sıkıntı yaşanır mı?
Genel olarak kuraklığın şiddetli olduğu bölgelerde tüm ülke genelinde olduğu gibi Konyada da hububatta boy kısalığı, bitki seyrekliği dikkat çekici boyutta olup, kuraklık durumunun devamı halinde ülke genelinde önemli bir sap-saman sıkıntısı olacağı düşünülmektedir. Bu durumda şimdiden alternatif yem kaynaklarının programlanması önerilmektedir. Uygun bölgelerde; silajlık mısır, sorgum-sudan otu melezi, fiğ, yem bezelyesi gibi bitkilerin silaj ve balya amaçlı ikinci ürün olarak ekilmeleri yönünde projeler üretilmesi, uygun olan tüm bitkilerin anız ve hasat artıklarının azami düzeyde balya, saman vs. olarak değerlendirilmesi yönünde çalışılması gerekmektedir.
Çiftçimizin bilinçli olması hususunda ne söylersiniz?
Tarımsal üretimde iklim şartları önemli olduğu gibi, çiftçimizin bilinçli, gelişen teknik ve teknolojileri takip ederek çiftçiliği meslek halinde geliştirerek yapmaları, kendi gelirlerine olduğu kadar ülke ekonomisine de katkı sağlayacaktır. Çiftçilerimiz inşallah bu yıl ektiğini biçerken "Allah Bereket Versin" diyerek önümüzdeki üretim sezonuna daha bilinçli bir şekilde hazırlanırlar. Ziraat Mühendisleri olarak bu konuda her türlü desteği dün olduğu gibi bugün de yarında vermeye hazırız. Bundan sonraki yağışların bereketiyle gelmesini, afetlerden esirgemesini Yüce Allahtan dualarla diliyoruz.