RİBAT FM-TARIM İÇERİKLİ SOHBET PROGRAMI
II. Başkanımız Celil ÇALIŞ, RİBAT FM’ e açıklamalar yaptı.
RİBAT FM‘ de canlı yayından "Tarım İçerikli Sohbet Programı"na katılan II. Başkanımız Celil ÇALIŞ; Dünya, Ülkemiz ve Konya Bölgemizde tarım ve hayvancılıkta gündeme dair pek çok soruyu cevaplayarak değerlendirmelerde bulundu.
II. Başkanımız Celil ÇALIŞ şunları kaydetti;
Türkiye bir tarım ülkesidir. Bunun en önemli göstergesi 81 İlimiz ve birçok ilçemizin adı söylendiğinde bir tarım ürünü akla gelmektedir. Manisa deyince üzüm, Aydın deyince incir, Bilgöl deyince bal, Erzurum deyince hayvancılık, Adana deyince pamuk, Antalya deyince narenciye-sebze, Konya deyince buğday. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
O zaman Tarım ülkesi olduğumuzu kabul edip, Türk tarımı hükümetler politikası şeklinde değil, Devlet politikası haline getirilmelidir. Ekonomik kalkınmamızda tarım hak ettiği yeri almalı ve tarım desteklenmelidir. Vatandaşlarımızı Avrupa‘nın isteği ile tarımdan caydırmak yerine doğduğu yerde doyurmanın yollarını aramalıyız. Ürün gruplarına göre üretici grupları oluşturularak ülkenin tarım haritasının çıkarılması ve ülkenin ihtiyacına göre üretim deseninin oluşturularak ithalat ihracat dengesinin oluşturulması gerekmektedir.
Bir yanlışı düzeltmemiz gerekmektedir; Konya Üretim, Sanayi ve İstihdam anlamında tarımın merkezi konumundadır. Konya tarımın Başkenti değildir. Bize göre tarımsal, siyasal, coğrafik olarak ve tüm alanlarda Türkiye‘nin Başkenti ANKARA dır.
Günümüzde tarım alanlarının genişletilmesi mümkün olmadığına göre birim alandan maksimum verimi almanın yollarını aramalıyız. Bu gelişmeyi sağlamak da Ziraat Mühendislerinin çalışmasıyla mümkündür.
Ülkemizde yeteri kadar Ziraat Mühendisi olmakla birlikte, Ziraat Mühendislerinin tarımsal kalkınmaya yeterli katkıyı sağlayabildiklerini söyleyemeyiz. Bunun en önemli sebebi tarım politikaları oluşturulurken Ziraat Mühendislerinin en büyük meslek örgütü olan Ziraat Mühendisleri Odası‘ nın görüş ve önerilerine kulak verilmemesi, Ziraat Mühendislerinin görev ve yetki alanına giren birçok uygulamada Ziraat Mühendisi imzası ve ODA uygun görüşü alınmamasıdır. Örneğin tarımsal yatırım projesi uygulayacak bir yatırımcı projesini kendi bildiği gibi ve farklı meslek gruplarından biriyle doğrudan uygulamaya koyabilmektedir. Hatta öyle ki finansman ihtiyacı için Ziraat Bankası‘ndan kredi kullanırken veya hibe programlarından yararlanırken bile Ziraat Mühendisi imzası ve ODA uygun görüşü alınmamaktadır. Sonuçta da bu şekilde hazırlanarak uygulanan yetersiz projelerden gerekli verim alınamamakta ve yatırımın kısa süre sonra kapanması durumuyla karşılaşılmaktadır.
Birim alandan fazla verim almaya çalışılırken de doğaya karşı saygılı olmalıyız ve fazla müdahale etmemeliyiz. Bu konuda örnek vermek gerekirkse, Konya‘da 30 yıl önce var olan bazı göllerimiz artık yok olmuştur. Tabiatta en önemli saygıyı, geldiğimiz ve gidecek olduğumuz toprağa göstermeliyiz. Şurası iyi bilinmeli ki tarım yapılacak en az 40 cm lik toprağın oluşması için binlerce yıl geçmesi gerekmektedir.
Konya‘mız Türkiye‘nin her alanında önemli bir konuma sahip olmasına rağmen, coğrafi yapısı ve Türkiye tarım alanlarının % 18‘ini kapsaması itibarı ile tarımsal anlamda diğer alanlardan daha önemli bir konumdadır. Bu konuda Konya‘da bulunan tarımsal kurum ve kuruluşlara çok büyük görevler düşmektedir. Tarımsal kurum ve kuruluşlara yön verecek, çiftçilere ışık tutacak olan da Ziraat Mühendisleridir. Konya‘da oluşturulacak örnek bir tarımsal gelişme Türk tarımına her zaman model olacaktır.
Hububatın merkezi olan Konyamızda hububat üreticilerine tavsiye ettiğimiz ve geçen yıl S.Ü Ziraat Fakültesi ve Konya Ticaret Borsası ile ortak çalışma yürüterek merkez ve 7 ilçede yürüttüğümüz "Hububatta Gübreleme ve Hastalıklarla Mücadele" konusunda tavsiyelere uymaları gerekmektedir. Ürün fiyatları bu yıl da görüldüğü gibi kaliteye göre yani protein oranına göre belirlenmektedir. Bu da doğrudan gübreleme ve yağışlı geçen sezonlarda hastalıklarla mücadele ile alakalıdır. Hububat fiyatlarının belirlenmesinde Çukurova ile Konya aynı fiyatlarla değerlendirilmemelidir. Konya‘da hububat fiyatlarına destek verilmeli, Çukurova‘da da mısıra destek verilmelidir.
GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) konusunda halkımızı aydınlatan Ziraat Mühendisleri Odası olmuştur. Ulusal haber ve yayın organlarında GDO haberleri verilirken domates, biber, meyve resimleri gösterilmekte iken bir önceki dönem ZMO Genel Başkanı Gökhan GÜNAYDIN ve ZMO Şube Başkanlarımız bunun gerçeği yansıtmadığını Mısır, Soya, Pamuk ve Kanola bitkilerinde uygulandığını, bunun ülkemizde üretiminin yapılmadığını sadece ithalat ürünlerine dikkat edilmesi gerektiğini açıkladılar. GDO‘lu tohumlar ile hibrit tohumları aynı şey değildir. Hibrit tohumların geniyle oynama değil üretim miktarını arttırma anlamında çalışmalar yapılmaktadır. GDO‘lu tohumda ise örneğin bir domatese alabalıktan gen transferi yapılarak soğuğa dayanıklılığını arttırmaya çalışılabilmekte, fakat bunu tüketen insanların kalıtsal bozukluklarla karşılaşma riskleri bulunmaktadır.
Hayvancılığı geliştirme kapsamında verilen hibe, teşvik ve kredilerde bölgeler arası adaletsizlikler vardır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu‘da kurulacak bir hayvancılık işletmesinde bina, teçhizat ve hayvan alımlarında hibe ve kalan tutarına kredi sağlanırken, bölgemizde bina yapımına kredi verilmekte, hayvan alımına hibe ve kredi imkanı sağlanmamaktadır.
Konya İlinde 1,8 milyon ha tarıma elverişli arazi olmasına rağmen, yaklaşık 2,2 milyon ha alanda tarımla uğraşılmaktadır. Birçok sorunun bulunduğu tarımsal faaliyetler konusunda en önemli sorun sulama konusudur. Devlet yatırımı ve ruhsatlı kuyularla halk sulaması ile 377.000 ha alanda sulu tarım yapılmakta, ruhsatsız kuyularla 140.000 ha alanın sulandığı tahmin edilmektedir. Bu da Konya‘da 517.000 ha alanda sulu tarım yapıldığını göstermektedir. Konya‘nın yer altı ve yerüstü su kaynakları potansiyeli yaklaşık 4 milyar m3 olmasına rağmen ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyeli 3 milyar m3 tür. Buna karşın Konya ovasının tamamıyla sulanabilmesi için 11 milyar m3 su rezervine ihtiyacı bulunmaktadır. Konya‘nın kapalı havza olması itibarı ile kendi havzası dışındaki yağışlardan yararlanma şansı jeolojik olarak mümkün değildir. Uzun yıllar ortalaması ve mevcut yağış rejimi dikkate alındığında Konya ovasının sulanması için gerekli su potansiyelini elde etmek mümkün değildir.
Oysaki Mevcut sulama sistemlerinin modernize edilmesi, yeni projelerin basınçlı sulama sistemlerine göre hazırlanması, arazi toplulaştırma işlemlerinin biran önce programlanması ve uygulanması ile yaklaşık olarak Konya‘da tarımsal sulamada kullanılan suyun 1/3‘ü tasarruf edilebilecektir. Bu rakam hiç de küçümsenmeyecek bir rakam olup 1 milyar m3 tür. Görüldüğü gibi mavi tünelin tamamlanması Konya tarımı için bir can simidi olmayıp sadece can suyudur.
Su konusunda atılacak en önemli adım, ülkemizde su yönetiminin Avrupa Birliğinin talebi olan uluslararası yönetime devredilmesi yerine, "Tek elden yönetilmesidir." DSİ, özel İdareler, İller Bankası, Belediyeler su yönetiminde söz sahibidir. Ülkemizde su yönetimi tek kurumdan yönetilmelidir. "Günümüzü kurtaracak tedbirler yerine, gelecek nesillerin içme suyu sıkıntısı çekeceği tahminlerine tedbirler almalıyız."