RÖPORTAJ - GAZİANTEP GÜNEŞ GAZETESİ

GAZİANTEP
25.07.2012

Şube Başkanımız Kenan SEÇKİN`in, Gaziantep Güneş Gazetesi muhabiri Meral KINACILAR ile yaptığı röportaj

 

Ziraat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Kenan Seçkin, üyeleri arasında her görüşten, düşünceden insanlar olduğunu, ama genellikle sosyal demokrat yapıdaki bir meslek örgütü olduklarını belirerek, "Tarım Bakanını çok eleştirdiğimiz için, tarım bakanı bizi öcü gibi görüyor. Oysa biz tarım politikalarının geleceği için, ülkemizin gelecekte dışa bağımlı olmadan, kendi kendine yeten bir ülke olabilmesi için doğruları söylüyoruz" dedi.

3 dönemden buna yana Ziraat Mühendisleri Odası başkanlığını başarıyla yürüten, süneyle mücadele projesindeki başarısının yanısıra, toprağımızdan daha çok verim alınabilmesi için gösterdiği gayretleri gözardı edilemeyecek olan Kenan Seçkin ile tarım ve hayvancılık üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

-"Oda olarak hükümeti en çok eleştirdiğiniz konular nelerdir?"

"ODA OLARAK ZAYIFLADIK"

-"Hükümet, Ziraat odası olarak bize çok kötülükler yaptı. Haftada bir yönetmelik çıkıyor. Bir kere odanın ziraat mühendislerine yönelik eğitim verme yetkileri elinden alındı. İşletmelerde sorumlu yöneticilik yetkilileri elinden alındı. Pide, somun fırınlarına haftada bir ziraat mühendisinin gidip denetim yapması ve onun kontrolünde o gıdanın üretilmesi gerekiyordu, onları kaldırdı. Son çıkan yönetmelikte 30 beygirin üstündeki işletmelerde veya 30 beygirin altındaysa 20-30 beygir arasındaysa 10 kişiden fazla SSK‘lı çalışan işletmelerde mecbur ama, diğer yerlerde kaldırıldı. Oda olarak güçlüydük. Bu mesleği yapmak için ziraat mühendisinin oda üyesi olması gerekiyordu. Şimdi o mesleğini devam ettiremeyen insan oda üyeliğine ihtiyaç duymuyor. Odalar üye aidatları veya üyelerine verdiği eğitimlerle ayakta duruyor. Sen zaten bu yetkilerimizi elimizden alınca oda olarak çok zayıfladık."

-"Bir hayli dertlisiniz o zaman?"

"ZİRAAT MÜHENDİSLERİ NİYE SINAVA GİRSİN?"

-"Zirai ilaçlar, konunun uzmanı ziraat mühendisi tarafından satılmalıdır, kullandırılmalıdır, reçete edilmelidir. Ak Parti hükümeti bunu çıkardı. Ama bunu yaparken, ziraat mühendisi olarak bu işi yapmaya yeterli değilsin, diye önümüze bir de sınav çıkardı. Bana niye ziraat mühendisi ünvanı veriyorsunki o zaman, bana sınavla ünvan ver. Bir inşaat mühendisine, bir veterinere, bir eczacıya mesleğini icra ederken sınava gir denmiyor. Ama ziraat mühendisine, zirai ilaç bayisi olmak için, reçete yazmak için, danışmanlık yapmak için sınav zorunluluğu getiriliyor. Hükümetin bu yönlerini eleştiriyoruz."

-"Ak Parti hükümetinin doğru yaptığı ne veya neler var sizce?"

"AK PARTİ İKTİDARINA TEŞEKKÜR EDİYORUM"

-"Ak Parti iktidarının doğru yaptığı şeyler de var elbet. Ben şu yönden Ak Parti iktidarına çok teşekkür ediyorum. 1991 üniversite mezunuyum. Ziraat Mühendisi olarak taki, 2003‘te ben tarım bakanlığına veya 1997‘de öğretmen olarak atanıncaya kadar iş bulamadım. Hep boşta gezdik, biryerlere itildik, kakıldık, hep horlanıldık. Devlet dairelerine hiçbir zaman istihdamımız düşünülmedi. AKP hükümetine ben ziraat mühendisi olarak teşekkür ediyorum. 2004‘ten bu yana 7 bin 500 tane ziraat mühendisi ve veteriner devlet dairelerinde kadro aldı."

-"Hükümetin bu kadar ziraat mühendisi kadrosu açmasını neye bağlıyorsunuz? "

"MESLEĞİMİZİN DEĞERİ ANLAŞILDI"

-"Tarım alanları tahrip ediliyor. Ev, fabrika, bina, ambar yapılıyor. Nüfusumuz artıyor, gıda tüketimimiz artıyor. Artan gıda ihtiyacını dünya nereden karşılayacak? Sorun yine bize geliyor. Son günlerde kanser vakaları hortladı. İnsanlar biliyorki, bunun sebebi kimyasallardır. İçme suyuna karışan tarım ilaçlarıdır. Ziraat mühendisliği mesleğinin değeri anlaşıldı. Devlet ziraat mühendisi istihdamını artırdı, özel sektör ziraat mühendisinin değerini anladı. Yıllardır biz zirai mücadele, bitki koruma diyoruz. Kanserojen maddeleri kullana kullana bitki korumacıların değerini ön plana çıkardık. Önümüzdeki dönemde şu anda revaçta olan toprak ve bitki besleme dediğimiz, alana doğru gidiyoruz. Bitki besleme gerçekten hergeçen gün daha önem kazanıyor."

-"Ziraat mühendisliğinin değeri anlaşıldı dediniz. Peki üniversitelerde ziraat mühendisliği bölümüne talep arttı mı?"

"ZİRAAT FAKÜLTESİNİ KAZANAMAYANLAR TIP OKURDU"

-"Gerçekten son 3-5 yılda gerek özel sektörün, bitki besleme zirai mücadele konusundaki yatırımları, gerekse AKP iktidarının devlet kadrolarında sağladığı istihdam vesilesi ile bizim ziraat fakültelerinin puanları her yıl 10-15 puan yükseliyor. Eskiden tıp ile eşdeğer puanlarda alındığımız değerine yavaş yavaş erişmek üzereyiz. Eskiden ziraat fakültesini kazanamayanlar gider tıp okurdu."

-"Verim artışında ziraat mühendislerinin rolünden bahseder misiniz?"

"TEK YOLUMUZ DAHA ÇOK ÜRÜN"

-"Ülkemizde toprak alanlarımızı çoğaltma şansımız yok. Tek yolumuz birim alandan daha fazla ürün elde etmek. Bunu da ancak konunun uzmanı ziraat mühendislerinin bitki beslemesiyle gerçekleştirebiliriz. 3 yaşındaki bir hayvanın besi danasını kafkas ağırlığını 500 ile 900 kiloğram arasında değiştirebiliyoruz. Bugün buğdayda İsrail dönüme 1500 kilogram, Hollanda 1700 kiloğram alırken biz hala sulu şartlarda 600-700 kilo ile uğraşıyoruz. İşte burada ziraat mühendisliğinin önemi ortaya çıkıyor."

-"Neden İsrail‘den tohum ithal ediyoruz? Biz tarım ülkesi değil miyiz?"

-"Devletin tohum üreten çiftliklerini kapatıyorsun, özel sektöre peşkeş çekiyorsun. Vatandaş özel sektöre muhtaç oluyor. Bir Ceylanpınar kaldı o da sembolik olarak kaldı. 3-5 yıla kadar o da kapatılır. Yani devlet üretme çiftliklerinin yüzde 80‘i kapatıldı. Oralarda yeni çeşit çalışmaları yapılıyordu. Özellikle hububatta."

 -"Hangi ürünlerde dışa bağımlıyız?"

"MISIR TOHUMUN ABD, SEBZE TOHUMUNDA İSRAİL‘E BAĞLIYIZ"

-"Mısır ve sebze tohumunda dışa bağımlıyız. Mısır tohumunda ABD ve Avrupa‘ya, sebze tohumunda daha çok İsrail‘e bağlıyız. Karpuz, kavun, salatalık, patlıcan, domates biberde de İsrail‘e bağlıyız. Mercimek tohumunu da büyük çoğunlukla dışarıdan ithal ediyoruz. Bizim kendi çeşitlerimizi kullanmamız lazım. Hububatta biz dışa bağımlı değiliz. Hububatta kendi yerli çeşitlerimizle rekabet edebiliyoruz ama aldığımız verim düşük. Buğdayda sulu şartlarda dönüm başına 500-600 kilo, kuru şartlarda 350-400 kilo alıyoruz.  Ama ABD, İsrail 1.5 tona yakın buğday elde ediyor. Bunun nedeni tohumda kaliteden kaynaklanıyor."

-"Kendi tohumumuzu üretmemiz için neler yapılmalıdır?"

"DEVLET ÜRETME ÇİFTLİKLERİ YENİDEN AÇILMALI"

-"Devlet üretme çiftliklerinin açılması lazım, ama siyasilerin arka çiftlikleri gibi değil, gerçekten araştırmacıların yetişmesi lazım orada. Yerli tohum sektöründe son yıllarda çıta yükseliyor. Sebze tohumunda İsrail ile rekabet edebilecek firmalarımız var. Antalya‘daki Yüksel tohumculuk var, Gaziantep‘teki Argeto tohumculuk dünyanın 15-16 ülkesine tohum ihraç ediyor."

-"Türkiye genelinde sık sık çok sayıda tarım arazisinin talan edildiğini duyuyoruz. Gaziantep‘te durum ne?"

"AMACIMIZ ÜZÜM YEMEK"

-"Tarım arazileri en az talan edilen il Gaziantep‘tir. Çünkü 2005‘te 5403 sayılı toprak koruma kanunu çıktı. Toprak Koruma Kurulunun başkanı Sayın Valimizdir. Ben de bu kurulun üyesiyim. Sayın Valimiz ve Vali Yardımcımız Mustafa Ayhan, Tarım İl Müdürümüz ve kurulun diğer üyeleri, bir bölgeye bir izin verileceği zaman, imara açılacağı veya bir talep geldiği zaman oturup kendi aramızda istişare yaparız. Siyasi baskılar mutlaka oluyor, ancak bu baskılar karşısında biz mantıklı çözüm üreteceğiz. Amacımız bekçi dövmek değil, bizim amacımız üzüm yemek, tarım alanlarını korumak."

-"Toprak Korumu Kurulu olarak bugüne kadar neler yaptınız? Örneğin şuradaki tarım alanları kurtardık diyebileceğiniz neler var?"

NİZİP‘TE İMARA ZEYTİNCİLİK KANUNU ENGELİ

-" 2006‘dan beri Nizip imar alanını genişletemiyor. İmara açılması istenen alan Gaziantep-Nizip yağlı zeytinin gen merkezi. Alternatif sahalar var oysa. Zeytin bahçelerine niye yapıyorsun, git oraya yap. Yok ulaşımı kolay, toprağı eşmesi kolay, masrafı az. Bizim Zirve, Antepia hep kullanılmayan tarım arazilerine konut yaptı. Ancak Zeytincilik Kanunumuz var. Zeytincilik kanununun çok katı kuralları var. Belki bir insanı öldür aftan falan faydalanıp çıkarsın ama, zeytin ağacını kesmek o kadar kolay değil. Hapis cezaları var. Bu kanundan dolayı Nizip‘te istenen bölge imara açılamadı. Amacımız şehrimizi korumak. Yine, 5. Organize Sanayi bölgesi için istenilen bölgeleri biz değiştirdik. 5. Bölgede fıstıklık alanlar vardı. Bunları çıkardık. OSB yetkilileri saygı duydular, istişare ile tarım arazilerini kurtardık."

-"Peki Gaziantep‘te şurası tarım alanı olarak kalmalıydı? diyebileceğimiz yerler var mı? Şehir doğru planlanmış mı?"

"DOĞRU NEREMİZ VARKİ?"

-"Geçmişe yönelik doğru neremiz varki? Dünyada dikili tarımın  hububat tarımının ilk yapıldığı yer Dülük‘tür. Orayı sanayi yaptılar. Doğa bizim anamızdır. Analar affeder ama doğa ana kendisine ihanet edenleri hiç bir zaman affetmez. Gölcük‘teki deprem gibi... "

-"Kilis Yolundaki ekolojik kent projesi için neler düşünüyorsunuz?"

"ASIM GÜZELBEY TAAHHÜT VERDİ"

-"Kilis yolunda dikili tarım arazisi var. Sağlı sollu hep fıstık bahçeleri var. İmara açılması yanlış ama, ben oraya okey verdim. Niye verdim? Güzel bir proje. Bu projede her 1500 metrekareye bir ev yapılacak. Bu evlerde en fazla 250-300 metrekare olur. Geri kalan doku korunacak, ağaçlar kalacak. Zaten şu andaki bağevlerinin alanı çok daha fazla. Dolayısıyla orda toprak alan tahrip edilmeyecek, çatıları topraktan olacak. Sert zeminde ise yüksek katlı binalar olacak. Antep büyüyor. Eninde sonunda o bölgede gidecek, teklif geldi, bizde okey dedik, doğru da yaptık. Sayın Güzelbey‘e, ‘bunun teminatı ne olacak? Bizden izin aldın, iki gün sonra imar tadilatı yaptığın zaman ne anlayabileceğiz‘ dedik. Sağolsun kendi imzasıyla Toprak Koruma Kuruluna taahhüt verdi. ‘O bölgede herhangi bir imar tadilatı yapılamaz, imar tadilatı yapılmaya kalkıştığı anda bu izin geçersizdir‘ diye."

-"Tarımsal üretimde dünyadaki yerimiz nedir?"

"DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ ARTIYOR"

-"Kendi kendine yeten ender ülkelerden biriyiz. Ancak hızlı nüfus artışı dışa bağımlılığımızı artırdı. Tohum olarak dışa bağımlıyız. Bizim tarım hububat üretimimiz son 5 yıla kadar 22 milyon ton iken bugün 18 milyon ton. Birim alandan daha fazla ürün elde etmemiz lazım. Bunun yolu birincisi kaliteli tohum, ikincisi sulu tarım, üçüncüsü bitki besleme, dördüncüsü zirai mücadeledir."

-"Ak Parti‘nin tarım politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?"

"HİÇ TARIM POLİTİKAMIZ OLMADI"

-"Bizim tarım politikamız hiç olmadıki. Günü kurtarma politikalarıyla bugünlere geldik. Son 1 yıl içerisinde zirai ilaç alet bayi yönetmeliği 6 kere değişti.

Bir kanun bir yılda 6 kez değiştirilmez, yap-boz tahtası mı?

Ak Parti iktidarında şu vardır; ‘Padişahım çok yaşa.‘ Sayın Bakanımıza da çok yaşa diyenler makam mevki sahibi oluyorlar. Ziraat mühendisi ve veterinerler hep çatışma halindedir, hep böyle olmuştur.

Sayın bakanımızda sağolsun veteriner kökenli olduğu için ziraat mühendislerini ezmeye çalışıyor gibi geliyor bize. Yoksa art niyetli olduğunu düşünmüyorum."

-"Neden bu kadar çok yönetmelik çıkıyor?"

"TARIM BAKANI BİZİ ÖCÜ GİBİ GÖRÜYOR"

-"Ziraai ilaç bayisi açmak için ziraat mühendisi sınava girecek diye bir yönetmilik çıktı. Oda olarak ayaklandık. Yönetmelik çıktı. Odamız mahkemeye verdi, yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Bu defa yeni bir yönetmelik çıkardılar, bitki koruma mezunları girmeyecek, ziraat mühendisleri belge için sınava girecek diye. Bir daha mahkemeye gittik. Yine yürütmeyi durdurma kararı aldık. Yine bir yönetmelik yine mahkeme, şuanda mahkeme devam ediyor. Her görüşten, düşünceden insanlar var ama genellikle sosyal demokrat yapıdaki bir meslek örgütüyüz. Tarım Bakanını çok eleştirdiğimiz için tarım bakanı bizi gözünde öcü gibi görüyor. Bu benim görüşüm. Ben yaptım oldu diyorlar. Ortak doğruları bulmamız lazım. Bize soruyor, ama bildiğini yapıyor. Yanlış yanlışı getiriyor. Biz bu işin ilmini, tekniğini biliyoruz. Ülkemizin geleceği için, tarım politikalarının geleceği için, ülkenin gelecekte, dışa bağımlı olmadan tohum, bitkisel üretim bazında kendi kendine yeten bir ülke olabilmesi için ziraat mühendislerine ihtiyaç var. Bunu da tarım bakanının kullanması lazım. Devlet kadrolarında kullanıyor ama, teknik olarak odalarda kullanması gerekiyor. Padişahım çok yaşa demediğimiz için bu kadar çok yönetmelik çıkıyor."

-"Gaziantep‘te birbiri ardına büyükbaş hayvan çiftlikleri kuruldu. Bunlar ne durumda kar edebiliyorlar mı?

"50-60 BAŞLI AİLE ÇİFTLİKLERİ BAŞARILI"

-"9 tane ile süt sığırcılığı için destek verildi, Antep‘te yapılan yatırım diğer 8 ilin iki katı. Gaziantep‘te desteklerden sonra 150 civarında büyükbaş hayvan çiftliği kuruldu. Süt sığırcılığı ağlıyor. Devlet destekli kurulan süt sığırcılığı yapılan bölgemizde pek rahtabıl değil. Herkes süt sığırcılığına yöneldi. 3.5 liraya olan hayvan 7.5 liraya çıktı biranda. Suni bir yükselme oldu, kazanan aracılar oldu. Bir çiftlik kuruyorsun, herşey dışa bağlı. Girdiler çok fazla. Hayvanların hepsi yurtdışından geldi. Sarı inek ırkını sellekte etmemiz lazım. Büyük işletmelerde buzağı kayıpları yüzde 30. Gebe düve getiriyorsun gemide doğum yapıyor, yem farklı, protein değeri farklı. Yurt dışına gittiğimizde biz aç geliyoruz. 50-60 başlı aile çiftlikleri başarılı. Büyük çiftlikler kar edemiyor. Şu anda arpanın fiyatı buğdayın 1.5 katı. Sarı saman buğdaydan pahalı."

-Hayvancılıkta yeni bir proje var mı?"

"ORGANİK ÇİFTLİKLER KURULACAK"

-"Bir projemiz var, destekliyoruz Sinan Köyü‘nde organik besi yetiştiriciği, organik çiftlikler olacak. Antep yeniliklere açık."

Röportaj:Meral KINACILAR

 

Okunma Sayısı: 1993