RUSYA`DAN DOMATES İTHALATIMIZ ARTIYOR!
RUSYADAN DOMATES İTHALATIMIZ ARTIYOR!
14 Şubat 2017
Türkiye sahip olduğu iklim, tarım arazileri ve su kaynakları bakımından dünyanın önemli sebze üreticilerinden biridir. Bunun bir sonucu olarak da yılda ortalama 1 milyar dolarlık sebze ihracatımız gerçekleşmektedir. Ancak, Rusyanın kimi meyve ve sebze ürünleri için Türkiyeden alım yasağı koyması üzerine 2016 yılında toplam sebze ihracatımız %6lık gerileme ile 942 milyon dolar olmuştur.
Rusya %30-35lik payı ile Türkiye`nin sebze ihracatı açısından önemli bir pazarken, 2016 yılında bu ülkenin payı %2ye gerilemiştir.
Sebze ihracatımız içerisinde domatesin payı %35-40 civarındadır. Rusya pazarının kapanmasıyla 2016 yılında domatesin sebze ihracatı içindeki payı %25e gerilemiştir.
Dünyada toplam domates üretimi 170 milyon ton civarındadır. Türkiye 12,6 milyon tonluk üretimi ile Çin, Hindistan ve ABDnin ardından dördüncü sırada gelmektedir.
Ülkemizin sofralık domates üretiminde Antalya ilimiz 2 milyon tonun üzerinde gerçekleştirdiği üretimle birinci sırada olup, toplam sofralık domates üretiminin yaklaşık %28ini karşılamaktadır. Ayrıca, Antalya ilimiz ülkemizin toplam domates üretiminin de yaklaşık %20lik bölümünü tek başına sağlamaktadır.
Salçalık domateste ise Bursa ilimiz öne çıkmakta olup 1 milyon tonu aşan üretimi ile birinci sıradadır ve toplam salçalık domates üretiminin yaklaşık %32lik bölümünü karşılamaktadır.
Yıllık domates tüketimimiz ise 9,5 milyon ton civarındadır.
Rusya pazarı, sebze ihracatımız açısından öneminin yanında, domates ihracatımız açısından da çok önemli bir pazardı. Toplam domates ihracatımız içinde Rusyanın payı yıllara göre %60-70 arasında değişirken, 2016 yılında Rusya domates alımını tamamen durdurmuştur. Böylelikle Türkiye, çok önemli bir pazarını kaybetmenin yanında sürekli büyüyen bir pazarını da kaybetmiş oldu.
Bir yandan önemli bir pazar kaybedilirken, diğer yandan Türkiye artan miktarlarda domates ithalatına başlamıştır. Domates ithalatı, şimdilik düşük düzeylerde seyretse de çok hızlı bir artış sürecine girmiştir. 2013 yılında 51 ton civarında olan domates ithalatımız, 2014te %109 artışla 107 tona, 2015te %361 artışla 494 tona, 2016da %59 artışla 787 tona yükselmiştir.
İş tersine döndü!
Türkiyenin sadece %25i düzeyinde domates üretebilen, 2016 yılında tek bir domatesimizi dahi almayan Rusya, Türkiyeye domates satıyor. Türkiye, 2014 yılı domates ithalatının %63ünü, 2015te %89unu, 2016da ise %65ini Rusyadan yapmıştır.
Rusya verdiği desteklerle tarımsal üretimini sürekli artırırken, ithalata getirdiği kısıtlamalarla da yerli tüketimi teşvik ediyor. Dışa bağımlılığını azaltıyor. 2020 yılına kadar domates üretiminde kendine yeterliliği hedefliyor.
Türkiye de boş durmuyor, Afrika kıtasındaki Sudanda kiraladığı tarım arazisi üzerinde örnek çiftlik kuruyor. Ülkemizde ise uygulamaya konan Milli Tarım Projesi çerçevesinde getirilen ithal ineklerle hayvancılık geliştirilmeye çalışılıyor.
Oysa ne yapmalı?
- Son 15 yıllık süreçte Belçikanın yüzölçümüne yakın miktarda küçülen tarım arazilerimizin ne kadarının kentlere ve sanayiye kurban edildiğinin analizi yapılarak, kalan kısım cazip politikalar ile tarımsal üretime kazandırılmalıdır.
- Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu`nda da belirtildiği üzere illerin tarımsal amaçlı arazi kullanım planları artık yapılmalıdır.
- Nadasa bırakılan, Hollandanın toplam yüzölçümüne eşdeğer tarım arazimiz kuru baklagil üretiminde değerlendirilmelidir.
- Ekonomik ölçütlerde sulayabileceğimiz 8,5 milyon hektar tarım arazimizi modern sulama yöntemleri kullanarak 12 milyon hektara yükseltmek mümkün iken, bugüne kadar 6,3 milyon hektarı sulamaya açılabilmiştir. Kalan kısım hızla tamamlanmalıdır.
- Çiftçi sayımız hızla azalıyor, yaşlı nüfus tarımla uğraşıyor. Borç içindeki çiftçinin takibe düşen kredi miktarı her geçen gün artıyor. Tarım, gençlerin de ilgi duyabileceği cazip bir sektör haline getirilmelidir.
- Çiftçinin kooperatif yapılar altında örnek birliktelikler oluşturması çerçevesinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konuyu görevleri içine dahil etmelidir.
- Müdahale kurumları daha işlevsel bir yapıya dönüştürülmelidir.
Tarım arazileri küçülür, çiftçi sayısı azalır, ithalata bağımlılık giderek artarken, tarım eğitimi almış insanlar arasında işsizlik son derece hızlı bir şekilde artmaktadır.
Türkiye sahip olduğu potansiyelin artık farkına varmalı, doğru politikalarla üretim ve istihdam artırılmalı, halkımız hasret kaldığı "yerli malı" tarım ürünleri ile beslenmelidir.
Ahmet ATALIK
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı
(Yönetim Kurulu adına)