RUSYA'NIN DOMATES YASAĞI TÜKETİCİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ, ÜRETİCİ PERİŞAN - ZAMAN
Rusya kapısı kapanan domates üreticileri zor durumda kaldı. Üreticiler, sorunun bir an önce çözülmesini bekliyor.
Türkiye‘nin meyve-sebze ihracatının üçte birini gerçekleştirdiği Rusya‘nın ziraî ilaç kalıntısı gerekçesiyle 7 Haziran‘da bazı yaş sebze ve meyve ürünlerine ithalat yasağı koyması, üreticiyi zor durumda bıraktı.
Türkiye‘nin en önemli turfanda sebze üretim merkezlerinden Antalya‘da özellikle domates fiyatları dibe vurdu. Antalya Toptancı Hali‘nde kriz öncesinde 60 ila 20 yeni kuruşa satılan domatesin kilosu krizin ardından 5 yeni kuruşa kadar geriledi. Aynı şekilde taze fasulyenin kilosu 1,40 yeni liradan 40 yeni kuruşa, bir kasa limon da 70 yeni kuruştan 55 yeni kuruşa düştü. Tüketiciler ise meyve-sebze fiyatlarındaki düşüşten memnun.
2001 yılında Almanya‘dan dönen biberlerle ortaya çıkan ziraî ilaç kalıntısı, sorun olmaya devam ediyor. 2005‘te de benzer gerekçelerle Rusya Türkiye‘den 103 kalem tarım ürünü alımını durdurdu. Bu yıl da 7 Haziran itibarıyla Rusya, Türkiye‘den domates, üzüm, limon, patlıcan ve patatese ithalat yasağı getirdi. Yıllardır tartışma konusu olan kalıntı sorunu, Türkiye‘deki sebze ve meyve üretiminin sistemsizliğini gözler önüne serdi. Tarım Danışmanları Derneği Başkanı Fatih Arslan‘ın verdiği bilgilere göre, Türkiye‘deki mevcut 507 bin dekarlık sera alanının sadece yüzde 1‘inde kontrollü üretim yapılıyor. Örtüaltı üretiminin merkezi konumunda olan Antalya‘da bu oran yüzde 5 civarında. Arslan, "Bu durumda ‘kalıntısız ürün yetiştiriliyor‘ demek çok güç." diyor. Tarım danışmanları, sorunun çözümünü üretimin her aşamasının kontrol altında tutulduğu izlenebilirlik sisteminin yaygınlaşmasında görüyor. Bu sistemle, ürün geriye doğru izlenerek hangi üretici tarafından, hangi ilaç ve gübrelerin kullanılarak yetiştirildiği takip edilebiliyor. MSG Zirai Danışmanlık Genel Müdürü Mehmet Sait Güçin, şimdiye kadar soruna kalıcı bir çözüm getirilememesinin büyük eksiklik olduğunu vurguluyor. Güçin, şu değerlendirmeyi yapıyor: "İlk Rusya krizi patlak verdiğinde analiz mecburiyeti getirildi. Fakat analizin çözüm olmadığı bugünkü krizle tekrar ortaya çıktı. Biz günübirlik çözümlerle uğraşıyoruz. Kalıcı bir çözüm getirilemiyor. İhraç edilen ürünlerin yüzde 90‘a yakını kontrolsüz alanlardan tedarik edilmesinden dolayı sorun çıkıyor. Kimse domatesin iç kalitesine bakmıyor. İhracatçıların üretici portföyü yok. Ziraî danışmanlarla çalışmıyor." TM Tarım Danışmanlık Genel Müdürü Dinç ise, üreticinin ilaçlama ile hasat arasındaki süreye uymamasına dikkat çekiyor. Dinç‘in verdiği bilgiye göre, ilaçlamadan sonra hasat için belli bir süre beklenmesi gerekiyor. Ancak, fiyatlardaki ani iniş ve çıkışlardan dolayı çiftçi ilaçlama ile hasat arasındaki süreyi dikkate almıyor. Bu durum da ilaç kalıntısına yol açıyor.
Beş dönüm serada üretim yapan 30 yıllık çiftçi İsmail Ergül, yeni nesil çiftçilerin eskilere göre daha bilinçli olduğunu ifade ediyor. Tarım ilacı kullanırken dozajı ve bekleme süresine hassasiyet gösterdiğini belirten Ergül, "İlacı kullanmadan önce etiketini mutlaka okuyorum. Belirtilen miktarı aşmıyorum. Fiyatlar düşse de bekleme süresine uyuyorum. Seraya kapya biber dikmiştim. İlaçlama yaptığımda kilosu 4,5 yeni liraydı. Bir hafta bekledikten sonra ancak 1,5 yeni liraya satabildim. 4 yeni liraya düştüğünde toplayabilirdim." diyor.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, Türkiye‘de ziraî mücadele ilacı konusunda sistematik bir sorun yaşandığı görüşünde. Oda Başkanı, Avrupa‘nın kendi iç piyasası için yasakladığı ilaçların, Türkiye‘de satılmaya devam etmesinden yakınıyor: "Firmaların baskılarına boyun eğmek yerine, bir an evvel radikal bir karar alıp çağdaş ülkelerin kullanılmasına izin vermediği ilaçların Türkiye‘ye girişine engel olmak zorundayız."
Türkiye genelinde üç bin dekar üzerinde üretim yapan modern seracılar, kalıntı sorunlarına yol açan üreticilerle aynı kefeye konulmaktan şikâyetçi. Herkesin ürettiği malın sorumluluğunu taşıması gerektiğini vurgulayan Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Başkanı Hasan Şentürk, "Moskova‘ya 200 TIR‘a yakın mal gönderdik. Bu ürünlerde en küçük bir olumsuzluk yaşamadık. Fakat ülkeye yasak gelince biz de cezalandırıldık." diyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı kalıntı konusunda yeterli tedbir almamakla suçlayan Şentürk, "Benzer krizler daha önce de yaşandı. Tarım Bakanlığı, sorunu analizle çözeceğini zannediyordu. Fakat bunda başarı sağlayamadı." ifadelerini kullanıyor.
İlaçlamada nelere dikkat edilmeli?
Ziraî mücadele ilaçlarından istenilen faydayı sağlayabilmek için bilinçli bir seçim ve uygulama yapılması gerekiyor. İlaçlar, mutlaka etiketinde tavsiye edilen zararlı, hastalık ve yabancı ota karşı ve tavsiye edilen dozda kullanılmalı. Etiketinde belirtilen son ilaçlama ile hasat arasında bırakılması gereken süreye kesinlikle uyulmalı. Tarım ilaçlarının insanlar ve çevre için en güvenlisi, insan, hayvan ve çevreye en az yan etkili, fakat hedef zararlıya en etkilisi seçilmeli. Son ilaçlama ile hasat arasında bırakılması gereken süre en kısa olan seçilmesi önemli. Zirai ilaç satın alırken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın ruhsat tarihi ve sayısı etiketin üzerinde aranmalı, sahte ilaçlara karşı dikkatli olunmalı.
Tarladan sofraya takibi yapılmalı
İyi tarım uygulamaları olarak da adlandırılan izlenebilirlik sistemi, ürünün tarladan sofraya kadar takip edilmesine dayanıyor. Bu sistemle, ürünün menşei barkod vasıtasıyla kolayca tespit edilebiliyor. Üreticilerin tüm uygulamaları kayıt altına alınıyor. Bu kayıtlar en az iki yıl saklanıyor. Sistem sayesinde sorunun kaynağına kolayca ulaşılabiliyor. Ayrıca söz konusu ürünün tedarik zincirinde hangi halkalarda bulunduğu tespit edilerek etkin bir şekilde geri toplanması sağlanıyor. Tarım ürünleri tedarik zincirinin bütün akışlarının izlenebilmesi yoluyla, ihracatta ve iç tüketimde takip işlemleri artırılarak gıda güvenliği riski en aza indiriliyor.
ŞABAN GÜNDÜZ