ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ KALKINMACI YERLİ ÜRETİM POLİTİKALARININ TERK EDİLMESİNİN YENİ BİR ÖRNEĞİDİR!
Şeker sektörü, Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda şekerini Rusya’dan almak zorunda kalan bir ülkenin akılcı ve bilimsel politikalarla hem tarımını, hem sanayisini hem de kırsal kesimin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişliğini sağlamasının önemli ve başarılı bir örneğidir.
Endüstriyel bir ürün olan şeker pancarı sanayi üretimine sağladığı kazanç yanında, kırsalda ve fabrikalarında çalışan yüzbinlerce insana da istihdam olanağı sağlayarak, ülkemizin kendi kendine yeterliliğine önemli bir katkı sağlamıştır.
Daha 2000’li yılların başlarında ülkemiz, şekerin doğal hammaddesi olan şeker pancarı üretiminde Fransa, Almanya ve ABD’nin ardından dünya dördüncüsü idi ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında üçüncü sırada yer alıyordu. Ancak Cargill gibi uluslararası tekellerin pazarlarını genişletmek için IMF, DTÖ ve Dünya Bankası’nın serbestleştirme-özelleştirme yönergelerini uygulayan politikalar sonucu bugün ülkemiz şeker ithal eder duruma düşmüştür.
Türkiye’nin 2001 yılında yaşadığı ekonomik krizde IMF’nin Kemal DERVİŞ aracılığıyla uygulamaya soktuğu Şeker Kanunu ile ilk darbesi vurulan şeker sektörüne, ikinci darbede AKP döneminde vurularak özelleştirmeyle sektör yok edilmeye çalışılmaktadır. Hükümetçe 21.02.2018 tarihinde alınan bir kararla 14 şeker fabrikasının satışının önü açılmıştır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki, şeker fabrikalarının satışı ülke ve halk çıkarlarına tamamen aykırıdır. Cumhuriyet dönemiyle birlikte gündeme gelen millileştirme, devletleştirme, kamulaştırma ve kamusal üretim politikalarına ağırlık verilmesi gibi ülke ve halk yararına önemli sonuçlar üretmiş olan politikalar gözetildiğinde, serbestleştirme ve özelleştirme politikalarının, kalkınmacı yerli imalat sanayi üretiminin tasfiyesi anlamına geldiği çok açık olarak görülebilmektedir
Özelleştirileceği ifade edilen bu fabrikalar bir süre sonra asli unsurlarının dışında değerlendirilecek ve fabrikalar kapanacaktır. Bu fabrikalarda çalışan 5 bin civarındaki çalışan işlerinden olacak, 50 bin civarındaki üretici ise doğrudan etkilenerek pancar ekimi yapamayacaklardır. İşsizlik ve kırsaldan göç artacağı gibi geri kalan fabrikalarında satışının önünü açacaktır.
Bu anlamda ülkemiz sanayisi ve tarımı kaybederken, kazanan bir kısım sermayedar ve Ülkemizin en verimli tarım arazilerine hukuka aykırı olarak açtıkları fabrikalarda mısır nişastasının kimyasal yollarla parçalanmasından elde edilen nişasta bazlı şekerler üreten ABD`nin küresel şirketi Cargill olacaktır.
2002 yılından bu güne kadar Her yıl Bakanlar Kurulu`nun devreye girmesiyle sürekli artan NBŞ kotası daha da artacak ve ülkemiz insanı Kronik hastalıkları salgına dönüştüren daha fazla nişasta bazlı şeker kullanacaktır.
Sonuç olarak, “yerlilik, millilik” üzerine birçok söz edip iç düşman ve halk arasında kutuplaşma yaratmada pek mahir olan iktidarın bu satış kararı sonucu, pancar şekeri çiftçisi ve çalışanı başta olmak üzere ülke sanayisi, tarımı ve halkımız son derece olumsuz etkilenecektir.
Ülkemizin ve halkımızın yoksullaştırılmasına bir kez daha hayır diyoruz.
TMMOB, halkımızın alın terinin ürünü olan kamusal birikimlerin, yeraltı, yerüstü kaynaklarımızın ve bütün varlıklarımızın talanına kararlılıkla karşı durmaya devam edecek, bütün saldırılara karşın ülke, halk, meslek, meslektaş yararını savunmaya devam edecektir.
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı