ŞEKER YASASI TARIMSAL ÜRETİMİ YOK EDİYOR - YURT

İSTANBUL
26.04.2013

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet ATALIK, Seker Kanunu Tasarısı`yla, şeker pancarı üretiminin sınırlandırılarak, şeker üretimi için mısır ithalatının arttırılacağını söyledi. ATALIK, "Bu durum ülke için tam bir skandal" dedi.

 

2012 yılında hazırlık çalışmaları başlayan, Şeker Kanunu Tasarısı Şubat 2013‘de Bakanlar Kurulu‘nda imzaya açıldıktan sonra 8 Nisan Pazartesi günü Meclis Başkanlığı‘na sunuldu. Türkiye‘de şeker üretimi yapan taraflarca sert eleştiriler yöneltilen tasarıyla ilgili olarak Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet ATALIK‘ın görüşlerini aldık.

Türkiye‘de şeker üretimi genel olarak ne durumda?

Eskiden de en çok tartıştığımız şey, nişasta bazlı mısırdan şeker üretimiydi. Şimdi bu ülkede 33 tane şeker pancarından şeker üreten fabrika var. 25 tanesi devlete ait 8 tanesi özel sektöre. Toplam kurulu kapasite 3 milyon 100 bin ton, üretilen toplam şeker 2 milyon 200 bin ton civarı. Yaklaşık on senedir şeker üretim miktarımız böyle. Nüfus bir yandan artarken şeker üretimimiz sabit kalmış durumda. Hatta stoklar oluşuyor, bu da ülkemize kaçak şeker girişi olduğunu gösteriyor.

Nişasta bazlı şeker üretimimiz ne durumda?

Nişasta bazlı şeker kurulu kapasitesine baktığımızda da ülkemizde 6 tane nişasta bazlı şeker üreten fabrika var, bunların 1 milyon ton kurulu kapasiteleri var, ürettikleri yıllık şeker miktarı 300-350 bin ton arasında değişiyor. Üç tane şirket de ayrıca iç piyasada yer almıyor ama 146 bin ton üretimle sadece ihracata yönelik çalışıyor. Onları bir kenara bırakalım. Bir milyon ton kurulu kapasite var ve 300-350 bin ton üretimle çalışıyorlar. Bunlara kim bu kadar yeşil ışık yaktı da bu kadar kapasite oluşturdular ve üçte bir kapasiteyle çalışıyorlar? 350 bin ton şekerin ne demek olduğunu daha iyi anlamak için 27 ülkeli AB‘nin nişasta bazlı şeker üretimiyle kıyaslayalım. AB‘nin nişasta bazlı şeker üretimi 650 bin ton civarında. Türkiye tek başına Avrupa Birliği‘nin yarısı kadar nişasta bazlı şeker üretiyor. ( hatta AB‘nin tüm ihtiyacının neredeyse iki katını kapsayacak kapasiteye de sahip) Mevcut şeker kanunumuza göre nişasta bazlı şeker için ayrılmış kota yüzde 10‘dur. Bu Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 50 arttırılabilir ya da azaltılabilir. Bakanlar Kurulumuz da sağolsun hep yüzde 50 arttırmakta kotayı. Ve bu sürekli dava konusu olmuş. Bakanlar Kurulu kararı her sene iptal ettirilmiştir ama uzun süren yargı sürecinden dolayı iş işten geçmiş oluyor. Bu yeni yasa taslağında ise yüzde 15 kotayı kanuna koyarak mahkemeyi aradan çıkarmış oluyorlar.

2001 yılında yürürlüğe girmiş olan Şeker Yasası‘nın etkileri ne yönde oldu?

Bu ülke 1998 yılında 22 milyon ton şeker pancarı üretiyordu. 2001 yılında çok üretimimiz var gerekçesiyle bahsettiğiniz kanunla şeker üretimine kota getirildi ve 2003 yılında 12 milyon tona düştü üretimimiz. Şu an 16-17 milyon ton civarında üretimimiz. Peki 2012 yılında gıda amaçlı GDO‘ların değerlendirilmesinde karşımıza ne çıktı, GDO‘lu şeker pancarı çıktı. Sen bu ülkede şeker pancarını ürettirmeyeceksin kanuni kısıtlamalar koyarak, birileri çıkacak yurtdışından GDO‘lu şeker pancarı istiyoruz diyecek.
Bu skandaldır. Üretemediğimiz bir şey değil ki gidip el alemin GDO‘lu şeker pancarını alacaksın. Bu ülkeye sen kanunla ürettirmiyorsun. Kaldı ki katma değeri çok yüksektir şeker pancarının. Üretimi çiftçisine diğer ürünlerden çok daha fazla kazandırır, bırak çiftçin kazansın. Ama Türkiye‘nin tarım politikasında böyle bir anlayış yok. Tarımsal nüfus eksilsin diye tarlasından kovma politikaları var Türkiye‘de.

Peki mısırda durum nasıl?

Türkiye her sene 500 bin ton ile 1 milyon ton arasında mısır ithal eden bir ülke. 2012 yılında 814 bin ton mısır ithal etti.
Nişasta bazlı şeker sektöründe ne kadar şeker kullanılıyor diye Şeker Kurumu‘nun faaliyet raporunu açıp baktığımızda, yaklaşık 1 milyon ton şeker kullanılıyor. Yani bizim dışardan aldığımız mısırla hemen hemen eşit miktarda. Yani Türkiye şeker pancarından şekerini üretse mısır ithalatına ihtiyacımız olmayacak.

‘Şekerimizi şeker pancarından üretelim‘

AB ile Türkiye‘yi kıyaslarsak şeker üretimi başlığında ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?

AB‘de 27 ülkeden 21 ülkenin şeker üretim kotası var. Çünkü şeker, şeker pancarından ve mısırdan üretiliyor. Nişasta bazlı şeker mısırdan üretiliyor. Şeker pancardan üretilen nişasta bazlı olmayan şeker. Bakıyoruz öbür ülkelerde ne yeterli mısır üretimi var, ne de şeker pancarı. AB‘nin şeker üretiminde nişasta bazlı şeker üretim kotası ne kadar diye baktığımızda ortalama yüzde 4-4,5. Bu standart değil ülkelere göre değişiyor.

Ülkelere göre değişimine baktığınızda kimi ülkelerin nişasta bazlı şeker üretimi yüzde 60‘a kadar yükseliyor. Yüksek miktarda nişasta bazlı şeker üretimi yapan ülkelere baktığımızda iklimsel koşullardan ötürü mısır üretimi çok yüksek olduğunu, şeker pancarı üretimi olmadığını görüyoruz. Mısırdan karşılayabilirsin o zaman ihtiyacını. Şeker pancarı üreten ülkelere baktığımızda ise üretim yapabilen ülkelerin hepsi şeker pancarından karşılıyorlar şeker ihtiyaçlarını. Tek tük sanayisi gelişmiş ülkelerde bunun istisnası var, Almanya gibi. Onlarda da üretim kotası yüzde 1,5 civarı.

Bunun sebebi de gıda dışı kimi alanlarda tıpta örneğin, gerekiyor nişasta bazlı şeker. Biz de diyoruz ki, AB nasıl mantığını kullanıp şeker pancarı üretimi yapabilen ülkelerde şeker pancarından, mısır üretimi yapan ülkeler mısırdan üretiyorsa, biz de aynı şekilde ürettiğimiz şeker pancarından elde edelim şekerimizi. Kanunla şeker pancarı üretimini sınırlayıp, ithal ettiğimiz mısırla nişasta bazlı şeker üretmenin hiçbir mantığı yok. Yarattığı katma değerler açısından mısırı ve şeker pancarını kıyaslarsak; istihdam bazında, yarattığı kazanç bazında, verimliliği sağlama açsından en uygun bitkilerdendir şeker pancarı. AB gibi mantığını kullanarak şeker pancarı ekimi sağlamak yerine, mahkemeyi de aradan çıkartabilmek için yeni yasa tasarısında nişasta bazlı şeker kotasını yüzde 15‘e çıkartıyor. Tıp için, ilaç sanayi için, sanayinin gıda dışı alanlarında kullanım için yüzde 1-1,5 civarı nişasta bazlı şeker de üretilebilir. Ama yüzde 15‘lik bir kotayla üretim tüm AB ülkelerinin üretiminin yarısına eşittir.

Okunma Sayısı: 825