'SERMAYE EMEĞİ ESİR ALDI' - BİRGÜN

MERKEZ
06.10.2007

"AB Süreci Karşısında Emek" sempozyumunda, sermayenin emeği değersizleştirme, emekçiyi güçsüzleştirme politikalarını sürdürdüğü vurgulanarak, emekçilerin örgütlenmesi istendi.

 

GÜLŞAH GÜNEŞ / ANKARA

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘nce (TMMOB) düzenlenen "AB Süreci Karşısında Emek Sempozyumu‘nun açılış konuşmasını TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı yaptı. Soğancı, Avrupa Birliği (AB) projesinin bir demokrasi projesi olmadığını belirterek, AB‘nin, tümüyle küreselleşme sürecinden bağımsız olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan bir özellik kazandığını söyledi. Türkiye sermayesinin AB süreci konusundaki politikalarının da, başlangıçtaki beklentilerinden çok farklılaşarak uluslararası sermayeyle bütünleşme sürecinin bir parçası haline dönüştüğünü ifade eden Soğancı, "Uluslararası mali sermayenin ve çok uluslu şirketlerin önderliğinde ilerleyen küreselleşme süreci, Türkiye‘deki egemen blokun farklılaşmış çıkarlarıyla örtüşmemektedir. Bu durum kronik bir kriz olgusu doğurmaktadır" dedi.

‘AKTİF PROLETERLEŞMEYE GEÇİLDİ‘

Sempozyumda sunum yapan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Ercan, Marx‘ın Kapital‘inin 140‘inci yılında emeğin sermaye tarafından disiplin altına alındığına işaret ederek, "pasif proleterleşmeden aktif proleterleşmeye geçildiğini" söyledi. Ercan, sadece Türkiye‘de değil dünyada sermayenin karşısında klasik anlamda bir emek gücü görmek istemediğini, zayıf, etkisiz, istediği zaman işten çıkarabileceği kişilerle çalışmak istediğini ifade etti.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın ise AB sürecinde bütün ulusal kaynakların iç ve dış borç ödemesine özgülendiğini söyledi. AB‘nin merkez kapitalizm tarafından dönüştürüldüğünü ve kendi periferisinde dönüşüm mekanizması uyguladığını ifade eden Günaydın, "Türkiye‘nin dönüştürülmesi görevi AB‘ye verilmemeli" dedi. 1983 Anayasasında çalışma yaşamına yönelik yer alan pek çok hakkın yeni anayasa taslağında tasfiye edildiğinin altını çizen Günaydın, taslakta grev hakkının önlenmesi amacıyla "muğlak tanımlar" kullanıldığını söyledi.

‘MÜZAKERELER EMEK TANIMIYOR‘

KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul ise emperyalizmin, Türkiye gibi ülkelerde neoliberal politikalar uygulayarak bütün toplumu esir aldığını kaydetti. AB ile müzakere sürecinin işçiler açısından "mücadele süreci" olduğunu söyleyen Tombul, AB ilerleme raporlarında çalışma yaşamına ilişkin ifadelere ya hiç yer verilmediğini ya da bu ifadelerin son sırada yer aldığını söyledi.

CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu da, Türkiye‘de iş yasalarında emeğin korunması, sendikalaşmanın önünün açılması yönünde değişiklikler yapılması gerektiğini, ancak iktidarların buna yanaşmadığını belirtti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Alpay Dikmen ise kapitalizmin ezici gücünün çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin son yıllarda giderek arttığını bildirdi, emeğin meta zincirleri arasına sıkıştığını kaydetti.

SENDİKASIZLAŞTIRMA DİZ BOYU

DİSK Genel İş Koordinatörü Serhat Salihoğlu ise, son yıllarda emeğin ve emekçinin gücünü kırmak, iş veren karşısında onu etkisizleştirmek için planlı bir şekilde sendikasızlaştırma operasyonları yapıldığı görüşünü savundu, artık kamu kuruluşlarının ve belediyelerin bile işlerini taşeronlar vasıtasıyla yaptırdığını anlattı. Taşeron sisteminin sendikalaşmayı engelleyen bir tuzak olduğunu dile getiren Salihoğlu, bu durumun emekçiler açısından daha vahim sonuçlar doğurmadan sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının mücadele etmesi gerektiğini bildirdi.

Türk iş Araştırma Uzman Namık Tan da, esnek çalışma sisteminin yaygınlaştığına dikkat çekti, bu tür çalışmanın da sendikalaşmayı engellediğini öne sürdü.

Sempozyumda taşeron sisteminin sendikalaşmayı engellediği belirtildi.

Okunma Sayısı: 468