SU'LAR TÜKETİNİRKEN BİZ...

 SU'LAR TÜKETİNİRKEN BİZ...
MERKEZ
22.03.2016
 

                                                                                    22.03.2016

                                                                           - BASIN AÇIKLAMASI -  

                                                                       22 MART DÜNYA SU GÜNÜ

  

SU`LAR TÜKETİNİRKEN BİZ...                                            

Türkiye bu yıl 22 Mart Dünya Su Günü`nü yaşanan acı olayların  gölgesinde kutlayacak.

Su, yaşamı sürdürmenin en önemli gerekliliğidir. İnsanoğlu tarafından geliştirilen hiçbir teknoloji bir damla suyu üretecek yeteneğe sahip değildir.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 1993 tarihinde alınan bir karar ile 22 Mart tarihi ‘Dünya Su Günü` olarak kabul edilmiş olup, tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

1993 yılından bugüne kadar yapılan etkinliklerde bağımsız bilim çevreleri, doğaseverler ve ilkeli sivil toplum kuruluşları, suyun bütün canlılar için gerekli olan temel bir hak olduğu, eşit ve adaletli bir şekilde, su varlıklarının suyu metalaştırmadan korunmasını istemektedirler. Bu görüşün karşısında olan çok uluslu şirketlerin suyu bir meta olarak gördüğü ve ticarete konu etme anlayışında olduğu görülmektedir.

Oysa ki, yaşanan küresel iklim değişikliği, bir çok alanda kuraklığa yol açarken, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının hızlı bir şekilde azalmasına yol açmıştır.

Bugün itibariyle dünyada yaklaşık 1,1 milyar insan temiz içme veya kullanım suyundan yoksundur.

Her yıl yaklaşık 5 milyon insan temiz suya erişememekten dolayı ölmektedir. Şehirleşmenin hızlı artışı ile birlikte 2025 yılında dünya nüfusunun üçte birinin şiddetli derecede su sıkıntısı çekeceği öngörülmektedir.

Ülkemiz açısından ise durum pek parlak değildir. Şu an için yılda 1.500 m3 düzeyinde olan kişi başına su tüketimi, ülkemizin su fakiri bir ülke olduğunu göstermektedir.  Yaşanan çarpık kentleşme, hızlı nüfus artışı, su kaynaklarının bilimsel gerçeklikten uzak HES projeleriyle tahribi, su havzalarının korunamaması, tarımsal sulamanın mühendislikten uzak uygulanışı, ticari su şirketlerinin kar hırsıyla denetimden uzak ticari faaliyetleri, suyun kullanımına ilişkin politika eksikliği  ve sayabileceğimiz niceleri gerekli önlemler alınmazsa çok yakın bir gelecekte su hakkına ve suya erişime ilişkin büyük sıkıntılar yaşanacağını göstermektedir.

Bugün halen yaklaşık otuz kanun ve ikincil düzenleme ile birçok Bakanlığın değişik konulara ilişkin yetkilerinin bulunduğu bir su yönetimi anlayışı ile yaşanan ve yaşanacak sorunların çözümlenmesi mümkün değildir. Bir an önce bu parçalı yapının terkedilerek, suyu bir ihtiyaç değil hak olarak gören, kamu yararı gözeten, doğanın korunmasını öncelikli hedef belirleyen, gıda güvencesi temin edici, suyun bir meta olarak görüldüğü anlayışından uzak bir su kanunu çıkarılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki su yoksa hayat yoktur.

 

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 

Okunma Sayısı: 427