ŞUBE BAŞKANIMIZIN "BURSA`DA BUGÜN" RÖPORTAJI
Şube Başkanımız Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu 28 Eylül 2021 tarihinde yerel internet haber portalı Bursa`da Bugün`den Sema Üstüntaş`a artan gıda fiyatları ile ilgili röportaj verdi. Başkanımızın Oda`mızın görüşlerini paylaştığı haberi belirtilen linklerden de takip edebilirsiniz.
Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu, ``Türkiye`de birçok şeyin dışarıya bağımlı olması ve döviz fiyatları yükseldiği için maliyetlerin arttığını gördük. Girdi maliyetlerindeki artış üreticileri çok etkiledi. Mazot, gübre ve zirai ilaçlara neredeyse yüzde 100`e varan oranlarda zam geldi. Bir tarafta üretici, öbür tarafta tüketici haklı. Çözüm ile ilgili Ziraat Mühendisleri Odası olarak kooperatifi önemsiyoruz ve sürekli önerilerde bulunuyoruz. Bazı belediyelerin attığı birkaç olumlu adımlar dışında bizim arzu ettiğimiz düzeyde bir kooperatifleşme olmuyor. Yani hem üreticinin, hem de tüketicinin kazanabileceği bir sistemi kurgulamamız gerekiyor`` dedi.
Artan girdi maliyetleri, gıda fiyatlarına da yansıyor. Çiftçi malı üretirken, pazarcı satarken, vatandaşsa alırken zorluk çekiyor.
``TEŞHİSİ DOĞRU KOYARSAK, ÇÖZÜMÜNÜ DOĞRU ÜRETEBİLİRİZ``
Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu, "Tüketici haklı niye, çünkü marketteki fiyatlar oldukça yüksek. Zaten Türkiye`de yüksek enflasyon rakamlarından da söz edilmektedir. Dönüp üreticiye baktığımızdaysa üreticiden çıkış fiyatlarında bir artış yok. Bu sefer gözler komisyonculara ve aradaki zincire çevrildi. Hükumetin bu konuda yapacağı çalışmanın sonuçlarını biz de merak ediyoruz. Türkiye`de birçok şeyin dışarıya bağımlı olması ve döviz fiyatları yükseldiği için maliyetlerin arttığını gördük. Girdi maliyetlerindeki artış üreticileri çok etkiledi. Mazot, gübre ve zirai ilaçlara neredeyse yüzde 100`e varan oranlarda zam geldi. Örneğin süt ile ilgili konuşacak olursak; üreticiler bir litre sütün maliyeti 3.6 lirayken, satış fiyatlarının 3.3 lira olduğundan söz ediyor. Marketlerde ise en ucuz sütü 7-9 lira arasında satın alıyoruz. Bunun kapsamlı analizinin yapılıp, sorunun nerede olduğunun doğru tespit edilmesi gerekiyor. Teşhisi doğru koyarsak, çözümünü doğru üretebiliriz. Yoksa bir günah keçisi bulup işin içinden çıkmakla, uzun vadede çözmek mümkün değil. Bir tarafta üretici, öbür tarafta tüketici haklı. Dolayısıyla Türkiye`de üretilen milli gelir paylaşımı ile ilgili bir adaletsizlik mi var? Biz mi alırken pahalı buluyoruz, yoksa bizim gelir düzeyimiz mi düşük? Toplum olarak belirli bir kesim büyük gelirler elde ederken diğer kesim giderek geriliyor mu? Asgari ücretle ilgili yapılan son tartışmalarda da öyle olduğunu görüyoruz. Söylenen 16 kat arttığı yönünde, ama satın alma gücüne baktığımızda emekçilerin satın alma gücünün düştüğünü ve onlara pahalı gelmesinin normal olduğunu söylememiz gerekir. Çözüm ile ilgili Ziraat Mühendisleri Odası olarak kooperatifi önemsiyoruz ve sürekli önerilerde bulunuyoruz. Bazı belediyelerin attığı birkaç olumlu adımlar dışında bizim arzu ettiğimiz düzeyde bir kooperatifleşme olmuyor. Yani hem üreticinin, hem de tüketicinin kazanabileceği bir sistemi kurgulamamız gerekiyor. Üretici 3.6 liraya ürettiği sütü, 3.8 liraya satsın. Böylece tüketici de sütü 7 liraya almak yerine 6 liraya alsın`` dedi.
``ÖRNEĞİN BİR DOMATES ÜRETİCİSİ YILDA 200 BİN LİRA KAZANIRKEN, BİR YIL ÜRÜN ALAMADIĞINDA 700 BİN LİRA ZARAR EDEBİLİYOR``
Bursa çiftçisinin yenilikleri takip eden ve bilinçli bir çizgide yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Yaslıoğlu, ``Yılda birden fazla ürün alabilecek üretim potansiyeli olan bölgede yaşıyoruz. Bu yönden Bursa`daki çiftçilerin şanslı olduğunu her zaman söylerim. Buradaki sıkıntı tarımda sıklıkla yaşanılan önünü görememe durumudur. Siz masraf yaparken, ürünü elde edip edemeyeceğinizi bilmiyorsunuz. Hastalık, iklimsel faktörlerin etkisinin ne olacağını bilmeden, büyük bir risk alıp karşılığında çok az kazanacaksınız. Üreticinin böyle bir sıkıntısı var. Örneğin bir domates üreticisi yılda 200 bin lira kazanırken, bir yıl ürün alamadığında 700 bin lira zarar edebiliyor. En az üç buçuk yıl o zararı amorti etmesi için çalışması lazım. Böyle bir düzen içinde üreticilerin işi hakikaten zor. Küresel ısınma şu sıralar gündemde. Hava olaylarının etkisini daha sık görür hale geldik. Bununla ilgili üreticilerinde yaşadığı sorunları ilgili mercilere aktarıp nasıl çözülebileceği konusunda iş birliğini geliştirmeleri gerektiğini düşüyorum. Sorun çıktığında çözümü için birlikte çaba harcamalıyız. Çağ değişiyor, farklı yöntemlerin de ortaya çıkması kadar doğal bir şey yok. Kişinin kendi geleneksel bilgi yöntemleriyle üstesinden gelmek de zor. Burada kendi alanında uzman birçok akademik personel varken, bunların bilgilerinden yararlanarak kendilerini daha ileriye taşıyabilirler. Üreticinin pazarlık gücünün yüksek olması gerekiyor ki alıcıyla pazarlık yaparak ürününü hak ettiği ücrete satabilsin. Üretim ayağıyla ilgili çok problemimiz yok. Üretilen malı istenilen fiyata satamamak üreticinin en büyük problemidir`` şeklinde konuştu.