SÜT VARSA, YAŞAM VAR. YAŞAM VE SÜT. ÜRET/İM VE TÜKET/İM!... Neden, Ne Kadar, Ne Zamana Kadar, Nasıl?

SÜT VARSA, YAŞAM VAR.  YAŞAM VE SÜT. ÜRET/İM VE TÜKET/İM!...  Neden, Ne Kadar, Ne Zamana Kadar, Nasıl?
MERKEZ
01.06.2024
 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

BASIN AÇIKLAMASI

1 Haziran 2024

 

SÜT VARSA, YAŞAM VAR.

YAŞAM VE SÜT. ÜRET/İM VE TÜKET/İM!...

Neden, Ne Kadar, Ne Zamana Kadar, Nasıl?

 

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), daha öncesinde yakın tarihlerde birkaç ülkede zaten kutlanmakta iken, 2001 yılı itibariyle “Dünya Süt Günü” olarak 1 Haziran tarihini seçti. 23 yıldır bu özel gün çok farklı şekillerde kutlansa da tek bir ortak tema işlendi: “Sütün Gücü ve Süt Sanayii”. 2024 yılının teması, “Besleyici ve sürdürülebilir süt ve süt ürünlerini kutlayalım!”. Dünya Süt Günü’nü kutlayalım, kutlarken düşünelim, sorgulayalım, tartışalım, sorunlara çözüm bulalım.

 

İnsanlık tarihinde toplayıcılık ve avcılıktan bitkisel ve hayvansal üretime geçişle birlikte sütün dünyada en yaygın üretilen ve en değerli tarımsal gıda ürünlerden biri olduğu bilinmektedir. Süt, içeriğindeki temel besin maddelerin güçlü karışımı ile insan beslenmesi ve sağlığı kadar, ülkelerin ekonomik gelişimleri için de son derece önemli bir gıda ürünüdür.

 

Stratejik öneme sahip en önemli gıda ürünleri arasında yer alan süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarda tüketimini sağlayabilecek yeterli süt ve süt ürünleri üretiminin sağlıklı ve sürdürülebilir bir biçimde yapılabilmesi için dünyadaki ve ülkemizdeki tüm gelişmelerin izlenmesi kadar, mevcut ve oluşabilecek yeni sorunlara yönelik hızlı ve somut çözümlerin gecikmeden yaşama geçirilmesini sağlayacak yeni bir tarım ve gıda sistemine ihtiyaç vardır.

 

Sütün, tüm canlılar üzerindeki zorunlu besleyici etkisi ve rolü bir gerçektir. Tüketici olarak süte rafta yeterince ve ucuz ulaşabilmeyi beklerken, sürekli artan girdi fiyatları, yetersiz ve geç ödenen desteklerle süt üreticisinin ahırda ve ağılda ne kadar sürdürülebilir üretim yapabileceğinin tartışıldığı ve tartışılması gerektiği günümüzde, süt sektörünün mevcut durumunun ve potansiyelinin ne kadar farkındayız? Sektörün güçlenmesini bırakın, sürekli artan üretim maliyetleriyle süt üreticisi ne kadar sürdürülebilir üretim yapabilir? Düşünelim, sorgulayalım, tartışalım. Biliyoruz ki, üretmezsek, tüketemeyiz.

 

OECD ve FAO Tarımsal Durum Raporu’na göre; küresel süt üretiminin yaklaşık %93'ü taze, işlenmemiş veya hafif işlenmiş (pastörize, fermente vb.) süt ürünleri şeklinde ülke içinde tüketilmektedir. Dünya genelinde süt ürünleri sektörlerinde marjinal verimliliğin artacağı ve bunun da taze süt ürünlerinin gerçek fiyatlarında kademeli bir düşüşe yol açacağı varsayılmaktadır. 2021 ve 2022 yıllarındaki yüksek uluslararası fiyatlar, yüksek talep, yüksek girdi maliyetleri ve büyük ihracatçılardan kısıtlı arz yaratmasından kaynaklanmıştır. Tedarik zincirindeki aksamaların hafiflemesi ve marjinal maliyetlerin azalmasıyla birlikte uluslararası süt ürünleri fiyatlarının kısa vadede düşmesi ve uzun vadede COVID-19 öncesi eğilime dönmesi beklenmektedir. 2022'de dünya süt üretimin 935,9 milyon ton civarında olduğu ve gelecek 10 yılda dünya sığır varlığıyla birlikte süt ve süt ürünleri üretiminin et üretimindeki artışı da aşarak %14 oranında artacağı tahmin edilirken, ülkemizde durum ne olacak?

 

Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü (TEPGE) 2023 Süt ve Süt Ürünleri Durum Tahmini Raporu’na göre; Türkiye 2022 yılında 21,6 milyon ton süt üretimi ile dünya sıralamasında sekizinci, AB ülkeleri arasında üçüncü en büyük süt üreticisi ülkedir. TÜİK’e göre; 2022 yılında 21 milyon 563 bin 492 ton olan çiğ süt üretimi, 2023 yılında %0,4 azalarak 21 milyon 481 bin 567 ton oldu. Bu üretimin %92,9'unu inek sütü, %4,3'ünü koyun sütü, %2,5'ini keçi sütü ve %0,2'sini manda sütü oluşturmaktadır.

 

Hayvansal üretim mutlaka hayvancılığa dayalı bitkisel üretimle birlikte değerlendirilmelidir. Sağlıklı ve sürekli süt ve et üretimi için “yem-süt-et” bütünü birlikte değerlendirilmelidir. Çiğ süt fiyatını etkileyen en önemli faktör çiğ süt maliyetidir. Süt üretim maliyetlerini etkileyen en büyük unsur ise yem maliyetidir. Üreticinin kâr ederek üretime devam edebilmesi için “çiğ süt-yem paritesi” 1/1.5 olmalı, yani 1 litre süt satıldığında 1.5 kg yem alınabilmelidir. Ulusal Süt Konseyi’nin 2024 yılı Ocak ayından bugüne 3 kez açıkladığı çiğ inek sütü tavsiye fiyatı litre başına 11,50 TL, 13,50 TL ve 14,65 TL. Girdi olarak geçen yıl Mart ayına göre mazotun %98, karma yemin %40, veteriner harcamalarının %165 arttığı bir ortamda baskılanan ve gecikerek güncellenen bu fiyatlar gerçekleşen maliyetin altında olup, kesintileri düşünce özellikle küçük üreticiler zarar etmektedir. Ülkemizde geçmiş yıllardan günümüze 0.8-1.3 arasında değişen parite nedeniyle kâr edemeyen üretici alandan çekilmektedir.

 

Hayvanların yem gereksiniminin daha nitelikli ve ucuza karşılanması için önemli kaynaklardan biri mera alanlarımız maalesef amacı dışında kullanıma açılarak azalmaktadır. Yem bitkisi üretim alanlarımız artmazken, bu yıl yem bitkilerine verilecek mazot ve gübre desteği artırılmamıştır. Yemin önemli ölçüde dışa bağımlı olması sonucunda hayvan yetiştiriciliği maliyetleri sürekli artmaktadır. Çiğ süt referans fiyatının baskılanıp dışa bağımlı hale gelen yem fiyatlarının sürekli arttığı bir ortamda süt hayvanları kesime gitmektedir. Süt krizi, et krizini tetiklemekte, kırmızı ette artan tüketici fiyatlarını düşürmek için dışarıdan canlı hayvan ve hazır et ithalatı yapmak çözüm olamamaktadır.

2024 yılında “besleyici ve sürdürülebilir süt ve süt ürünlerini kutlayalım!”. Kutlarken, üreticinin yüzünün güldüğünü ve bu özel günü kutladığını da görmek istiyoruz, üreticinin mutlu olmasını bekliyoruz. Peki mutlular mı? Tüketicinin artan maliyet sebebiyle artışı sürdüren süt fiyatlarıyla, kaliteli üretilen ve besinsel değeri yüksek süt ve süt ürünlerine kavuştuğunda mutlu olmasını bekliyoruz. Peki mutlular mı?

Tarımsal ve de işlenmiş gıda üretimin çok önemli bir parçası olan süt sektörünün, ülkemiz halkının beslenmesi için gelecekte sürdürülebilir üretime devam etmek için çaba harcadığı, bir gerçektir. Diğer bir gerçek de artan küresel üretim ve tüketim eğilime paralel olarak gıda güvenilirliğini ve güvencesini sağlamakla yükümlü resmi kurumların, sektör üzerindeki finansal yükü azaltması ve kırsal alanda üretimin devamlılığını sağlaması gerektiğidir.

 

Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi özelleştirilip kapatılınca alan serbest piyasanın insafına terk edilmiştir. Sonradan kurulan Ulusal Süt Konseyi ile Et Süt Kurumu piyasayı üretici ve tüketici lehine düzenleyememektedir. Kamunun düzenleme ve denetleme görevini etkin bir şekilde yapmasına yönelik kurumsal yapılar yeniden gündeme gelmelidir.

 

Çözüm; mevcut serbest piyasa ortamında kamunun gerekli ve zamanında müdahaleleri ile tarım ve gıda sistemini üretimden tüketime gerçekten sürdürülebilir kılmasından geçmektedir. Süt üreticilerin kurduğu demokratik, özerk, güçlü kooperatifler ile üretime devam etmesi, kendi ürettiklerini işlemesi, pazarlaması, demokratik güçlü tüketici kooperatifleri ile gıda tedarik zincirinin kısaltılması, üreticinin ürününden para kazandığı ve tüketicinin sağlıklı ucuz gıdaya/süte/ete erişebildiği sistemleri kurmaktır.

 

Her gün,  Dünya Süt Günü olsun, 1 Haziran Dünya Süt Günü kutlu ve mutlu olsun!

 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
49.
Dönem Yönetim Kurulu

Okunma Sayısı: 170