SULAMAYA ÖNEM VERMEK ZORUNDAYIZ - MİLLİYET

MERKEZ
21.04.2008

Güngör Uras / Olayların içinden

 

Dünyada tarım ürünleri fiyatlarının tırmanışa geçmesi, Türkiye‘nin tarım konusundaki yanlışlarının tartışılmasına imkân sağladı.

Ne oldu da kendi nüfusunu besleyebilen ve de tarım ürünü ihraç edebilen bir ülkeyken tarım ürünlerinde dışa bağımlı hale geldik?

Bizde topraklar çok bölünmüş. Teknik imkânları kullanma şansı sınırlı. Bu nedenle verim düşük. Başka ülkeler bir dönüm topraktan 100 birim ürün alırken biz 30 birim ürün alabiliyoruz.

Kaliteli tohumluk sorunu var. Devletin kaliteli tohum üreten çiftliklerini dağıttık. Arazilerini isteyene uzun süreli olarak kiraladık. Tohum üretilen arazileri kiralayanlar şimdilerde tohumluk üretmiyor. Arazileri başka amaçla kullanıyor.

Bizde girdi fiyatları (tohum, mazot, ilaç, gübre, traktör) pahalı.

Romantik köylü tarımından ekonomik ölçekli teknolojik tarım üretimine geçemedik.

Kendi ihtiyacımıza ve şartlarımıza uygun tarım politikası belirleyemedik. Başka ülkelerin kendi yararlarına göre belirlediği politikaları uyguluyoruz.

Büyük ülkeler bile tarımı desteklerken biz desteği kestik.

Sulamadan olmuyor

TZMO Başkanı Dr. Gökhan Günaydın‘dan aldığım bilgileri aktarayım:

Türkiye‘nin 770 milyon dönüm toprağı var. Bunun 1/3‘ünde, 240 milyon dönümünde işlemeli tarım yapılabiliyor.

Tarım yapılabilen arazinin 1/3‘ü, 85 milyon dönümü, teknik ve ekonomik bakımdan sulanabilir arazi.
Su olmayan yerde ekonomik değil, romantik tarım yapılabiliyor.

Bizim sulanan alanlarımızda elde ettiğimiz tarım ürünlerinin verimi ABD ve AB ülkelerindeki verime uyuyor. Sulanan alanlardaki üretimde rekabet şansımız var.

İşte onun içindir ki, sulamaya önem vermemiz şart. (Sulama demek; baraj yapmak, sulama kanalı açmak demek).

Biz bunun şimdilerde yaklaşık 45 milyon dönümünü sulayabiliyoruz.

Sulanabilir topraklarımızın tamamını 10 yıllık bir plan içinde sulamaya mecburuz. Bu ise, her yıl 4 milyon dönüm araziyi sulayacak yatırım yapmamızı gerektiriyor.

Üretimi artırmaya mecburuz

ABD ve AB ülkeleri gibi sanayide öne çıkan ülkeler sanayi yanında tarım sektörüne önem veriyorlar. Tarımda ihtiyaçlarından fazla üretim gerçekleştirdikleri halde tarım sektörünü destekliyorlar.
ABD‘nin tarım desteğinin 73 milyar dolar olduğu biliniyor.

AB ülkelerinde tarım desteği 40 milyar euro. AB bütçesinin büyük bölümü üye ülkelerde tarım desteğine gidiyor.

Kendi ülkelerinde tarımı bu ölçüde destekleyen ülkeler, IMF, Dünya Bankası ve Uluslararası Ticaret Örgütü‘nü kullanarak fakir ülkelerin tarımı desteklemesini engelliyorlar.

Aşırı destekleme sonucu tarımda üretim fazlası veren ABD ve AB ülkeleri üretim fazlalarını satabilmek için bizim gibi ülkelerdeki üretimi çökertiyor, gümrük engellerini kaldırtıyorlar. OECD ülkelerinin (AB ülkeleri + ABD + Japonya + Kanada) kendi üreticilerine yaptıkları tarım destek ödemelerinin toplamının bu ülkelerin fakir ülkelere yaptıkları kalkınma yardımlarının 10 katı olduğu belirtiliyor.

Bu gerçekleri görerek, bilerek kendi tarım politikalarımızı kendimiz oluşturmaya, üretimi artırmaya mecburuz.

Okunma Sayısı: 349