SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BALIKÇILIK PANELİ SONUÇ BİLDİRGESİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BALIKÇILIK PANELİ
SONUÇ BİLDİRGESİ
İZMİR
13.12.2022
 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BALIKÇILIK PANELİ

SONUÇ BİLDİRGESİ

29 KASIM 2022 – URLA

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilen Uluslararası Geleneksel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yılı kapsamında, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesince ortaklaşa düzenlenen “Sürdürülebilirlik İçin Küçük Ölçekli Balıkçılık” paneli, 29 Kasım 2022 tarihinde Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Urla Yerleşkesinde gerçekleştirildi.

Panele İzmir Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği üyeleri, küçük ölçekli balıkçılar, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyeleri, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi yönetim kurulu üyeleri, Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri, Tarım ve Orman Bakanlığı personelleri ve Büyükşehir Belediyesi personelleri katılmıştır. Panelde yapılan sunum ve tartışmalarla küçük ölçekli balıkçılığın mevcut durumu, balıkçıların yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerileri ortaya konmuştur.

Panele Prof. Dr. Vahdet Ünal’ın konuyla ilgili çerçeve sunumu ile başlanmış ve panelistler için bir altlık oluşturulmuştur. Çerçeve sunumda balıkçılıktaki sorunların endüstriyel balıkçılık ile birlikte başladığı vurgulanmış, kıyı bölgelerinin çok sayıda farklı ekonomik faaliyete ev sahipliği yaptığı göz önünde bulundurularak balıkçılığa bakışın kıyı bölgesi, deniz ekosistemi ve insan faaliyetleri odaklı olması gerektiği belirtilmiştir. Küçük ölçekli balıkçılığın sürdürülebilirliği dört boyutta değerlendirilerek aşağıda yer alan tanımlamalar yapılmıştır.

Çevresel boyut: Hem kıyı yerleşimi ve kıyı alanında faaliyet gösteren sektörler kaynaklı kirleticiler, hem de balıkçılık faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kirlilik, aşırı avcılık, habitat tahribatı ve hayalet avcılık gibi etkiler deniz ve kıyı ekosistemlerine zarar vermektedir. Bunların yanı sıra, yasadışı ve kayıt dışı avcılık faaliyetleri türler üzerinde baskı yaratmakta ve stokların aşırı avcılığına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına sebep olmaktadır. Günümüz Türkiye’sinde yaşanan deniz patlıcanı ve deniz çayırları tahribatları deniz ekosistemi ve balıkçılığın sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyen örnekler olarak gösterilmiştir. 

Ekonomik boyut: Küçük ölçekli balıkçılık ile yaşamını devam ettiren kesimlerin geçim kaynaklarını kaybetme endişesi bulunmaktadır. Artan girdi fiyatları, büyük ölçekli balıkçılık sektörüyle olan rekabet ve popülasyonların azalması, küçük ölçekli balıkçılığın ekonomik sürdürülebilirliği için riskli göstergelerdir. Balıkçılıktan elde edilen gelir balıkçılık masraflarının üzerinde olmadığı sürece balıkçılığın ekonomik sürdürülebilirliği mümkün görülmemektedir.

Sosyal boyut: FAO tarafından küçük ölçekli balıkçılığın sürdürülebilirliği için oluşturulan “Gönüllü Klavuzlar”, balıkçılığa bütüncül yaklaşımın yanı sıra, adil gelir dağılımı, insan hakları, cinsiyet eşitliği, paydaşlar arası istişare ve süreçlere katılım gibi prensipleri öne plana çıkarmaktadır.

Kurumsal boyut: sürdürülebilir balıkçılık yönetimi için uygulamaya geçirilecek balıkçılık yönetimi yaklaşımının kurumsal organizasyonu, devamlılığı, resmi, sivil ve sektörel organizasyon ve kurumların karar alma süreçlerini oluşturduğu bir sistemin oluşturulması ve sürdürülmesi.

Panel, Prof. Dr. Altan Lök’ün moderatörlüğünde gerçekleştirilmiş olup küçük ölçekli balıkçıların sorunları ve çözüm önerileri ortaya konmuştur.

Buna göre;

  • Panele katılan tüm paydaşlar ve balıkçılar tarafından vurgulanan yasadışı avcılık faaliyeti en önemli sorun olarak dile getirilmiştir. Yasadışı, kayıt dışı ve kuraldışı avcılık faaliyeti stoklar üzerinde av baskısı yaratmakta olup, bu durum ekosisteme verilen zararın yanı sıra yaşamları deniz kaynaklarına bağlı olan küçük ölçekli balıkçılar ve ailelerine ekonomik anlamda zarar vermektedir. Bu sorunun çözümü için; denetim yetkisi verilmiş olan Tarım ve Orman Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığının günümüz teknolojisinden de faydalanarak planlı, kararlı, hızlı, caydırıcı önleme sistemi oluşturması ve ivedilikle uygulamaya geçirmesi gerekmektedir.
  • Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliğinin ekonomik açıdan tam bağımsız olmaması, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü gibi resmi kurumlarla yaşanan görüş ayrılıklarında özgürce hareket etmelerini olumsuz etkilemektedir. Balıkçılar kooperatif çatısı altında bir araya gelmiş olmalarına rağmen taleplerini karşılayamamaktadır. Bununla birlikte istenilen anlamda ekonomik açıdan özgür bir grup olmayı başaramamışlardır. Bu durum kooperatifleri zayıflatmaktadır. Kooperatifleri ve diğer paydaşları süreçlere dahil eden ortak yönetim anlayışı oluşturulmalıdır.
  • Su ürünleri kooperatifleri farklı bakanlıklarda birçok mevzuata tabidir. Bu durum karmaşaya yol açmaktadır. Kooperatif yasasının kolay, anlaşılır ve özerk bir yapıya ulaşması gerekmektedir.
  • Su ürünleri kooperatifleri işlevsiz çalışmaktadır. Balıkçılarımızın yaşları ileri ve eğitim seviyeleri düşüktür. Kooperatiflerin ağır yasal mali yükümlülükleri vardır. Balıkçılarımızın muhasebe okuryazarlığı yeterli değildir. Teknolojik araçları yeterince kullanamamaktadırlar. Kadın ve genç balıkçılar için istihdam olanağı kısıtlıdır. Kamu destekleri ve sosyal hakların sağlanması ile küçük ölçekli balıkçılığın mesleki sürdürülebilirliği sağlanabilir.
  • Küçük ölçekli balıkçıların özlük haklarında da çalışma süreleri, fiziki iş gücü ve emek aktarımının yer almaması, meslek hastalıklarının tanımlanmaması, sosyal güvence olmadan üretime devam etmeleri vb sorunlar mevcuttur. Geçimini balıkçılık ile sağlayan kişilere yıpranma hakları ve fiili hizmet süresi zammı sosyal güvenlik haklarında tanımlanmalı, düzenli gelir elde edemeyen balıkçıların yaşadıkları ekonomik zorluklar göz önünde bulundurularak sosyal güvenlik ödemeleri yeniden düzenlenmelidir.
  • Su ürünleri kooperatiflerinde teknik işler ve nakil belgesi düzenlenmesi işlemlerinde su ürünleri mühendisi istihdamına ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak mevcut ekonomik kaynaklar bu istihdamı mümkün kılmamaktadır. Bu tür bir istihdamın sağlanması için kamu desteği gerektiği vurgulanmıştır.
  • Su ürünleri kooperatiflerinin fiziki sorunları olarak barınakların imar planı olmaması, sit alanında bulunmaları, bağlama alanlarının yetersizliği, özel teknelerin alana alınması, atık tesislerin eksiklikleri, tuvalet, temizlik ve kadın balıkçılar için özel alanların bulunmaması sıralanmaktadır. Yetkili mercilerin kapsamlı bir plan ile bu yapısal sorunları çözmeleri gerekmektedir. 
  • Küçük ölçekli balıkçıların kullandıkları akaryakıt fiyatında KDV indirimi yapılması talep edilmektedir.
  • Küçük ölçekli balıkçıların kredi kullanım sorunları bulunmaktadır. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, kredi desteği alamamakta ve bankaların teminat beklentisi giderek artmaktadır. Kamu bankaları aracılığı ile bu soruna çözüm üretilmelidir.
  • Küçük ölçekli balıkçıların kullandığı eski tekne ve motorlar sürdürülebilirlik gereği bilimsel çalışmalar ışığında çevreci ekipmanlar ile değiştirilmeli bunun için uygun ödeme koşulları ve desteklemeler gerekmektedir.
  • 5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ’e göre 50 kg ve daha az miktardaki su ürünleri için Nakil/Menşe Belgesi aranmaz uygulamasının değiştirilerek belge düzenleme zorunluluğu getirilmelidir.
  • Gediz nehrinin ağzında ışıkla avcılık yapıldığı bilinmektedir. Gediz nehrindeki kirlilik nedeniyle buradan yapılan su ürünleri avcılığı halk sağlığını tehdit etmektedir. Bölgede denetim çalışmaları başlatılmalıdır.
  • İstilacı türlerle mücadele kapsamında yapılan iyi uygulamaların geliştirilerek arttırılması gerekmektedir.
  • Sayıları her gün artan amatör balıkçılığın çok yönlü olumsuz etkileri balıkçılık yönetimi içinde yeterince dikkate alınmamaktadır. Buna dair etkilerin ortaya çıkarılması, denetim, kontrol ve yeni yönetim tedbirlerinin geliştirilerek uygulanması sağlanmalıdır.

 Sonuç olarak;

Yasadışı avcılıkla mücadele ve karaya çıkış noktaları ile balık hallerinin denetimlerinin eksiksiz yapılabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığında görev yapan mevcut su ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendislerinin sayısı yetersizdir. Denetimler sırasında yaşanan güvenlik sorunlarının önlenebilmesi için İçişleri Bakanlığı ile koordineli yapısal bir çözüm programı hayata geçirilmelidir. Cezalar ve yaptırımlar caydırıcı hale getirilmelidir.

Tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilen bilimsel toplantılar, çalıştay ve panellerde alınan kararların Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından uygulanması gerekmektedir. Böylelikle yıllardır konuşulan sorunlar sorun olarak kalmayacak çözüme ulaşacaktır.

Küçük ölçekli balıkçılık doğru yönetilirse, deniz ekosistemlerinin sürdürülebilirliğine katkı sağlayabileceği açıktır ve dünya çapında kabul görmüş bir gerçektir. İnsanı merkeze koyan, gelecek kuşakların haklarını önemseyen, balıkçılığın ekolojik ve sosyo-ekonomik boyutlarını paydaşları ve onların yönetime katılımlarını dikkate alan, ekosistem temelli balıkçılık yaklaşımının hayata geçirilmesi, sürdürülebilirlik yolunda atılacak en önemli adım olarak görülmektedir.

 

Kamuoyuna saygılarımızla.

Okunma Sayısı: 352
Fotoğraf Galerisi