SÜT BASIN TOPLANTISI

İZMİR
22.01.2012

SÜTTE SÖYLENENLER NE KADAR DOĞRU?

 

                                             BASINA VE KAMUOYUNA

SÜT İÇİN SÖYLENENLER NE KADAR DOĞRU? 

                                                                                            20.01.2012

Son günlerde televizyonlarda konu uzmanı olmayan kişilerin açıklamalarıyla başlayan süt ve süt ürünlerinde gıda güvenliği tartışmaları, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker`in açıklamalarıyla gündeme oturdu.

Özellikle Sayın Bakanın resmi ağızdan yaptığı açıklamalar basında bir hayli ilgi gördü. 17 Ocak`ta, sütte özellikle antibiyotik varlığı ile ilgili çıkan abartılı haberler, 18 Ocak`ta aynı gazetelerin sayfalarında bu kez daha kabul edilebilir tonda çıktı.

Bu gelişmeler çerçevesinde yönetim kurulumuz konuyla ilgili görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaya karar vermiştir.

Öncelikle, ülke genelinde üretimi yapılan çiğ sütlerin çoğunluğunun, bazı tüccarlar ile mandıralar tarafından ve yasak olmasına rağmen bazen sıcak olarak toplanmakta olduğunu gördük. Bölgemiz`de %57 olan sütte soğuk incir, ülke düzeyinde ancak %35`ler civarındadır. Öncelikle sütte soğuk zincirin kurulması önemlidir.

Kontrol edilenler dışındaki sütlerde, gerekli analizlerin yapılmadığını biliyoruz. Bu nedenle antibiyotik varlığı üreticinin beyanına dayanıyor. Yani işletme yoğurt, ayran, kefir veya eski peynir yapmıyorsa antibiyotik ürüne zarar vermiyor. Normalde antibiyotikli sütlerin dökülmesi gerekirken, bazı firmaların bunları ucuza toplayıp süt ürünlerine işledikleri ve haksız rekabete sebebiyet verdikleri de biliniyor. Bu durum aynı zamanda halk sağlığını tehdit ediyor. Bilmeden antibiyotikli ürün tüketenlerde antibiyotiklere karşı bağışıklık kazanılıyor ve özellikle boğaz hastalıklarında verilen antibiyotikler bireyde etkili olmuyor. Kontrol edilenlerde zaten veteriner hizmeti olduğundan antibiyotikli sütler ürüne işlenmiyor, imha ediliyor.

Buradan tüm tüketicilerin merak ettiği "antibiyotikli ürünleri nasıl anlayacağız" sorusunun yanıtlanması gereklidir. Yasak olmasına rağmen binde birden de az olsa kullanıldığını bildiğimiz antibiyotiğin yoğurt, ayran, kefir ve eski peynirler dışında hangi ürünlerde olduğunu biz anlayamayız. Bu daha çok ürünü üreten firmanın insafına kalmış bir şey. Burada sadece antibiyotikli sütlerden yoğurt, peynir, ayran, kefir ve sünger gibi aşırı gözenekli olmayıp normal görünüşlü eski peynirlerin yapılamayacağını söyleyebiliriz. Tüketiciler üşenmezlerse en basit olarak aldıkları çiğ sütte antibiyotik olup olmadığını anlamaları için, bu sütü kaynatıp içerisine yoğurt mayası atsınlar. Şayet sütün ekşiliği artıyorsa sütte antibiyotik yok demektir.

Çözüm ne olmalı?

Öncelikle sütlerin toplanması işleminin kooperatifler, birlikler kanalı ile yapılması teşvik edilmelidir. Böyle bir uygulama süt sektöründeki kayıt dışılığı önler, kaliteyi attırır ve fiyat istikrarını sağlar. Süt kalitesinin korunmasında önemli bir adım olan sütü soğuk zincir altında toplayanlara maddi destek verilmeli.

Süt ve süt ürünleri, temel gıda maddesi kapsamında değerlendirilerek uygulanan KDV oranı ette yapıldığı gibi yüzde 8`den yüzde 1`e düşürülmelidir. Bununla beraber yemde uygulanan KDV de aynı şekilde yüzde 1`e düşürülerek, yetiştiricinin yem maliyetleri azaltılmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi

Okunma Sayısı: 947