SÜT ÜRÜNLERİ TEBLİĞİ'NE KARŞI AÇTIĞIMIZ DAVADA, TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN CEVABI

MERKEZ
15.01.2010
 

T.C.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
Hukuk Müşavirliği

SAYI : B.12.0.HKM.0.01-641.02-İD.2009-642

KONU: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

DANIŞTAY ONUNCU DAİRE BAŞKANLIĞINA

Dosya Esas No:2009/9249

CEVAP VEREN (DAVALI) : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı / ANKARA

KARŞI TARAF (DAVACI) : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

VEKİLİ : Av.Zühal Dönmez
Bestekar Sok.No:49/5 Kavaklıdere / ANKARA

TEBLİĞ TARİHİ : 20.08.2009

KONU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulması ile öncelikle yürütmenin durdurulması talebinin ve akabinde davanın reddi talebidir.

CEVAPLARIMIZ

Davacı TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası vekilince, 16.02.2009 tarih ve 27143 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Fermente Süt Ürünleri Tebliğinin 5.maddesinin (j) fıkrası ile EK-2 de yer alan Ürün Özellikleri başlığı altındaki "süt proteini yoğurtta en az 3,0" düzenlemesinin iptali talep edilmekte ise de; Bakanlığımız aleyhine açılmış olan işbu dava hukuki dayanaktan yoksun bulunmaktadır.

Bakanlığımız aleyhine ikame edilen davanın ehliyet yönünden reddi gerekmektedir. Sendikaların dava ehliyeti,sendika tüzel kişiliğini ilgilendiren işlem ve eylemlerle sınırlıdır. Diğer taraftan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde idari dava türleri tek tek sayılmış olup, iptal davaları "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönleri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından" açılan davalar olarak tanımlanmış bulunmaktadır. Davacı vekilince 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanuna ve Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine ilişkin Tüzüğe atıfta bulunularak menfaat ilişkisinin varlığı ileri sürülmekte ise de, hukuken kabulü mümkün değildir.

Bakanlığımız aleyhine açılan davanın süreaşımı yönünden de incelenerek bu yönden reddine karar verilmesini talep ediyoruz.

Dava esas yönünden de hukuki dayanaktan yoksun bulunmaktadır. Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 7. ve 8. maddeler, kapsamında Gıda kodeksinin hazırlanması ve denetlenmesinde görevli bulunmaktadır.

Komisyon; gıda konusunda görevli olmak üzere Bakanlıktan iki, Sağlık Bakanlığından bir üye, her iki Bakanlıkça ayrı ayrı seçilecek gıda konusunda temayüz etmiş birer bilim adamı, Türk Standartları Enstitüsünden bir üye ve en fazla üyeye sahip olan gıda konusunda faaliyet gösteren sivil toplum örgütünden seçilecek bir üyeden oluşmaktadır. Komisyon, Bakanlık temsilcisinin başkanlığında toplanır ve sekretaryası Bakanlıkça yapılır. Komisyon, üye sayısının en az salt çoğunluğu ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.

Komisyon, gıda kodeksi konusunda, ülkede en yetkili merci olup, gıda kodeksinin hazırlanması için çeşitli ihtisas alt komisyonlarını seçer, çalışmalarını denetler, alt komisyonlarca hazırlanan kodeks tasarılarını ve değişiklik tasarılarını karara bağlar ve yayımlanması için Bakanlığa sunar. Bu çerçevede; Komisyon tarafından, Fermente Süt Ürünleri Tebliğini (Tebliğ No: 2009/25) yayımlanmak üzere Bakanlığımıza gönderilmeden önce konu birçok boyutu ile değerlendirilmiş ve aşağıda belirtilen düşünceler çerçevesinde yayıma gönderilmesi için karar alınmıştır.

1- Ülkemizde üretilen sütlerin bileşimi açısından değerlendirme;

Dava dilekçesinde "Dava konusu Tebliğ ile yürürlükten kaldırılan 3.9.2001 tarihli Türk Gıda Kodeksi Fermente Sütler Tebliği‘nde Yoğurt yapılacak sütte protein oranının en az yüzde 4, yağsız kuru madde oranı en az yüzde 12 olacağı belirtilmiştir" ifadesine yer verilmekte ise de; söz konusu Tebliğde verilen protein ve kuru madde değeri yoğurt yapılacak süt için değil yoğurt içindir. Yine aynı şekilde yeni yayınlanan Tebliğde de değerler yoğurt için belirlenmiştir.

Yoğurt üretiminde kullanılacak süt için protein ve kuru madde miktarını Tebliğle belirlemek mümkün değildir. Çünkü sütün yapısındaki protein ve kuru madde miktarı hayvanların türüne, ırkına, beslenmesine ve döneme göre değişiklik gösterebilen doğal bir olaydır. Ülkemizdeki inek sütlerinin ortalama protein değeri % 3 civarındadır. Diğer ülkelerdeki hayvanların ırkına göre sütteki protein ve kuru madde oranı değişiklikler gösterebilmektedir. Yoğurt için belirlenmiş protein ve kuru madde değerlerinde bir süt üretimini hayvanlardan beklemek mümkün değildir.

Yine dava dilekçesinde yer verilen "Yeni Tebliğde ise yoğurt sütünde bulunması gereken en az protein oranı yüzde 4‘den yüzde 3‘e indirilmiş ve yüzde 12 katı madde bulundurulması şartı kaldırılmıştır" cümlesinde geçen yoğurt sütü ifadesi yoğurt teknolojisi terminolojisinde karşılığı olan bir ifade değildir.

Ülkemizde inek sütü ağırlıklı olmak üzere 12.5 milyon ton/yıl süt üretilmektedir. Bunun yaklaşık 4.7 milyon tonu kayıt altında olup küçük, orta ve büyük ölçekli sanayide değişik süt ürünlerine işlenmektedir. Ülkemizde üretilen sütün büyük bir bölümü yoğurt ve peynir olarak tüketilmektedir. Bakanlığımız tarafından yapılan bir çalışmada ülkemizde endüstriyel ve evlerde olmak üzere toplam yoğurt üretiminin 2.200.000 ton/yıl, kişi başına tüketimin ise 31 kg/yıl olduğu belirlenmiştir. Bu miktarın 838.000 tonu (%38) büyük, orta ve küçük ölçekli sanayi tarafından, 1.362.000 tonu ise evlerde üretilmektedir. Toplam 2.200.000 ton/yıl olan yoğurt üretiminin 406.125 tonu büyük ölçekli modern işletmelerde üretilmekte olup, toplam üretimdeki payı da % 18.5‘dir.

Evlerde yapılan yoğurdun protein değeri ile ülkemizde üretilen sütlerin protein değeri hemen hemen eşdeğerdir. Çünkü süt sadece kaynatılmakta, proteinin arttırılması için sanayide uygulanan vakum ortamda suyun uçurulması veya süttozu ilavesi gibi bir işlem yapılmamaktadır.

Gıda güvenilirliği açısından herhangi bir müdahale yapılmamakta, süt sadece kaynatılıp uygun sıcaklıkta mayalanmaktadır. Ancak sokak sütleri sağlık ve hijyenik yönden kontrol edilmediği için gıda güvenilirliği ve halk sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra evlerde yoğurt yapımı için çiğ süt kontrolsüz koşullarda kaynatılmaktadır. Uzun süre kaynatmanın sütün besin değerini azalttığı da bilinen bir gerçektir.

Yoğurtta protein değerinin %4 den %3 e düşürülmesi ile evde yapılan yoğurt kıvamında bir ürünün sanayiye yönlendirilmesi sağlanarak güvenli bir ürün elde etmenin yanında kayıt altına alınan süt miktarı da yaklaşık olarak % 30 oranında artacaktır. Tebliğ ile evlerde yapılan ve toplumun % 62‘si tarafından tüketilen yaklaşık % 3 protein içeren evde yapılan yoğurdun gıda güvenilirliği şartlarına uyan sektör tarafından da yapılabilmesinin önü açılmıştır.

Türkiye AB‘ye aday ülkedir. AB‘de süt kotası uygulaması bulunmaktadır. Kotayı aşan süt üretimi cezalandırılmaktadır. Kota ise üyeliğin kesinleştiği dönemde kayıt altında olan sanayide işlenen süt miktarına göre belirlenmektedir. Bu konuda özellikle İtalya‘nın yaşadığı ve halen devam eden sıkıntı bilinmektedir. Sütün kayıt altına alınması ve sanayide işlenmesi AB süreci açısından da son derece önemlidir.

Yoğurtta protein oranının % 3‘e çekilmesi, besin değeri açısından protein oranındaki % 25‘lik bir düşüş gibi görülmektedir. Ancak bu zaten toplamda % 62 olan, evde üretimi ve tüketimi yapılan % 3 proteinli yoğurtlar için söz konusu olmayıp, sadece % 38 olan sanayi üretimi için geçerlidir. Kaldı ki % 3 protein değeri minimal bir değerdir. Tüketici tercihine bağlı olarak daha yüksek protein oranlarında da yoğurtların üretilebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla yoğurt tüketiminin artmasına bağlı olarak besin değeri açısından toplamda bir düşüş olmayacağı gibi halkımızın istediği protein oranlarında yoğurt tüketmesi de mümkün olacaktır.

5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 7. maddesinde gıda maddelerinin asgari kalite ve hijyen kriterlerinin belirlendiği ifade edilmekte olup, yoğurdun protein oranının alt limitinin sütteki protein oranına uygun bir değer olarak belirlenmesi yoğurt, için asgari kalite kriterlerinin belirlenmesi demektir. Sütten doğrudan yoğurt yapıldığında sütün protein değerine uygun olarak yoğurtta protein değeri %3 olacaktır. Ancak bu asgari bir kalite kriteridir. İstenildiği takdirde %3 ün üzerinde protein değeri olan yoğurt üretimine de bu tebliğ izin vermektedir.

Yeni Tebliğe göre doğrudan sütten yoğurt yapıldığı takdirde fiyatın düşeceği ve yoğurt tüketiminin artabileceği öngörülmektedir. Yoğurt tüketimindeki artışa bağlı olarak yoğurdun yararlı bir besin olmasına esas teşkil eden, barsak florasını düzenleyen ve sindirime yardımcı olan canlı mikroorganizmaların düzenli olarak daha çok alınmasına da imkan sağlanmış olacaktır.

2- Uluslararası mevzuata uyum gereklilikleri;

2001 yılında yayımlanan Fermente Süt Ürünleri Tebliğinde yoğurt için protein oranı en az %4 ve yağsız kuru madde içeriği en az %12 olarak belirlenmiştir. Bu Tebliğ yayımlandığı tarihte Kodeks Alimentarius‘un söz konusu ürünlere ilişkin standardı bulunmamaktadır.

Fermente Süt Ürünlerine ilişkin Kodeks Alimentarius Standardı 2003 yılında yayımlanmıştır. Kodeks Alimentarius standardında esas alınan kriter yoğurt üretiminde kullanılan mikroorganizmaların tanımlanmasıdır. Buna göre yoğurt; fermantasyonda spesifik olarak Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckü subsp. buigaricus‘ un simbiyotik kültürlerinin kullanıldığı fermente bir süt ürünüdür. Protein değeri minimum %2.7 olarak belirlenmiştir.

Kodeks Alimentarius standardında belirlenen kriterlere göre 2001 yılında yayımlanan Fermente Süt Ürünleri Tebliğinin revizyonu gerekmiştir. Kodeks Alimentarius standardı ve ülkemiz çiğ sütleri protein oranı baz alınarak Yeni Tebliğde yoğurt için protein oranı minimum %3 olarak belirlenmiş ve kuru madde değeri çıkartılmıştır. 16.02.2009 tarihinde yayımlanan Fermente Süt Ürünleri Tebliği ile Kodeks Alimentarius Standardmdaki değerlere uyum sağlamaya çalışılmış ayrıca ülkemizdeki inek sütü değerleri de dikkate alınmıştır.

3- Katkı maddeleri ve melamin açısından değerlendirmeler;

Gıda maddelerine katılabilecek katkı maddeleri ilgili mevzuat kapsamında belirlenmiş olup yoğurda hiçbir katkı maddesinin katımına izin verilmemektedir. Buna rağmen yoğurdun katılaşması için süttozu dışında katılabilecek kimyasalların ve katkı maddelerinin yoğurda katılması halinde 5179 sayılı Kanuna göre yasal işlem yapılacaktır. Süttozunun ise, Türk Gıda Kodeksi Koyulaştırılmış Süt ve Süttozu Tebliğinde yer alan kriterlere uygun olması gerekmektedir.

Ayrıca; 9.10.2008 tarihi itibariyle, Çin Halk Cumhuriyeti menşeli süt ve süt ürünleri, süt ve süt ürünleri içeren bebek mamaları ile süt ve süt ürünleri içeren çikolata ve benzeri gıda maddeleri ithalatı durdurulmuş, 20.10.2008 tarihi itibariyle ise yasak kapsamı genişletilerek, Tayland, Sri Lanka, Hongkong, Tayvan menşeli süt ve süt ürünleri, süt ve süt ürünleri içeren bebek mamaları ile süt ve süt ürünleri içeren çikolata ve benzeri gıda maddeleri de dahil edilmiştir. Laboratuvar analizlerinin başlaması ile birlikte, 06.11.2008 tarihi itibariyle, Çin, Tayland, Sri Lanka, Hongkong ve Tayvan menşeli yüzde yüz süt bazlı süt ve süt ürünleri ile süt ve süt ürünleri içeren bebek mamalarında yasak kararı devam etmekte olup, süt ve süt ürünleri içeren çikolata ve benzeri gıda maddeleri ve içerisinde protein bulunan diğer gıda maddelerinin fiili ithalatlarında ise "melamin" analizi yaptırılarak analiz sonucunda melamin bulunmayanların ithalatına izin verilmekte, melamin bulunması durumunda ise ithalatına izin verilmemektedir.

Çiğ Süt ve Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği 14.02.2000 tarih ve 23964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve ülkemizde üretilecek sütler düzenleme altına alınmıştır. Söz konusu tebliğ hükümlerine uyulmaması durumunda taklit ve tağşiş kapsamında cezai işlemler uygulanmaktadır. Bu nedenle dava dilekçesinde yer alan süte su katılması olasılığının gündeme geleceği yönündeki iddiaya katılmak mümkün olmadığı gibi bunun Fermente Süt1er Tebliğinde değişiklik yapılması ile arasında bir ilişki kurulamamıştır. Protein oranının %4 den %3 e düşürülmesi ile yoğurtun protein içeriği sütün protein içeriğine eşdeğer olması sağlanmıştır.

Yukarıda da izah edildiği üzere dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar hukuki dayanaktan yoksundur. Davacı tarafça davaya konu edilen işlem hukuka aykırılık taşımamakta olup, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerekmektedir.

İdari Yargılama Usulü Kanununun 27.maddesine göre yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Davacı tarafın yasal koşulları bulunmayan yürütmenin durdurulması talebinin de reddi gerekmektedir.

SONUÇ VE iSTEM :Yukarıda arz olunan ve re‘ sen dikkate alınacak diğer nedenlerle öncelikle yasal şartları taşımayan yürütmenin durdurulması talebinin reddine; yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI ADINA
Deniz EREN
Hukuk Müşaviri

Okunma Sayısı: 1465