SUYUNA SAHİP ÇIKMAYAN GÜNÜNÜ KUTLAYAMAZ - EVRENSEL

MERKEZ
23.03.2012
 

 

Dünya su Günü ile ilgili yapılan etkinliklerde ve açıklamalarda suyun tüm canlılar için bir yaşam hakkı olduğu vurgulanırken, suların ticarileştirilmesine dönük sermaye politikaları da eleştirildi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Turhan Tuncer, Dünya Su Günü`nü kutlayan Bakanlara tepki göstererek, "Su kaynaklarına sahip çıkmayanlar, Dünya Su Gününü kutlayamaz" dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Turhan Tuncer, "suyuna sahip çıkmayan bir ülkede su günü kutlanamaz" mesajı ile, suyun yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olduğu, suyun bir insanlık hakkı olarak kabul edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Tuncer, "ülkemiz, doğal varlıklar üzerindeki rant baskısının olağanüstü düzeyde arttığı, sermayenin önünde engel (!) teşkil eden yasaların bir gecede değiştirildiği, gerekli mühendislik önemleri alınmadığı için doğal afetlerde birçok kişinin yaşamını yitirdiği ve kentsel alanlarda erişilebilir su kaynaklarının giderek azaldığı bir yılı daha geride bırakmıştır" dedi.

YANLIŞIN BEDELİ AĞIR OLUR!

2012 yılının Dünya Su Günü`nde, temiz ve ucuz su kaynaklarına erişim hakkına hala gereken önem verilmediğini, suların önünün HES projeleriyle kesildiğini, suyun ticarileştirilmesine yönelik eğilimlerin hız kazandığını belirten Tuncer, "su kaynaklarımızın ve doğanın geriye dönüşü imkansız bir şekilde bozulmasına yol açacak tehlikeli bir sürece girilmiştir" dedi.

Savaş nedeni olacak kadar önemli bir kaynak olan suyun alınıp satılacak bir mal olmadığının altını çizen Tuncer, dünyada gücü elinde tutan güçlerin petrolden sonraki hedefinin "su" olduğunu hatırlattı. "Artık ülkelerin su politikalarında yapılacak yanlışların bedeli çok ağır ödenecektir. Suyun bu derece önemli olduğu günümüzde, su zengini olmadığımızın da farkında olarak, doğru su politikalarının uygulanması gerekmektedir" diyen Tuncer, akarsuları HES şirketlerine satmaktan vazgeçmeleri gerektiğini ifade etti.

Tuncer, "ülkemizde ‘Dünya Su Günü`nden bahsedebilmek için su bir insanlık hakkı olarak kabul edilmeli, üzerinden kar elde edilecek bir meta olarak görülmemeli, enerji üretimi adı altında akarsularımızın su kullanım hakkının sermayeye devredilmesi uygulamasından derhal vazgeçilmelidir" dedi.

SU TİCARİ BİR MALA DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ

İzmir`de TMMOB İKK tarafından gerçekleştirilen ilk etkinlik Ziraat mühendisleri Odası Lokalinde yapıldı. Basın toplantısından konuşan İKK Sözcüsü Ferdan Çiftçi, dünya nüfusunun hızla artmasının su ve gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir soruna yol açtığını söyledi. Suyun bir yaşam hakkı olduğunun altını çizen Çiftçi, "Su, ücreti ödeyemeyenlerin elinden alınabilecek ticari bir mala dönüştürülemez. Su ticarileştirilemez" diye konuştu. Türkiye`nin kişi başına düşen yıllık 1500 metreküp su potansiyeli ile su stresi yaşayan ülkeler arasında olduğunu kaydeden Çiftçi, önümüzdeki 25 yılda nüfus artışıyla birlikte ülkenin su fakiri ülkeler arasına gireceğinin öngörüldüğüne dikkat çekti. İzmir`in içme suyunun önemli bir kısmını sağlaması planlanan Çamlı Barajının, bölgede işletilen altın madeni nedeniyle yaptırılmadığına işaret eden Çiftçi, "Altın madenciliği faaliyeti İzmir halkının su güvenliğine tercih edilmektedir. Ülkemizdeki hukuk kuralları Ovacık altın madenin de olduğu gibi, Efemçukuru altın madeninde olduğu gibi, bu altın madencilerine işlememektedir. Yine Tahtalı Barajı havzasının planının değiştirilerek yapılaşmaya açılması girişimleri kabul edilemez" diye konuştu.

ALTIN TEKELLERİNE VERECEK SUYUMUZ YOK

Çanakkale Çevre Platformu tarafından yapılan basın toplantısında da özellikle Kazdağlarında yapılmak istenen altın işletmeciliğinin bölgedeki su kaynaklarına etkisine dikkat çekildi. Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesinde ÇEP Yürütme Kurulu üyesi Filiz Ceylan tarafından okunan basın metninde, Kazdağı ve yöresinin, Bandırma`dan Ayvalık`a kadar 2.5 milyon insanın temiz ve güvenilir su kaynağı olduğuna dikkat çekildi. Yöredeki tarım alanlarının yaklaşık yüzde 60`ı sulanırken, yüzde 40`nın hâlâ su beklediğini belirten Ceylan, "Hal böyle iken maden şirketleri şimdiden sondaj aşamasında milyonlarca ton suyu kirleterek yok etmişlerdir. Yörede yaşayan köylerin içme suları kirlenmiş, kirli sulardan içen hayvanlar ölmüş, bir bölümü de yavru atmıştır. Çanakkale`nin su ihtiyacını karşılayan Atikhisar barajı başta olmak üzere tüm baraj ve göletlerin suları içilemez ve kullanılamaz hale gelecek, kısacası bölgede yaşam yok olacaktır. Tarım alanlarımızın yüzde 40`ı su beklerken çok uluslu altın tekellerine 1 gr su tahsis etme lüksümüz yoktur" dedi. (HABER MERKEZİ)

Okunma Sayısı: 411