TARIM HAFTASI ETKİNLİKLERİ

TARIM HAFTASI ETKİNLİKLERİ
DENİZLİ
14.01.2009

Şubemizce, Tarım Haftası etkinlikleri kapsamında, 10 Ocak 2009 Cumartesi günü Denizli Valiliği önünde Atatürk anıtına çelenk bırakılarak, saygı duruşu ve basın açıklaması yapıldı.

 

Basın açıklaması metni aşağıdadır.

                                                                                                                             10.01.2009

 

 

 

KÜRESEL KRİZ, TARIM VE 2009 YILI BÜTÇESİ

2009 yılı bütçesi 31.12.2008 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Siyasi iktidar 2006 yılında çıkardığı Tarım Kanunu ile tarıma aktarılacak kaynağın GSMH‘nın %1‘inden az alamayacağını taahhüt etmişti

2002 yılında bu oran %0,65 iken, 2009 yılı bütçesinde bu rakam başlangıçta %0,49 idi. Ancak daha sonra IMF‘nın isteği doğrultusunda bu rakam %0,44 indirildi. Bu da rakam olarak 4.95milyar TL.

Eğer Tarım Kanunu‘nun hükümlerine uyulsaydı; bu rakamın en az 11 milyar TL olması gerekiyordu. Ki bu rakam bile tarımımızın alt yapı sorunlarının çözülebilmesi ve uluslararası rekabet edilebilirliğinin sağlanması için yeterli olmayıp, en az bütçenin %2 ‘inden az olmaması lazım gelirdi. Bu yaklaşımlar bu rakamda 22 milyar TL olmalıydı.

Hükümet kendi çıkardığı yasa hükümlerine bile uymamış, üreticilerimizin 2009 yılı için yaklaşık 6 milyar TL‘ni resmen gasp etmiştir.

Ama diğer yandan 2009 bütçesinde Diyanet‘e ayrılan payın 2.4 milyar TL olmamsına karşın, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ile Bayındırlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığına ayrılan toplam payın 2 milyar TL olması da düşündürücüdür.

1980‘de nüfusumuz 44 milyon. Bugün 72 milyon.Aradan geçen 28 yılda artan nüfusta 28 milyon.Her yıl nüfusumuz yaklaşık 1 milyon artmış. Bugünkü artış hızıyla nüfusumuzun yakın gelecekte 100 milyon olması ve de daha sonrada bu düzeyde seyretmesi beklenmekte. Yaklaşık 30 milyon insanımızı gelecekte beslemek zorunda kalacağız.

Tarımın halihazırda ulusal gelire katkısı %11,istihdama katkısı da her geçen gün azalarak %27‘ler düzeyinde. TUİK verilerine göre bugün tarımda 6 milyon 375 bin kişi çalışıyor. Bu nüfusun %88.2‘nin hiçbir sağlık güvenceleri yok.122 bin kişi de mevsimlik işçi.

Her yıl yaklaşık 800-900 bin kişi tarımda üretim süreçlerinden kopup,kent varoşlarına yerleşmekte. Bunların büyük kısmı,artan girdi fiyatları nedeni ile kazanamayan küçük çiftçiler.

Son bir yılda tarımdaki girdi fiyatlarında %80 ile %180 arasında artış olmuştur. Türk üreticisi dünyada en pahalı mazotu tüketen ülkelerden 4.sırada.Oysa üreticinin ürünlerinin satış fiyatları bundan 3-4 yıl önceki fiyatlar düzeyinde. Yine tüketicilerin tükettiği ürün fiyatları üreticinin elinden çıkış fiyatının neredeyse 4-5 katı. Bu küçük üreticimiz kazanamadığını, tüketicimizin de çok daha pahalı tükettiğini göstermekte.

Tekel‘in alkol bölümü yabancı BAT şirketine 2.5 yıllık karı karşılığı satıldı. Şimdi sırada TİGEM‘lerin ve satılmayan Şeker Fabrikaları var. Yine meclis gündeminde 2B arazilerinin satışı var.Daha sonraları akarsularımızın özelleştirilmesi gündeme gelecek.

Tüm özelleştirmelerden elde edilecek gelirin de zira hükümetin, bütçe açıklarını kapatmasında kullanılacağı açıklanmakta.

Bugün AB ‘i varolan bütçesinin yarısını tarıma destek olarak veriyor. Yine ABD‘de 25 bin pamuk üreticisine 3.5 milyar dolar destek aktarıyor.Ve de bırakın varolan destekleri kesmeyi, arttırıyorlar. Çünkü geleceğin en önemli sektörlerin tarım ve gıda olacağını biliyorlar. Bize söyledikleri ise "size gerekenleri biz üretiriz,sizde bizden alırsınız"olmaktadır..

Bugün bankaların neredeyse yarısından fazlası yabancıların eline geçmiştir.Ve de üreticiye kredi verme yarışındalar.Her geçen gün üreticimiz daha da borçlanmakta.Üreticilerimizin üretim araçları ve toprakları her geçen gün ipotek altına alınmakta.

Yine her geçen günde bankalar icra takibi yapmakta. Öyle görünüyor ki,tarım topraklarımız bu şekilde yabancıların eline geçmesi kaçınılmaz olacak.

2008 yılı sonu itibari ile tarımdaki dış ticaret açığımız 3.5 milyar TL civarında olmuştur.Bu dışarıya sattığımız tarım ürünleri tutarıdan 3.5 milyar TL daha fazla tarım ürünü aldığımızı göstermektedir.

Yine 2009 yılı bütçe ödeneklerinden 57.5 milyar TL faiz giderleri olarak ayrılmıştır Bu ülkemizin,bir ayda ödediği faiz borcu tutarını, ülkemizin nüfusunun %27‘nin yaşadığı tarım kesimi için bir yılda ancak ayırdığını göstermektedir. Başka bir deyişle Türk Tarımına 2009 yılı için, bir ayda ödediğimiz borç faizi  kadar kaynak ayrılmıştır.

Ayrılan kaynak miktarı, AKP hükümetinin Tarımı gözden çıkardığını göstermektedir

Önümüzdeki süreçlerde ülkemizde en acımasız şekilde yaşayacağımız küresel kapitalizmin bugünkü krizine karşı tarım ve hayvancılık sektörleri gibi halkımıza aş ve  istihdam sağlayan sektörlere, bırakın varolan desteklerin kesilmesini, yukarı da da belirttiğimiz gibi, hergeçen gün yoksullaşan ve bu gidişle de daha da yoksullaşacak olan insanlarımızın gıda güvenliğimiz sağlanması için desteklerin ayrılması bir zorunluluktur.    

Bütçe ödeneklerinde en büyük pay olan 57,5 milyar TL. faiz giderlerinin, 45,3 milyar TL olarak öngörülen gelir ve kazanç vergisini aşması, toplam yatırımların 5 katına ulaşması ve sosyal güvenlik kurumları ile yatırımlara ayrılan payların her birinden yüksek oluşu, bütçenin esasen emperyalizme borç ödemekle yükümlü kılındığını göstermektedir.

Uzmanlar, 2009 yılında krizin derinleşeceğini ifade ederek "2009 bütçesi daha adil, daha sosyal bir bütçe olmalı" görüşünde birleşmektedirler. Oysa, Hükümetin bütçeyi hazırlarken sermaye gruplarının işini kolaylaştırmayı hedeflediği, diğer kesimleri hesaba katmadığı görülmektedir.

2009 Bütçesi "Mali disiplin" adı altında bir faiz ve borç ödeme bütçesidir. Borçlar; büyük ölçüde emekçilerin sırtına yüklenmiş gelir vergisi, dolaylı vergiler ve kamusal değerlerin satıp savılması yoluyla ödenmektedir. Hükümetin çok övündüğü özelleştirme gelirleri borç ve faize harcanacağına istihdam yaratmak için kullanılsaydı bugün 300 bin yurttaşımız iş sahibi, bir milyonu aşan yurttaşımız aş sahibi olacaktı.

Emekçileri yoksulluğa, açlığa, halkı kamu hizmetlerinden yoksunluğa terk eden, sosyal devleti tümüyle ortadan kaldırmayı amaçlayan bu bütçe geri çekilmeli, yerine başta emek örgütleri olmak üzere toplumun örgütlü kesimleriyle birlikte hazırlanacak halk için bütçe yürürlüğe konulmalıdır.

 

  İbrahim GÜR

Ziraat Müh. Odası

Denizli Şube Başkanı

       (Yönetim Kurulu Adına)

Okunma Sayısı: 652
Fotoğraf Galerisi