TARIM TÜRK DERGİSİ: HAYVANCILIK SEKTÖRÜMÜZ KOŞULSUZ DESTEKLENMELİDİR.- MAYIS/HAZİRAN 2020
Ülkemizde hayvancılıkta yaşanan sorunlar artarak devam ederken, Covid-19 salgını nedeniyle gerek bitkisel ürünlerde gerekse hayvancılıkta dışalım olanakları sınırlanmış, paramız olsa dahi dışarıdan hemen ürün alınamayacak konuma gelinmiştir.
Her ne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri yeterli hayvanımızın olduğunu ifade ediyor olsa da, Türkiye’nin hayvan açığı dışalımla karşılandığı için hayvan yetiştiricileri giderek daha zor koşullarda mücadele ederek sürekli artan girdi maliyetlerine rağmen ayakta kalmaya çalışmaktadır.
Hayvancılıkta en temel sorun yem girdi maliyetlerinin çok yüksek olmasıdır. Bunun birinci nedeni yem hammaddelerinin %70’nin dışalım yolu ile karşılanmasıdır. İkinci neden ise yem hammadde ve yem bitkileri üretim planlamasının ve destekleme miktarının yetersiz kalmasıdır. Bununla birlikte tarımsal desteklemelerin yıllardır 5488 sayılı Tarım Kanunu’nda belirtilen GSMH’nin %1’inin çok altında olması nedeniyle, hayvancılık ülkemizde her geçen gün daha geriye gitmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı internet sayfasında yer alan verilere göre 2019 yılı 1. dönemi için toplam hayvan varlığımız 68.067.286 baş olup büyükbaş hayvan varlığımız 18.251.226, küçükbaş hayvan varlığımız ise 49.816.060 adettir.
1960 yılında nüfusu 27.754.000 olan ülkemizin toplam hayvan varlığı 72.670.000, ülkemizde kişi başına düşen hayvan sayısı 2.6 adetti. Ülkemizin nüfusu 2019 yılı verilerine göre yaklaşık 83 milyon, toplam hayvan varlığı 68.067.286, kişi başına düşen hayvan sayısı ise 0.82 adettir. Yaklaşık 60 yıllık zaman sürecinde dikkat çekilmesi gereken en önemli nokta, kişi başına 2.6 hayvan düşen 1960’lı yıllarda Türkiye’de bir tane bile hayvan dışalımı yapılmamışken, 2010-2019 yılları arasında son 10 yılda yaklaşık 560.000 baş damızlık, 3.715.000 baş besilik, 800.000 baş kesimlik hayvanı içerecek şekilde 5 milyon büyükbaş, 3 milyon küçükbaş olmak üzere toplam 8 milyon baş hayvan dışalımı yapılmış olmasına rağmen kişi başına düşen hayvan sayısının 0.82 adete düştüğüdür. Son 10 yılda yapılan yaklaşık 8 milyon baş hayvan dışalımı yanında, Tarım ve Orman Bakanlığı’nca hayvan varlığına ilişkin olarak düzenlenen tablolarda yer alan yaklaşık 18.251.226 büyükbaş ve 49.816.060 küçükbaş hayvanın ne kadarını ithal hayvanların oluşturduğu ise ayrı bir merak konusudur. Son yıllarda yapılan kurbanlık hayvan dışalımının hayvancılık sektörümüzde ciddi yaralar açtığı da unutulmamalıdır.
Yine, son 10 yıllık dönemde canlı hayvan dışalımına ek olarak yurtdışından 300.000 ton et alınmış, büyükbaş hayvan ve kırmızı et dışalımına toplam 8.1 milyar dolar ödenmiştir. Bu rakamlara küçükbaş dışalımına ödenen rakamlarda eklenince son 10 yılda hayvancılık dışalımına ödenen rakam yaklaşık 8.5 milyar doları bulmaktadır.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ülkemizde hayvan dışalımının durdurulduğunu açıklamasına rağmen, maalesef besilik hayvan dışalımı aralıksız devam etmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı 26 Ekim 2019’da Besilik Sığır Dışalımı Uygulama Talimatı ve Teknik Şartnamesi’nde düzenleme çalışması yapılacağını belirterek, besilik hayvan dışalımın bu tarihten itibaren tamamen durdurulduğunu duyurmuştu. Odamızın da desteklediği bu önemli açıklamaya rağmen, 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında 108.305 büyükbaş hayvan dışalımı yapılmıştır. Son olarak Nisan ayında Brezilya’dan alınan 10.000 büyükbaş besilik hayvan gerekli karantina önlemlerinin alınıp alınmadığı konusunda bilgilendirme yapılmadan ülkemize giriş yapmıştır.
Brezilya, Uruguay ve Macaristan başta olmak üzere Çekya, Romanya, Almanya, Avusturya, Slovakya, İrlanda ve Avusturya’dan büyükbaş hayvan dışalımı eden Türkiye; Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Romanya, Rusya ve Ukrayna’dan da koyun dışalımı yapmıştır. Görünen o ki, yerli hayvancılığımızı koşulsuz desteklemek yerine fırsat buldukça hayvan ve et dışalımı yoluna başvurmaya devam edilecektir.
Ülkemizde yetiştiricilerin ve üreticilerin yem ve diğer girdi maliyetlerinin oldukça yüksek olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Hayvanlarını kestirmek istediği zaman Et ve Süt Kurumu’nun depolarının dolu olması gerekçesiyle 2-3 ay sonrasına gün verildiği yetiştiriciler tarafından yaygın olarak dillendirilmektedir.
Yapılan hayvan ve et dışalımı ile hayvancıkla uğraşanlar her geçen gün daha da zor duruma düşmekte ve sektörden çekilmeler olmaktadır. Dışalım, fiyat istikrarını sağlamadığı gibi, ülke hayvancılığını her geçen gün daha kötü bir noktaya götürmektedir.
Gıda güvencesinin sağlanması, yurttaşlarımızın sağlıklı ve yeterli et tüketimi için ülkemizde hayvancılık koşulsuz desteklenmelidir.
Hayvancılıkta dışalım yapan ülke konumundan dışsatım yapan bir ülke konumuna gelebilmemiz için bir an önce başta yem olmak üzere tüm girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik somut destekleme politikaları açıklanmalıdır.
Yem bitkileri üretimini artırma kadar kaba yem üretimini de arttırıcı destekler hayvancılık destekleme paketinin içinde yer almalıdır. Hayvanların ihtiyacı olan yem hammaddelerinin yurt içinde üretiminin planlaması ve yem açığının kapanması, yeme dayalı yetiştiriciliğin yanında meralarımızın amacı dışında kullanımı önlenerek mera hayvancılığı imkânlarının yaygınlaştırılması, üretim, girdi temini ve pazarlama üçgenini kapsayacak nitelikte kooperatifleşme ağı kurulması, hayvan ıslah çalışmalarının ciddi anlamda hayata geçirilmesi gibi projeler açıklanmalıdır.
TİGEM’lerin amacına yönelik hizmet vererek damızlık hayvan varlığının arttırılması ve yeni üretim çiftliklerinin kurulması, ESK’nın kurumsal kapasitesinin artırılması ve yurt geneline yayılması ile piyasayı düzenleme işlevinin etkinleştirilmesi gibi kurumsal düzenlemeler yapılmalıdır.
En önemli sorun olan üretim maliyeti düşürülerek hayvancılık yapmak yetiştiricilere yeniden cazip kılınmalı, yetiştiricilerin zarar etmeyeceği ve kar marjının yüksek olacağı bir üretim ve pazarlama sistemi kurulmalı, kurulan bu sistem aynı zamanda tüketicinin de yeterli ete uygun fiyatla ulaşabileceği yapısal özellikler taşımalıdır.
Gerek destekleme politikaları, gerek yerli üretimi artırmaya yönelik projeler, gerekse sisteme müdahaleye dönük kurumsal düzenlemeler ödünsüz uygulanmalıdır.