TARIM VE SANAYİ ETKİLEŞİMİ - İSTANBUL DUDULLU OSB
İstanbul Dududllu OSB, Eylül-Ekim 2010, Sayı: 16
Ahmet ATALIK - TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
İnsanoğlu otçul hayvanları taklit ederek yiyeceği bitkileri, etçil hayvanları taklit ederek de avlanmayı ve etçil beslenmeyi öğrendi. Bazı hayvanların toprak altına sakladığı bitki parçalarından yeni bitkiler çıktığını göründü. Bunu da taklit ederek tarımsal üretimin ilk adımlarını attı. Hayvan sürülerini büyük mağara ve çıkmaz kanyonlara hapsederek de ilk hayvancılık teşebbüsünde bulundu. Ancak, onlara su ve ot vermeyi akıl edemeyince açlıktan ölmelerine neden oldu. Sadece kendisi için değil, hayvanları için de bitkisel üretim yapmak zorunda olduğunu anladı. Toprağı sürekli üretimde kullanmanın onu yorduğunu ve verimin azaldığını fark etti. Toprağı nadasa bırakmanın gereğini öğrendi. 14. yüzyılda Hollanda‘da yem bitkilerinin ekim nöbeti içine sokulmasıyla nadasa gerek olmadan toprağın verim gücünün artırılabileceği görüldü. Nadası ortadan kaldıran bu uygulamaya "Tarım Devrimi" adı verildi. Yem bitkileri üretimindeki artış hayvancılığı, hayvanlardan elde edilen gübrenin tarlalarda kullanılması da bitkisel üretimi geliştirici bir faktör oldu. Tarım sektöründeki bu hızlı ilerleme ve bu alanın gereksinim duyduğu mekanizasyon 18. yüzyılın ortalarında "Birinci Sanayi Devrimini", sonrasında tarım ve sanayinin paralel gelişiminin devam etmesi ise 19. yüzyılın ortalarında "İkinci Sanayi Devrimini" beraberinde getirdi.
Tarih boyunca tarım ve sanayi birbirinin tamamlayıcısı oldu. Tarım sanayiye hammadde sağlarken onun da çıktılarının önemli bir kullanıcısı oldu. Bu nedenledir ki, bugün sanayisi gelişmiş ülkelerin tamamı aynı zamanda dünyanın en ileri tarım ülkesi konumundadırlar.
Tarım ve sanayi ilişkisini iki başlık altında toparlamak mümkündür; tarıma destek veren sanayi ve tarıma dayalı sanayi.
1) Günümüz tarımsal üretimi pek çok girdi kullanmakta olup bunların önemli bir kısmı sanayi kökenlidir. Bu kapsamda tarıma destek veren sanayi sektörünü tarımsal mekanizasyon imalat sanayi, gübre sanayi, tarımsal ilaç sanayi, yem sanayi, tohumluk ve fidan üretim sanayi başlıkları altında irdeleyebiliriz.
• Makineli tarım modern tarımının temellerini atmıştır. Tarım sektöründe ortaya çıkan gelişmeler tarımsal mekanizasyon imalat sanayi sektörüne doğrudan yansımakta, tam tersi durum da tarım sektörünü yakından ilgilendirmektedir. Bu kapsamda tarım sektörü, tarımsal mekanizasyon imalat sanayi sektörünce üretilen ürünlerin pazarı konumundadır.
• İkinci Sanayi Devrimi sonrasında ticari anlamda gübre üretimi ağırlık kazanmıştır. Mekanizasyonun da etkisiyle tarımsal alanların genişlemesi ve hayvan gübresinin tüm alana yeterli gelmemesi ticari gübrelerin kullanımını beraberinde getirmiştir. Tarımsal üretimde gübre, üretimi %50-80 oranında artırmaktadır.
• Tarım alanlarının genişlemesi ve tarımsal üretimin artması beraberinde hastalık ve zararlıların da artışını getirmiştir. Önceleri haşereleri elle yok etme mücadelesi zaman içinde yetersiz kalmıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı esnasında geliştirilen kimyasallar, savaş sonrasında tarım alanlarında kullanılmıştır.
• Hayvansal protein tüketimi ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile yakından ilişkilidir. Hayvancılıkta ise en önemli yem kaynağı meralardır. Ancak, gelişen hayvancılığa bağlı olarak ortaya çıkan yem açığının kapatılmasında yem fabrikalarının rolü öne çıkmaktadır.
• Kaliteli ve verimi yüksel üretim materyallerinin kullanılması ekonomik tarımsal üretim açısından son derece önemlidir. Ülkemizde sertifikalı tohumluk ve fidan üretimi yapan kuruluşların %80‘i özel sektör kuruluşlarıdır.
2) Tarıma dayalı sanayi; tüketici taleplerine yönelik olarak, öncelikle insanın yaşamı için gereksinimini tamamlamak, elde edilen ürünlerden bir bölümünü değişik formlara dönüştürerek tüketici beğenisi altında yalnızca bir tarımsal üretim zinciri değil, aynı zamanda sanayi ve pazarlama sektörünün bir halkası olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda tarıma dayalı sanayi sektörünü gıda sanayi, içki sanayi, tütün ve tütün mamulleri sanayi, tekstil ve deri sanayi ile diğer sanayiler başlığı altında irdeleyebiliriz.
• Tarımsal ürünleri işleyerek değerlendiren gıda sanayi, tarımdan aldığı hammaddeyi çeşitli hazırlama, işleme, muhafaza ve ambalajlama teknikleri ile daha dayanıklı ve tüketime hazır duruma getiren bir sanayi koludur.
• İçki sanayi de tarımsal üretimi teşvik edici önemli bir sanayi koludur. Ülkemizde TEKEL‘in özelleştirilmesi ile içki üretimi sanayi tamamıyla özel sektörün eline geçmiştir.
• Sigara ve puro üreten tütün ve tütün mamulleri sanayinin en önemli girdisini tütün oluşturmakta, başka bir ürün yetiştirmeye elverişli olmayan toprak kalınlığı çok az olan kıraç topraklar bu şekilde üretime kazandırılmaktadır. Yine TEKEL‘in özelleştirilmesi ile birlikte ülkemizdeki tütün ve tütün mamulleri sanayi de tamamıyla özel sektörün elinde bulunmaktadır.
• Ülkemizde tekstil ve deri sanayinin gelişimi 1980‘lerdeki ihracat hamlesi ile birlikte olmuştur. Her ikisinin hammaddesini de bitkisel ve hayvansal üretimimiz sağlamaktadır.
• Tarım ürettiği ürünlerle daha birçok sanayi koluna hammadde sağlamaktadır. Örneğin, hayvansal ürünler sağlık sektöründe kullanılırken, ağaç ya da tarımsal artıklar mobilya sektöründe, bitkisel orijinli öz su vb malzemeler boya sanayinde kullanılabilmektedir. Hatta elektronik sistemlerin kaplama materyali olarak kullanılan malzemeler tarımsal kökenlidir. İlaç sanayinde, sabun vb kozmetik sanayinde de tarımsal ürünler yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizde onlarca yıldır tarım ülkesi mi yoksa sanayi ülkesi mi olacağız tartışmaları yürütülmektedir. Bu tartışmalar tarım-sanayi ilişkisini bilmeyen zihniyetlerin yürüttüğü tartışmalardır. Zira, ne tarım sanayisiz, ne de sanayi tarımsız olabilir. Birbirlerinin çıktılarını kullanan iki sektörü birbirinden ayrı düşünmek olanaksızdır.
Kalkınan bir Türkiye için tarım ve sanayi sektörünün birlikte düşünülmesi gerekir. Bu iki sektörden birinin göz ardı edilmesi diğerinin de gelişememesi anlamına gelir. Günümüzde tarım sektörünün içinde bulunduğu zor durum yeterince irdelenirse ülkemizin neden ileri bir sanayi ülkesi olamadığı da ortaya çıkar.
Güzel yarınlar için tarımını ve sanayisini eş anlı kalkındıracak politikalar öncelikli hedefler olmalıdır.