TARIMSAL EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN 178. YILINDA TARIM

SAMSUN
11.01.2024
 

10 Ocak 1846 yılında İstanbul Yeşilköy’de “Ayamama Ziraat Mektebi’nde başlayan “Tarımsal Eğitim ve Öğretim” in bugün 178. Yıldönümünü kutluyoruz.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 200. yüzyılına girmiş olmanın gururunu yaşarken Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ülkesi için canını hiçe sayan kahraman insanları ve geçmişte gerek Ziraat Fakültelerinden ve gerekse Tarım Meslek Liselerinden mezun olan ve Türk Tarımı’na hizmet etmiş tüm meslektaşlarımızı saygıyla, minnetle, aramızdan ayrılanları da rahmetle anıyoruz.

Cumhuriyetle birlikte bir sektör olabilen akılcı ve doğru politikalarla ülkeyi besleyen tarım, son yıllarda malesef yeterli desteği görememektedir.

Cumhuriyeti oluşturan politikaların özü;

Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün

"Milli Ekonominin Temeli Tarımdır"

"Ülkenin gerçek sahibi  ve efendisi, hakiki  müstahsil olan köylüdür"

"Saban kılıçtan üstündür" sözleriyle özetlenebilir.

Ülke genelinde sayıları  43’e ulaşan Ziraat Fakültelerinden mezun olan meslektaşlarımız ülkemiz  tarımına hizmet etmişler ve halen eğitim gören binerce öğrenci de bu eğitimi alarak tarım sektörüne hizmet vermeye hazırlanmaktadır.

Bu Fakültelerden her yıl yaklaşık 5000 öğrenci mezun olmaktadır.

Öğrencilere daha iyi eğitim verebilmek için fakültelerin sayısını artırmak yerine mevcut fakültelerin bilimsel donanıma sahip hale getirilerek ziraat fakültelerinin dünya standartlarında öğrenci yetiştirilmesi sağlanmalıdır.

Son yıllarda bir çok fakültemizde tercih edilmeme nedeniyle bazı bölümlerin kapatıldığına şahit olmaktayız.

Bu nedenle ülkemizdeki tarımsal eğitim programlarının yeniden planlanarak, Ziraat Fakültelerinin tercih edilen eğitim kurumları haline getirilmesi gereklidir.

Tarım sektörünün can damarı olan Ziraat Mühendisleri ülke tarımının içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan doğrudan etkilenmektedir.

İş yeri sahibi olanlar mevcut konumunu koruyabilmenin uğraşı içindeyken bir çok meslektaşımız iş aramaktadır.

Son dönemlerde tarımsal girdi fiyatlarındaki artışlar tarım sektöründe iş yeri sahibi meslektaşlarımızın ileriye dönük planlama yapmalarını güçleştirmektedir.

"Ziraat Mühendisliği" mesleği insan yaşamının devamlılığını sağlayan tarımsal üretimin her aşamasında yani merkezinde yer almaktadır.

Stratejik açıdan son derece önemli olan gıdaya erişim ve tarımın önemi bütün gerçekliği ile her geçen gün kendini daha iyi hissettirmektedir.

Türkiye genelinde Ziraat Mühendisleri Odasının tüm mücadelesine rağmen Tarım arazileri yapılaşmaya açılmış ve halen daha devam etmektedir.

%40`ı tarım alanlarından oluşan Samsun İli, 2005 yılında çıkarılan 5403 sayılı" Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu" na göre "Büyük Ova" kapsamına alınan Bafra, Çarşamba,  Vezirköprü ve Ladik ovalarıyla topraklarında 12 ay tarım yapılabilen nadir illerimiz arasında yer almaktadır.

Bu kıymetli ovalarımız koruma altına alınmış olmasına rağmen tarım dışı kullanıma açılmaktadır.

Maalesef tarım arazileri; başta sanayileşme, kentleşme, turizm ve diğer sektörlerin talepleri doğrultusunda amaç dışı kullanıma açılmış ve üretim dışına çıkarılmaya devam etmektedir.

İlimiz 2000 yılında 402.251 hektar tarım alanına sahip iken 2022 yılı verilerine göre toplam tarım alanı %5,9 oranında azalarak 378.503 hektara gerilemiştir.

Ülkemiz su fakiri kategorisine giren ülkeler arasında yer almaktadır.

Bu nedenle su rezervlerinin her damlasını ekonomik olarak kullanmak zorundayız.

Son yıllarda dünyada etkisini gösteren küresel ısınma ve iklim değişikliğinin neden olduğu sel ve taşkın periyotlarının artması Samsun İlimizi de etkilemiş,

Samsun 2023 yılında  en çok zarar gören illerden birisidir.

Sel ve taşkınlar ekili alanlarda büyük zarar oluşturmuştur. Kamunun, yani halkın birincil hakkı, temiz hava solumak, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmak, kirletilmemiş topraklarda tarım yapmak, temiz ve içilebilir suya ulaşmaktır.

Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çitçi sayısı da son yıllarda büyük oranlarda düşmüştür.

Bu durum ülkemizdeki ekili alanların azalmasına neden olmakta ve birçok üründe ülkemizi dışa bağımlı hale getirmektedir.

Tarım ve gıda krizinden kurtulabilmek hususu;  rant ve beton ekonomisi yerine- üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine- kamusal ve toplumsal çıkarları, gündelik politikalar yerine -planlı kalkınmayı önceleyen "Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları’nı savunmakla ve yaşama geçirmekle mümkündür.

Eğer önlem alınmazsa gelecekte gıdaya erişim için başta tarım olmak üzere ülkemiz ekonomik, sosyal ve kültürel alanda ağır bedeller ödeyecektir.

Halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya ulaşması ancak çiftçinin desteklenmesi, tarımsal altyapı sorunlarının çözülmesi ve kooperatiflerle mümkündür.

Ülkemizde zaman geçirilmeden tarımsal kalkınma seferberliği başlatılmalıdır.

Kamuda ve özel sektörde tarımsal kalkınmayı gerçekleştirecek olan Ziraat Mühendislerinin bilgi ve becerileriyle sahada yer almasını sağlayacak yasal düzenlemelere gidilmesi en büyük temennimizdir.

Tarımsal üretimin yegane araçları toprak,  su ve soluduğumuz havadır.

Daha iyi ve yaşanılır bir Türkiye için toprağımıza suyumuza ve havamıza sahip çıkalım. 10.01.2024

 

Havva YURDUNUSEVEN BAYZAT

TMMOB ZMO Samsun Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 205