TARIMSAL ÖĞRETİMİN 164. YILINI KUTLADIK
Tarımsal Öğretimin Başlamasının 164. Yılını, 11 Ocak 2010 tarihinde Vilayet önünde yapılan tören ve basın açıklaması ile kutladık.
Etkinliğimiz yapılan kokteyl ile devam etti.
Basın açıkaması metni aşağıdadır.
11.10.2010
HÜKÜMETİ, YANLIŞ TARIM POLİTİKALARI UYGULAMAKTAN VAZGEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ!
İki yıl üst üste yaşanan kuraklık ve küresel ekonomik krizin etkisi ile 2007 ve 2008 yıllarını çok sıkıntılı geçiren Tarım sektörümüz,2009 yılını da kayıp yıl olarak yaşanmıştır.
Ekonomik kriz nedeni ile pek çok sektör için destek paketleri açıklanırken, bir takım vergi indirimleri sağlanırken,aynı şey tarım sektörü için göz ardı edilmiştir.Üstelik 2009 yılı bütçesinden tarıma ayrılan destek miktarından IMF istedi diye %10 kesinti yapılarak, sektör adeta cezalandırılmıştır.
Hatırlanacağı üzere 2009 yılı bütçesinden tarıma destek olarak 4.95 milyar TL ayrılmışken,iç borç faiz ödemeleri içinde 57.5 milyar TL faiz giderleri olarak ayrılmıştır.Bu ülkemizin bir ayda ödediği iç borç faiz tutarını,ülkemiz nüfusunun % 27‘nin yaşadığı tarım sektörü için bir yılda ancak ayırdığını göstermektedir.Başka bir deyişle Türk Tarımına 2009 yılı için,iç borç faizine bir ayda ödediğimiz kadar kaynak ayrılmıştır.
Peki 2010 yılı ayrılan destek miktarı ne kadar?Sadece 5.6 milyar TL.Bu AKP iktidarının,2010 yılı içinde tarım sektörünü gözden çıkardığını göstermektedir.
İşin ilginç bir yönü ise kamuoyuna açıklanan destek miktarları,hükümet bugün sadece mazota uyguladığı yüksek KDV oranı ile tekrar geri almaktadır.
Özetle 2010 yılı bütçesi de ‘‘mali disiplin ‘‘adı altında faiz ve borç ödeme bütçesidir.Mevcut borçlar yine büyük ölçüde vatandaştan, çalışanlardan alınacak gelir vergileri, daha da artacak olan dolaylı vergilerle, kamusal değerleri satıp savulması yoluyla karşılanacaktır.
Yapılacak özelleştirme gelirleri de yatırım, üretim ve istihdam yaratmada değil tıpkı daha önce olduğu gibi borç ve faiz ödemelerine ödemelerine gidecektir.
Çalışanlarımızı yoksulluğa, açlığa, halkı kamu hizmetlerinden yoksunluğa terk eden, sosyal devlet anlayışı tümüyle kaldırmayı amaçlayan 2010 yıl bütçesinde de anlaşılacağı gibi, tarım sektörü için umutlu bir gelecek görünmemektedir.
Bilindiği gibi tarımsal KİT‘lerin büyük bir bölümü,yerli-yabancı bakılmaksızın haraç-mezat satıldı.Şimdi sırada TİGEM‘ler,satılamayan Şeker Fabrikaları,2B arazileri,akarsularımız,topraklarımız var.Ama daha öncede tarımsal tüm giderlere yüksek oranlarda zamlar söz konusu.
Türkiye,1980‘lerden başlayan dışa bağımlı politikalar sonucunda,bugün tam bir kıskaç altına alınmıştır.Son 30 yıl,irili ufaklı 199 Kamu İktisadi Teşebbüsleri özelleştirilmiş,bunlardan 125‘i kapatılmış ve çalışanları da işsiz kalmıştır.Cumhuriyetimizin varda yok ettiği KİT‘lerin özelleştirilmesi,aslında kamunun emekleri ile yaratılan varlıkların yerli ve yabancı tekellerle devredilmesinden başka bir şey değildir.
Tarımsal KİT‘lerin özelleştirilmesiyle,güçsüz ve örgütsüz çiftçiler,tarımsal iç ve dış tekellerin önünde sahipsiz kaldılar.
Evet son 30 yıldır,uluslar arası tekellerin ve onların yerli uzantılarının daha fazla kar ve rant adına ,ülkemizin devletin yönetsel olanı da dahil tüm yaşamsal alanlarımız baştan sona yeniden yapılandırılmış tek yanlı ipoteğe dönüştürülmüştür.Söz konusu tekellerin emrindeki IMF,DB,ve DTÖ‘nün direktiflerinin tam bir işbirlikçi anlayışla,harfiyen getirilmesi sonucu,Türkiye ekonomisi üretim,yatırım ve istihdam süreçlerinden kopartılmış,kaynaklarını dışarıya aktarmıştır.
Sonuç olarak kırsal kesimde giderek artan yoksullaşma yaşanmakta.TUİK‘in 2008 yılı için verdiği rakamlara göre kırda yaşayan nüfusun yüzde 37.97 si yoksulluk içindedir.Bir başka deyişle her 100 kişiden 38‘i yoksullaşmıştır.
İzlenen politikaların ülkemizi,bugün için getirdiği nokta belli.Eğer söz konusu politikaların izlenmesinde ısrar edilirse de bundan sonrada götüreceği noktada aslında belli.O nokta da her yönü ile teslim alınmış, kaynaklarımızın yabancı sermayenin eline geçtiği,bağımsız karar alma ve uygulama süreçlerinden uzaklaştırılmış,insanı aç,işsiz ve umutsuz Türkiye gerçeği olacaktır.
Aslında Türk Tarımının sorunları belli.Sorunlarının çözümlerinin de yol ve yöntemleri de belli.Yeter ki istensin.
Türkiye derhal bir avuç küresel şirketlerin ve onların yerli uzantılarının çıkar ve beklentilerine uygun ve onlarca dayatılan politikaları uygulamaktan vazgeçmeli;kaynaklarını ülkemiz insanının yararına kullanan ,bağımsız ulusal politikaları devreye kaynak zorundadır.Zira yarın çok geç kalınmış olacaktır.
Bu arada,Ankara‘da,dondurucu soğuk altında,en demokratik haklarını koruma mücadelesi veren Tekel işçilerinin haklı mücadeleri desteklediğimizi,yanlarında olduğumuzu biz,emek ve bağımsızlıktan,üreten ve kalkınan,ürettiğini hakça paylaşan her şeyi ile bizim olan Türkiye sevdalısı olan Ziraat Mühendisleri olarak belirtmek istiyoruz.
Denizli kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İbrahim GÜR
TMMOB Ziraat Müh.Odası
Denizli Şube Bşk.
(Yönetim Kurulu adına)