TARIMSAL ÜRETİMİMİZ ABD VE İSRAİL’E TESLİM EDİLDİ - MİLLİ GAZETE
Tohumda ‘tam bağımlılık‘ dönemine AKP‘den onay
Tohumculuk Yasası ile güvenli gıdaya ulaşma hakkını ortadan kaldıran AKP‘ye tepki gösteren Doç. Dr. Ümit Sayın, GDO‘lu tohumlarla soyun devamını sağlayan genetik kodların ortadan kaldırıldığına dikkat çekerek, "Yani bu tohumları her yıl yeniden satın almak gerekiyor. Sayın, "Böylece Amerika ve İsrail‘e bağımlı hale gelmek söz konusudur" diyor.
Necmettin Çakmak
AB Uyum Paketi içerisinde yer alan Tohumculuk Yasa Tasarısı‘nın TBMM Genel Kurulu‘nda kabul edilmesiyle birlikte genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumların Türkiye‘ye girişi serbest bırakılmış oldu. Ülkemizin ithal tohuma tamamen bağımlı kalacağı anlamına gelen bu yasa ile gıda güvenliği riske girecek, GDO‘lu tohumların ekimi serbest bırakılacak.
Tohum üretimi yapan TİGEM‘lerin devre dışı bırakılmasını öngören yasa çiftçileri çok uluslu şirketlerin insafına bırakırken, sektörün denetiminde Tarım Bakanlığı‘nı da devre dışı bırakıyor. Yasanın 15. maddesinde, "Tarım Bakanlığı, sektörün kontrol sertifikasyon ve tescil görevlerinin bir kısmını ya da tamamını sektörün çatı örgütü olarak işlev görmek üzere kurulacak Tohumcular Birliği‘ne devredebilir" deniyor. Bu durumda kamunun denetim görevini sektöre devredeceğini belirten ziraat mühendisleri, hem tüketicilerin gıda güvenliğinin hem de tarım kesiminin ticari firmaların tercihlerine bırakıldığını belirtiyorlar.
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, yasanın sektörü yabancılara teslim edeceğini belirterek, "Tohumcular Birliği‘ni kuracaksınız, bütün faaliyetler yabancılara geçecek. Çokuluslu şirketler egemen olacak. Dağıtımı, sertifikasyonu onlar denetleyecek. Bu dünyada yok" diye konuşuyor.
ABD, Hollanda, İsrail ve Danimarka‘nın tüm tohum üretiminin yüzde 90‘ını elinde bulundurduğunu ifade eden Günaydın, bu alanda 3,5-4 milyar dolar lira para kazandıklarını vurguladı. Günaydın, Türkiye‘nin şu an itibariyle bu ülkelere tamamen bağımlı olduğunu dile getirerek, "Hollanda, İsrail bize sebze tohumu satmasa sebze üretemez durumdayız" dedi.
Çiftçinin tohum ayırma hakkı elinden alındı
Bitkisel gen kaynakları açısından Avrupa‘dan daha zengin olan Türkiye‘de 3 bini Anadolu‘ya özgü (endemik) 13 bin bitkisel tür bulunmasına rağmen kullanılan tohumlukların yaklaşık yüzde 40‘ı ithal ediliyor. Sebze tohumlarında bu oran yüzde 85‘e kadar çıkıyor. Patatesin neredeyse tamamı ithal tohumla üretiliyor. Hububat tohumunun da yüzde 75‘i ithal.
Tahıl dâhil toplam tohum ihracatımız ise sadece 27 milyon dolar. Tohum ithali için her yıl dışarıya 75 milyon dolar ödüyoruz. Dünyada tohum pazarının büyüklüğü 3.08 milyar dolar. Pazarın yüzde 70‘i ABD, Fransa, Hollanda, Danimarka, Almanya ve İsrail‘in elinde. Türkiye‘ye her yıl, 2 milyon tona yakın genetiği değiştirilmiş (GDO‘lu) mısır, soya, pamuk ve kolza hiçbir denetime tabi olmadan giriyor ve 800 çeşidin üzerinde ürün olarak tüketici sofrasına ulaşıyor. Şimdi bu yasa ile birlikte artık yabancı şirketler, herhangi bir tohumu, biyoteknolojik yöntemlerle kazandırdıkları bir özelliği gerekçe göstererek patentleyebileceği gibi çiftçinin tohum ayırma hakkı da elinden almış olacak.
Bitki örtüsünün yapısı bozulacak
Tohumculuk Yasası gıda güvenliğini ve güvenli gıdaya ulaşma hakkını da ortadan kaldırıyor. Doç. Dr. Ümit Sayın‘a göre, GDO‘lu tohumlarla soyun devamını sağlayan genetik kodlar ortadan kaldırılıyor. Yani bu tohumları her yıl yeniden satın almak gerekiyor. Sayın, "Böylece Amerika ve İsrail‘e bağımlı hale gelmek söz konusudur" diyor.
Bu tohumların özel olarak bitki örtüsünün yapısını bozmak üzere kodlandığına dikkat çeken Sayın, "Yani bir tarlaya ekildiğinde içerdikleri genetik bilgi sayesinde o bölgedeki bitki örtüsünü yok etmekte ve o bölgedeki diğer bitki örtüsünü belirli böcek türlerine veya mantar türlerine zayıf hale getirmektedirler. Böylece o böcek türlerini ortalığa salan (daha sonra da onları öldürmek için böcek ilaçlarını satan) dev şirketler bir kaç kez kar etmektedirler" uyarısında bulunuyor.
Hastalıklar artacak
Sayın, şunları söylüyor: "GDO buğday ekilmiş bir tarlaya, bu sefer doğal buğday ekmek isterseniz, toprağa karışmış olan genler nedeniyle ekeceğiniz buğday özel mantar ve böcek türlerine zayıf hale getirileceği için ürün almanız mümkün olmayacaktır. Yani bir tarlaya Genetik Olarak Değiştirilmiş tohum ekerseniz bir 50-70 yıl daha başka tohum ekemezsiniz. Böylece toprağın iç kimyasal ve genetik yapısı değiştirilmektedir."
Sayın, yasa ile Türkiye‘ye sokulacak ve bitki örtüsünü tahrip edecek tohumların insan sağlığı üzerinde de büyük etkiler bırakacağına işaret ediyor. Sayın, toplumun genetik yapısının değiştirileceği uyarısında bulunarak, "Kısırlık oranı artacak. Alerji, enfeksiyon, çok çeşitli hastalıklara yakalanma riski o toplumun genetik yapısına özgü yöntemlerle artırabilecek. Kanser riski çok artacak. Bu da yabancı ilaç şirketlerinin işine yarayacak. İnsanlardaki zekâ, düşünme, normal psikolojik denge gibi fonksiyonlar olumsuz yönde etkilenecek. Bu ilk 10 yıl içinde görülmese bile, 30-50 yıl içinde kendini gösterecektir" görüşünü dile getiriyor.