TEKEL İŞÇİLERİ YAŞAM KAVGASI VERİYOR! - CUMHURİYET

MERKEZ
22.12.2009
 

AYDINLANMA

EMRE KONGAR

TEKEL‘in özelleştirilme öyküsü ve TEKEL işçilerinin direniş serüveni Türkiye‘nin iki sorununu birden simgeliyor:

Birinci sorun, özelleştirme bağlamında ulusal üretim kapasitemizin sadece yabancıların denetimine geçmesi değil, bu süreç sırasında kamuoyu vicdanını rahatsız edecek değer ve fiyat farklarının ortaya çıkarak bazı odaklara haksız kazanç sağlandığı izleniminin doğmasıdır.

İkinci sorun ise işçi haklarının her zaman olduğu gibi ihlali, reel gelirleri zaten düşen ve artan işsizlik oranının tehdidi altında yaşayan emekçi kitlelerin bir de kazanılmış haklarının ellerinden alınmasıdır.

***

TEKEL‘in özelleştirilme öyküsünü ve işçilerin trajedisini değerli meslektaşım Necati Doğru, 19-20-21 Aralık tarihlerinde Vatan‘da üst üste ele aldı.

Dünkü yazısından anlıyoruz ki, Doğru‘nun atıf yaptığı Başbakanlık Denetleme Kurulu Raporu‘nu yazan denetçi de görevinden alınmış.

***

Aslında olay üç perdelik bir trajedi.

Birinci perde:

TEKEL‘in içki bölümündeki 17 fabrikanın özelleştirme ihalesi, Özelleştirme Yüksek Kurulu‘nun 22 Aralık 2003 tarihindeki onayıyla 292 milyon dolarla LİMAK-NUROL-ÖZALTIN ortaklığında kalıyor.

Fabrikalar yenilenmiş...

İleri teknolojiye geçmiş...

Kıdem tazminatları sıfırlanmış...

Stokların bedeli 100 milyon doları aşmış...

17 içki fabrikasını 292 milyon dolara alanlar, birkaç ay sonra bunu bir Amerikan firmasına 950 milyon dolara satıyor.

İkinci perde:

2008‘de TEKEL‘in 6 sigara fabrikası da bir İngiliz-Amerikan Şirketi olan BAT‘a 1 milyar 720 milyon dolara satılıyor.

Sadece Tokat ve Ballıca‘daki iki fabrikanın üç yıllık kârı karşılığına yapılan satış, Tokat, Adana, Malatya ve Samsun gibi kentlerdeki çok değerli arsaları da kapsıyor.

Ayrıca satış sırasında, TEKEL‘in elindeki tütünler içinden en kaliteli olanlarından 125 milyon dolar değerindeki 25 milyon kilo da BAT‘a veriliyor.

Böylece ikinci perde de kapanıyor; ya da kapanmış görünüyor...

Çünkü bu satışlara karşı gerekli yasal itirazlar Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yapılıyor...

Hukuk süreci işlemekte.

Şimdi işçilerin başrolde olduğu, trajedinin üçüncü perdesine geliyoruz:

On binden fazla TEKEL işçisi, zaten ekonomik bunalım yaşayan Türkiye‘de, ya işsiz kalmak ya da 500 küsur liraya asgari ücretle güvencesiz bir statüde çalışmak seçeneğiyle karşı karşıya bırakılıyor...

İşçilerin yaşam kavgası için direnişleri böyle başlıyor.

***

İşte sekizinci gününe giren TEKEL işçileri direnişinin çok kısa trajik öyküsü bu.

17 Aralık günü Ankara‘da, Abdi İpekçi Parkı‘nda kendilerine destek veren CHP‘li milletvekilleriyle birlikte üstlerine su ve gaz sıkılan işçiler bunlar.

Sadece yaşam kavgası veriyorlar...

Ama küresel yağmaya teslim olmuş, özelleştirme sürecini birilerini zengin etmek için kullanan AKP iktidarı, bu isteklere kulaklarını tıkamış, yüreğini işçilere karşı mühürlemiş!

Okunma Sayısı: 724